[ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]
Fırat Tıp Dergisi
2019, Cilt 24, Sayı 4, Sayfa(lar) 197-204
[ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
Astımlı Hastanın Preoperatif ve İntraoperatif Anestezi Yönetimi: Bir Anket Çalışması
Sengül ÖZMERT1, Emine DİBEK MISIRLIOĞLU2, Feyza SEVER1, Galip ÖZMERT3, Fatih MISIRLIOĞLU4, Can Naci KOCABAŞ5
1Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Ankara Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hematoloji Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Kliniği, Ankara, Türkiye
2Sağlık Bilimleri Üniversitesi Ankara Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hematoloji Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Çocuk Alerji ve İmmünoloji Kliniği, Ankara, Türkiye
3Etlik Zübeyde Hanım Kadın Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Kliniği, Ankara, Türkiye
4Dr. Sami Ulus Kadın Doğum, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Kliniği, Ankara, Türkiye
5Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Alerji ve İmmünoloji Bilim Dalı, Muğla, Türkiye
Anahtar Kelimeler: Astım, Anestezi, Anket, Hekim, Asthma, Anesthesia, Survey, Physician
Özet
Amaç: Astım en yaygın akciğer hastalıklarından biridir. Havayollarındaki hassasiyet ve yapısal değişiklikler nedeniyle perioperatif ve postoperatif solunum komplikasyonlarına neden olabilmektedir. Perioperatif dönemde bu risklerin önlenmesinde iyi bir preoperatif hazırlık, uygun farmakolojik ajan ve anestezi tekniklerinin seçimi önemlidir. Bu çalışma da anestezi hekimlerinin astımlı hastalara yaklaşımlarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır.

Gereç ve Yöntem: Çalışmada, anestezi uzmanlarının astımlı hastalarda anestezi yönetimi ile ilgili yaklaşımlarını değerlendiren 13 sorudan oluşan bir anket uygulandı. Ankete katılan hekimler çalıştıkları kuruma göre gruplandırıldı. Üniversite hastanesi grup A, devlet hastanesi grup B, eğitim ve araştırma hastanesi grup C ve özel hastaneler grup D olarak adlandırıldı.

Bulgular: Çalışmamıza 261 anestezi doktoru katıldı. Hekimlerin 45’i (%17,2) üniversite hastanesi, 74’ü (%28,4) devlet hastanesi, 128’i (%49) eğitim araştırma hastanesi, 14’ü (%5,4) özel hastanede çalışmaktaydı. Çalışmamızda, farklı kategorilerdeki hastanelerden katılan anestezi uzmanlarının preoperatif ve intraoperatif astımlı hasta yönetiminde önemli bir değişkenlik saptanmadı. Sadece Grup D yanıtlarında astımlı hasta yönetiminde indüksiyonda tercih edilecek ilaç ve idamede kullanılacak ajan seçiminde diğer gruplara göre istatiksel olarak anlamlı fark mevcuttu.

Sonuç: Bu çalışmada, ülkemizde anestezi uzmanlarının astımlı hastalarda anestezi yönetimi ile ilgili yaklaşımlarının güncel durumu analiz edilmiştir. Anketimizde ortaya çıkan sonuçlara göre; anestezi hekimlerinin astımlı hastanın yönetimi ile ilgili tutum ve tecrübeleri literatür ile uyumluydu. Ülkemizde çalışan anesteziyoloji ve reanimasyon uzmanlarının astımlı hastalarda anestezi uygulamaları konusundaki tutum, davranış ve uygulamaları ile ilişkili veriler astımlı hastanın anestezi yönetimleri için yol gösterici olabilir.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Giriş
    Solunum sistemi, fizyolojik ve anatomik özellikleri bakımından anestezi uygulamaları için en önemli sistemlerden biridir. Anestezi uzmanlarının, dünyada yaklaşık 300 milyon kişiyi etkileyen ve kronik inflamatuar hava yolu hastalığı olan astımın perioperatif yönetimindeki rolü, morbidite ve mortaliteyi azaltmak açısından son derece önemlidir. Astım; hırıltılı solunum, nefes darlığı, göğüste sıkışma hissi ve öksürük ataklarına neden olan hava yolu aşırı duyarlılığı ile ilişkilidir. Bu duyarlılık düz kasların kasılması veya duyusal sinir ve otonomik aktivitedeki değişiklikler aracılığıyla hava yollarında daralmaya ve hava akımında tıkanıklığa sebep olur. İnflamatuar ödem ve mukus tıkacı da lümeni daraltarak hava yolunun daralmasına katkıda bulunur 1. Remodeling olarak adlandırılan subepitelial fibrozis, düz kas kütle artışı, glandüler büyüme, neovaskülarizasyon ve epitelial değişikler oluşur 2. Bu bağlamda genel anestezi astım alevlenmesini hızlandırabilir. Mukosilier aktivite azalır, diafragma fonksiyonu değişir ve hasta yeterli öksüremeyebilir. Bu değişiklikler, başlangıçta mukus tıkaçlarına daha sonrada atelektazi, bronkospazm, hipoksi ve pnömoniye neden olabilir 3. Bu sebeple, anestezi hekimlerinin perioperatif risklerin önlemesi için hastanın preoperatif optimum hazırlığı, doğru medikal tedavinin uygulanması, anestezik ajan ve tekniklerinin seçiminin planlaması çok önemlidir.

    Kaynak taramasında anestezi uzmanlarının astım hastalarına yaklaşımlarını değerlendiren çalışmaların yetersiz olduğu görülmektedir. Bu çalışmada ülkemizin farklı kategorilerdeki hastanelerinde çalışan anestezi hekimlerinin astımlı hastalarda anestezi yönetimi hakkındaki tutum ve deneyimlerini araştırmak amaçlanmıştır.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Materyal ve Metot
    Çalışmaya ülke genelinde farklı kliniklerde çalışan anestezi uzmanları gönüllü olarak katıldı. Anestezi uzmanlarına hastane ziyareti veya elektronik ortam yoluyla anketler ulaştırıldı. Hazırlanan anket formları demografik veriler ile anestezi uzmanlarının astımlı hastalarda anestezi yönetimi ile ilgili yaklaşımlarını değerlendiren 13 sorudan oluşuyordu. Soruların 3 tanesi demografik özellikleri, 1 tanesi tutum ve davranışı, 1 tanesi bilgi ve tutum sorgularken 8 tanesi sadece bilgi sorusu olarak hazırlandı. Çoktan seçmeli beş bilgi sorusunun ikisi için birden fazla cevap işaretlenebileceği söylendi. Dört bilgi sorusunun cevabı ise evet, hayır ve bilmiyorum şeklinde düzenlendi. Katılımcılar çalıştıkları kurumlara göre gruplandırıldı. Üniversite hastanesinde çalışanlar A grubu, devlet hastanelerindekiler B grubu, eğitim ve araştırma hastanelerindekiler C grubu ve özel hastanede çalışanlar ise D grubu olarak sınıflandırıldı.

    Çalışmanın etik kurul onayı alındı (Etik kurul no: 2016-061).

    İstatistiksel Analiz
    Literatürde daha önce dört çeşit hastane grubunda yapılmış çalışma bulunmadığı için örneklem büyüklüğü hesabı yapılamamıştır.

    İstatistiksel analiz için SPSS. 11.5 (SPSS Inc., Chicago, IL) paket programı kullanıldı. Tanımlayıcı istatistikler olarak sayı ve yüzdeler verilmiştir. Kategorik değişkenler arası farklılık Pearson ki-kare ya da beklenen frekansı 5’ten küçük göz sayısı toplam göz sayısının %20’sinden fazla olduğunda Fisher’in kesin testinin çok gözlü tablolara genellenmiş formu ile incelenmiştir. İstatistiksel anlamlılık düzeyi 0,05 olarak kabul edilmiştir.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Bulgular
    Çalışmamıza ülke genelinde farklı anestezi kliniklerinden toplam 261 anestezi uzmanı katıldı. Katılımcıların %70,9’ü (n =185) kadındı. Hekimlerin 45 (%17,2) tanesi üniversite hastanesi, 74’ü (%28,4) devlet hastanesi, 128’i (%49,0) eğitim ve araştırma hastanesi, 14’ü (%5,4) özel hastanede çalışmaktaydı.

    Uzmanlık süresi ortalama ve standart sapması 10,29±7,25 yıl idi (min:1- max:35).

    Hekimlerin preoperatif tutumlarını değerlendiren “Astımlı hastayı operasyon öncesi alerji bölümüne yönlendirir misiniz?” sorusuna anestezistlerin %7,3’ü her zaman, %8,8’i çoğunlukla, %23,5’i bazen, %11,2’si hiçbir zaman cevabını verirken, “Kontrol altında olmayanları gönderirim” cevabı % 49,2 ile en yüksek oranda işaretlenen seçenek oldu. Aynı soru çalıştığı hastaneye göre değerlendirildiğinde, üniversite hastanelerinde çalışan uzmanların %13,4’ü, devlet hastanelerinde çalışanların %12,2’si, EAH’sinde çalışanların %19,6’sı özel hastanelerde çalışan uzmanların %14,3’ü her zaman ve çoğunlukla astımlı hastayı operasyon öncesi alerji bölümüne yönlendiririm seçeneğini işaretledi (p >0,05).

    “Astımlı hastalara ameliyat öncesi nasıl bir uygulama yaparsınız?” sorusuna ise katılımcıların %78’i tek cevap işaretlerken, %22’si birden fazla şık işaretlemişti. Anestezistlerin %19,3’ü inhaler salbutamol tedavisini tek başına, %18,9’u steroid tedavisini tek başına ve %7,5’u salbutamol ve steroid tedavisini kombine olarak kullanmakta idi. Katılımcıların %45,5’i ise salbutamolü diğer seçeneklerle kombine etti. Anestezistlerin %0,8’i antikolinerjik, %4,3’ü inhale steroid tedavisini tercih etti. Astımlı hastaların ameliyat öncesi tedavilerini düzenlerken, “Alerji bölümünün önerilerine uyarım” cevabını tek cevap olarak işaretleyenler %35 iken, birden fazla şık ile birlikte işaretleyenler %59’idi.

    “Astımlı hastaların entübasyonunda kaflı tüpler tercih edilmelidir” ifadesine anestezi uzmanlarının %29,1’i evet, %59,1’i hayır ve %11,8’i bilmiyorum cevabını verdi. Katılımcıların diğer sorulara verdiği cevaplar tablo 1 ve 2 de ayrıntılı olarak verilmiştir.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 1: Anket soruları ve katılımcıların doğru cevap oranı.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 2: “İntraoperatif bronkospazm durumunda aşağıdakilerden hangileri uygulanmalıdır?” sorusuna verilen cevapların işaretlenme oranları ( Birden fazla şık işaretlemeye izin verildi ).

    “Astımlı hastalarda indüksiyonda hangisi tercih edilmez?” ve “Volatil anesteziklerden hangisi bronko-konstrüksiyona yol açabileceği için astımlı çocuklarda tercih edilmez?” şeklinde ifade edilen 2 soruya özel hastanelerde çalışan anestezistlerin verdikleri doğru yanıt oranları istatistiksel olarak anlamlı düşük bulundu (p <0,05) (Tablo 3).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 3: Hekimlerin çalıştıkları hastanelere göre anket sorularına “evet” cevabını verme yüzdeleri.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Tartışma
    Astım, Dünyada yaklaşık 300 milyon kişiyi etkileyen, perioperatif komplikasyonları nedeniyle preoperatif iyi değerlendirilmesi gereken bir hastalıktır 1. Astım hastalarının cerrahi işlem öncesi değerlendirilip hazırlanması perioperatif komplikasyon riskini azaltır. Bu çalışmada farklı konumdaki hastanelerde anestezi uzmanlarının astımlı hastalarda anestezi yönetimi ile ilgili yaklaşımlarının güncel durumu analiz edildi ve sonuçta astımlı hastanın preoperatif ve intraoperatif yönetiminde hastaneler arasında önemli bir değişkenlik saptanmadı.

    Domany ve ark. 4’nın çalışmasında, pediatrik anestezistlerin %45’i astımlı hastanın klinik durumuna göre preoperatif konsültasyon isterken, %25'i tüm astımlı olgularda kendi değerlendirmelerine ek olarak pediatrik gögüs hastalıkları uzmanlarına preoperatif konsülte etmesi gerektiğini ifade etmişlerdir. Ancak hekimlerin %5’i herhangi bir konsültasyona gerek duymamıştır. Ortaya çıkan bu sonucu pediatrik anestezistlerin ve pediatrik gögüs hastalıkları uzmanlarının, astımlı çocuk hastaları preoperatif değerlendirirken farklı zaman aralıklarında ve hastalığın farklı klinik durumlarında karar verme sürecine dahil olmalarına bağlamışlar. Çalışmamızda da benzer şekilde katılımcıların %49,2’si kontrol altında olmayan vakaların alerji bölümüne konsülte edilmesi gerektiğini, %16,1’i her zaman ve çoğunlukla alerji bölümüne konsültasyon önerdiklerini belirtti. Sadece %11,2’si hiçbir zaman konsültasyon istemediğini ifade etti. Hastaların klinik durumlarına göre konsültasyon isteme yaklaşımı farklı çalışmalar tarafından da önerilmektedir 1,5.

    Domany ve ark.’nın 4 çalışmasında da pediatrik anestezi uzmanlarının %100’ü astımlı çocuklarda, klinik durumlarına bakılmaksızın, preoperatif tedavinin yapılması gerektiğini düşünmüşler. Bu hastalarda intravenöz (IV) kortikosteroid ya da inhale kortikosteroid tedavisini kendilerine sunulan senaryolara göre tercih etmişlerdir. Bizim çalışmamızda da tüm hekimler preoperatif tedavi uygulamayı tercih ettiler. En yüksek olarak %35’i “Alerji bölümünün önerilerine uyarım” cevabını seçti. Salbutamol, IV kortikosteroid ya da inhale kortikosteroid tedavi seçenekleri daha düşük oranda tercih edildi. Tedavi tercihlerindeki çeşitlilik, astımın heterojen doğası ve astımlı hastanın farklı yaklaşımlar gerektirebilecek cerrahi prosedürlere maruz kalmasıyla açıklanabilir 1,4.

    Anestezi yönetiminde indüksiyonun IV veya inhaler ajanlardan hangisi ile yapılacağı kararı birçok klinik faktörden etkilenir. Bu yöntemlerde kullanılan ajanların kendi içlerinde karşılaştırıldığında bazı tercih sebepleri vardır. Propofol, hemodinamik olarak stabil astımlı hastalarda tercih edilirken, ketamin hemodinamik olarak stabil olmayan astımlı hastalarda tercih edilir 6. Propofolün etkisi, bronşiyal muskarinik reseptörlerin baskılanmasıyla gerçekleşirken, ketaminin etkisi katekolaminler ve vagal yolla oluşan mekanizmalar aracılığıyla bronkodilatasyon yapmasıyla gerçekleşir 7-9.

    Astımlı olmayan bir popülasyonda, etomidat, propofol ve tiyopentalin trakeal entübasyon sonrası hava yolu direnci üzerindeki etkileri karşılaştırıldığında, en düşük hava yolu direnç artışı propofol indüksiyonu sonrası gözlenmiştir 10. Çalışmamızda “Astımlı hastalarda anestezi indüksiyonunda aşağıdakilerden hangisi tercih edilmez? “ sorusuna A grubu %79,5, B grubu %83,3, C grubu %71,2 ve D grubu %35,7 oranında tiyopental yanıtını işaretledi. D grubu dışında doğru cevap oranı literatürle uyumluydu.

    Bronkodilatör etki gösteren volatil anestezikler, havayolu aşırı duyarlılığı olan hastalarda idamede tercih edilen ajanlar olmuştur 11. Desfluran, öksürük, laringospazm, bronkospazm ve sekresyon artışına sebep olduğu için havayolu aşırı duyarlılığı olan hastalarda önerilmeyen tek volatil anesteziktir 12. Sevofluran, çocuklarda iyi tolere edilen, maske indüksiyonu için en çok tercih edilen bronkodilatör etkiye sahip ajandır 13. Ancak astımlı çocuklarla astımlı olmayan çocuklar karşılaştırıldığında, entübasyon için yüksek konsantrasyonda sevofluran (%5 konsantrasyonda bile) kullanımı astımlı çocuklarda solunum sistemi direncinde artışa neden olabileceğinden önerilmemektedir 14. Halotan ve izofluran güçlü bronkodilatatörlerdir ve status astmatikus da bile yararlı olabilir 11,15. Çalışmamızda “Volatil anesteziklerden hangisi bronko-konstrüksiyona yol açabileceği için astımlı çocuklarda tercih edilmez?” sorusuna A grubu %80, B grubu % 71,2, C grubu %79,4 ve D grubu %64,3 oranında desfluran yanıtını işaretledi. Grup D dışında doğru cevap oranı literatürle oldukça uyumluydu. Özel hastanelerde çalışan anestezi hekimlerinden oluşan D grubunda ankete katılan hekim sayısının az olmasını çalışmamızın kısıtlılığı olarak düşünmekteyiz.

    Havayolu yönetimi ile ilgili karar birden fazla klinik faktörden etkilenmektedir. Bölgesel anestezi, her durumda düşünülmelidir. Fakat koopere olmayan pediatrik hasta veya bazı cerrahi durumlar için uygun olmayabilir. Trakeal entübasyon bronkospazmın en güçlü tetikleyicilerinden biri olduğu için, laringeal maske veya yüz maskesi kullanmak daha güvenilir olarak kabul edilmektedir 16,17. Ancak mide boşalmasının yeterli olmadığı durumlarda yüz maskesi ve laringeal maske ile havalandırmadan kaçınılmalıdır 18.

    Trakeal entübasyon gerektiğinde kaflı ve kafsız endotrakeal tüp (ETT) arasındaki seçim konusunda hala bir ikilem mevcuttur. Kafsız tüpleri özellikle küçük çocuklarda ilk seçenek olarak düşünen yazarlar vardır. Uygun bir tüp boyutu seçildiğinde, çocuğun hava yolunun anatomik özellikleri yeterli bir sızdırmazlık sağlar (19,20). Kaflı ETT'ler ile igili kaygılar çoğunlukla daha önce kullanımda olan yüksek basınç ve düşük hacimli tüplerle ilişkilidir 21,22. Günümüzde kullanılan yüksek hacimli, düşük basınçlı kaflı tüpler; düşük taze gaz akışı, azaltılmış gaz kirliliği, gelişmiş endtidal gaz izlem avantajı, tekrarlanan laringoskopiler ve aspirasyon riskinde azalma sağlar 23. Kaflı tüp ile entübasyon gerektiğinde (örneğin, baş-boyun ameliyatı, beyin cerrahisi, laparoskopik cerrahi) mükemmel bir ekstübasyon zamanlaması planlanmalıdır. Ekstübasyon havayolu reflekslerini önlemek için, çocuk derin anestezi altındayken ancak spontan ve yeterli solunum aktivitesi varken yapılmalıdır 24. Çalışmamızda “Astımlı hastaların entübasyonunda kaflı tüp tercih edilir mi? sorusuna anestezi uzmanları %29,1’i evet, %59,1’i hayır ve %11,8’i bilmiyorum şeklinde farklı tercihleri işaretleyerek cevap verdiler. Literatürlerdeki kaflı ve kafsız endotrakeal tüp seçimi konusundaki ikilem çalışmamızın sonuçlarına da yansıdı.

    Pediatrik anestezi uzmanları özellikle ayaktan gelen küçük çocuklar ve küçük cerrahi işlemlerin çoğunda indüksiyonda nöromusküler blokör kullanmazlar. Entübasyonu genellikle derin inhalasyon anestezisi altında gerçekleştirirler 5. Kas gevşemesinin gerekli olduğu cerrahi işlemlerde astımlı çocuk hastalar için vekuronyum, rokuronyum, sisatrakurium ve pankuronyum gibi histamin içermeyen nöromusküler blokörlerin kullanımı güvenli kabul edilir 25. Mivakuryum ve atrakuryum, doz bağımlı olarak histamin salma özellikleri nedeniyle dikkatli kullanılmalıdır 15. Anketimizdeki “Astımlı çocuklarda nöromuskuler bloke edici ajanlardan hangisi tercih edilmez? “ sorusununa anestezi uzmanlarının %67,1’i literatürle uyumlu olarak mivakuryum yanıtını verdi.

    Çocuklarda (özellikle süt çocuklarında) erişkinlere göre solunum sistemi ile ilgili daha fazla yan etki (laringospazm ve bronkospazm) görülür 26. Katılımcılarımızda literatürle uyumlu bir şekilde %96 oranında ”Perioperatif bronkospazm riski astımlı çocuklarda daha fazladır” yanıtını tercih ettiler.

    Bronkospazm hayatı tehdit eden ve perioperatif dönemde daha fazla morbidite ve mortaliteye neden olabilecek bir durumdur. İntraoperatif bronkospazm durumunda %100 oksijen uygulanmalı ve anestezi derinleştirilmelidir. Kısa etkili bir β2 agonisti, bir nebülizör yoluyla (4-8 puf) 20-30 dakikada bir uygulanmalıdır. Etkisi birkaç saat sonra ortaya çıkan kortikosteroid tedavisi ise bronkospazmın ilk basamak tedavisini temsil etmese de rekürrensi önlediği için uygulanır (2mg kg¯¹ metilprednisolone veya 4 mg kg¯¹ hidrokortizon) 27. İntravenöz lidokain ( 1.5- 2 mg kg¯¹ ) hava yolu reflekslerinin köreltilmesine yardım ederek ekstübasyon esnasında meydana gelebilecek olan bronkospazmın önlenmesinde önerilmektedir 28. Çalışmamızda katılımcıların büyük çoğunluğunun yukarıdaki uygulamaların yapılmasında hem fikir olduğu görülmüştür.

    Çocuklarda intraoperatif bronkospazm şiddetli olduğunda bir dizi problemi beraberinde getirir. Tedavi için inhalasyon yoluyla verilen ilaçların küçük trakeal tüpler aracılığıyla etkili bir şekilde verilmesi zordur ve uygulamaya yönelik mevcut araştırmaların çoğu, yoğun bakıma ait araştırmalardır 29,30. Bu amaçla kullanılan ölçülü doz inhaler aracı parçaların kullanımı nebülizör ile verilmesinden daha verimli ve etkin olduğu için tercih edilmektedir 1,6. Bizim çalışmamızda ise katılımcıların sadece %40,6’sı “Ventolinin ölçülü doz "inhaler aracı parça" ile kullanımı nebülize verilmesinden daha etkindir” demiştir. Bu oranın bu kadar düşük olmasını biz anestezistlerin günlük pratiklerinde bu aparatları yaygın bir şekilde kullanmamalarına bağladık. Gelecekte yoğun bakım uzmanları gibi anestezi hekimlerininde kullanmaya başladıkça farkındalıkları artacaktır.

    İntraoperatif bronkospazmda; tedaviler yetersiz kaldığında veya anafilaksi şüphesinde, bronkospazmın şiddetine ve hastanın yanıtına bağlı olarak 1-10 mcg kg¯¹ İV epinefrin kullanımı düşünülmelidir 31,32. Çalışmamızda anestezi uzmanları “İntraoperatif bronkospazmda tedaviler yetersiz kalırsa veya anafilaksi şüphesinde adrenalin yapılmalıdır” sorusuna %90 oranında “evet” yanıtını verdiler.

    Bu çalışmanın sonucunda anestezi uzmanlarının astımlı hasta ile ilgili tutum ve tecrübeleri literatür ile uyumlu bulundu. Anestezi hekimlerinin bu konudaki farkındalığı yüksekti. Astımın heterojen yapısı nedeniyle cerrahinin türüne göre anestezi yaklaşımında farklılıklar olabileceği unutulmamalı ve astımlı hastaya yaklaşım multidisipliner olmalıdır. Anestezi hekimleri, Türkiye de sayıları az olan alerji hekimlerine ulaşamadığı durumlarda iyi bir peroperatif değerlendirme ve muayene ile alerji konsültasyonunun gerekliliğine karar verebilir. Lüzumu halinde de preoperatif değerlendirme ve hazırlığı yönetip olumlu fark yaratabilir. Ülkemizde çalışan anesteziyoloji ve reanimasyon uzmanlarının astımlı hastalarda anestezi uygulamaları konusundaki tutum ve davranışları ile ilişkili veriler, astımlı hasta anestezi yönetimi için yol gösterici olabilir.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Kaynaklar

    1) Global Initiative for Asthma (GINA). Global strategy for asthma management and prevention, updated 2018. Available from: http://www.ginasthma.org/search.html?q= Global+strategy+for+asthma+management+and+prevention.

    2) Bergeron C, Tulic MK, Hamid Q. Airway remodelling in asthma: From bench side to clinical practice. Can Respir J 2010; 17: 85-93.

    3) Tirumalasetty J, Grammer LC. Asthma, surgery, and general anesthesia: A review. J Asthma 2006; 43: 251-4.

    4) Domany KA, Gut G, Yakir B, Sivan Y. Variability in anesthesiologists’ approach to the preoperative management of asthmatic children. J Clin Anesth 2016; 35: 62-9.

    5) Dones F, Foresta G, Russotto V. Update on perioperative management of the child with asthma. Pediatr Rep 2012; 2: 4: e19. doi: 10.4081/pr.2012.e19.

    6) Lauer R, Vadi M, Mason L. Anaesthetic management of the child with coexisting pulmonary disease. Br JAnaesth 2012; 109: 147-59.

    7) Kabara S, Hirota K, Hashiba E, et al. Comparison of relaxant effects of propofol on methacholine-induced bronchoconstriction in dogs with and wit-hout vagotomy. Br J Anaesth 2001; 86: 249-53.

    8) Brown RH, Wagner EM. Mechanisms of bronchoprotection by anesthetic induction agents: propofol versus ketamine. Anesthesiology 1999; 90: 822-8.

    9) Gleason NR, Gallos G, Zhang Y, Emala CW. Propofol preferentially relaxes neurokinin receptor-2-induced airway smooth muscle contraction in guinea pig trachea. Anesthesiology 2010; 112: 1335-44.

    10) Eames WO, Rooke AG, Sai-Chuen Wu R, Bishop MJ. Comparison of the effects of etomidate, propofol, and thiopental on respiratory resistance after tracheal intubation. Anesthesiology 1996; 84: 1307-11.

    11) Burburan SM, Xisto DG, Rocco PRM. Anaesthetic management in asthma. Minerva Anesth 2007; 73: 357-65.

    12) Von Ungern-Sternberg BS, Saudan S, Petak F, et al. Desflurane but not sevoflurane impairs airway and respiratory tissue mechanics in children with susceptible airways. Anesthesiology 2008; 108: 216-24.

    13) Rooke GA, Choi JH, Bishop MJ. The effect of isoflurane, halothane, sevoflurane, and thiopental/nitrous oxide on respiratory system resistance after tracheal intubation. Anesthesiology 1997; 86: 1294-9.

    14) Habre W, Scalfaro P, Sims C, Tiller K, Sly PD. Respiratory mechanics during sevoflurane anesthesia in children with and without asthma. Anesth Analg 1999; 89: 1177-81.

    15) Rajesh M C. Anaesthesia for children with bronchial asthma and respiratory infections. Indian J Anaesth 2015; 59: 584-8.

    16) Von Ungern-Sternberg BS, Boda K, Chambers NA, et al. Risk assessment for respiratory complications in paediatric anaesthesia: a prospective cohort study. Lancet 2010; 376: 773-83.

    17) Kim ES, Bishop MJ. Endotracheal intubation, but not laryingeal mask airway insertion, produces reversible bronchoconstriction. Anesthesiology 1999; 90: 391-4.

    18) Dones F, Foresta G, Russotto V. Update on perio-perative management of the child with asthm. Pediatric Reports 2012; 4: 19: 70-7.

    19) Chen L, Zhang J, Pan G, Li X, Shi T, He W. Cuffed versus uncuffed endotracheal tubes in pediatrics: a meta-analysis. Open Med 2018; 13: 366-73.

    20) Shi F, Xiao Y, Xiong W, Zhou Q and Huang X. Cuffed versus uncuffed endotracheal tubes in children: a meta-analysis. J Anesth 2016; 30: 3-11.

    21) Joshi VV, Mandavia SG, Stern L, Wiglesworth FW. Acute lesions induced by endotracheal intubation. Am J Dis Child 1972; 124: 646-9.

    22) Khine HH, Corddry DH, Kettrick RG et al. Comparison of cuffed and uncuffed endotracheal tubes in young children during general anaesthesia. Anesthesiology 1997; 86: 627-31.

    23) Weiss M, Dullenkopf A, Fischer JE, Keller C, Gerber AC. Prospective randomized controlled multicentre trial of cuffed or uncuffed endotracheal tubes in small children. Br J Anaesth 2009; 103: 867-73.

    24) Tait AR, Malviya S. Anesthesia for the child with an upper respiratory tract infection: still a dilemma? Anesth Analg 2005; 100: 59-65.

    25) Doherty GM, Chisakuta A, Crean P, Shields MD. Anesthesia and the child with asthma. Paediatr Anaesth 2005; 15: 446-54.

    26) von Ungern-Sternberg BS, Boda K, Chambers NA, et al. Risk assessment for respiratory complications in paediatric anaesthesia: A prospective cohort study. Lancet 2010; 376: 773-83.

    27) Dewachter P, Mouton-Faivre C, Emala CW, et al. Bronchospasm during anesthetic induction. Anesthesiology 2011; 114: 1200-10.

    28) Stasic AF. Perioperative implications of common respiratory problems. Semin Pediatr Surg 2004; 13: 174-80.

    29) Mazela J, Polin RA. Aerosol delivery to ventilated newborn infants: historical challenges and new directions. Eur J Pediatr 2011; 170: 433-44.

    30) Garner SS, Wiest DB, Bradley JW, Habib DM. Two administration methods for inhaled salbutamol in intubated patients. Arch Dis Childhood 2002; 87: 49-53. Dewachter P, Mouton-Faivre C, Emala CW. Anaphylaxis and anesthesia. Anesthesiology 2009; 111: 1141-50.

    32) Fisher MM, Ramakrishnan N, Doig G, et al. The investigation of bronchospasm during induction of anaesthesia. Acta Anaesth Scand 2009; 53: 1006-11.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • [ Başa Dön ] [ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
    [ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]