MK dünyada kadınlar arasında en sık görülen malign tümördür ve kansere bağlı ölümlerde dördüncü sıradadır
22-24. MK’nda hastalığın seyrini önceden belirleyebilmek ve en iyi tedavi seçeneğine karar verebilmek için kullanılan klasik prognostik faktörler: yaş, tümör boyutu, lenf nodu durumu, histolojik derece, lenfovasküler invazyon ve tümörün evresidir
25. Bunlar içinde en güçlü prognostik belirleyiciler lenf nodu tutulumu, tümör boyutu ve histolojik grade’dir
25,26. Özellikle tümör boyutuyla birlikte lenf nodu metastazının varlığı hastalığın en önemli prognostik belirleyicilerinden olan TNM evresinin temelini oluşturur
25-27. Sağkalım, tekrarlayan hastalık, tekrarlama aralığı ve tedavi başarısı, pozitif aksiler lenf nodu sayısı ile doğrudan ilişkilidir. Pozitif lenf nodu sayısı arttıkça prognoz kötüleşmektedir. Lenf nodu metastazların varlığı ve lenf düğümlerinin sayısı, adjuvan sistemik tedavi kararına önemli ölçüde katkıda bulunmaktadır
25.
Bu klasik ve önemli parametreler yanı sıra bu gün için tedavi protokollerini belirleyen ER ve PR hormon reseptörlerinin durumu, yine c-erb-B2 ekspresyonunun varlığı son derece önemli prognostik belirleyiciler olarak karşımızda durmaktadır. Ancak yeni hedef tedaviler için daha güncel parametrelere de ihtiyaç vardır. Bu amaçla, bu çalışmada CD44 ve VEGF ekspresyonlarının klasik prognostik belirleyicilerle ve özellikle de lenf nodu metastazı ile ilişkisini araştırdık.
Birçok malignitede olduğu gibi, MK’nun ilerleme sürecinde de, mortalitenin primer sebebi lenf nodu metastazı ve uzak metastazlardır. Tümör hücrelerinin metastaz yapabilmeleri için öncelikle adezyonun kaybı gereklidir. Hücreler daha sonra kendini çevreleyen ECM penetre olur, oradan vasküler sisteme geçip uzak organlara yayılımı gerçekleştirirler. Adezyon moleküllerinin ekspresyon veya fonksiyonundaki bozulma, malignitelerin gelişim ve progresyonu ile yakından ilişkilidir 28. CD44, adezyon molekülleri ailesinin önemli bir üyesidir. Ekstrasellüler glikozaminoglikanlardan Hyaluronan (H) için primer bağlanma bölgesini oluşturur. Hücre içi sinyalizasyon için CD44 - H eşleşmesi son derece önemlidir. Bu etkileşme sayesinde hücre-hücre, hücre-matriks adezyonu ve hücrelerin göçü gerçekleşir 11,28. Bu yüzden CD44 tümör hücrelerinin diferansiasyon, invazyon ve metastazında önemli role sahiptir 11. CD44, sadece tümörlerde değil, aynı zamanda inflamasyon ve yara iyileşmesi gibi savunma mekanizmalarında, embriyonel gelişim ve apopitozis gibi önemli biyolojik olayda da hücre-matriks ilişkisi ve hücre göçü üzerinden rol alır 11,14. Diğer yandan birçok kanserde CD44 ekspresyonunda belirgin artışı olduğu bilinmektedir 28,29. Son yıllarda -birbirine zıt sonuçlar elde edilse de- C44 ekspresyonu ile kanserlerin metastaz ve progresyonu arasındaki ilişkiyi ortaya koymak için birçok çalışma yapılmıştır 28-31. MK’nda da durum farklı değildir. Hem aşırı ekspresyonun hem de ekspresyonundaki kaybın prognostik değeri olduğunu belirten çalışmalar vardır. Ancak sonuçta; bozulmuş CD44 ekspresyonu agresif biyolojik davranışla ilişkili gözükmektedir 32,33. Sun ve ark. 33 120 olguluk serilerinde CD44 ekspresyonu hem lenf nodu metastazı hem de kötü prognozla yakın ilişkili bulunmuştur. Qiu ve ark. 34 144 olguluk çalışmalarında CD44 ekspresyonu ile tümör çapı, lenf nodu metastazı, klinik evre ve ilk cerrahi sonrası uzak metastaz oranları arasında belirgin bir korelasyon olduğu belirlenmiştir. Bizim çalışmamızda tümör boyutu ile CD44 ekspresyonu arasında ilişki görülmezken literatür ile uyumlu olarak CD44 ekspresyonu arttıkça lenf nodu metastazının da arttığı görülmüştür (Anova, p <0.001).
Oliveira ve ark. 35 188 vakalık çalışmalarında CD44 ekspresyonu ile 40 yaş üzerinde ve tümör çapı 2 cm’nin altındaki hastalarda ölüm riskinin diğer hastalara göre 4 kat arttığı gösterilmiştir. Yine bu hastalarda ekspresyon arttıkça tedaviye direnç oranlarının arttığı ifade edilmiştir. Bizim çalışmamızda ise yaş ve makroskobik tümör boyutu ile CD44 ekspresyonu arasında anlamlı ilişki olmadığı belirlenmiştir. Çalışmamızda CD44 ekspresyonu ile lenf nodu tutlumu arasında oldukça anlamlı bir ilişki olduğu görülmüştür (Anova, p <0.001). CD44 ekspresyonu arttıkça lenf nodu metastazı da belirgin olarak artmaktadır. Aynı şekilde histolojik derecesi yüksek hastalarda CD44 ekspresyonu daha fazla ve bu olgularda TNM evresi de daha yüksek olarak tespit edilmiştir.
VEGF, endotel hücrelerinin mitoz sürecinde tanımlanan önemli bir anjiyogenez düzenleyicisidir. VEGF'nin aşırı ekspresyonu, vasküler endotel hücrelerinin çoğalmasına ve göçüne neden olur. Anti-apopitotik bir protein olan Bcl-2’yi uyararak endotel hücrelerinde apopitozisi inhibe eder. VEGF, neovaskülarizasyon ile tümör anjiyogenezisini teşvik eder 18,36. Bu nedenle tümör büyümesiyle yakından ilişkilidir ve yeni bir prognostik araç olarak kabul edilebileceği öngörülmektedir 37. Ayrıca son yıllarda yapılan bazı çalışmalarda anti-VEGF ajanların klasik kemoterapi protokollerine ilave edilmesinin, patolojik remisyon oranlarını ve hastalıksız sağ kalımı artırdığı ifade edilmektedir 36. VEGF’nin tümör hücrelerindeki artmış anjiogenik aktivitesinin moleküler temeli net olarak anlaşılamamıştır. Ancak, tümöral dokudaki hipoksik ortam, p53 gibi bazı tümör baskılayıcı genlerdeki mutasyonlar, interlökin-1beta ve interlökin-6 gibi sitokinlerin varlığı gibi faktörlerin, gerek VEGF ekspresyonu artırarak gerekse VEGF’nin reseptör miktarını değiştirerek neovaskülarizasyon ile tümör anjiogenezini uyardığı düşünülmektedir 18,36. Son yıllardaki çalışmalarda, birçok malignitede VEGF aşırı ekspresyonu gösterilmiştir 38-41. Kitadai ve ark. 41 özefagusun yassı epitel hücreli karsinomlarında yaptıkları bir çalışmada; VEGF ekspresyonu ile tümör invazyon derinliği, lenfovasküler invazyon, lenf nodu metastazı ve evre’nin yakından ilişkili olduğunu belirtmişlerdir. VEGF ekspresyonunun prognostik değerini araştıran çalışmalar, MK’lu olgularda da yapılmıştır. Bunların çoğu, MK’nun anjiogenez bağımlı bir tümör olduğunu göstermiştir 38-40,44-46. Artmış VEGF ekspresyonu, lenf nodu metastazı ve uzak metastaz ile koreledir. Özellikle uzak metastaz sıklığı, tümörün vasküler yoğunluğu ile doğrudan ilişkili bulunmuştur. Literatürle uyumlu olarak bizim çalışmamızda da VEGF ekspresyonu ile lenf nodu metastazı arasında anlamlı ilişki olduğu görülmüştür (Anova, p =0.003).
Yang ve ark. 38 129 meme materyali üzerinde yaptıkları çalışmada yaş, tümör çapı, histolojik derece ve lenf nodu metastazı ile VEGF ekspresyonu arasında anlamlı ilişki olmadığını belirtmişlerdir. Bizim çalışmamızda da yaş ve tümör boyutu ile VEGF ekspresyonu arasında korelasyon izlenmezken, VEGF ekspresyonu arttıkça lenf nodu tutulumunun arttığı görülmüştür.
Choi ve ark. 44 1’i papiller, 6’sı lobuler, 22’si duktal olmak üzere toplam 29 invaziv MK olgusunda yaptıkları çalışmada VEGF ekspresyonu, lenf nodu metastazı ile ilişkili olduğu bulunmuştur. Benzer bir çalışmada Tsutsui ve ark. 47 249 olguluk bir seride VEGF’nin lenf nodu tutulumu, hastalıksız ve genel sağkalım oranları ile yakından ilişkili olduğunu belirtmiştir. Bizim çalışmamızda da literatürle uyumlu olarak Lenf nodu metastazı ile VEGF ekspresyonu arasında anlamlı ilişki mevcuttur. Ancak literatürdeki bazı serilerden farklı olarak bizim çalışmamızda histolojik derece ile de VEGF ekspresyonu arasında anlamlı ilişki olduğu tespit edilmiştir. Yüksek dereceli tümörlerde VEGF ekspresyonun şiddeti düşük dereceli tümörlerden daha fazladır.
Bu konuyla ilgili diğer bazı çalışmalarda, Matilla ve ark. 48 östrojen bağımlı MK hücrelerinde VEGF aşırı ekspresyonu ile tümör içi lenfanjiogenez ve lenf nodu metastazı arasında anlamlı ilişki olduğunu belirtmiştir. Yine Stacker ve ark. 49 VEGF’nin metastatik tümör hücrelerinin lenfatikler içerisine yayılmasını sağladığını göstermişlerdir. Bizim çalışmamızda literatür ile uyumlu olarak lenf nodu metastazı ve histolojik derecenin VEGF ekspresyonu ile ilişkili olduğu tespit edilmiştir. Yüksek dereceli ve lenf nodu metastazı bulunan olgularda daha yüksek oranda VEGF ekspresyonu bulunduğu dikkat çekmiştir.
Sonuç olarak, bulgularımız, MK hücreleri tarafından yüksek düzeyde VEGF ekspresyonunun anjiogenezise neden olabileceğini düşündürmektedir. CD44 ile birlikte VEGF ekspresyonu, lenfatik damar invazyonuna ve lenf düğümlerine metastatik yayılmaya katkıda bulunmaktadır. Hastalığın TNM evresi ve tümörün histolojik derecesi ile CD44 ve VEGF ekspresyonu yakından ilişkilidir. Bu nedenle MK’da hastalığın seyrini önceden belirleyebilmek ve yeni tedavi protokolleri bulabilmek için CD44 ve VEGF ekspresyonu, araştırılmaya değer niteliktedir.