[ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]
Fırat Tıp Dergisi
2008, Cilt 13, Sayı 4, Sayfa(lar) 232-234
[ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
Elazığ Yöresinde 150 Yenidoğanın Cilt Bulguları Yönünden Değerlendirilmesi
Perihan ÖZTÜRK1, Kaan DEMİRÖREN2, Uğur DEVECİ3
1Çağrı Tıp Merkezi, Dermatoloji, ELAZIĞ
2Çağrı Ttıp Merkezi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, ELAZIĞ
3Sarahatun Kadın Doğum Hastanesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, ELAZIĞ
Anahtar Kelimeler: Yenidoğan, cilt bulguları, Newborn, skin findings
Özet
Amaç: Bu çalışmada Elazığ ilinde doğan bebeklerin cilt bulgularının araştırılması amaçlandı.

Gereç ve Yöntem: Elazığ ilindeki 150 yenidoğan bebek doğumdan sonraki ilk üç gün içinde cilt bulguları yönünden değerlendirildi.

Bulgular: Çalışmaya dahil edilen yenidoğanlarda salmon lekesi (%41, 3), mongol lekesi (%40), toksik eritem (%20), deskuamasyon (%12), miliaria (%8), lumbosakral kıllanma (%6, 6), kutis marmorata (%4, 6), minyatür puberte (%1, 3), yanaklarda telenjiektazi (%1, 3), anonişia (%1, 3), nevus spilus (%0, 6), konjenital melanositik nevus (%0, 6), konjenital epidermolizis bülloza (%0, 6) ve konjenital rubella (%0, 6) gözlendi.

Sonuç: Yenidoğan döneminde bir kısmı geçici, bir kısmı ise kalıcı olabilen, bazıları sadece bu döneme özgü birçok cilt bulgusu izlenmektedir. Bazı cilt bulguları ırklara, bölgelere ve mevsimlere göre farklılık göstermektedir.©2008, Fırat Üniversitesi, Tıp Fakültesi

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Giriş
    Yenidoğan bebeğin derisi yetişkine göre ince, daha az kıllı olup hücreler arasındaki bağlantı zayıf ve ter ve yağ bezlerinin sekresyonu da azdır. Mikroorganizmalara ve eksternal irritanlara duyarlılık artmış ve kontakt alerjenlere karşı reaksiyon azalmıştır1. Yenidoğan döneminde (doğumdan sonraki ilk 4 haftalık süre) anlamları tam olarak bilinmeyen çok sayıda cilt bulguları izlenmektedir2. Doğum lekelerinin sıklığının ırk ve bölgelere göre değiştiği bilinmektedir3. Çalışmamızda Elazığ’da doğan bebeklerin cilt bulguları araştırıldı.
  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Materyal ve Metot
    Çalışmamızda, Ocak-Nisan 2007 tarihlerinde Özel Çağrı Tıp Merkezi ve Sarahatun Kadın Doğum Hastanesi’nde doğmuş 150 bebek, doğumdan sonraki ilk 72 saat içinde cilt bulguları yönünden değerlendirildi. Tüm bebekler term ve gestasyonel yaşına göre normal doğum ağırlıklı bebeklerdi. Bebeklerde tespit edilen vasküler lezyonlar, mongol lekesi, deskuamasyon, miliaria, lumbosakral kıllanma, kutis marmorata gibi cilt bulguları kaydedildi.
  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Bulgular
    Çalışmaya alınan bebeklerin 81’i (%54) erkek, 69’u (%46) kızdı. Bebeklerde tespit edilen cilt bulgularının kız ve erkeklerdeki dağılımı Tablo 1’de görülmektedir.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 1: Vakalarımızda deri bulgularının sıklığı ve cinsiyete göre dağılımı*

    En sık rastlanan bulgu olan Salmon lekesi çoğunlukla göz kapaklarında (%54), daha nadiren ensede (%37) ve glabellada (%9) yerleşik ve %65 oranında bilateraldi. Mongol lekelerinin %95’i sakrokoksik bölgede yerleşmiş olup sadece 3 vakada farklı yerleşim göstermişti (Biri bacak, 2’si torakal).

    Hiperlanuginoza %50 oranında sakrokoksigeal bölgede, %20 bacaklarda, %20 diffüz ve %10 bilateral omuzda bulunmaktaydı. Birer olguda konjenital epidermolisis bülloza (Şekil 1) ve konjenital rubellaya ait döküntü (Şekil 2) tespit edildi. Aynı vakada birden fazla lezyonun bulunduğu gözlendi.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 1: Konjenital epidermolizis bulloza: Sağ dirsek, gövde yan yüz ve sol diz üzerinde erode alanlar gözlenmektedir.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 2: Konjenital Rubella: Yüzde ve gövdede yer yer deskuamasyon ve yaygın makülopapüler döküntü gözlenmektedir.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Tartışma
    Yenidoğan döneminde, ırk ve bölgelere göre değişen farklı cilt lezyonlarına rastlanmaktadır (3-5). Salmon lekeleri yeni-doğanda %20 oranında gözlenen vasküler malformasyonlardır2,6. Pembe, soluk, yama şeklindedir. Alında bulunduğunda ‘melek öpücüğü’, ensede bulunduğunda ‘leylek ısırığı’ olarak bilinir. Genelde iki yıl içinde kaybolur. Ense lezyonları daha kalıcı olur7,8. Kalıcı olan durumlarda lazer tedavisi yapılabilir2. Literatürde salmon lekesi sıklığı Finli yenidoğanda %1, 7 (9), Hintli bebeklerde %28, 4 (5), Çinli bebeklerde %22, 6 (10), İsrailli bebeklerde %18, 8 (3), Arap bebeklerde % 19, 9 (3) olarak tespit edilmiş olup bu oran ülkemizde %22 ve %1, 7 oranlarında bildirilmiştir6,11. Çalışmamızda salmon lekesinin görülme sıklığı (%41, 3) hem Sezer ve Ergin’in bildirdiği sonuçlardan, hem de yurtdışından bildirilen rakamlardan yüksekti.

    Mongol lekesi; otozomal dominant geçişli, özellikle lumbosakral ve gluteal bölgede yerleşen koyu mavi-gri renkli, 1-2 cm‘den geniş maküllerdir2,6. Melanositler hem epidermis, hem de dermise yerleşmiştir. Dermiste yerleşen melanositler mavi-gri renk dönüşümüne sebep olur2. Spontan iyileşmesi birkaç yıl alır7. Ancak %3-4 oranında kalıcı olabilir2. Sıklılığı %3-95, 5 arasında değişmektedir12. Mongol lekesi’ne Asyalı bebeklerde %74-84 (12), siyah ırkta %60, 3-95, 5 (12-14), beyaz ırkta %3-17 (12, 15), Yahudi’lerde %6, 65 (3), Arap’larda %11, 8 (3), Hindistan’da %62, 2 (5), Çin’de %86, 6 (10), ülkemizde ise %29, 7-71 (6, 11) oranlarında rastlandığı bildirilmektedir. Çalışmamızda mongol lekesi sıklığı %40, en sık yerleşim yeri ise sakrokoksik bölge idi ve diğer literatür sonuçları ile benzerlik göstermekte idi. Bu oranlardan mongol lekesinin deri rengi ile bağlantılı olmadığı, bölgesel farklılıklara bağlı olabileceği sonucuna varılabilir.

    Hayatın 2-3. günlerinde ortaya çıkan, 5-7. günlerinde kaybolan toksik eritem kendini sınırlayan deri döküntüsü olup nedeni tam olarak bilinmemektedir6. Ancak termal veya mekanik uyaranlara neonatal derinin geçici bir reaksiyonu olduğu düşünülmektedir16. Irk, cinsiyet, mevsim ya da coğrafik lokalizasyonla ilişkisi olmadığı4, gestasyonel yaş ile sıklığının arttığı, term yenidoğanda %50 oranında gözlenirken, düşük doğum ağırlıklı bebeklerde daha az gözlendiği bildirilmiştir6.

    Sezer ve ark. bir günlük bebeklerin %24, 5’inde, 2 günlük bebeklerin %43’ünde, 3 günlük bebekte ise %45, 5’inde toksik eritem tespit etmişlerdir11. Vakaların %8, 6’sı preterm bebeklerden oluşan Hindistan’da yapılan bir araştırmada sıklık %20, 6 olarak bulunmuştur5. Çalışmamızda toksik eritem sıklığı %20 olarak tespit edilmiş olup literatür sonuçları ile paralellik göstermekte idi.

    Bebeklerin %75‘in de gözlenen yüzeyel pullanma tablosu olan deskuamasyon postterm bebeklerde daha fazla gözlenmektedir2. Deskuamasyon 24-36. saatte başlar ve 3 haftaya kadar devam edebilir6. Doğuşta olan deskuamasyon intrauterin anoksi ve iktiyozu düşündürmelidir1. Ergin ve ark. çalışmalarında %2, 7 oranında el ve ayakta soyulmalarla karakterize birinci dereceden dismaturasyon bulguları tespit etmişlerdir6. Çalışmamızdaki dismaturasyon bulguları %12 oranıyla Ergin ve ark. bildirdiği sonuçlardan belirgin olarak yüksekti.

    Miliaria ter bezlerinin keratin tıkaçlar tarafından tıkanması sonucu terin tıkanıklığın altında toplanması ile oluşur. Tedavide esas olan sıcak ve rutubetten kaçınmaktır6. Sezer ve ark. %20, 511, Ergin ve ark. %0, 3 oranında miliariaya rastlamışlardır6. Çalışmamızda miliaria oranı %8 olarak tespit edildi. Bu sonuç çalışmanın yapıldığı mevsimle ilgili olabilir.

    Yenidoğan derisi lanugo adı verilen medullasız ince kıllarla kaplıdır. Pretermlerde daha fazla olan bu kıllar ilk birkaç ay içinde vellus kıllarla yer değiştirir2. Çalışmamızda %6, 6 oranında vellus kılları tespit edilmiş olup vakaların tamamı term bebeklerdi.

    Deride mermerlerdeki damarlara benzeyen mavimsi ağ şeklinde lekelere kutis marmoratus adı verilmektedir. Bu durum hipotermiye karşı artmış vazomotor yanıttan ve otonom sinir sisteminin yeterince olgunlaşmamasından kaynaklanmaktadır2. Sıcak ortamda renk normale döner. Preterm bebeklerde daha fazla gözlenir2. Çalışmamızda %4, 6‘sında kutis marmoratus izlenmiştir.

    Maternal hormonların etkisi ile kız bebeklerde labialarda, erkek çocuklarda ise skrotumda ödem gözlenebilir. Klitoris normalden büyük ve dolgun olduğundan interseks şüphesi uyandırabilir. Vajinanın yassı epiteli hiperplastik olup doğumdan birkaç gün sonra deskuame olarak koyu renkte bir akıntıya yol açarlar2. Çalışmamızda %1, 3 oranında iki kız olguda minyatür puberte bulguları tespit edildi. Vakalarımızın %1, 3’ünde yanaklarda bilateral telenjiektazi, %1, 3’ünde anonişia, %0, 6’sında nevüs spilus, %0, 6’sında konjenital melanositik nevus, %0, 6’sında konjenital epidermolisis bülloza ve %0, 6’sında konjenital rubella’ya ait döküntü tespit edilmiş olup bu vakalar literatürde tek olgu sunumları şeklinde yer almakta ve görülme oranları bildirilmemektedirler.

    Sonuç olarak; çalışmamızda yenidoğanlarda salmon lekesi ve dismaturasyon bulguları literaratür sonuçlarından yüksek; mongol lekesi ve toksik eritem literaratür sonuçlarına paralel; Miliaria ise literatür sonuçlarından bağımsız olarak tespit edildi. Cilt bulgularındaki bu değişiklikler postnatal yaşlardaki farklılıklardan, coğrafik ve mevsimsel değişikliklerden kaynaklanmış olabilirler.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Kaynaklar

    1) Hurwitz S. Cutaneous disorders of the newborn. In: Hurwitz S (editors). Clinical Pediatric Dermatology. Textbook of skin disorders of childhood and adolscense. 2. baskı. Philadelphia: WB Saunders Company, 1993: 7-44.

    2) Pekcan Yaşar Ş, Mansur T. Yenidoğan dönemindeki fizyolojik deri bulguları. T Klin J Pediatr 2005; 14: 184-192.

    3) Feldman M, Abudi Z, Yurman S. The incidence of birthmarks in Israeli neonates. İnt J Dermatol 1995; 34: 704-706.

    4) Lawrence M, Solomon and Nancy B. Common bening skin disorder In: Taeusch HW, Ballard RA, Avery ME (editors). Diseases of the newborn. 6. baskı. Philadelphia: WB Saunders Company, 1991:991-996.

    5) Nanda A, Kaur S, Bhakoo ON, Dhall K. Sunvey of cutaneous lesions in Indian newborns. Pediatr-Dermatol 1989; 6: 39-42.

    6) Ergin H, Kılıç İ, Karaduman D, Akalın N, Bostancı İ, Akşit MA. Denizli bölgesinde 747 yenidoğanın cilt bulguları yönünden taranması. T Klin Dermatol 1997; 7: 187-191.

    7) Tüzün Y, Zahmacıoğlu Z. Yenidoğanda geçici deri belirtileri. In: Tüzün Y, Kotağyan A, Serdaroğlu S (editors). Pediatrik dermatoloji. 1. baskı. İstanbul: Nobel tıp; 2005; 39-46.

    8) Kane KS, Ryder JB, Johnson AR, Baden HP, Stratigos A. Cutaneous findings in the newborn. In: Cook D (editor). Color atlas & synopsis of pediatric dermatology. 1.baskı. New York: Mc Graw-Hill; 2002: 2-30.

    9) Karvonen SL, Vaajalahti P, Marenk M, Janas M, Kuokkanen K. Birthmarks in 4346 Finnish newborns . Acta Derm Venereol 1992; 72: 55-57.

    10) Tsai FJ, Tsai CH. Birthmaks and congenital skin lesions in Chinese newborns. J Formos-Med-Assoc 1993; 92: 838-841.

    11) Sezer V. Yenidoğanın deri hastalıkları. Katkı pediatri dergisi 1983; 4:1132.

    12) Jocobs AH, Walton RG. The incidence of birthmarks in the neonate pediatrics 1976; 58: 218-222.

    13) Osburn K, Schosser Rh, Everett MA. Congenital pigmented and vascular lesions in newborns infant. J Am Acad Dermatol 1987; 16: 788-792.

    14) Cordova A. The mongolian spot- a study of ethnic differences and literature review. Clin Pediatr1981; 20: 714-719.

    15) Rivers JK, Fredricksen PC, Dipdin C. A prevelance survey of dermatoses Australian neonate. J Am Acad Dermatol 1990; 23:77-2381.

    16) Keitel HG, Yadav V. Etoilogy of toxik erytema. Am J Dis Child 1963; 106: 306-309.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • [ Başa Dön ] [ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
    [ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]