[ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]
Fırat Tıp Dergisi
2013, Cilt 18, Sayı 2, Sayfa(lar) 103-108
[ English ] [ Tam Metin ] [ PDF ]
Acil Servise Künt Travma ile Başvuran Hastaların İncelenmesi
Metin ATEŞÇELİK1, Mehtap GÜRGER2
1Sivas Devlet Hastanesi, Acil Servis, Sivas, Türkiye
2Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi, Acil Tıp Anabilim Dalı, Elazığ, Türkiye

Amaç: Bu çalışmanın amacı acil servisimize başvuran künt travmalı hastaların demografik özelliklerini araştırmaktır.

Gereç ve Yöntem: Bir yıl boyunca Fırat Üniversitesi Acil servisine başvuran künt travma vakaları prospektif olarak incelendi. Olgular yaş, cinsiyet, travmanın oluş zamanı, vital bulguları, yaralanma bölgesi, yaralanma tipi, yaralanma ciddiyet skoru, Glasgow Koma Skalası, acil serviste kaldığı süre, yapılan konsultasyonlar, hastanın yattığı klinik, yatış süresi ve sonuçları hazırlanan formlara kaydedildi.

Bulgular: Acil servise başvuran 2407 künt travma hastası çalışmaya alındı. Olguların 1609'u (%66,9) erkek, 798'i (%33,1) kadındı. Yaş ortalaması 25,53±21,60/yıl idi. En sık künt travmaya maruz kalan grup 0-16 yaş grubu (%43,2) iken tüm yaş gruplarında erkek cinsiyet sayısı kadınlara göre anlamlı olarak yüksek bulundu. En sık acile geliş şekli özel araç olarak belirlendi. Ambulans ile gelen hastaların diğer getirilme şekline göre hastaneye yatma, acil serviste eksitus ve diğer servislerde eksitus oranı istatiksel açıdan anlamlı olarak daha yüksek bulundu. Yaz ayları (%37,5) ve saat 13:00-16:59 aralığı (%31,5) en sık travmaya maruziyet zamanı olarak saptandı. En sık yaralanma nedeni %34,3 ile düz zeminde düşme idi. En sık yaralanan vücut bölgesi baş-beyin bölgesi (%39,2) olarak saptandı. Hastaneye yatış oranı %31,4 ve mortalite oranı %1,5 olarak saptandı.

Sonuç: Çocuklar ve genç erişkin hastalar en sık künt travma uğrayan gruptur. En sık yaralanan bölge baş ve ekstremitelerdir. Yaz ayları en sık travmaya maruz kalınan aylardır. Bu çalışma, ülkemiz künt travma epidemiyolojik verilerine katkı yapması açısından önemli olup, bu konuda daha fazla çalışma yapılması gerektiğine inanıyoruz.


[ English ] [ Tam Metin ] [ PDF ]
[ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]