[ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]
Fırat Tıp Dergisi
2021, Cilt 26, Sayı 4, Sayfa(lar) 211-217
[ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
Çocukluk Çağında Toplumdan Gelişen Pnömonilerde Atipik Patojenlerin İndirekt İmmünfloresan Antikor Yöntemi (İFA) ile Araştırılması
Recep ÖNCÜ1, Süheyl UÇUCU2, Adnan SEYREK3
1TC Muğla Halk Sağlığı Laboratuvarı Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Muğla, Türkiye
2TC Muğla Halk Sağlığı Laboratuvarı Tıbbi Biyokimya Anabilim Dalı, Muğla, Türkiye
3Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi, Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Elazığ, Türkiye
Anahtar Kelimeler: Çocukluk Çağı, Toplumdan Gelişen Pnömoni, Atipik Patojen, İndirekt İmmünfloresan Yöntem, Childhood, Pneumonia Acquired From Community, Atypic Pathogen, Indirect ımmuno-Fluorescense Assay
Özet
Amaç: Bu çalışmada toplumdan gelişen pnömoni (TGP) tanısı almış çocuk hastalarda, atipik pnömoni etkenlerine karşı özgül IgM antikorlarının seropozitifliğinin İFA yöntemiyle araştırılması ve kontrol grubuyla karşılaştırması amaçlandı.

Gereç ve Yöntem: Çalışmaya 0-14 yaş grubundan TGP tanısı alan, durumu hastaneye yatırmayı gerektirecek kadar ciddi olan 90 çocuk hasta ile 30 sağlıklı çocuktan alınan serum örnekleri, en çok görülen 20 atipik patojen açısından tek bir İFA kiti (Respiratory Tract Profile IgM, Euroimmun, Lübeck, Germany) ile tarandı. Bu etkenlerin sıklığı, etkenlerin yaşa, cinsiyete ve mevsimlere göre dağılımı tespit edilmiştir. Bu çalışma, doğumsal ya da kazanılmış bağışıklık yetmezliği olan hastalar ile altta yatan kronik hastalığı olan hastalarda gelişen pnömonileri kapsamamaktadır.

Bulgular: Hasta grubunda 61, kontrol grubunda 7 çocukta seropozitiflik görüldü. Testin duyarlılık ve özgüllüğü %76,7 olarak saptandı. Yapılan istatiksel analizde hasta grubunun seropozitiflik oranı, kontrol grubuna göre anlamlı olarak yüksek bulundu (p <0.05). İnfluenza virüsler 42 (%46,7), diğer respiratuar virüsler 9 (%25,6), Koksaki virüsler başta olmak üzere enterik virüsler 55 (%45,6), bakterilerden Bordetella spp 30 (%33,3), diğer bakteriler ise (K. pneumoniae, M. pneumoniae, L.pneumophila) 16 (%17,8) hastada pozitif saptandı. İstatitstiksel analizde bu pozitiflikler kontrol grubuna göre anlamlı bulundu (p <0.05). Hasta grubunda seropozitiflik saptanan 61 hastanın 38 (%62,3)’inde, kontrol grubundaki 7 kişinin 4 (%57,1)’ünde birden fazla etkene karşı seropozitiflik görüldü.

Sonuç: Bu sonuç, bize çocukluk çağında TGP olgularında atipik etkenlerin önemli oranda sorumlu olabileceğini gösterirken, tanıda kullanılacak İFA yönteminin TGP etiyolojisini saptamada yüksek duyarlılık ve özgüllüğe sahip bir yöntem olduğunu ve diğer klasik konvansiyonel yöntemlerle birlikte rutin uygulamalarda tercih edilebileceğini göstermiştir.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Sonuç
  • Kaynaklar
  • Giriş
    Dünya genelinde her yıl, 150 milyondan daha fazla çocuk pnömoniye yakalanmakta, bu çocukların 11-20 milyonu hastaneye yatırılmakta ve 2 milyondan fazlası ölmektedir 1-3. Başka bir deyişle beş yaş altında, her yıl gerçekleşen 10 milyondan fazla çocuk ölümünün, %19’undan pnömoniler sorumludur. Bu oran %10’luk bir oranda görülen yenidoğan dönemindeki sepsis ve pnömoniye bağlı ölümlerle birlikte %29’a, rakamsal ifadeyle üç milyona çıkmaktadır 3,4.

    Çocukluk çağında toplumdan gelişen pnömoniler (TGP), en çok geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelerde görülmekte olup yüksek morbidite ve mortalite oranlarına sahiptir 5. Bu ülkelerin çocuklarında TGP insidansını arttıran en önemli ortak özellikler, alt yapı yetersizliği, kalabalık ve çok çocuklu ailelerde sağlıksız barınma koşulları, malnütrisyon, eğitim eksikliği, köylerden kentlere göçlerin çok olması, sağlık hizmetlerine ulaşamama v.b olarak sayılabilir 6. Çocukluk çağındaki tüm pnömoni olgularının dörtte üçü geri kalmış 15 ülkede görülmektedir. Beş yaş altı çocuk ölümlerinin %70’i bu ülkelerde gerçekleşir. Önlenebilir çocuk ölümlerinin ikinci sıklıktaki nedeni pnömonilerdir 3. Bu coğrafyada 0-5 yaş çocukların dörtte biri her yıl en az bir kez pnömoni atağı geçirir ve pnömoni ataklarının üçte ikisi hastaneye yatışı gerektirecek kadar ağır ve ölümcül seyreder. Bu ülkelerde 5 yaş altında, canlı doğan her 1000 çocuktan 12-20’si pnömoniler nedeniyle ölmektedir. Malnütrisyon ve sağlık hizmetlerine ulaşamama, mortaliteyi artıran en önemli risk faktörleri olarak ortaya çıkmaktadır 4,7.

    Günümüzün kalkınmış ve sanayileşmiş ülkelerinde pnömoniye bağlı ölümler nadir görülür ve genellikle S.pneumoniae bakteriyemisi ve sepsisine bağlıdır 8. Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’nde, bindokuzyüzlü yılların başında pnömonilere bağlı olarak binde 47 oranında çocuk ölümü görülmekteydi. Sonraki yıllarda bu ülkede, gelişmeye, yaşam standartlarının yükselmesine, uygun beslenme şartlarının oluşmasına, antibiyotiklerin, özellikle sülfonamidlerin klinik kullanıma girmesine bağlı olarak pnömonilere bağlı çocuk ölümleri çok büyük oranda azalmıştır 9. Kuzey Avrupa ülkeleri ve ABD’nde, 5 yaş altındaki her 100 çocuk yılda 4 pnömoni atağı geçirirken, 12-15 yaş grubunda bu rakam 0.7’dir. Gelişmekte olan ülkelerde ise 5 yaş altındaki her 100 çocuk yılda 21-296 atak geçirmektedir 10 .

    Bu tez çalışmasının amacı; ülkemiz ve bölgemiz çocuklarında önemli bir mortalite ve morbidite nedeni olan TGP’de, gereksiz antibiyotik kullanımına ve tedavinin yetersiz kalmasına yol açan atipik pnömoni etkenlerini tespit edip, epidemiyolojik ve klinik özellikleri arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktır. Böylece etkin tedavi ve korumanın gerçekleşmesine katkı sağlanıp, pnömoniye bağlı morbidite ve mortaliteyi azaltmaya yardımcı olunacaktır. Bu çalışmamızın sonucunda elde edeceğimiz bulgular ışığında, çocukluk çağında toplumda gelişen pnömonilerdeki atipik patojenler tespit edilecektir.

    Böylece etkin tedavi ve korumanın gerçekleşmesine katkı sağlanıp, pnömoniye bağlı morbidite ve mortaliteyi azaltmaya yardımcı olunacaktır.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Sonuç
  • Kaynaklar
  • Materyal ve Metot
    Araştırma kapsamında; hasta grubu olarak Nisan 2011–Nisan 2012 tarihleri arasında Üniversite Hastanesi’nin çocuk hastalıklarıyla ilgili polikliniklerine başvuran, yapılan fizik muayene, laboratuar ve radyolojik tetkikleri sonucunda TGP ön tanısı konulan ve yatarak tedavisi uygun görülen 0-14 yaş arası 90 çocuk değerlendirildi. Kontrol grubu olarak ise, aynı tarihlerde değişik nedenlerle Üniversite Hastanesinin çocuk hastalıklarıyla ilgili polikliniklerinde ayaktan takip edilen, kontrol muayenesi ve laboratuar tetkikleri yaptırmak için gelen, solunum yollarıyla ilgili bir hastalığı bulunmayan aynı yaş grubundan 30 çocuk dahil edildi. Bu çalışmada doğumsal ya da kazanılmış bağışıklık yetmezliği olan hastalar ile altta yatan kronik hastalığı olan çocuklarda gelişen pnömoniler kapsam dışında bırakıldı. Hasta ve kontrol gruplarına dahil tüm çocuklardan, mevcut hastalıklarının teşhis ve tedavisi gereği alınan ve santrifüjle serumları ayrılan kan örneklerinden artan yaklaşık olarak 2 cc miktarındaki serum alınıp, ayrıldı. Bu serumlar, çalışılacağı güne kadar -80ºC’de dondurularak saklandı.

    Serumlar çalışma günlerinde -80ºC’lik ortamdan çıkarıldı ve oda ısısında çözülmeleri beklendi. Bu serumlar, TGP etkeni olabilecek RSV, Adenovirüs, İnfluenza virüs tip A ve B, Parainfluenza virüs tip 1,2,3 ve 4, C.pneumoniae, M.pneumoniae, B.pertussis ve B.parapertussis, Koksaki virüs tip B1 ve A7, Eko virüs tip 7, H.influenzae, K.pneumoniae, L.pneumophilia serotip 1 ve 12’ye karşı oluşan özgül IgM tipi antikorları tespit edebilmek için İFA yöntemi (Respiratory Tract Profile IgM, Euroımmun, Lübeck, Germany ) kullanıldı. Yöntem üretici firmanın önerilerine göre uygulandı.

    İstatistiksel Analiz
    Sonuçların istatistiksel analizinde SPSS 16.0 paket programında ‘khi kare’ ve ‘Fischer’in exact khi kare’ testi kullanıldı ve anlamlılık p <0.05 düzeyinde değerlendirildi. Sayıca az olan patojenler benzer özelliklerine göre 4 ana grupta toplandı. Gruplar; respiratuar virüsler, enterik virüsler, Bordetella türü bakteriler ve diğer bakteriler olarak isimlendirildi. RSV ile İnfluenza ve Parainfluenza virüs türleri respiratuar virüsler grubunda, Adenovirüs, Koksaki virüs türleri ve Ekovirüs enterik virüsler grubunda, B.pertussis ve B.parapertussis Bordetella türü bakteriler grubunda, K.pneumoniae, M.pneumoniae ve L.pneumophila ise diğer bakteriler grubunda değerlendirildi.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Sonuç
  • Kaynaklar
  • Bulgular
    Çalışmaya hasta grubu olarak Nisan 2011-Nisan 2012 tarihleri arasında Üniversite Hastanesi’nin çeşitli çocuk servislerinde TGP nedeniyle yatarak tedavi gören 0-14 yaş grubundan toplam 90 pnömoni hastası çocuk ve kontrol grubu olarak aynı yaş grubundan 30 sağlam çocuk alındı. Hasta grubunun 53 (%58,9)’ü erkek ve 37 (%41,9)’si kız çocuklarından oluştu. Yaş grubu olarak; yaşları 0-6 aylar arasında olan 33 (%36,7) hasta, 7-11 aylar arasında olan 29 (%32,2) hasta, 12-23 aylar arasında olan 16 (%17,8) hasta, 2-5 yaşlar arasında olan 10 (%12,2) hasta, 5 yaş üzerinde ise 2 (%2,2) hasta değerlendirilmeye alındı. Hasta gubunun yaş ve cinsiyete göre dağılımı tablo 1’de özetlenmiştir.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 1: Hasta grubunun yaş ve cinsiyete göre dağılımı.

    Çalışmaya dâhil edilen hasta grubuna ait 90 çocuktan 61 (%66,7)’inde toplam 152 IgM seropozitifliği saptandı. Seropozitiflik saptanan bu 61 hastanın 23 (%37,7)’ünde tek etken, 38 (%62,3)’inde ise iki veya daha fazla etken pozitifliği görüldü. Kontrol grubuna dâhil 30 çocuktan 7 (%23,3)’sinde toplam 13 IgM seropozitifliği görüldü. Seropozitiflik saptanan bu 7 hastanın 3 (%42,9)’ünde tek etken, 4 (%57,1)’ünde ise iki veya daha fazla etken pozitifliği görüldü. Bu sonuçlara göre İFA yönteminin duyarlılık ve özgüllüğü %76,7 olarak tespit edildi. Hasta ve kontrol gruplarında IgM seropozitifliğinin etken sayısına göre dağılımı tablo 3, 4 ve 5’de özetlenmiştir.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 3: 0-6 ay yaş grubunda etken patojen gruplarının mevsimsel dağılımı.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 4: 7-11 ay yaş grubunda etken patojen gruplarının mevsimsel dağılımı.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 5: 1-2 yaş grubunda etken patojen gruplarının mevsimsel dağılımı.

    Farklı yaş gruplarına göre etken patojenlerin mevsimsel dağılımı şekil 2, 3, 4 ve 5’te sunulmuştur. Yapılan istatiksel analizde hasta grubuna ait toplam IgM seropozitiflik sayısı kontrol grubuna göre anlamlı derecede yüksek bulundu (p <0,05).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 1: Hasta grubunda TGP etkenlerinin dağılımı.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 2: 0-6 yaş grubunda etken patojenlerin mevsimsel dağılımı.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 3: 7-11 ay yaş grubunda etken patojenlerin mevsimsel dağılımı.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 4: 1-2 yaş grubunda etken patojenlerin mevsimsel dağılımı.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 5: Tüm yaş gruplarında etken patojenlerin mevsimlere göre dağılımı.

    Hasta grubunda saptanan toplam 152 IgM seropozitifliğinin 106 (%69,7)’sı virüslere, 46 (%30,3)’sı ise bakterilere aitti. Kontrol grubunda saptanan 13 seropozitifliğin 9 (%69,2)’u virüslere, 4 (%30,8)’ü ise bakterilere aitti. Hasta grubunda virüsler içersinde en çok gözlenenler %51,9 ile enterik virüsler, % 48,1 ile respiratuar virüsler 29 oldu. Kontrol grubunda da virüslerin %55,6’sini enterik virüsler, % 44,4’ünü respiratuar virüsler oluşturdu. Etken patojenlerin hasta ve kontrol gruplarındaki genel dağılımı tablo 2’ de ve şekil 1’deki grafikte özetlenmiştir.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 2: Çocuklarda hasta grubu TGP etkenlerinin kontrol grubuyla karşılaştırılması.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Sonuç
  • Kaynaklar
  • Tartışma
    Toplumdan gelişen pnömoniler (TGP), geçmişte olduğu gibi günümüzde de çocukların hayatını tehdit eden önemli bir sağlık sorunu olmaya devam etmektedir 2. Bunun nedeni etken yelpazesinin başta bölgesel ve mevsimsel faktörler olmak üzere pek çok faktöre bağlı olarak değişmesidir. Bunun yanında TGP’e neden olan tipik mikroorganizmaların yanında atipik ve değişik özellikler gösteren birçok mikroorganizma bulunmaktadır 10. Bu mikroorganizmalar temas, küçük veya büyük damlacık gibi farklı yollarla bulaşarak hızla yayılabilmektedir. Bu nedenle tür ayrımlarının kısa sürede yapılmasıyla epidemilerin ve nozokomiyal enfeksiyonların da önüne geçilmiş olacaktır. TGP olgularında, mümkün olan en kısa sürede tanı koymak ve sonrasında en az ilk dört ve sekiz saatte doğru tedaviye başlamak mortaliteyi azaltmaktadır. Sonuç olarak çocuklarda TGP, yüksek mortalite oranlarına sahip önemli bir sağlık sorunu olmayı ve yaşamı büyük ölçüde tehdit etmeyi sürdürmektedir 3.

    Serolojik yöntemlerden İFA hızlı tanı koyabilen kolay ve modern bir yöntemdir. İFA yöntemi aynı anda birçok etken tespit edebilmekte ve etkenleri büyük bir oranda saptayabilmektedir. Erken ve etkili tanıda, birçok yönteme göre daha pratik ve güvenilir yöntem olduğundan, TGP tanısı için etkili bir tanı yöntemi olarak yer almaktadır 11,12.

    İndirekt immünfloresan antikor yönteminin en önemli özelliği özgüllüğünün yüksek oluşudur. Yüksek özgüllüğe sahip olan İFA, eğer düşük özgüllük gösterirse bunun iki nedeni vardır. Bunlardan birincisi konjugata boyanın bağlanamaması, ikincisi ise antiserum içindeki immünolojik çapraz reaksiyon (İki farklı antijen tarafından antijenik belirteçlerin paylaşılması) düşük özgüllüğe neden olur 12.

    Toplumdan gelişen pnömonilerde etken olarak bakterilerin görülme sıklığı; dünya çapında ülkeden ülkeye değişiklik göstermektedir. Türkiye’de yapılan çalışmalarda Özyılmaz ve ark.13 Ankara’dan %65,5, Seviç ve ark. 14 İzmir’den %35 bakteri oranları bildirmişlerdi.

    Toplumdan gelişen pnömonilerin yaklaşık %10-20’sini oluşturan C.pneumoniae tüm dünyada yaygın bir enfeksiyon nedenidir ve seroprevalansı Amerika ve diğer birçok ülkede gençler arasında %50 civarındadır 3. Japonya’da yapılan bir çalışmada Myoplasma pneumoniae ve C.pneumoniae’nin endemik rolü araştırılmıştır. Polimeraz Zincir Reaksiyonu (PCR) yöntemiyle M. pneumoniae ve C.pneumoniae olduğu tahmin edilen hastalar üzerinde yapılan testlerle M. pneumoniae sürveyans oranı %42 oranında iken C.pneumoniae % 0.8 tespit edilmiştir 15. İsrail’de bir çalışmada ise tüm akut solunum yolu enfeksiyonlu hastalar arasında C.pneumoniae antikor pozitifliği prevalansı %51,3 olarak bulunmuştur 16. Finlandiya’da yapılan bir çalışmada C.pneumoniae ve M.pneumoniae prevalansı MIF ve ELISA testleriyle araştırılmıştır. C.pneumoniae’nin 10-20 yaş arası çocuklarda oranı %70 olarak tespit edilmiştir. C.pneumoniae yaşlılarda prevalansı %75 bulunmuştur 17. Türkiye’de yapılan bir çalışmada ise yine benzer sonuçlar bulunmuş ve yine en yüksek prevalans 10-20 yaş arası çocuklarda (%77) saptanmıştır. İzmir’de 1998’de yapılan bu çalışmada MIF test kullanılmış ve yetişkinlerde %64,3 oranında ve küçük çocuklarda %18,7 oranında C.pneumoniae tespit edilmiştir 18. Çalışmamızda C.pneumoniae seropozitifliği saptanmamıştır. Bunun nedenleri hastaların demografik özellikleri, etken patojen yelpazesinin bölgesel değişimi, belki de İFA yönteminin C.pneumoniae tanısında yetersiz olabilmesi gibi faktörlere bağlanabilir. Bu nedenle C.pneumoniae tanısında diğer yöntemlerle araştırma yapıp sonuçların karşılaştırılmasının yararlı olacağı görüşündeyiz.

    Çalışmamızda bakteriyel etken olarak çoğunlukla Bordetella türleri tespit edilmiştir. Boğmaca benzeri hastalıklar özellikle 1 yaş altında daha sık olarak gözlenmekte ve klinik seyir daha ağır olmaktadır 19. Japonya’da pertussis etyolojisini belirlemek için yapılan 2501 klinik tanılı pertussis vakasının 403’ünde kültür pozitifliği saptanmış ve bu hastaların büyük çoğunluğunun 1 yaş altında olduğu belirtilmiştir. Klinik semptomların 1 yaş altı hastalarda daha şiddetli olarak gözlendiği vurgulanmıştır 20. Ayrıca benzer şekilde Fransa’da yapılan bir çalışmada boğmaca benzeri enfeksiyonlara en sık 3-6 ay arası bebeklerde rastlanmış ve enfekte olguların % 74’ünün hiç aşı yapılmamış hastalar olduğu belirtilmiştir. Hastalığın ikinci en sık olarak görüldüğü grup olarak da 0-3 aylık bebekler gösterilmiştir 20.

    Çalışmamıza katılan hastaların üçte ikisinin yaşları 0-12 ay arasında değişmektedir ve boğmaca benzeri hastalıklar en sık bu yaş gruplarında görüldüğünden en sık bakteriyel ajan olarak Bordetella türlerini bulmamız normaldir. Bu çalışmada Boğmaca benzeri öksürüğü olan hastalarda B.pertussis enfeksiyonu % 8,9 olarak saptanmıştır. Ancak B.parapertussis ile birlikte bu oran % 34,4’e yükselmektedir. Bu sonuç B.pertussis için yapılan rutin bağışıklama programlarının bu enfeksiyonları azalttığı için diğer Bordetella türlerinin ön plana çıktığını, Bordetella türlerinin çocuklarda ciddi sorunlara yol açtığını düşündürmektedir.

    Bu çalışmada boğmaca benzeri öksürüğü olan infantlarda benzer çalışmalara paralel olarak M.pneumoniae saptanmadı. Bu çalışmada Bordetella türleri 1’i B.pertussis, diğeri 7’si B. parapertussis olmak üzere 8 hastada tek etken olarak saptandı. 10 hastada virüslerle, 10 hastada ise diğer bakteriler ve virüslerle birlikte görüldü.

    Atipik bakteriyel etkenlerin (M.pneumoniae, L.pneumophila ve C.pneumoniae) görülme sıklığı, Lee ve ark. 17 tarafından Kore’den %21, Tuumen ve ark. 21 tarafından Finlandiya’dan %23, İstanbul’dan Babaoğlu ve ark. 22 tarafından %32, Güneş ve ark. 23 tarafından Ankara’dan %91,9 oranında bildirilmiştir. Çalışmamızda ise % 6,6 oranında tespit edildi.

    Toplumdan gelişen pnömonilerde etken olarak bakterilerin görülme sıklığı; dünya çapında ülkeden ülkeye değişiklik göstermektedir. Yapılan birçok araştırmada M.pneumoniae en yüksek seropozitiflik oranına sahip olarak bulunmuştur. Çalışmamızda ise 4 (% 4,4) hastada seropozitiflik saptandı. Bunun nedeni bu çalışmaya katılan hastaların yaş grupları M.pneumoniae’nın sıklıkla görüldüğü yaşlar olmamasıdır. Diğer yandan, bu çalışmada tespit edilen M.pneumoniae seropozitifliği beklenen oranda değilse de diğer çalışmalarla karşılaştırılabilecek oranlarda yüksektir. Sayan ve ark. 24 yaptığı çalışmada C.pneumoniae %3.7, M.pneumoniae %5.6 bulunmuştur. Gönlügür ve ark. 25 M.pneumoniae için IgM pozitifliğini %16.3, C.pneumoniae için ise %9.3 olarak bulmuşlardır. Jang Wook Sohn ve ark. 26 çalışmasında M.pneumoniae IgM seropozitifliği %4.8, C.pneumoniae IgM seropozitifliği ise %4.0 olarak saptanmıştır. Çocuklarda Bütün ve ark. 27 yaptığı çalışmada C.pneumoniae IgM seropozitifliği %2, M.pneumoniae IgM seropozitifliği %5 iken Michelow ve ark. 28 yaptığı çalışmada M.pneumoniae seropozitifliği %14, C.pneumoniae seropozitifliği %9 olarak bulunmuştur. Bu çalışmalar arasındaki farklılıkların, çalışma gruplarını oluşturan toplulukların yaş, cinsiyet, ırk, eşlik eden hastalık gibi faktörlerden kaynaklanabileceği düşünülebilir. Toplumdan gelişen pnömoni olgularının % 8-30’unda miks bakteriyel enfeksiyon görülmektedir.

    Toplumdan gelişen pnömoniler etkeni olarak virüslerin görülme sıklığı ülkelere, bölgelere ve hastaların demografik özelliklerine göre değişmektedir. Almirall ve ark. 29 İspanya Barselona’dan %28,9 virüs oranı bildirirken, Jonstone ve ark. 30 Kanada’dan %80, Michelow ve ark. 28 ABD Texas’dan %22,4, Paganin ve ark. 31 Fransa’dan %67, Templeton ve ark. 32 Hollanda’dan %56, Jennings ve ark. 33 Danimarka’dan %84 oranlarında viral etken bildirimi yapmışlardır. Türkiye’ de İlhan ve ark. 34 yaptıkları solunum virüslerinin seropozitiflik oranları çalışmasında %70,5 oranında solunum yolu virüsleri seropozitifliğinin saptandığı bildirilmiştir. Aynı bölgede yapılan bu çalışmada % 59,7 oranında viral etkenler saptanmıştır. Daha düşük oranda virüs saptanması, çalışma gruplarını oluşturan toplulukların yaş, cinsiyet, ırk, eşlik eden hastalık gibi faktörlerle birlikte coğrafya ve iklim şartlarının etken profili üzerinde etkisinden kaynaklanabilir.

    İnfluenza grubu virüsler eskiden beri yaygın epidemi ve pandemilere yol açan önemli bir morbidite ve mortalite özelliği gösteren viral patojendir. Çoğunlukla ikincil bakteriyel enfeksiyonlardan kaynaklandığı anlaşılmıştır.

    Respiratuar sinsityal virüs dünya çapında ve Türkiye’de en sık görülen viral enfeksiyon hastalık etkenidir. Bebeklerde, küçük çocuklarda ve yaşlılarda alt solunum yolu enfeksiyon hastalığının en önemli sebebidir. Üç yaşına kadar hemen bütün çocuklar RSV ile enfekte olur. Bu çalışmada yalnızca 1 çocukta RSV seropozitifliği görüldü. Bunu nedeni bu çalışmanın RSV’ün pik yapmadığı bir döneme rastlamış olmasından veya RSV’ye karşı oluşan immünglobulinlerin henüz ölçülebilir seviyeye ulaşamamış bulunmasından kaynaklanabilir. Çünkü bu çalışmaya alınan hastalar çoğunlukla 1 yaşın altındaydı. Bu yaş grubunda immün sistem gelişimini henüz tamamlayamamıştır. Belki de antikor oluşması için gerekli süre geçmemiş olabilir. 6 aydan küçük çocuklarda RSV araştırılırken İFA’yla birlikte diğer yöntemlerin de kullanılması daha yararlı olabilir. Bu çalışmada ise 2 (%2,2) çocukta Adenovirüs seropozitifliği saptanmıştır.

    Solunum yolları enfeksiyonlarına yol açan viral etkenlerin araştırıldığı çeşitli çalışmalarda farklı sonuçlar bildirilmiştir. İlhan ve ark. 34 yaptıkları retrospektif bir çalışmada en fazla RSV saptanırken, bunu Adenovirüs, İnfluenza A ve B izlemiştir.

    Bu çalışmada ise respiratuar virüslerden İnfluenza B, enterik virüslerden Koksaki virüsler ve bakterilerden Bordetella parapertussis en fazla saptanan etkenler olmuştur. Patojenlerin bu dağılımı yaş, mevsim, bölge ve zaman gibi faktörlere göre değişebildiğinden alınan bu sonuçlar normal kabul edilebilir.

    Bu çalışmada TGP tanısı en çok kış ve kış ve bahar aylarında konulmuştur. Bu da literatürdeki diğer çalışmalarla uyumlu bir sonuçtur. Bu çalışmaya alınan TGP’li çocukların büyük bölümü (%66,7) bir yaş altı çocuklardan oluşmaktadır. Bunun en önemli nedeni ise çalışmaya alınması planlanan çocuk hastaların yatırılarak tedavi edilen TGP’li çocuklar olmasıdır. Yatırılarak tedavi edilme endikasyonu ise en çok 1 yaş altı çocuklarda görülmektedir. Bunun nedeni, TGP en fazla bir yaş altı çocuklarda nedeniyle ciddi solunum sıkıntılarına yol açmaktadır. Bu da immünitelerinin ve mukozal bariyerlerinin yeterince gelişmemesinden kaynaklanmaktadır.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Sonuç
  • Kaynaklar
  • Sonuç
    Bu çalışmada çocuklardaki atipik TGP etkenlerini saptamaya yönelik yapılan önemli bir çalışmadır. Bu çalışmada aynı anda birçok etkeni tespit etme olanağı sunan İFA yöntemi kullanılmış ve önemli bulgular elde edilmiştir. Kullandığımız yöntemin en önemli özelliği; kısa süreli bir laboratuvar çalışması ile 20 farklı pnömoni etkeninin çok az miktarda serum örneği kullanılarak saptanabilmesidir. Bu nedenle, hastalara kullanılması gereken antibiyotiklerin belirlenebilmesi açısından önemli olup, pnömomiye bağlı mortalite, morbidite ve tedavi maliyetini önemli ölçüde azaltacaktır.

    Bu çalışmanın sonucunda İFA, TGP etkenlerini saptamaya yönelik olarak kullanılabilecek, yüksek duyarlılığa ve özgüllüğe sahip bir yöntem olarak tespit edilmiştir. Pnömoni tanısında, özellikle durumu ciddi olan hastalarda İFA yönteminin diğer yöntemlerle birlikte rutin olarak kullanılmasının faydalı olabileceği kanısındayız.

    Çıkar çatışması
    Yazarlar arasında çıkar çatışması bulunmamaktadır.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Sonuç
  • Kaynaklar
  • Kaynaklar

    1) Rudan I, Tomaskovic L, Boschi-Pinto C, Campbell H. Global estimate of the incidence of clinical pneumonia among children under five years of age. SciELO Public Health 2004; 82: 895-903.

    2) Bryce J, Boschi-Pinto C, Shibuya K, Black RE. Estimates of the causes of death in children. The Lancet 2005; 365: 1147-52.

    3) DeAntonio R, Yarzabal P, Cruz JP, Schmidt JE, Kleijnen J. Epidemiology of community-acquired pneumonia and implications for vaccination of children living in developing and newly industrialized countries: A systematic literature review. The Hum Vaccin Immunother 2016; 12: 2422-40.

    4) Wardlaw T, Salama P, Johansson EW, Mason E. Pneumonia: The leading killer of children. The Lancet 2006; 368: 1048-50.

    5) Scott JAG, Brooks WA, Peiris JM, Holtzman D, Mulholland K. Pneumonia research to reduce childhood mortality in the developing world. J Clin Invest 2008; 118: 1291-300.

    6) Mulholland K. Global burden of acute respiratory infections in children: implications for interventions. Pediatr Pulmonol 2003; 36: 469-74.

    7) Black RE, Morris SS, Bryce J. Where and why are 10 million children dying every year? The Lancet 2003; 361: 2226-34.

    8) Williams BG, Gouws E, Boschi-Pinto C, Bryce J. Estimates of world-wide distribution of child deaths from acute respiratory infections. The Lancet Infect Dis 2002; 2: 25-32.

    9) Mulholland K. Perspectives on the burden of pne-umonia in children. The Vaccine 2007; 25: 2394-7.

    10) Durmus U, Adak FA, Oncel S. Pneumonia in children /Cocuklarda pnomoni. Türkiye Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Dergisi 2008: 167-75.

    11) Alhabbab R. Immunofluorescence (IF) Assay Basic Serological Testing. Springer 2018; 44: 119-26.

    12) Mohan K, Pai S, Rao R, Sripathi H. Leprology Techniques of immunofluorescence and their significance. Indian J Dermatol Venereol Leprol 2008; 74: 415.

    13) Ozyılmaz E, Akan OA, Gulhan M, Ahmed K, Nagatake T. Major bacteria of community-acquired respiratory tract infections in Turkey. Jpn J Infect Dis 2005; 58: 50-2.

    14) Sevinç C, Uçan E. Yaşamı tehdit eden pnömoniler. Türk Toraks Dergisi 2000; 2: 50-7.

    15) Oishi T, Fukuda Y, Wakabayashi S et al. Low prevalence of Chlamydia pneumoniae infections during the Mycoplasma pneumoniae epidemic season: Results of nationwide surveillance in Japan. J Infect Chemother 2020; 26: 1116-21.

    16) Ben-Yaakov M, Lazarovich Z, Beer S et al. Prevalence of Chlamydia pneumoniae antibodies in patients with acute respiratory infections in Israel. J Clin Pathol 1994; 47: 232-5.

    17) Tuuminen T, Varjo S, Ingman H, et al. Prevalence of Chlamydia pneumoniae and Mycoplasma pneumoniae Immunoglobulin G and A Antibodies in a Healthy Finnish Population as Analyzed by Quantitative Enzyme Immunoassays. Clin Diagn Lab Immunol 2000; 7: 734-8.

    18) Özlü T, Bülbül Y, Kaygusuz S ve ark. Toplum kökenli pnömoni olgularımızda M. pneumoniae, C. pneumoniae ve L. pneumophilia sıklığı. Solunum Hastalıkları Dergisi 2000; 11: 135-9. 19. Gürsel D, Aslan A, Sönmez C ve ark. Uzamış öksürüğü olan çocuklarda kültür, gerçek zamanlı polimeraz zincir reaksiyonu ve Seroloji ile Bordetella pertussis enfeksiyonunun araştırılması. Tıbbi Mikrobiyoloji Dergisi 2012; 46: 211-24.

    20) Kimura M, Kuno-Sakai H, Kunita N, et al. Epidemiology of pertussis and studies on culture positive pertussis cases in Japan. Kansenshogaku Zasshi 1996; 70: 19-28.

    21) Lee S, Lee M, Jeon M et al. Atypical pathogens in adult patients admitted with community-acquired pneumonia in Korea. Jpn J Infect Dis 2002; 55: 157-9.

    22) Güneş RK, Deniz Ö, Gümüş S ve ark. Toplum kökenli pnömonilerde atipik ajanların seropozitiflik oranı. TSK Koruyucu Hekimlik Dergisi 2007; 4: 279-84.

    23) Babaoğlu G, Aydın D, Arseven O, Berkiten R. Atipik pnömoni olgularında Legionella pneumophila’nın direkt ve indirekt mikrobiyolojik yöntemlerle araştırılması. Türk Mikrobiyoloji Cemiyeti Dergisi 2003; 33: 35-8.

    24) Sayan M, Kilinç O, Yüce A, Uçan E, Genç S.Toplum kökenli pnömoni tanısı alan hastalarda atipik pnömoni etkenlerine karşı seropozitifliğin araştırılması. Türk Mikrobiyoloji Bülteni 2003; 37: 247-53.

    25) Gönlügür U, Akkurt I, Bakici M, Sümer H. Sivas' ta Toplum Kökenli Pnömonilerde Bakteriyel Etiyoloji. Türkiye Klinikleri Akciğer Dergisi 2001; 2: 143-8.

    26) Sohn J, Park S, Choi Y et al. Atypical Pathogens as Etiologic Agents in Hospitalized Patient with Community-Acquired Pneumonia in Korea: A Prospective Multi-Center Study. Journal of Korean Medical 2006; 21: 602-7.

    27) Bütün Y, Köse S, Babayiğit A ve ark. Chlamydia and Mycoplasma serology in respiratory tract infections of children. Tüberküloz ve Toraks Dergisi 2006; 54: 254-8.

    28) Michelow IC, Olsen K, Lozano J, et al. Epidemio-logy and clinical characteristics of community-acquired pneumonia in hospitalized children. Pediatrics 2004; 113: 701-7.

    29) Johnstone J, Majumdar S, Fox J, Marrie T. Viral infection in adults hospitalized with community-acquired pneumonia: prevalence, pathogens, and presentation. Chest 2008; 134: 1141-8.

    30) Almirall J, Bolibar I, Vidal J et al. Epidemiology of community-acquired pneumonia in adults: a population-based study. Eur Respir J 2000; 15: 757-63.

    31) Paganin F, Lilienthal F, Bourdin A et al. Severe community-acquired pneumonia: assessment of microbial aetiology as mortality factor. Eur Respir J 2004; 24: 779-85.

    32) Templeton K, Scheltinga S, Van Den Eeden W et al. Improved diagnosis of the etiology of community-acquired pneumonia with real-time polymerase chain reaction. Clin Infect Dis 2005; 41: 345-51.

    33) Jennings L, Anderson T, Beynon K et al. Incidence and characteristics of viral community-acquired pneumonia in adults. Thorax 2008; 63: 42-8.

    34) İlhan F, Özdemir G, Bulut V. Son alti ay içinde laboratuvarimizda saptanan solunum yolu virüslerinin seropozitivitesi. Fırat Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi 2005; 19: 249-25.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Sonuç
  • Kaynaklar
  • [ Başa Dön ] [ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
    [ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]