Stres üriner inkontinans cerrahisi doksanlı yıllarda Petros ve Ulmstein’ın midüretral sling yöntemini tanıtmasından sonra önemli derecede değişikliğe uğramıştır
3. Önce TVT, sonra TOT yöntemi ile başarılı sonuçlar elde edilmesine rağmen bu cerrahilere istenmeyen komplikasyonların eşlik etmesi sonrası 3. nesil MÜS yöntemi olan TİMS’ler gündeme gelmiştir. TİMS yöntemi ilk kez 2005’te Petros tarafından tanımlanmıştır
5. Bu yöntemin klasik TOT yönteminden en önemli farkı addüktör kasın perfore edilmemesidir. Bu sayede TOT yöntemine göre belirgin şekilde daha az kasık ağrısı ve daha az ağrı kesici ihtiyacı içermesidir
4. Benzer şekilde bu yöntemin diğer belirgin farklılığı ise daha kısa boyutlu olan makropor polipropilen meş kullanımıdır
5. İlk TİMS materyali olan TVT-Secur (TVT-S, (Gynecare, Ethicon Inc., Somerville, MA, USA), ile başlatılan Mini sling işemindeki temel hedef nokta, Retzius boşluğu ya da transobturator foramen yolu ile trokarların körleme geçişine olan ihtiyacı ortadan kaldırmaktır.
2011 tarihinde TİMS ile alakalı yayınlanan Cochrane analizi, bu yöntemin başarı anlamında açık veya laparoskopik retropubik kolposüspansiyon operasyonları kadar etkin olduğunu, üstelik istenmeyen komplikasyon oranlarının da diğer yöntemlere kıyasla daha az olduğunu göstermiştir 2. 2013 yılında Mostafa ve arkadaşlarının 7 yayınladıkları metaanalizde ise ortalama 18.6 ay sonunda TİMS’lerin klasik midüretral slinglerle objektif ve subjektif başarı oranları ve yaşam kalitesi skoru açısından farklılık oluşturmadığı belirtilmiştir. Benzer sonuçlar Grigoriadis ve arkadaşlarının 6 yaptığı ve ortalama 22.3 aylık takipler sonucunda da ortaya konmuştur. Naumann ve arkadaşları 8 ise TİMS operasyonundan ortalama 29 ay sonra inkontinans şikayetlerindeki düzelme oranının %86.3 olduğunu bildirmişlerdir. Kendi çalışmamızda ise literatür ile uyumlu olacak şekilde %96 oranında başarı elde edildi. Literatüre göre göreceli yüksek başarımızın nedeni olarak sonuçlarımızın kısa vadeli olmasına bağlı olduğunu düşünmekteyiz. Orta vadeli takiplerde başarı oranımızda rölatif azalmalar olabileceğini tahmin etmekteyiz.
SÜİ cerrahisinde TOT yöntemi, TVT ile birlikte en çok kullanılan yöntemlerin başında gelmektedir. Oldukça başarılı sonuçlar bildirilmesine karşın bu cerrahi seçenekte hastaların en çok yakındığı komplikasyonların başında yaklaşık %15.4 ile kasık ağrısı gelmektedir 9. Genellikle birkaç hafta içinde kaybolması beklenen kasık ağrısı, bazı hastalarda daha uzun sürebilmektedir. Randomize kontrollü çalışmalarda TİMS işleminden sonra çok daha az kasık ağrısı bildirilmiştir 10. Kendi çalışmamızda da önceki çalışmalar ile uyumlu şekilde erken dönemde 2 ve geç dönemde 2 hastamızda kasık ağrısı tespit edilmiş olup hiç bir hastamızda bu durum 3 aydan daha uzun sürmemiştir. Diğer midüretral sling yöntemleri ile benzer başarı oranının yanında, başta kasık ağrısı olmak üzere daha az komplikasyon gözlenmesi doğal olarak hastalarda yüksek tedavi memnuniyetine neden olmuştur. Çalışma sonunda hastalarımızın %80’i tedaviden çok memnun kaldıklarını belirtmişlerdir.
TİMS operasyonu sonrası disparoni oranı %3-8 arasında bildirilmiştir 9. Kendi serimizde elde edilen göreceli yüksek oranı hastalarımızın büyük çoğunluğunun postmenapozal dönemdeki bayanları içermesine bağlamaktayız.
TİMS sonrası denovo urge inkontinans oranı %1.5 ile %15.6 arasında bildirilmiştir 11,12. Bizim serimizde ise sadece 1 hastada (%4) bu duruma rastlanmış olup, bu hastamız medikal tedavi ile takip edilmiştir. TİMS prosedüründen sonra gözlenebilen önemli komplikasyonlardan bir diğeri ise işeme güçlüğüdür. Metaanalizlerde bu oran %0-8 arasında bildirilmiştir 13. Yirmibeş hastalık serimizde sadece 1 hastada (%4) işeme güçlüğü tespit edilmiştir.
Çalışmamızın retrospektif ve grubumuzun küçük olması en önemli sınırlayıcı noktalardır. Bununla birlikte hasta memnuniyetinin sorgulanması diğer çalışmalardan ayrılan en önemli farklılıktır.
Sonuç; TİMS uygulamasının, düşük komplikasyon oranı ve yüksek menuniyet derecesi ile SÜİ’lı hastalarda güvenle tercih edilebilecek cerrahi yöntem olduğunu düşünmekteyiz.