Elektromanyetik alan oluşturan cihazların tüm yaş gruplarınca kullanım sıklığı giderek artmaktadır
8. Bu araştırmada, ilköğretim öğrencilerinin %25.9’u cep telefonu kullandığını, %11.0’ı kendine ait cep telefonu olduğunu ve bunların %22.9’u cep telefonunu sürekli yanında taşıdığını belirtmiştir. Çocuklar arasında cep telefonu kullanımı giderek bir statü sembolü haline gelmektedir
9. Cep telefonu kullanımı ile ilgili bildirilen Danimarka istatistiklerinde; günlük düzenli cep telefonu kullanım prevalansı genç yaş grubunda en yüksektir
10. Almanya’da ilkokul 4. sınıf öğrencileri üzerinde yapılan bir çalışmada cep telefonuna sahip olma oranı %34.7 olarak bulunmuştur. Çocukların %6.2’si günde en az bir defa cep telefonu kullandığını bildirmiştir
11. Çocuklar arasında cep telefonu kullanımının yaygınlığı dikkat çekicidir. Çocukların büyük bir çoğunluğu için mobil telefonlar radyoaktif dalgaların güçlü bir kaynağıdır
12. Ayrıca, yetişkinlerden farklı olarak, çocuklar erişkin yaşa geldiklerinde hayatlarının daha büyük bir bölümünü bu cihazları kullanarak geçirmiş olacaklardır
8.
Çalışmamızda, cep telefonu kullananların günlük ortalama konuşma süreleri 34.68±38.41 dakika olarak saptanmıştır. İleri sınıflara gelindiğinde günlük cep telefonu kullanım süreleri artmaktadır (Tablo 1). Konu ile ilgili çalışmalarda, günlük mobil telefon kullanım oranının en yüksek küçük yaş grubunda olduğu ve bunların %19’unun günde 30 dakikadan daha fazla mobil telefon kullandığı bildirilmektedir 13. Konuşma süresi ve sayısının radyoaktif maruziyetteki öneminin yanı sıra baz istasyonları arasında sürekli bir radyoaktif madde yayılımının söz konusu olduğu da unutulmamalıdır 12.
Araştırma kapsamına aldığımız öğrencilerin %59.3’ü bilgisayar kullandığını belirtmiştir. Öğrencilerin çoğunluğu bilgisayarı okulunda kullandığını bildirmiştir (Tablo 2). İnal ve Çağıltay’ın çalışmasında; İzmir ili Ödemiş ilçesindeki ilköğretim öğrencilerinin %68’inin bilgisayarı hiç kullanmadığı, Karabük il merkezindeki ilköğretim öğrencilerinde ise bu oranın %10.9 olduğu bildirilmiştir 14. Öğrencilerin bilgisayar kullanıp kullanmama durumlarında yaşanılan coğrafyadaki sosyo-ekonomik yapıları, okullarında bilgisayar mevcudiyeti ya da internet kafelere gidip gitmeme durumları etkili olabilir.
Bu araştırmada bilgisayar kullandığını belirten öğrencilerin %56.5’i bilgisayarı sadece oyun amaçlı olarak kullandığını ifade etmiştir (Tablo 3). Bunların %32.1’i çocuk atari, %26.9’u savaş ve kavga, %21.7’si eğitici ve zeka, %10.2’si spor içerikli oyunları en fazla tercih ettiklerini belirtmişlerdir. İnal ve Çağıltay’ın çalışmasında; Ödemiş’teki katılımcıların %24.9’u bilgisayarda herhangi bir oyun oynamadığını belirtirken, Karabük ilinde yapılan çalışmada bu oran sadece %1.1’dir. Aynı çalışmada öğrenciler arasında yapılan tercihler göz önüne alındığında; dövüş, atari oyunları, spor ve strateji gibi oyunların bulgularımıza paralel olarak en fazla tercih edilen oyunlardan oldukları bildirilmiştir 14. Bilgisayarda oyun oynamanın oldukça fazla tercih edildiği görülmektedir. Bu nedenle öğrencilerin oyun tercihlerinin en azından bilişsel gelişimlerine ve eğitim süreçlerine uygun ve katkıda bulunacak şekilde yönlendirilmesinin üzerinde önemle durulması gereken bir konu olduğu düşünülmüştür.
Bu araştırmada öğrencilerin haftada ortalama televizyon izleme sürelerinin 10.68±8.30 saat olduğu, %78.0’ının haftada 1-14 saat, %22.0’ının ise 14 saatin üzerinde televizyon izlediği, haftada 14 saatin üzerinde televizyon izleme oranının yaşla birlikte arttığı saptanmıştır (Tablo 4). Öğrencilerin televizyon izleme uzaklıkları ortalaması ise 206.62±135.55 cm’dir. Arslan ve arkadaşlarının Ankara’da bir ilköğretim okulunda yaptıkları çalışmada; öğrencilerin günlük ortalama televizyon izleme süresi 3.5±2.1 saat olarak belirlenmiştir 15. Strasburger ve Donnerstein’in çalışmasında ise çocukların haftada 16-17 saat televizyon izledikleri belirtilmektedir 16. Amerikan Pediatri Akademisi tarafından önerilen günlük televizyon izleme süresi 1-2 saattir. Buradan hareketle bir çocuğun haftada en fazla 14 saat televizyon izleyebileceği söylenilebilir 17. Çalışmamızda haftalık televizyon izleme süresinin diğer çalışmalardan düşük olması, çocuklara bu sürenin günlük değil de haftalık olarak sorulmuş olmasının doğurduğu yanılgı payından kaynaklanmış olabilir. Ancak yine de araştırma kapsamına alınan öğrencilerin beşte birinin haftada 14 saatin üzerinde televizyon izlediğini ifade etmiş olması değerlendirilmelidir. Ayrıca çalışmamızda haftada 14 saatin üzerinde televizyon izleme oranının yaşla birlikte arttığı saptanmıştır. Çocukların yaş artışı ile birlikte aile denetiminden uzaklaşarak televizyonun etkilerine daha açık hale gelebilecekleri 15,18 göz önüne alındığında televizyon izlem süreleri ile ilgili denetim ve sınırlandırmaların ailelerce daha küçük yaşlarda yapılmasının gerekli olduğu düşünülmüştür.
Elektromanyetik alanların etkilerinin ve sebep olduğu hasarın derecesinin maruz kalınan süreyle ilişkili olduğu bilinmektedir 19. Yapılan çalışmalar ile elektromanyetik alanlarda maruz kalınan ihmal edilebilir dalga boyu limitleri belirlenmiştir. Yine televizyon ve bilgisayar gibi cihazların kabul edilebilir en düşük elektromanyetik ölçümler için en az 50 cm uzaklıktan kullanımları gerekir 20. Öğrencilerin televizyon izleme ve bilgisayar kullanım süreleri, bu cihazlara olan uzaklıkları, özellikle de gereksiz kullanımları elektromanyetik alan maruziyetlerini artıracaktır.
Araştırmamızda öğrencilerin son bir yıl içerisinde geçirdiklerini söyledikleri bazı rahatsızlıkları arasında elektromanyetik alan oluşturan cihazları kullanımları ile ilgili olarak kendi ifadelerine göre yapılan değerlendirmelerde bazı ilişkiler saptanmıştır. Düşük frekanslı elektromanyetik alanların karsinojenik potansiyeline ilişkin bilimsel kanıtlar hala çok sınırlıdır 7. Amerika Birleşik Devletleri ve Danimarka’da yapılan ayrıntılı çalışmalar cep telefonu kullanımının beyin tümörü riskini artırmadığını ortaya koymuştur 21,22. Bazı epidemiyolojik çalışmalar, düşük frekanslı elektromanyetik alana aşırı derecede maruz kalan çocuklarda lösemi riskinde artış olduğunu göstermiştir 23,24. Baz istasyonları ile aynı frekansları kullanan cep telefonlarının kullanım süresi arttıkça baş dönmesi, konsantrasyon bozukluğu, kulak ve kulak arkasında ağrı ve kızarıklık, baş ağrısı, yüzde yanma, kafa sıcaklığında artış gibi şikayet ve semptomların arttığı bildirilmiştir. Ayrıca viral ve enfeksiyon hastalıklarında da bağışıklık sisteminin olumsuz etkilenmesine bağlı olarak artış görüldüğü bildirilmektedir 25. Çalışmamızda öğrencilerin rahatsızlıklarında başka etyolojik faktörlerin ya da boyun-bel ağrılarında olduğu gibi postür ile ilgili faktörlerin rolü olabilir. Ayrıca rahatsızlıklarını ifade de yanılgıları olabilir. Yapılan çalışmalar, konu ile ilgili olarak; maruz kalınan sıklık, süre ve doz değerlendirmelerinin göz önüne alınarak daha kapsamlı çalışmaların başlatılması gerektiğini göstermektedir.
Sonuç olarak, Elazığ il merkezinde bulunan ilköğretim okullarında öğrenim görmekte olan öğrencilerin cep telefonu, televizyon ve bilgisayar gibi elektromanyetik alan oluşturan cihazları kullanım sıklıkları yüksektir. Elektromanyetik dalga alanı oluşturduğu düşünülen bazı eşyaların kullanımıyla öğrencilerin ifade ettikleri bazı rahatsızlıkları arasında deneye dayalı olmayan ve nedensel olup olmadığı bilinmeyen bazı ilişkiler saptanmıştır. Konu ile ilgili olarak daha kapsamlı ve deneysel çalışmalara ihtiyaç vardır. Özellikle elektromanyetik etkilerin, bu etkilere maruz kalma süresi ile ilişkisi göz önüne alınarak, önlerinde daha uzun yaşam süresi olan çocuklara ve gençlere karsı koruyucu tedbirler alınması gerektiği düşünülmüştür. Bu nedenle öncelikli olarak elektromanyetik alan oluşturan cihazların çocuklar tarafından kullanımını sınırlandırmak amacıyla okul-ebeveyn işbirliği içerisinde eğitim programları oluşturulmalıdır.