[ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]
Fırat Tıp Dergisi
2020, Cilt 25, Sayı 1, Sayfa(lar) 043-047
[ English ] [ Tam Metin ] [ PDF ]
Madde Kullanım Bozukluğu Tedavisinde Bir Yıllık Tedavide Kalma Oranları: Geriye Dönük Bir Çalışma
Burak KULAKSIZOĞLU, Mert Sinan BİNGÖL, Mehmet GÜLENGÖZ, Mehmet Murat KULOĞLU
Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi, Psikiyatri Anabilim Dalı, Antalya, Türkiye

Amaç: Uyuşturucu madde kullanımı Türkiye’de her geçen gün artmakta olup, madde kullanım bozukluğu sonucu ortaya çıkan sorunların çözümü giderek zorlaşmaktadır. Madde kullanım bozukluğu, bireye ve topluma olan zararlarına rağmen, bağımlılık yapıcı maddelerin kullanımı ile karakterize, kronik olarak tekrarlayan bir hastalıktır. Bağımlılık tedavisinde tedaviye uyum, tedavide kalma ve tedaviyi sürdürme oranlarının düşük olduğu düşünülmektedir. Çalışmamızın amacı, tedaviyi sürdürme ve tedaviyi bırakma oranları ile ilgili bilgilerin saptanmasıdır.

Gereç ve Yöntem: Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi, Alkol ve Madde Bağımlılığı Araştırma ve Uygulama Merkezine, 01.10.2017-31.10.2017 tarihleri arasında, 1 ay süresince polikliniğe başvuran ve tedavisini en az 3 ay boyunca sürdüren 404 hastanın, 30.09.2018 tarihine kadar 1 yıllık izlemi, geriye dönük olarak dosyaları incelenerek yapılmıştır.

Bulgular: Çalışmaya dahil edilen 404 hastanın yaş ortalaması 28.71 olup, en genç hastanın 14, en yaşlı hastanın ise 68 yaşında olduğu görülmektedir. Hastaların %92.3’ünün erkek (n =373), %7.7’sinin kadın (n =31) olduğu tespit edilmiştir. Polikliniğe başvuran hastaların büyük çoğunluğunun %85.9 oranında, (n =347) opioid kullanım bozukluğu olduğu görülmektedir. Çalışmaya alınan 404 hastanın tedaviye devam oranlarına bakıldığında, ilk 3 aylık dönemde temiz kalma oranının %79.9 (n =323) olduğu, 12 aylık dönemde ise temiz kalma oranının %44.5’e düştüğü görülmektedir.

Sonuç: Araştırmanın sonuçlarına göre tedaviyi sürdürme oranlarının zamanla düştüğü görülmektedir. Madde kullanım bozukluğunun, yaşam boyu risk taşıyan bir süreç içerdiğinden, çeşitli eğitim ve psikoterapi programları kullanılarak başarının arttırılması sağlanmalıdır.


[ English ] [ Tam Metin ] [ PDF ]
[ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]