[ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]
Fırat Tıp Dergisi
2021, Cilt 26, Sayı 1, Sayfa(lar) 019-022
[ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
Mastit ve Meme Absesi Tanılı Yenidoğan Vakalarımızın Değerlendirilmesi
İlknur SÜRÜCÜ KARA, Necla AYDIN PEKER
Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Erzincan, Türkiye
Anahtar Kelimeler: Mastit, Meme Absesi, Yenidoğan, Mastitis, Breast Abscess, Neonatal
Özet
Amaç: Yenidoğanlarda nadir görülen mastit ve meme absesi, meme hipertrofisi olan bebeklerin meme dokusuna masaj gibi elle müdahalelerle veya nadiren hematojen yayılımla oluşur. Mastit antibiyotik tedavisi ile düzeltilebilirken, abseye cerrahi drenaj gerekebilir. Çalışmamızda yenidoğan mastiti ya da meme absesi tanısı alan hastaların incelenmesi planlandı.

Gereç ve Yöntem: 2012 - 2018 yıllarında yenidoğan (YD) biriminde yatan hastaların dosyalarındaki tanıları incelendi. Mastit ya da meme absesi tanılı hastalar tespit edildi. Klinik bulguları, başvuru şikayetleri, tam kan sayımı (CBC), C - reaktif protein (CRP) kan kültürü, yara kültürü sonuçları, verilen tedavi ve hastanede yatış süreleri kaydedildi. Yenidoğan mastiti (YDM) yüzdesi hesaplandı.

Bulgular: Yirmibinkırkiki doğumdan ve yenidoğan (YD) biriminde yatan 2252 hastadan yalnızca 6’sında mastit ve meme absesi tanısı mevcut idi. Buna göre ilimiz mastit/meme absesi sıklığı %0,03; erkek/kız oranı 1/2; meme absesi / mastit oranı %50’dir. Meme absesi olan iki bebekten birinde beyaz kan hücresi (WBC) değeri 19500/mm3 olup, CRP artmış ve kan kültüründe üreme saptanmış, diğerinde yalnız CRP artmış ve drenaj kültüründe üreme saptanmış idi. Hastaların yarısına ampisilin ve gentamisin verilmiş, komplikasyon gelişmeden bebeklerin iyileştiği görülmüştür.

Sonuç: Mastit ve meme absesi nadir görülen, tedavi edilmezse sonuçları kötü olabilen ciddi sağlık problemidir.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Tartışma
  • Sonuç
  • Kaynaklar
  • Giriş
    Yenidoğan (YD) meme hipertrofisi, maternal ve plasental hormonların etkisiyle oluşan ve sık görülen, geçici bir durumdur. Gebelik sonlarında annenin östrojen seviyesindeki düşüş, YD’da prolaktin salınımını tetikler ve meme dokusu hipertrofisi gelişir 1. Bebeğin cildi incedir ve immünitesi yetersizdir. Son derece nadir görülen yenidoğan mastiti (YDM) ve meme absesi sıklıkla meme dokusunun sıkılması, meme üzerine masaj gibi elle müdahalelerle veya seyrek olarak sistemik enfeksiyonların hematojen yayılım ile oluşabilir. Mastit sadece antibiyotik tedavisi ile düzelirken, abseye cerrahi drenaj da uygulamak gerekir 1-3.

    Çalışmamızda mastit yada meme absesi tanısı ile YD biriminde yatırılmış olan hastaların retrospektif olarak taranması ve eşlik eden diğer bulguların, kan değerlerinin, hastaneye yatış sürelerinin, tercih edilen tedavilerinin incelenmesi amaçlandı.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Tartışma
  • Sonuç
  • Kaynaklar
  • Materyal ve Metot
    Etik Kurulu onayı alındıktan sonra 01.01.2012-01.07.2018 yılları arasında YD ünitesinde yatan 2252 hastanın dosyalarındaki tanıları geriye yönelik incelendi. YDM tanısı ile ya da farklı tanılarla yatırılıp YDM’in de tanıya eklendiği hastalar tespit edildi. Klinik bulguları, başvuru şikayetleri, CBC, CRP, kan kültürü, yara kültürü sonuçları, verilen tedavi ve hastanede yatış süreleri kaydedildi. 2012’den itibaren yıllık doğan canlı bebek sayısı İl Sağlık Müdürlüğü’nden öğrenildi. YDM yüzdesi hesaplandı.

    Erzincan il genelinde 2012 yılının Ocak ayından - 2018 Haziran ayına kadar 20042 bebek ve 2252 YD ünitesinde yatan hastalar retrospektif olarak tarandı, sadece 6 hasta mastit ve meme absesi tanısı almıştı. İlimiz YDM sıklığı %0,03 olarak tesbit edildi. İlimizde canlı doğan bebek sayısı tablo 1’de gösterilmiştir.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 1: İlimizdeki yıllık canlı doğan bebek sayısı.

    Yaş ortalaması 12,5 gün olan 6 bebekten 4’ü (%67) kız, 2’si (%33) erkek idi. Hastaların demografik ve klinik özellikleri tablo 2’de gösterilmiştir.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 2: Hastaların demografik ve klinik özellikleri.

    Hastanede yatış süresi ortalama 5,8 gün idi. Üç bebekte (%50) meme absesi, üç bebekte (%50) mastit bulgusu vardı. YD’ların yapılan fizik muayenesinde iki bebeğin memesinde endurasyon bulgusu, diğer bebekte, fluktuasyonlu meme apsesi mevcuttu, abse drene edildi. Alınan materyalden gönderilen yara kültüründen Staphylococcus aureus ve Klebsiella pneumoniae üredi. Altı hastanın 3’ünden (%50) kan kültürü alınmış ve sadece 1’inin (%16,6) kan kültüründe S. aureus üremiş idi. Hastaların klinik ve laboratuvar özellikleri tablo 3’de gösterilmiştir.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 3: Hastaların laboratuvar özellikleri.

    CBC tüm hastalarda bakıldı. Bir hastada (%16,6) WBC değeri (19.500 / mm3) olup nötrofil hâkimiyeti mevcut idi. Dört hastanın (%66.6) trombosit değerleri 250,000/mm3 üzerinde idi.

    Altı hastaya da (%100) antibiyotik tedavisi başlandı. Üç bebek (%50) ampisilin ve gentamisin, bir bebek (%16,6) ampisilin sulbaktam ve gentamisin, bir bebek (%16,6) yara kültürü sonucuna göre gentamisin ve sefazolin ve diğer bir bebek (%16,6) ise oral amoksisilin klavulanik asit ile tedavi edildi.

    Hastaların başvuru şikayetleri şu şekilde idi; dört hastanın huzursuzluk ve ateş, bir hastanın memede şişlik, diğer hastanın ise uzamış sarılığı mevcut idi. Memede şişlik yakınması ile getirilen hastanın, memesinin annesi tarafından gün aşırı sıkıldığı öğrenildi.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Tartışma
  • Sonuç
  • Kaynaklar
  • Tartışma
    Meme absesi çocuklarda oldukça nadir görülür 5-7. Yapılan diğer retrospektif çalışmalar sadece yenidoğanları değil daha büyük infantları da dahil etmelerine rağmen vaka sayıları çok azdır. Bu çalışmalarda YDM’i ve meme absesinin ne sıklıkla görüldüğüne dair bilgi bulunamadı. İlimizde geleneksel yöntemlere bağlı oluştuğunu düşündüğümüz yenidoğan mastiti sıklığı %0,03 olarak tespit edildi.

    Meme hipertrofisi bebeğin cinsiyetinden bağımsızdır, gestasyon yaşı ya da doğum ağırlığına göre farklı boyutlarda olabilir. Genelde doğumdan birkaç gün sonra başlar ve en geç 6. ayda spontan kaybolur. Fizyolojik meme hipertrofisi genellikle bilateral ve simetriktir, meme başı akıntısı sütsüdür, pürülan değildir, eritem ya da hassasiyet yoktur 1,4.

    Hipertrofi gelişmiş meme dokusunun ovma ya da masaj gibi nedenlerle travmatize edilerek doku bütünlüğü bozulması sonucu meme başı derisinden cilt florasının veya diğer mikroorganizmaların girerek duktal kanallar aracılığıyla retrograd şekilde ilerlemesi ile meme parankiminde enfeksiyon meydana gelmesi neticesinde mastit geliştiği düşünülmektedir 5-10.

    Bebeklerde mastit genellikle tek taraflıdır ve lokalize kalır 5-7. Karakteristik klinik özellikleri memede belirgin hassasiyet, eritem ve endurasyondur 6. Bül, fistül gibi ilişkili cilt lezyonları olabilir 8. Aksiller lenf düğümleri büyüyebilir 4. Mastitli bebeklerin yarısından fazlasında fluktuasyon veren abseler gelişir 4. Pürülan meme başı akıntısı vakaların yaklaşık % 20'sinde görülür 7. Huzursuzluk, ateş yüksekliği ve toksik görünüm hastaların % 30’unda mevcuttur 2,9. Ayırıcı tanıda meme hipertrofisi, hemanjiyom ve lenfanjiyom (kistik higroma) aklımıza gelmelidir 10.

    Neonatal mastitlerin yaklaşık %50'sinde meme absesi gelişir. Bizim çalışmamızda da bu oran %50’dir. YDM’i daha çok term bebeklerde görülür. Pretermlerde daha nadir görülmesi, meme dokusunun gelişmemesi ile ilgilidir. Fizyolojik meme hipertrofisinin kızlarda ikinci haftadan sonra başlayıp daha uzun sürmesi nedeniyle meme absesi kızlarda daha fazla görülür. Erkek kadın oranı yaklaşık 1/2-3.5 tir 5,8-10. Bizim çalışmamızda da sonuçlar benzer oranlarda olup erkek/kız oranı 1/2’dir. Meme absesi olan iki hastamız da kız bebektir.

    Tanı koymak için laboratuvar değerlendirmesi gerekli değildir. Ancak ek değerlendirme ve tedavi yönetimine rehberlik etmeye yardımcı olur. Lökositoz ve CRP yüksekliği olguların %50-70’inde görülür 2,9. Tedaviye yanıtı izlemek için WBC değeri kullanılabilir WBC değerleri başlangıçta yüksek ve tedaviye rağmen beklenildiği gibi düzelmiyorsa bebeğin kliniğine göre gerekirse lomber ponksiyon yapılabilir. Neonatal mastitli 41 hastalık retrospektif bir seride (WBC değeri 15,000/mm3) WBC sayısı %46 oranında artmıştır 2. Çalışmamızda endurasyonlu meme abseli hastamızda WBC değeri yüksek (19500) ve CRP pozitif iken, fluktuasyon veren meme abseli hastamızda ise yalnızca CRP yükselmiş idi. Antibiyotik tedavisine tüm bebekler olumlu yanıt verdi. Lomber ponksiyon yapılması gerekli görülmedi.

    Kan kültürü antibiyogram sonucuna göre, klinik gereklilik de varsa tedavi değişikliği yapılabilir. Mastit ile ilgili yapılan çalışmalarda alınan kan kültürlerinin ancak %4'ünde üreme saptanmıştır 2,8,14. Çalışmamızda ise sadece bir vakada kan kültüründe S. aureus üremiş, üç vakada kan kültürü alınmamış, diğer iki vakada da üreme olmamıştı. YD döneminde meme apsesi ya da YDM tanısı ile yatırılan hastalardan, antibiyotik tedavisine başlamadan önce kan kültürü alınması gerekir. Çalışmamızın retrospektif bir çalışma olması nedeniyle, hastaların kayıt altına alınmış anamnez bilgileri ve tetkik sonuçlarına dayanarak veriler oluşturuldu. YDM’lerinin genellikle lokal seyretmesi, komplikasyonların nadir görülmesi, alınan kan kültürlerinin sadece %4’ünde üreme saptanması gibi nedenlerden dolayı diğer hastalardan kan antibiyotik tedavisi başlanmadan önce neden kan kültürünün alınmadığı tartışıldı.

    Mümkünse, patojeni (direkt olarak) varsa meme drenajı veya apse sıvısından izole etmeye çalışılmalı ve Gram boyaması ile kültürü yapılmalıdır 2,7,16. Drenaj sırasında, meme tomurcuğuna hasar vermemek için dikkatli olunmalıdır 4. Hastalarımızın ikisinde meme absesi vardı ve dren yerinden alınan örnek kültüründe S. aureus ve K.pneumonia tespit edilmiştir. S. aureusa bağlı abselerde, gövdede özellikle periumblikal ve perineal bölgelerde püstüler veya büllöz lezyonlar görülebilir 5. Fluktuasyon veren meme abseli hastamız geldiğinde vücudunda büller ve püstüler lezyonlar mevcut idi. Kan kültüründe üreme olmadı, ancak apseden alınan kültüründe S. aureus ve K. pneumonia üredi. Klinik değerlendirme, tanı koymada en önemli basamaktır. Fluktuasyonlu olgular meme absesi tanısı kolayca alırken, sadece endurasyon varsa (bazen fluktuasyon olmayabilir) ultrasonografi ile de bakmak gerekir. Mastitli meme ultrasonografisinde ekojenite artışı izlenirken, meme absesi ultrasonografisinde; hiperekoik veya hipoekoik avasküler kitle görünümü olur 10,15.

    Hastalarımızın birisinde fluktuasyon mevcut olup ultrasonografi ile ileri incelemeye gerek görülmemiş, ikisinde ise endurasyon bulgusu nedeniyle hastalara çekilen meme ultrasonografisinde abse olduğu görülmüştür.

    Semptomlar, başlangıç yaşı, klinik bulgular yönüyle gram negatif basil ve anaerob etkenlere bağlı olarak gelişen meme enfeksiyonları, stafilokoksik enfeksiyon bulgularına benzerdir. Ancak salmonella suşları ile enfekte olmuş olgularda gastrointestinal bulgular da görülebilir 16. Bizim vakalarımızda bu tarz bulgular gözlenmedi.

    Olguların %83-88’inden sorumlu etken S. aureus’tur 7,18. Nadir olan diğer etkenler E.coli, Klebsiella, Shigella, Salmonella ve Pseudomonas gibi gram negatif organizmalardır 10. Anaerob peptostreptokok, stafilokokkus epidermidis grup D ve B streptokok ile oluşan enfeksiyonlar da bildirilmiştir 10,17.

    Vakalarımız yenidoğan olduğundan, yenidoğan sepsisine yönelik ampisilin ve aminoglikozid tedavisi başlanmış idi. Hastalarımızdan üçüne ampisilin ve gentamisin, birisine oral amoksisilin klavulonikasit, birisine püy kültürü ampisiline dirençli olduğundan sefazolin ve gentamisin, diğer birisine ampisilin sulbaktam ve amikasin tedavisi başlanmış ve tüm hastalardan tedaviye yanıt alınmış idi.

    Enfeksiyon çoğunlukla lokalize kalır. YDM ya da meme abselerinin en sık gelişen komplikasyonu sellülit olmakla birlikte nadir olarak da fasiit, osteomyelit, sepsis, menejit, beyin absesi gelişebilir. Sellülit %5-10 oranında görülür, genellikle lokalize kalır, nadiren omuz ve batına yayılabilir 2,10-12. Subklinik mastitli hastalarda infantil kolik düşündürecek kadar huzursuzluk ve aşırı ağlamalar olabilir 13.

    Geç dönem komplikasyonları kesin veriler olmasa da meme hipoplazisi, asimetrisi, uygun tedavi edilmiş olgularda bile skar gelişimi şeklinde belirtilmiştir 10. Çalışmaya dahil edilen hastalarımızın bir tanesine drenaj yapıldı, kontrol muayenesinde hastanın memesinde skar gelişimi yoktu.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Tartışma
  • Sonuç
  • Kaynaklar
  • Sonuç
    Çalışmamızın sonucunda ilimizde mastit ve meme absesi görülme sıklığı %0,03 idi. Erkek/kız oranı 1/2 dir, mastit olanların meme absesi sıklık oranı %50 dir. Hastalarımızın kan kültürü sonuçları, WBC, CRP düzeyleri ve kullanılan antibiyotik tedavisi diğer çalışmalara benzerdir. Bu çalışmaya dahil edilen hasta sayısının az olması sonuçlarımızın genellenebilirliğini sınırlandırıyor. Uzun süreli ve vaka sayısının fazla olduğu, çok merkezli prospektif çalışmalara ihtiyaç vardır. Bu çalışma ile nadir görülen YDM ve YD meme absesine dikkat çekmek istedik. İlimizin de içinde bulunduğu özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde, daha yaygın bir uygulama olan; hipertrofik memeye yapılan masaj neticesinde oluşacak önlenebilir meme absesi ve mastitleri hatırlatmak istedik.

    Sonuç olarak YD dönemindeki fizyolojik meme büyümesinin, hekimlerimiz tarafından farkındalığının artırılması ve ailelerin bu konuda bilinçlendirilmesi amaç edinilmiştir.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Tartışma
  • Sonuç
  • Kaynaklar
  • Kaynaklar

    1) Sainsbury R. Mastitis of infants. In: Williams NS, Bulstrode CJK O’ Connell PR. (eds). Baileyand Love’s Short Practice of Surgery. 25th ed. Edward Arnold Ltd 2008; 831- 2.

    2) Walsh M, Mclntosh K. Neonatal mastitis. Clin Pediatr 1986; 25: 395- 9.

    3) Ramachandraiah A. Neonatal mastitis. Indian Paediatr 2000; 37: 1021.

    4) Efrat M, Mogilner J G, Iujtman M et al. Neonatal mastitis diagnosis and treatment. Isr J Med Sci 1995; 31: 558-60.

    5) Rudoy RC, Nelson JD. Breast abscess during the neonatal period. A review. Am J Dis Child 1975; 129: 1031-4.

    6) Faden H. Mastitis in children from birth to 17 years. Pediatr Infect Dis J 2005; 24: 1113.

    7) Montague EC, Hilinski J, Andresen D, Cooley A. Evaluation and treatment of mastitis in infants. Pediatr Infect Dis J 2013; 32: 1295-6.

    8) Al Ruwaili N, Scolnik D. Neonatal mastitis - controversies in management. J Clin Neonatol 2012; 1: 207- 10.

    9) S.tricker T, Navratil F, Sennhauser FH. Mastitis in early infancy. Acta Paediatr 2005; 94: 166- 9.

    10) Memur Ş, Korkmaz L, Baştuğ O, Göktaş MA, Kurtoğlu S. Yenidoğanda Bilateral Meme Absesi. Türkiye Çocuk Hast Derg 2013; Cilt 7, Ek sayı 1: 57-9.

    11) Manzar S. Brain abscess following mastitis in a 3- month- old infant. J Trop Pediatr 2001; 47: 248- 9.

    12) Mahapatra AK, Pawar SJ, Sharma RR, Lad SD. Brain abscess due to staphylococcus aureus following neonatal breast abscess: Case reportand a brief review of the literature. Ann Saudi Med 2001; 21: 80- 3.

    13) Brown L, Hicks M. Subclinical mastitis presenting as acute, unexplained, excessivecrying in an afebrile 31 day old female. Pediatric Emerq Care 2001; 17: 189- 90.

    14) Fortunov R, Mednax/Pediatrix Medical Group, 2009, personal communication.

    15) Borders H, Mychaliska G, Gebarski KS. Sonographic features of neonatal mastitis and breast abscess. Pediatr Radiol 2009; 39: 955- 8.

    16) Brook I. The aerobic and anaerobic microbiology of neonatal breast abscess. Pediatr Infect Dis J 1991; 10: 785- 6.

    17) Dollberg S, Hurvitz H, Klar A, Engelhard D. Group D streptococcal neonatal mastitis. Pediatr InfectDis J 1988; 7: 362.

    18) Peker K, Dehmen D, Peker NA, Isik A. Mastitis in early infancy. J Clin Neonatol 2014; 3: 226- 7.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Tartışma
  • Sonuç
  • Kaynaklar
  • [ Başa Dön ] [ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
    [ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]