Kalsinörin inhibitörü olan takrolimus; transplant reddinin önlenmesi için önerilen tedavi kombinasyonlarının en önemli bileşenlerinden biridir
18,19. Takrolimus, esas olarak interlökin 2 (IL-2) transkripsiyonunun inhibisyonuna neden olarak T lenfosit aktivasyonunu inhibe eder, bunun sonucu olarak immünsüpresif etkiyi sağlar
20. Solid organ nakli olan alıcılarda immünosupresyon tedavi rejimlerinin temel taşını oluşturur
21,22. Takrolimus tedavisi sonrası hastalarda baş ağrısı, parestezi, tremor, uyku bozuklukları, fotofobi, dizestezi, konfüzyon, nöbet, PRES, akinetik mutizm, dizartri, koma, afazi, parkinsonizm ve intrakranial hemoraji gibi nörolojik komplikasyonlar görülebilmektedir
3,6,7.
Kalsinörin inhibitörü olan takrolimus; transplant reddinin önlenmesi için önerilen tedavi kombinasyonlarının en önemli bileşenlerinden biridir 18,19. Takrolimus, esas olarak interlökin 2 (IL-2) transkripsiyonunun inhibisyonuna neden olarak T lenfosit aktivasyonunu inhibe eder, bunun sonucu olarak immünsüpresif etkiyi sağlar 20. Solid organ nakli olan alıcılarda immünosupresyon tedavi rejimlerinin temel taşını oluşturur 21,22. Takrolimus tedavisi sonrası hastalarda baş ağrısı, parestezi, tremor, uyku bozuklukları, fotofobi, dizestezi, konfüzyon, nöbet, PRES, akinetik mutizm, dizartri, koma, afazi, parkinsonizm ve intrakranial hemoraji gibi nörolojik komplikasyonlar görülebilmektedir 3,6,7.
D vitamininin majör fonksiyonu plazma kalsiyum seviyesini düzenlemektir 23. Ayrıca hücre proliferasyonu, farklılaşması, immünoregülasyon ve benzeri hücre modülasyonunda vitamin D'nin önemli bir rol oynadığını gösteren kanıtlar mevcuttur 24. Son zamanlarda yapılan çalışmalarda bağışıklık sistemini düzenlemede D vitamininin de rolü olduğu belirlenmiştir 25,26. D vitamininin ayrıca immünsüpresyona yardımcı olduğu gösterilmiştir 27.
Gezen-Ak ve arkadaşının 28 2018’de yaptığı çalışmada öne sürdüğü teoride; D vitaminin yıllardır insan vücudunda kalsiyum homeostazının korunmasındaki rolü ile bilindiğini, dolayısyla D vitamininin, kemiklerde olduğu gibi, kalsiyum kullanan diğer organlardan biri olan beyinde de en azından bazı işlevlere sahip olması gerektiğini ifade edilmiştir. Bir nörosteroid olan D vitamininin “basit bir vitamin” olmadığı, Alzheimer hastalığı ve nörodejeneratif hastalıklarda etkin rol aldığı saptanmıştır.
Bu çalışmada sıçan beyin dokusunda takrolimusun meydana getirdiği değişiklikler üzerine vitamin D’nin etkisi test edilmiştir. Çalışmamızda kontrol grubu ile karşılaştırıldığında takrolimus verilen grupta beyin dokusunda MDA düzeyi, bax immünreaktivitesi ve TUNEL metodu ile bakılan apoptoz miktarında belirgin bir artış gözlendi. Takrolimus grubu ile karşılaştırıldığında D vitaminin tedavi olarak verildiği takrolimus + vitamin D grubunda MDA düzeyi, bax immünreaktivitesi ve TUNEL metodu ile bakılan apoptoz miktarında anlamlı azalma izlendi. Bu da takrolimus kullanımı ile beyin dokusunda oluşabilecek olumsuz etkilere karşı D vitamininin koruyucu etkisinin olabileceğini düşündürmektedir. Vitamin D’nin bu koruyucu etkisi muhtemelen antiinflamatuar etkinliği ve kan-beyin bariyerinin bozulmasını engellemesi sonucunda ortaya çıkmaktadır.
Sutherland ve arkadaşları 29 1992'de Alzheimer hastalığında D vitamini reseptörünün (VDR) potansiyel rolünü gösteren ilk çalışmayı yapmıştır ve Alzheimer hastalarının hipokampal CA1 ve CA2 nöronlarında vitamin D reseptörü mRNA seviyelerinin azaldığını göstermiştir. 2013 yılında yapılan bir çalışmada böbrek nakli yapılanlarda kullanılan takrolimusun dozdan bağımsız olarak D vitamini eksikliğine sebep olduğu bulunmuştur. Aynı çalışmada D vitamini eksikliği ile böbrek yetmezliği arasında bir ilişki bulunmamıştır 30. Bu da takrolimusun böbrek yetmezliğinden bağımsız olarak D vitamini eksikliğine neden olduğunu göstermektedir.
Takrolimus ve vitamin D tedavisinde takrolimus tekli tedavisine kıyasla daha az enflamatuar hücre infiltrasyonu görülmüştür 27. Takrolimus ile immünsupresyon yapılan böbrek transplantlı hastalarda D vitamininin Th17 immün yanıtı üzerinde baskılayıcı bir etkisi olduğunu gösterilmiştir. Hatta takrolimus alan hastalarda immünsüpresyon rejimlerinin etkinliğini artırmak için D vitamininin rutin olarak kullanılmasını önerilmiştir 31. Ayrıca, 2018 yılında yapılan bir çalışmada, uygulanmasının kolay olması, invaziv olmaması ve ucuz olmasından dolayı, inme ve merkezi sinir sisteminin diğer enflamatuar ve dejeneratif hastalıklarının tedavisinde D vitamini takviyesinin faydalı ve uygulanabilir olduğu sonucuna ulaşılmıştır 32.
Sonuç olarak, bu çalışmada D vitamininin takrolimus alan ratların beyin dokusunda apoptozise gidişi, MDA düzeylerini ve bax immünreaktivitesini azalttığı gözlenmiş olup gelecekte daha ileri ve kapsamlı çalışmalarla D vitamininin takrolimus gibi immünsüpresan tedavilere bağlı meydana gelen toksik etkilerinin azaltılmasında bir tedavi seçeneği olarak kullanılabileceğini düşünmekteyiz.