[ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]
Fırat Tıp Dergisi
2016, Cilt 21, Sayı 3, Sayfa(lar) 159-161
[ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
Bromokriptin Direnci Olan Makroprolaktinomalı Bir Hastada Kabergolin Tedavisi ile Oluşan Gebelik: Olgu Sunumu
Müge ÖZSAN1, Esra KARAKAŞ1, Abdülrahim EREN2, Gülen BURAKGAZİ3, İhsan ÜSTÜN1, Cumali GÖKÇE1
1Mustafa Kemal Üniversitesi, Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları, Hatay, Türkiye
2Mustafa Kemal Üniversitesi, İç Hastalıkları, Hatay, Türkiye
3Mustafa Kemal Üniversitesi, Radyoloji, Hatay, Türkiye
Anahtar Kelimeler: Bromokriptin direnci, gebelik, makroadenom, prolaktinoma, Bromocriptine resistance, macroadenoma, pregnancy, prolactinoma
Özet
Bromokriptin ve kabergolin prolaktinoma tedavisinde kullanılan en yaygın dopamin agonistleridir. Dopamin agonistlerine direnç %10-15 civarında görülmektedir. Kliniğimize amenore ve baş ağrısı şikayeti ile başvuran 19 yaşında kadın hastaya yapılan tetkikler sonucu makroprolaktinoma tanısı konuldu. Başlangıç tedavisine kabergolin ile yanıt alınan hastanın takibinde gebelik istemi olması nedeniyle ilacı kesilip bromokriptin tedavisine geçildi. Bromokriptin 15 mg/gün yaklaşık 1 yıl kullanan hastada tedaviye cevapsızlık görüldüğü için bromokriptin direnci düşünülerek kabergolin tedavisine tekrar geçildi. Kabergolin tedavisi altında gebelik oluşan bu vakada, bromokriptin direncinin makroprolaktinoma takip ve tedavisini güçleştirebileceği ve direnç gelişen hastalarda alternatif ilaçlara geçilerek başarının sağlanabileceği vurgulanmak istenmiştir.
  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Olgu Sunusu
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Giriş
    Prolaktinomalar en sık görülen fonksiyonel hipofiz tümörleridir. Premenapozal kadınlarda oligo-amenore, galaktore, seksüel isteksizlik, infertilite, postmenapozal kadınlarda ve erkeklerde ise daha sıklıkla baş ağrısı ve görme bozukları ile karşımıza çıkabilmektedir. Adenom boyutu 1 cm ve üzerinde ise makroprolaktinoma olarak adlandırılmaktadır. Medikal tedavide dopamin agonistleri önerilir. Bromokriptin ve kabergolin bu amaçla en çok kullanılan iki dopamin agonistidir. Bromokriptin direnci, 15-20 mg günlük doz verilmesine rağmen 6 ay sonunda PRL düzeylerinin normale gelmemesi, tümör boyutunun %50'den fazla azalma olmaması durumudur. Bazen fertilitenin dönmemesi de direnç olarak değerlendirilmektedir1,2. Bromokriptine direnç varlığında kabergolin gibi diğer dopamin agonistlerine geçilmesi önerilmektedir. Dopamin agonistlerine direnç ortalama %10-15 civarındadır. Bu vaka ile amenore nedeniyle kliniğimize başvuran makroprolaktinoma tanısı alan kadın hastada bromokriptin tedavisine direnç gelişimi ve kabergolin tedavisi altında gebelik ve izlemi anlatılacaktır.
  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Olgu Sunusu
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Olgu Sunusu
    On dokuz yaşında kadın hasta kliniğimize 8-9 aydır devam eden amenore ve baş ağrısı şikâyeti ile başvurdu. Galaktoresi mevcuttu. Serum prolaktin seviyesi: 432 (N:3.5-20) ng/ml olarak saptandı. Yapılan ön hipofiz hormon değerlendirilmesinde serum kortizol:12 (N:6.2-194) μg/dl, ACTH:15 (N:0-46) pg/ml, LH:8.6 (N: 2-15) mIu/ml, FSH:6.67 (N:2-10) mIu/ml, estradiol:7.95 (N:30-119) pg/ml, serbest T4:0.96 (N:0.88-1.72) ng/dl, TSH:1.18 (N: 0.57-5.6) uIU/ml, GH:0.0089 (N:0-5 ) ng/ml, IGF-1:258 (N:116-358) ng/ml idi. Hastanın yapılan dinamik kontrastlı hipofiz MR görüntülemesinde 18x8 mm boyutlarında makroadenomla uyumlu olabilecek kitle görünümü izlendi (Şekil 1,2). Yapılan görme alanı değerlendirmesi ve diğer sistem muayeneleri normal sınırlarda bulundu. Hastaya makroprolaktinoma tanısı ile kabergolin 1 mg /hafta başlandı. Takiplerinde kabergolin dozu 2 mg/haftaya çıkarıldı.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 1: Tedavi öncesi koronal kontrastlı sella görünümü


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 2: Tedavi öncesi sagittal kontrastlı sella görünümü

    Hastanın 1 yıl sonraki kontrollerinde menstrual siklusunda düzelme olduğu izlendi, galaktore mevcut değildi. Kontrol prolaktin değeri 47 ng/ml olarak ölçüldü. Çekilen kontrol hipofiz MR'da ise hipofizdeki kitlenin belirgin olarak küçüldüğü izlendi (Şekil 3,4). Takip eden iki yıl içerisinde hastanın menstural siklusu düzenli idi. İzlemde gebelik istemi olan hastada bromokriptin tedavisine geçildi. Bromokriptin dozu tedrici olarak 15 mg/gün dozuna kadar çıkıldı. Bromokriptin tedavisinin birinci yılında menstural düzensizliklerinin tekrar başladığı ve kontrole gelmeden önceki 3 ay amenoresi olduğunu öğrenildi. Kontrol prolaktin seviyesi 111.47 (N:3.5-20) ng/ml ve beta hCG negatif olarak saptandı. Çekilen Hipofiz MR görüntülemesinde adenom boyutlarında artış izlenmedi. Hastada bromokriptin primer direnci düşünülerek tekrar kabergolin tedavisine geçildi. Kabergolin tedavisi altında serum prolaktin seviyesinde gerileme ile beraber hastanın menstural siklusunun düzeldiği gözlendi.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 3: Tedavi sonrası koronal kontrastlı sella görünümü


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 4: Tedavi sonrası sagittal kontrastlı sella görünümü

    Kabergolin tedavisinin tekrar başlanmasının birinci yılda gebelik gerçekleşti. Görme alanı muayenesi ile takibi yapılan olguda gebelik halen devam etmekte, henüz 2. trimesterde olduğu için kontrol hipofiz MR yapılmamıştır.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Olgu Sunusu
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Tartışma
    Prolaktinoma tedavi edilebilir infertilitenin sık görülen endokrin nedenleri arasında yer almaktadır. Lokalizasyon ve komşulukları nedeniyle nöro-oftlamolojik sorunlara yol açabileceğinden özellikle makroadenomların tedavi ve takibi oldukça önemlidir. Medikal tedavide bromokriptin, kabergolin gibi dopamin agonistleri tercih edilmektedir. Tedaviye cevap tümör boyutunda ve prolaktin seviyesinde %50 ve daha fazla azalma olarak değerlendirilmektedir1. Yapılmış birçok çalışmada kabergolin etkinlik, etki süresi ve yan etki profili açısından değerlendirildiğinde bromokriptine üstün bulunmuştur3-5. Ancak gebelik planlayan fertil çağdaki kadın hastalarda güvenirlik açısından daha üstün olduğu için günümüzde halen ilk tercih olarak bromokriptin tavsiye edilmektedir6,7. Gebe prolaktinomalı hastalarda kabergolin ile yapılmış çalışmalarda ilk trimester maruziyetinde spontan abortus, erken doğum eylemi ya da çoklu gebelik riskinde artış gözlenmezken, majör malformasyon oranındaki bir miktar artış normal populasyondan farklı bulunmamıştır8.

    Bizim vakamızda kabergolin tedavisi altında prolaktin seviyesinde ve tümör boyutunda %50'den fazla gerileme gözlenirken, hastanın menstrual siklusu düzenli hale geldi. Gebelik istemi nedeniyle bromokriptin tedavisine geçildiğinde yeterli doz titrasyonuna rağmen prolaktin seviyesinde iki kat artış izlendi. İnvaziv makroprolaktinoması olan hastalarda Wu ve arkadaşlarının yaptığı, yaklaşık 37 aylık bir takip çalışmasında hastaların %25'inde bromokriptin tedavisinde başarısızlık izlenirken, yine kabergolin veya pergolid kullanan hastalarda ise bu oran %10-15 olduğu gözlenmiştir9. Dopamin agonistlerine karşı gelişen direncin özellikle hücresel D2 reseptör sayısında ve reseptör afinitesinde azalma sonucunda olduğu düşünülmekle beraber bu görüşü destekleyecek yeni çalışmalara ihtiyaç vardır10. Özellikle gonadal replasman tedavisi olarak estrojen türevleri kullanan hastalarda tümör boyutlarında artış ile birlikte tümörün D2 reseptör sayısında azalma gözlenebileceği ve buna bağlı medikal tedaviye direnç gelişebileceği vurgulanmaktadır1. Yine yapılmış bir retrospektif çalışmada anlatılan vakada olduğu gibi makroprolaktinomalı hastaların mikroprolaktinomalı hastalara göre dopamin agonistlerine daha fazla direnç gösterdiği tespit edilmiştir11.

    Bizim vakamızda görüntüleme yöntemleri ile gösterilmiş bir invazyon olmamasına rağmen invazif prolaktinomalar ile yapılmış çalışmalarda dopamin agonistlerine direncin daha fazla olduğu gözlenmiştir12. Bromokriptin direnci nadir görülmemekle beraber tedaviye direnç olan makroprolaktinomalı hastaların invazif prolaktinoma olabilme potansiyeli nedeniyle daha yakın takip etmek gerekebilir. Direnç gelişimi durumunda daha çok tercih edilen kabergolin tedavisinin D2 reseptörüne daha yüksek afinitesi olması, daha uzun süre reseptöre bağlı kalması ve hipofizden daha yavaş elimine edilmesi nedeniyle daha başarılı olduğu düşünülmektedir13. Direnç gelişiminin yanı sıra yan etkiler de bromokriptin tedavisinde tedavi başarısını etkileyen faktörler arasındadır. Mevcut vakada olduğu gibi bromokriptin tedavisi sırasında herhangi bir yan etki görülmemekle beraber baş ağrısı, bulantı, sersemlik hissi gibi yan etkiler nedeniyle hastaların %10'u ilaca devam edememektedir. Yine aynı nedenle ilacın etkin dozuna çıkılması güçleşmektedir3.

    Sonuç olarak; prolaktinoma medikal tedaviye yanıtı iyi olan, yaygın olarak görülen bir hipofiz adenomudur. Prolaktinoma burada sunulan makroprolaktinomalı gebe olguda olduğu gibi özellikle fertil çağda kadınları etkilediğinden dopamin agonistlerine direnç durumunda tedavi seçenekleri kısıtlanmaktadır.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Olgu Sunusu
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Kaynaklar

    1) Molitch ME. Pharmacologic resistance in prolactinoma patients. Pituitary 2005; 8: 43-52.

    2) Pellegrini I, Rasolonjanahary R, Gunz G, et al. Resistance to bromocriptine in prolactinomas. J Clin Endocrinol Metab 1989; 69: 500-509.

    3) Sabuncu T, Arikan E, Tasan E, Hatemi H. Comparison of the effects of cabergoline and bromocriptine on prolactin levels in hyperprolactinemic patients. Intern Med 2001; 40: 857-861.

    4) Webster J, Piscitelli G, Polli A, Ferrari CI, Ismail I, Scanlon MF. A comparison of cabergoline and bromocriptine in the treatment of hyperprolactinemic amenorrhea. N Engl J Med 1994; 331: 904-909.

    5) Pascal-Vigneron V, Weryha G, Bose M, Leclere J. Hyperprolactinemic amenorrhea: treatment with cabergoline versus bromocriptine. Results of a national multicenter randomized double-blind study. Presse Med 1995; 24: 754-757.

    6) Krupp P, Monka C. Bromocriptine in pregnancy: safety aspects. Klin Wochenschr 1987; 65; 823-827.

    7) Krupp P, Monka C, Richter K. The safety aspects of infertility treatments. In Program of the Second World Congress of Gynecology and Obstetrics, Rio de Janeiro, Brazil, 1988: p 9.

    8) Auriemma RS, Perone Y, DiSarno A, et al. Results of a single-center 10-year observational survey study on recurrence of hyperprolactinemia after pregnancy and lactation. J Clin Endocrinol Metab 2013; 98: 372-379.

    9) Wu ZB, Yu CJ, Su PZ, Zhuge QC, Wu JS, Zheng WM. Bromocriptine treatment of invasive giant prolactinomas involving the cavernous sinus: results of a long-term follow up. J Neurosurg 2006; 104: 54-61.

    10) Caccavelli L, Feron F, Morange I, et al. Decreased expression of the two D2 dopamine receptor isoforms in bromocriptine-resistant prolactinomas. Neuroendocrinology 1994; 60: 314-322.

    11) Di Sarno A, Landi ML, Cappabianca P, et al. Resistance to cabergoline as compared with bromocriptine in hyperprolactinemia: prevalence, clinical definition, and therapeutic strategy. J Clin Endocrinol Metab 2001; 86: 5256-5261.

    12) Gürlek A, Karavitaki N, Ansorge O, Wass J. What are the markers of aggressiveness in prolactinomas? Changes in cell biology, extracellular matrix components, angiogenesis and genetics. Eur J Endocrinol 2007; 156: 143-53.

    13) Colao A, Di Sarno A, Sarnacchiaro F, et al. Prolactinomas resistant to standard dopamine agonists respond to chronic cabergoline treatment. J Clin Endocrinol Metab 1997; 82: 876-883.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Olgu Sunusu
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • [ Başa Dön ] [ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
    [ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]