Steven Johnson Sendromu/Toksik Epidermal Nekroliz etyolojisinde çok çeşitli faktörler rol oynamaktadır. Birinci sırada ilaçlar yer alır (%64), %5’inde altta yatan bir neden saptanamamıştır
1,18. TEN etiyolojisinde ilaçlar daha fazla yer alır (%80-95). Yaklaşık 200 ilacın SJS/TEN gelişimi ile ilişkili olduğu bilinmektedir
1,5,19-21. İlaçlar dışında infeksiyonlar, aşılar, kimyasallar, graft versus host hastalığı ve malign hastalıklar da (lenfoma, lösemi vb) SJS/TEN etyolojide rol alabilir
5,10. SJS/TEN’in ikinci en sık sebebinin enfeksiyonlar olduğu rapor edilmiştir. Viral infeksiyonların (herpes simplex virüs, kabakulak virüsü, varicella zorter virüs, coxsachie virus, influenza virus, Epstein Barr virus) ve daha az oranda bakteriyel infeksiyonlar da (Mycoplasma pneumoniae, A grubu beta hemolitik streptokok, rickettsia) SJS ve TEN gelişimine neden olabileceği bildirilmiştir
18,20. Enfeksiyon etkenleri arasında en sık saptanan patojen Mycoplasma pneumoniae’dır
1,6,10,18-21. Olgumuz başvurduğunda oral azatioprin ve prednisolon kullanıyordu. Ayrıca başvurudan iki ay önce, iki hafta süresince indomaetazin ve ibuprofen kullanım öyküsü de vardı. Viral ve bakteriyel serolojik testler negatif idi. Hastanın etiyolojisinde ilaçların sorumlu olduğunu düşündük. Ancak, prednizolonu şüpheli ajan olarak düşünmediğimiz için tedavide metilprednizolon infüzyonu başladık. Geriye kalan şüheli ilaçlar olan azatioprin, ibuprofen ve indometazin idi. Literatür bilgileri ışığında en olası nedenin NSAİİ olabileceğini düşündük.
Steven Johnson Sendromu ve Toksik Epidermal Nekroliz’e ait ilk belirtiler genellikle ilaç alımına başlandıktan 4-14 gün sonra ortaya çıkmakla birlikte bu süre bazen 3-8 haftaya kadar uzayabilmektedir. Ancak daha önceden duyarlı hale gelmiş bir bireyin tekrar bu ilaçla karşılaşması durumunda döküntüler 1-2 gün içinde de çıkabilir 1,2,6. SJS/TEN aynı ilacın alımına bağlı olarak tekrarlayabilir. SJS/TEN genellikle grip benzeri semptomların görüldüğü prodromal dönem ile başlar. Prodromal dönem genellikle 1-14 gün arasında devam edebilir. Prodromal dönemde ateş (≥38°C), burun akıntısı, baş ağrısı, atralji, miyalji, öksürük, halsizlik, boğaz ağrısı, yutma güçlüğü, gözde yanma ve kaşıntı görülebilir 1,6. Olgumuzda şüpheli ilaçlar 3-6 hafta önce başladığı ve döküntü şikâyetlerinden 10 gün önce ateş, miyalji ve halsizlik gibi prodromal belirtilerin ortaya çıktığı öğrenildi. SJS/TEN’de prodromal belirtileri genellikle mukozal tutulum izler. Dudak, oral, farenks, göz, burun, alt solunum yolu (treka, bronşlar), gastrointestinal (ösefagus, mide- bağırsak), genitoüretral (üretra ve vajina) ve anal mukozalar tutulabilir. Mukozal lezyonlar ülsere olabilir 6,9,18. Orofarenks tutulumu hemen hemen tüm olgularda görülürken, göz tutulumu hastaların yaklaşık %80’inde görülmektedir. Dudaklar karakteristik olarak aşırı miktarda ve hemorajik özellikte krutlarla kaplıdır. Göz bulguları akut konjonktivitten korneal ülserasyon, perforasyon ve körlüğe kadar değişebilir 18. Diğer tutulan mukozal bölgelere bağlı ağrılı yutma, burun tıkanıklığı, burunda kabuklanma, nefes almada zorluk, idrar yapmada güçlük gibi semptomlar ortaya çıkabilir 1,2,6,18. Olgumuzda dudakta kareksteristik kurutlu lezyonlar vardı. Ayrıca, oral, nazal, göz, farenks mukozasında lezyonlar ve genital bölgede penis ve skrotal deride yoğun reaksiyon izlendi.
Steven Johnson Sendromu ve Toksik Epidermal Nekrolizde deri lezyonları önce göğüs bölgesinde başlar, daha sonra sırasıyla yüz, boyun, ekstremitelere yayılır ve genellikle dördüncü günde zirve yapar. Kol ve bacakların distal bölümü görece daha az tutulum gösterir; ancak, ayak tabanı ve avuçlar hastalığın erken dönem tutulum alanları olabilir. SJS/TEN’in karakteristik deri lezyonları; atipik hedef lezyonları ve ortası nekrotik eritemetöz maküllopapüler döküntülerdir (kızamık benzeri döküntü). Atipik hedef lezyonlar düz veya deriden kabarık, belirsiz bir sınır gösterir, genellikle ortası daha koyu ve dış tarafı daha açık iki daire şeklinde bazen merkezinde sıvı olan lezyonlardır. Maküllopapüler lezyonlar büllü veya bülsüz olabilir ve birleşme eğliminindedir. Daha sonra bülller oluşur ve bu da epidermisin ayrışmasına yol açabilir. Deride hassasiyet de görülebilir. Döküntüler genellikle kaşıntılı değildir. 1,2,9,10. Epidermis özellikle yüz, sırt ve omuz gibi bası alanlarında büyük tabakalar halinde ayrılır. Lezyonlar genellikle 2-8 hafta kadar sürer.
Hastalarda Nikolsky bulgusu pozitif saptanır. SJS/TEN hastalarında iç organ tutulumu olabilir (gastrointestinal, hepatik, pulmoner ve renal). GIS tutulumu ile karın ağrısı, diyare, kanama, melena, kolon perforasyonu ve hepatit gelişebilir. Solunum mukozasındaki ayrışma sonucu dispne, öksürük, respiratuvar distres sendrom, trakeit, bronkopnömoni ve pnömotoraks ortaya çıkabilir 1,2,6,10. Olgumuzda döküntüler önce gövdesinde başladı, daha sonra yüz, boyun ve ekstremitelere yayıldı. Atipik hedef lezyonlar ve eritemli makülopapüler döküntüler ve yer yer büllöz lezyonlar gelişti. Yüz, sırt ve omuz bölgesinde epidermisde soyulma gözlendi.
Steven Johnson Sendromu/ Toksik Epidermal Nekrolizde ESR genellikle yükselmiştir ve orta derecede lökositoz saptanır. Hastaların küçük bir bölümünde ortaya çıkan nötropeni kötü prognoz göstergesi olarak kabul edilir. Sıvı-elektrolit düzensizlikleri, mikroalbuminüri, hipoproteinemi, karaciğer enzimlerinde yükselme, hipovolemik şok, böbrek yetmezliği, bakteriyemi, insülin direnci ve anemi gözlenebilir. Ancak genellikle bu laboratuvar bozukluklar ciddi boyutlarda değildir 6,9,18. SJS ve TEN olgularında özellikle Staphylococcus aureus ve Pseudomonas aeruginosa ile bakteriyel enfeksiyon, sepsis ve septik şok görülebilmektedir 1,2. Uzun dönemde gelişecek komplikasyonlar arasında; tat bozukluğu, termoregülasyon bozukluğu, cilt rengindeki değişiklikleri (hipopigmentasyon, bazen de hiperpigmentasyon), cilt ve mukoz membranların kuruluğu, hiperhidroz, alopesi, mukozalarda striktürler, eklemlerde kontraktürler, el, ayak tırnaklarında ayrılma, kaş ve kirpiklerde dökülme, idrar yapma zorluğu ve genital anormallikler, fotofobi, görme bozukluğu sayılabilir 1,2,6,9. Olgumuzun izlemi sırasında hiponatremi, hipoalbünemi, nötropeni, ALT yüksekliği gelişti ve kan kültüründe Staphylococcus haemolyticus üredi.
Steven Johnson Sendromu/ Toksik Epidermal Nekroliz tanısı genellikle anamnez ve fizik muayene bulgularıyla klinik olarak konur. Deri hassasiyeti, mukozal tutulum, atipik hedef lezyonlar, gevşek ve büyük büller, Nikolsky pozitifliği SJS/TEN için önemli ipuçlarıdır. Bununla birlikte tanı histopatolojik olarak doğrulanabilir 7,9,22. Ayırıcı tanıda eritema multiforme, eritema multiforme major, akut generalize ekzantematöz püstülozis, kızamık, ilaca bağlı makülopapüler döküntüler, ilaç hipersensitivite sendromu, jeneralize fiks büllöz ilaç erüpsiyonları, stafilakoksik haşlanmış deri sendromu, ödematöz eritrodermi, paraneoplastik pemfigus, eksfolyatif dermatit, toksik şok sendromu, kawasaki hastalığı, akut graft versus host hastalığı, fiziksel ve kimyasal yaralanmalar yer alır 7,9,22. Olgumuzda anamnez, atipik hedef lezyon, eritemli makülopapüler döküntü varlığı, dört ayrı mukozal tutulum, Nikolsky pozitifliği ve dudakta karekteristik kurutlu lezyonların varlığı ile SJS tanısı düşünüldü.
Steven Johnson Sendromu ve Toksik Epidermal Nekroliz için halen görüş birliğine varılmış kesin tedavi protokolü bulunmamaktadır. Buna karşın, hastalığın ciddiyeti, akut seyri ve komplikasyonları nedeniyle randomize kontrollü çalışma yapılamamaktadır 6,22. Detaylı bir hikâye alınarak süpheli ilaçlar saptanmalı ve yüksek risk taşıyanlar hemen kesilmelidir (en şüpheli ilaç döküntüden önceki üç hafta içinde başlanandır). Destekleyici tedavide; sıvı elektrolit dengesinin sağlanması, vücut ısısı kontrolü, beslenme desteği, yara bakımı, infeksiyondan korunma, gerektiğinde debridman uygulanması, göz bakımı, ağrı ve anksiyetenin kontrolü (morfin gibi analjezikler ve diazepam gibi trankilizanlar kullanılabilir) yer almaktadır 9,18,22,23. SJS/TEN’in temelinde immünolojik ve sitotoksik mekanizmaların olması nedeniyle antiinflamatuar, immünmodülatör ve immünsüpresif ilaçlar hastalığın erken dönemde kullanılmıştır. Bunların arasında; sistemik kortikosteroidler, İVİG, siklosporin (3-5 mg/kg/gün), siklofosfomid (i.v/oral 300 mg/gün), anti-tümör nekroz faktörü (infliksimab) ve daha az oranda plazmaferez ile hemodiyaliz gibi yöntemler sayılabilir 4,22-24. Kortikosteroidlerin SJS ve TEN tedavisindeki yeri hala tartışmalıdır. Ancak, erken dönemde kısa süreli olarak prednizolon (1-2 mg/kg/gün, 3-5 gün) kullanımının mortalite ve morbidite üzerine olumsuz etkisi yoktur 4,6,18,23,24. Benzer şekilde, SJS ve TEN hastalarında İVİG verilip verilmemesi konusunda görüş birliği olmadığı gibi, hangi dozda ve kaç gün verilmesi gerektiği konusunda da görüş birliği yoktur. Ancak bazı çalışmalarda, İVİG kullanımının morbidite ve mortaliteyi azalttığı gösterilmiştir. İVİG çeşitli dozlarda kullanılmakla birlikte 1-3 g/kg/gün 3-5 gün en sık kullanılan dozudur 23,24. Olgumuzda tedavide ilk basamak olarak hastaya 3-4 hafta önce başlanan ilaçlar kesildi ve destek tedavisi başlandı. Ayrıca olgumuzda tedavide metilprednisolon ve beş gün IVIG tedavisi verilmiştir. Ayrıca tek doz siklosporin tedavisi de uygulandı.
Çeşitli farmakolojik ajanlar ilaç ateşine neden olabilir. Bununla birlikte, en sık karşılaşılan ilaçlar antibiyotikler, antiepileptikle, antiaritmikler ve diğer kardiyak ajanlardır 13,15. Ayrıca diüretikler, laksatifler, sedatifler, H2 blokerler, antihipertansifler, dopamin ve ağrı tedavisinde kullanılan narkotik ilaçların da ateşe neden olduğu bilinmektedir. Bunlar arasında en sık neden olarak antibiyotikler bildirilmiştir. Antibiyotiklerden en sık beta lalktamlar (monobaktamlar ve karbapenemler hariç) ve sülfonamidler (trimetoprim/sulfametoksazol) ilaç ateşine neden olsa da antiviral, antiparaziter, anti-fungal ilaçlarla da tetikleyebilir 13,15. İlaç ateşi genellikle ilacın başlangıcından 7-10 gün sonra görülse de herhangi bir zamanda da (7-35 gün) ortaya çıkabilir 15-17. Ancak bu süre ilaçın türüne göre değişmektedir 20. Sorumlu ilaca yeniden maruz kalma durumunda birkaç saat içinde ateş yeniden yükselir 11,12,14. Olgumuzda vankomisin başladıktan üç gün sonra ateş şikâyetleri başladı. Ateş yükselmeleri vankomisin infüzyonunun yapıldığı saatlere denk gelmekteydi. Hastada ilaç ateşi tanısı konulduktan sonra şüpheli ilaç olan vankomisin kesildikten 48-72 saat sonra hastanın tekrar ateşi yükselmemiştir. Ek olarak, olgumuzun karakteristik bir ateş eğrisinin olmaması, hastanın genel durumu infeksiyon kökenli ateş tablosuna göre daha iyi olması nedeniyle ilaç ateşi düşünüldü. SJS/TEN tablosunda da ateş görülebilir. Ancak SJS/TEN tablosunda ateş ya prodromal dönemde ya da makülopapüler döküntüler ile eş zamanlı görülür ve hastalığın aktivitesi bitince kaybolur. Ayrıca SJS/TEN ve DRESS (Drug Rash with Eoshinophilia and Systemic Symptoms) gibi reaksiyonlarda şüpheli ilaç kesilince ateş hemen normale gelmez. Hastamızda SJS/TEN aktivitesi bittikten yaklaşık 5-7 gün sonra hasta antibiyotik kullanırken ateş şikâyeti ortaya çıktı. Bu nedenle hastada ikinci bir ilaç reaksiyonu geliştiği düşünüldü ve ilaç ateşi tanısı konuldu.
Sonuç olarak, SJS/TEN çocukluk çağında nadir olmakla birlikte, ciddi ve ölümcül bir reaksiyonudur. Şüphelenilen ilacın hemen kesilmesi, yara bakımı, gerekli destek tedavilerinin verilmesi ve immünsupresif tedavilerin erken başlanması mortalite ve komplikasyon oranlarının azaltılması için çok önemlidir. Ayrıca, diğer bir ilaç reaksiyonu olan ilaç ateşinin tanınması klinik açıdan önem taşır. Çünkü erken tanı konulmaz ise, hastanede yatışın uzamasına ve gereksiz tetkik ve tedavilerin yapılmasına neden olmaktadır.