AVM'ler multipl besleyen arteri bulunan vaskuler orijinli
konjenital lezyonlardır
6. AVM'ların persistan embriyolojik
vasküler yapılardan köken aldığı düşünülmektedir
7. Bir
feeding arterin vene drene olması ve bu arter- ven etrafında
multipl displastik damar yumağının görülmesi tipiktir.
Kapiller yapıyla bağlantısı olmayan bir nidus bulunur ve bu
bölgede vaskuler rezistans düşüktür
6.
Kadın ve erkeklerde eşit sıklıkta görülürler ve %60'ı
doğumda görülürken, %30'u çocukluk çağında klinik belirti
vermeye başlar. Baş ve boyunda diğer bölgelerden daha sık
bulunur8.
AVM'ler doğumdan adolesansa kadar asemptomatik ve
sessiz kalırken, puberteyle birlikte lezyonun büyümesi, enfeksiyonu,
travmaya uğraması, trombozu ya da lezyona yönelik
yetersiz girişimler semptomların ortaya çıkmasına yol
açmaktadır4. Klinik belirtiler AV komunikasyonun boyutu,
süresi ve lokalizasyonuyla ilişkilidir9. AVM'ler agressif
lezyonlardır, kitle büyüdükçe primer olarak etraf dokularda
kompresyon ve erezyona yol açarlar. Ayrıca “arterial steal”
etkisiyle de distalde iskemi kalp de ise artmış geri dönüşe
bağlı kalp yetmezliği gelişebilir. Venöz yapıların basıya
uğraması da venöz staz, dermatit ve ülser gelişimiyle sonuçlanabilir10.
AVM'ler klinik ve radyolojik özellikleriyle tanınabilir.
Ağrı, sıcaklık artışı ve kanama episodları yanında
oskultasyon ve color doppler bulguları tanıda önemlidir11.
Manyetik rezonans (MR)'da sinyal kaybı hızlı akımlı damar
varlığını teyit eder. Vasküler malformasyonlara sahip bütün
hastalarda AVM'nin yayılımını saptamak ve rasyonel bir
tedavi yaklaşımı oluşturabilmek amacıyla selektif anjiografi
uygulanmalıdır10,12.
AVM en sık hemanjiomlarla karışır13. Hemanjiomlar
konjenital neoplasmlar olup genellikle deri ve deri altı dokuları
ilgilendirirler. AVM'ler normal endotelial hücre kinetiği
gösterirken hemanjiomlar endotelial hiperplaziyle karekterizedir5. Arteriografik olarak da AVM birçok geniş, büyük
besleyici arterler içerirken, hemanjiomlar küçük besleyici
arterlerden kanlanırlar6.
Lezyonların tedavisi lokalizasyonun ciddiyetine, tipine
ve potansiyeline bağlıdır.
Asemptomatik lezyonlarda en iyi taktik bekle ve gördür.
Bu strateji özellikle total rezeksiyonun mümkün olamayacağı
durumlarda yapılacak girişim ile lezyonun stimulasyonu onun büyümesine yol açabileceği için en iyi yöntemdir9.
AVM'ler kozmetik sorunlara yol açabildiği gibi komşu
yapılara bası, steal fenomeni, kanama ve kalp yetmezliği
sebebi olabilir. Bu durumlarda tedavi düşünülmelidir7.
Aşırı ağrı, ülserasyon, kanama ve aşırı genişleme de tedavi
endikasyonudur4.
Tek başına cerrahi yaşamı tehdit edebilecek aşırı kanamayla
sonuçlanabilir. Bu nedenle etkili tedavi için
multidisipliner yaklaşımlar geliştirilmiştir5. Preoperatif
embolizasyon ve komple rezeksiyonu içeren multimodal
tedavi morbidite ve mortaliteyi azaltmada önemlidir14.
AVM'lerde temel amaç lezyonun nidusunun embolize
veya rezeke edilmesidir. Nidusun komple çıkarılması
AVM'lerin tedavisi için bilinen tek seçenektir5. Travma,
hormonal etkiler veya nidus kalıntısıyla karekterize inkomplet tedavi AVM'lerin aşırı büyümesiyle sonuçlanabilir. AVM'ler
yüksek rekurrens oranlarına sahip olabilirler ve inkomplet
tedaviler lezyonların tedavi öncesinden daha büyük boyutlara
ulaşmasına yol açabilir. Nidus çıkarılmadan sadece besleyen
arterin ligasyonundan kaçınılmalıdır. Bu durum diğer
kollateral damarlar ve sakin AVM'lerin daha hızlı büyümesine
yol açabilir7.
Venöz-arteriyal ülser varlığında, arteriomegali ve anevrizma
formasyonunda, endokardit-septisemi ve konjestif kalp
yetmezliği durumlarında prognoz kötüdür9.
Sonuç olarak, özellikle puberte dönemi çocuklarda
ekstremite ağrılarında ya da ele gelen kitlelerinde AVM
düşünülmelidir. AVM'lerde sıklıkla hemodinamik etkilenme
ya da ekstremite beslenmesinde bozulma gelişebildiğinden
hızlı ve etkin bir tedavi yaklaşımı seçilmelidir. Yetersiz
girişimlerin nüksleri hızlandıracağı da unutulmamalıdır.