[ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]
Fırat Tıp Dergisi
2011, Cilt 16, Sayı 2, Sayfa(lar) 071-077
[ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
Fırat Üniversitesi Hastanesi Yoğun Bakım Ünitelerinde Gelişen Nozokomiyal Sepsiste Mortalite İçin Risk Faktörleri
Erol SEVİM1, İlhami ÇELİK2, Gülden ESER KARLIDAĞ1
1Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Elazığ, Türkiye
2Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi , Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniği, Kayseri, Türkiye
Anahtar Kelimeler: Yoğun Bakım Ünitesi, nozokomiyal sepsis, sürveyans, mortalite, risk faktörleri, Intensive care unit, nosocomial sepsis, surveillance, mortality, risk factors
Özet
Amaç: Nozokomiyal sepsis, yoğun bakım ünitelerinde (YBÜ) önemli bir sorun olmaya devam etmektedir. Klinik çalışmanın amacı, yoğun bakım ünitelerindeki nozokomiyal sepsiste mortaliteyle ilişkili risk faktörlerinin tespitidir. Bu çalışmada yoğun bakım ünitelerinde mortaliteyle ilişkili risk faktörleri bulunmaya çalışıldı.

Gereç ve Yöntem: Bu prospektif çalışma Fırat Üniversitesi Hastanesi Yoğun Bakım Üniteleri'nin bir yıllık izlemi ile yapıldı. YBÜ'ne kabul edilen hastalar en azından 48 saat izlendikten sonra çalışmaya dahil edildi. Nozokomiyal infeksiyonların tanısı CDC (Center for Disease Control and Prevention) kriterlerine göre kondu ve spesifik infeksiyon alanlarına göre sınıflandırıldı.

Bulgular: 470 hastadan 81'inde YBÜ kaynaklı sepsis atağı gelişti. YBÜ'nde nozokomiyal sepsis oranı %17.2 (81/470) ve mortalite oranı %63 (51/81) idi. Sepsis atağında gereksinim duyulan mekanik ventilasyon, entübasyon, nazogastrik tüp, üriner kateter mortaliteyi önemli ölçüde artırıyordu. Solunum yetmezliği, H2 reseptör antagonisti kullanımı mortaliteyi artırıyordu. Nozokomiyal sepsisin en sık primer kaynağı pulmoner %38.3, üriner % 29.7 ve intra-abdominal infeksiyonlar %12.4 idi. Kültür pozitif hastalardaki en sık mikroorganizmalar Pseudomonas spp. %22.3 (%14.5 P.aeruginosa), E.coli %17.1, S.aureus %17 (%9 metisilin-rezistans), Acinetobacter spp. %13.1 idi.

Sonuç: Mortaliteyle ilişkili en önemli risk faktörleri yaş, APACHE II skoru yüksekliği, mekanik ventilasyon, entübasyon, nazogastrik tüp, üriner kateterizasyon, solunum yetmezliği, H2 reseptör antagonisti kullanımı ve H2 reseptör antagonisti kullanma süresi olarak gözlemlendi.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Giriş
    Sepsis, infeksiyona karşı gelişen sistemik inflamatuar yanıt olarak tanımlanmaktadır. Hastaların hastaneye yatışlarından 48-72 saat sonra ortaya çıkan sepsis klinik tablosu ise nozokomiyal sepsis olarak tanımlanır.

    Günümüzde tıbbi teknoloji ve antimikrobiyal tedavideki gelişmelere rağmen özellikle yoğun bakım ünitelerinde (YBÜ) sepsis, hayatı tehdit edici önemli bir problem olmaya devam etmektedir. Sepsis Amerika Birleşik Devletleri (ABD)'nde ölüm nedenleri arasında 13. sırada olup YBÜ'nde ise ikinci sıradadır. Ülkemizde de hastanede yatan hastalarda özellikle YBÜ'nde, sepsis önemli bir infeksiyon problemi olarak karşımıza çıkmakta ve hastaların önemli bir kısmı sepsis nedeniyle kaybedilmektedir. Yaşayan hastalarda ise yaşam kalitesinde azalma oluşmaktadır. Son yıllarda yoğun tedavi uygulamaları ve invaziv girişimlerin sıklığında artmaya bağlı olarak sepsis insidansı ve mortalitesinde de artış meydana gelmiştir1. Bu nedenle, YBÜ'nde yatan hastalar morbidite, mortalite ve maliyette yüksek artışa neden olmakta ve hastane infeksiyonları yönüyle değerlendirilip gerekli önlemlerin alınması gereken önemli hasta grubunu oluşturmaktadır2.

    Nozokomiyal sepsis olgularında ortaya çıkan ek maliyet ortalama 3.061–40.890 Amerikan doları arasında değişmektedir3-6. Maliyet artışının önemli kısmını antibiyotikler oluşturmaktadır3,5,7. Uygun ve etkili infeksiyon kontrol programları yardımıyla ek maliyeti % 24–32 oranında düşürebilmek olası gözükmektedir3,5.

    Bu amaçla; iyi planlanmış sürveyans programlarının düzenli olarak yürütülmesi, verilerin kısa sürede değerlendirilip sonuçlarının etkili şekilde uygulanması gerekir. Hastane sürveyans programlarının tümünün amaçları vardır1. Bu nedenle YBÜ birimlerine yönelik etkili sürveyans yöntemlerinin yürütülmesi ve gerekli önlemlerin alınması, düzenlemelerin yapılması, YBÜ'nde görülen sepsis sıklığında azalmaya yol açacaktır.

    Bu çalışmada yukarıda belirtilen amaca yönelik olarak Fırat Üniversitesi Hastanesinde YBÜ'lerinde nozokomiyal sepsis sürveyansı ve çeşitli risk faktörlerinin mortalite ile ilişkisi, üreyen mikroorganizmaların tipi ve antibiyotik duyarlılıklarının değerlendirilmesi, ampirik antibiyotik uygulamalarının rasyonel olup olmadığı değerlendirilmeye çalışıldı.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Materyal ve Metot
    Çalışma Planı ve Hastalar
    Bu çalışma, Fırat Üniversitesi Hastanesi Göğüs, Kalp ve Damar Hastalıkları Cerrahisi Yoğun Bakım Ünitesi (GKDCYBÜ) ile Anestezi ve Reanimasyon Yoğun Bakım Ünitesinde (A-YBÜ) bir yıllık sürede gerçekleştirildi. A-YBÜ'nde 16 yatak mevcuttu yıllık takip edilen ortalama hasta sayısı 450, GKDC-YBÜ'nde 4 yatak mevcuttu yıllık takip edilen ortalama hasta sayısı 120'idi. Çalışmada nazokomiyal infeksiyon surveyansı hastaya dayalı aktif ve prospektif olarak yapıldı. Bu bir yıllık sürede belirtilen YBÜ'lerine yatırılan 470 hastadan, sepsis gelişen 81 hasta çalışmaya dahil edildi.

    Hastaneye kabul edildiğinde infeksiyon bulguları olmayan ya da herhangi bir infeksiyon hastalığının kuluçka süresi içerisinde olmayan, yatışından 48–72 saat sonra yoğun bakımda gelişen infeksiyon hastalığı olan olgular hastane kaynaklı infeksiyon olarak kabul edilmektedirler. Bu nedenle; hastanede saptanan bir infeksiyon eğer hastaneye kabul sırasında mevcut olan infeksiyöz bir sürecin komplikasyonu veya uzantısı ise nozokomiyal infeksiyon olarak kabul edilmemiştir. Genel olarak, YBÜ'ne kabulden 48–72 saat sonra gelişen ve taburcu olduktan sonra 10 gün içinde ortaya çıkan infeksiyonlar, YBÜ'ne ait nozokomiyal infeksiyon olarak kabul edilmiştir. Çalışma periyodunda YBÜ'nde gelişen bütün nozokomiyal infeksiyonların tanı ve takibi yapılıp sepsis gelişen hastalar yaş farkı gözetilmeksizin çalışmaya dahil edildi. Çalışmaya son bir ay içinde daha önceden hastaneye yatış öyküsü olan, yatışının ilk iki gününde ölen veya hastaneden ayrılan hastalar ile bir başka hastaneden hastane infeksiyonu ile gelen hastalar dâhil edilmedi. Çalışmaya dâhil edilen hastalar, nakledildikleri kliniklerde taburcu olana kadar izlendi.

    Araştırmanın Uygulanışı ve Değerlendirme
    Çalışmada her gün her iki YBÜ'nde yatan hastalar ve YBÜ'nden kliniklere nakledilen hastalar iyileşip taburcu olana ya da ölene kadar izlendi ve veriler toplandı. Hastalar YBÜ'ne yatışının ilk 48 saatinde değerlendirilerek demografik verileri kaydedildi, Acute Physiology and Chronic Health Evaluation II (APACHE II) skoru hesaplandı ve hastaların seyri izlendi. YBÜ'de 24 saatten daha uzun süre kalanların yaş, cins, YBÜ'ne kabul tanısı, APACHE II skoru ve varsa mevcut hastalıkla ilişkili altta yatan hastalık kaydedildi. Tüm veriler mümkün olan durumlarda hastaların kendileriyle birebir konuşarak, muayene edilerek, hemşire gözlemleri, tedavi uygulamaları, hasta dosyaları, intravenöz sıvılar, üriner kateterler, ameliyat notları, izolasyon uygulamaları, kullanılan ilaçlar, ateş izlemleri, radyoloji raporları, kültür ve diğer laboratuvar raporları incelenerek elde edildi. Ek olarak hastaların hemşire ve doktorundan da bilgi alındı. Hastalara tanı ve tedavi amacıyla uygulanan tüm işlemler kaydedildi, işlem süreleri belirtildi.

    Nozokomiyal infeksiyonların tanısında CDC kriterleri esas alındı. Altta yatan hastalıklar ve invaziv girişimler (pnömoni, cerrahi alan infeksiyonu, üriner sistem infeksiyonu, kan dolaşımı infeksiyonu, deri ve yumuşak doku infeksiyonu, klinik sepsis, laboratuar olarak kanıtlanmış kan dolaşımı infeksiyonu ve diğer nozokomiyal infeksiyonlar) değerlendirildi.

    Mortaliteyi etkileyebileceği düşünülen yaş, cins, sepsis gelişme günü, organ yetmezlikleri, maligniteler, kalp hastalıları, diabet, kronik obstrüktif akciğer hastalığı, travma, APACHE skoru, altta yatan hastalıklar, acil ve elektif cerrahi, transfüzyon, profilaktif antibiyotik kullanımı, operasyon yara cinsi, üretral kateter sayı ve süresi, endotrakeal entübasyon sayı ve süresi, mekanik ventilasyon ve süresi, göğüs tüpü sayı ve süresi, dren sayı ve süresi, nazogastrik tüp sayı ve süresi, nazointestinal tüp, total parenteral nütrisyon ve süresi, enteral beslenme ve süresi, antiasit kullanımı ve süresi, H2 reseptör antagonisti ve süresi, proton pompa inhibitörü ve süresi, steroid kullanımı ve süresi, diğer immünsüpressif kullanımı ve süresi, operasyon dışı invaziv girişimler, kullanılan antibiyotikler endikasyon ve uygunluğu, YBÜ hastane infeksiyonları ve etkenleri, bakteriyemi, kan şekeri düzensizliği ve hastanın sonucu kaydedilerek mortaliteyle ilişkisi değerlendirildi, sepsisli hastalarda kan şekeri 110mg/dL'nin üzerine çıktığında kan şekeri düzensizliği olarak kabul edildi.

    Hastaların, solunum yetmezliği, hepatik disfonksiyon, renal yetmezlik kardiyovasküler yetmezlik değerlendirildi. Sepsis ve ilişkili durumlar ACCP/SCCM 1992 konsensus kriterlerine göre tanımlandı. Sistemik inflamatuar cevabın infeksiyona bağlı olduğu durum sepsis olarak nitelendirildi8.

    Verilerin Analizi
    Sonuçlar ortalama±standart sapma olarak verildi. Verilerin değerlendirilmesinde SPSS 12.00 for Windows paket programı (SPSS Inc., Chicago, IL, USA) kullanıldı. İstatistiksel analiz için majör bağımlı değişken olarak ölüm esas alındı. Yaşayan ve ölen hastalar arasındaki kategorik değişkenlerin karşılaştırılmasında ki-kare, Fischer'in kesin ki-kare testi, risk faktörlerinin hesaplanmasında binomial regresyon analizi kullanıldı. Değişkenler ve hastanın sonucu arasındaki ilişkinin derecesi odds oranı (odss ratio=OR) ve %95 güvenilirlilik aralığı ile belirtildi. p<0.05 olan değerler istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Bulgular
    Bir yıllık sürede YBÜ'lerine kabul edilen 470 hastadan 81'inde (%17.2) nazokomiyal sepsis geliştiği saptandı. Her iki YBÜ'nde kabul edilen 470 hastadan 27'si GKDCYBÜ'nde, 443'ü ise A-YBÜ'nde takip edildi. Sepsis gelişen 81 hastanın 37'sini (%45.6) cerrahi, 44'ünü (%54.4) ise dahili hastalar oluşturuyordu. Ölen hastaların yaş ortalaması yaşayanlardan anlamlı derecede yüksekti (p=0.02). Yaşayan ve ölen hastaların erkek/kadın sayısı, yatış süresi ve sespsis gelişim günleri arasında farklılık bulunmadı. Hastalara ait demografik ve klinik verilerin mortaliteye etkisi Tablo-1'de özetlenmiştir.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 1: Hastaların demografik ve klinik verilerin mortaliteye etkisi

    Sepsis gelişen olgularda ortalama APACHE II skoru 21.01± 3.46 (11–29) idi. Ölen hastalarda APACHE II skoru ortalama 20.1±3.6 iken yaşayan olgularda 21.1±3.3 idi ve ikisi arasında istatistiksel olarak farklılık yoktu (p=0.9).Fakat APACHE II skoru 11–15 arasında olan hastalarda mortalite oranı, diğer gruplardan anlamlı oranda düşüktü (p=0.000). Skoru 15 ve üstünde olan hastaların %50'si, skoru 20'nin üstündeki hastaların ise %72.2'si ölmüştü.

    YBÜ'ndeki sepsisli hastalarda; endotrakeal entübasyon, mekanik ventilasyon, enteral beslenme, üretral kateterizasyon, nazogastrik tüp uygulaması gibi invaziv girişimler ile mortalite arasındaki ilişki değerlendirildi. Endotrakeal entübasyon uygulanan sepsisli 63 hastanın 46'sı (%76.4) kaybedildi. Endotrakeal entübasyon uygulamasının mortalitede artışa yol açtığı saptandı (p= 0.00). Bu hastalardan 50'sine (%79.4) bir kez, 10'una (%19.6) ise birden fazla sayıda entübasyon uygulandı. Çalışmaya alınan 81 hastadan 61'ine (%75.3) mekanik ventilasyon uygulandı. Bu hastalardan 47'si (%77.0) öldü. Mekanik ventilasyon uygulamasının mortaliteyi önemli derecede arttırdığı gözlendi (p=0.000). Sepsis saptanan 81 hastanın 70'ine (%86.4) nazogastrik tüp (NGT) uygulandı. Bunlardan 50'si (%71.4) öldü. NGT uygulamasının mortaliteyi önemli ölçüde arttırdığı saptandı (p=0.000). Ancak entübe kalma süresi, entübasyon sayısı, mekanik ventilatörde kalma süresi, NGT uygulama sayısı ve süresi açısından ölen ve yaşayan hastalar arasında mortalite yönüyle istatistiksel farklılık saptanmadı (p≥0.05). Sepsisli olguların 77'sine (%95.1) üretral katater (ÜK) uygulandı. Bunlardan 51'i (%66.2) öldü. Üretral kateter uygulamasının mortalite artışına yol açtığı gözlendi (p=0.007). Ölen ve yaşayan grup arasında ÜK uygulama sayısı ve süresi bakımından mortalite açısından farklılık gözlenmedi (sırayla p=0.07, p=0.12). Açık ya da kapalı abdominal dren, göğüs tüpü, ameliyat dışı tanısal ve tedavi amacıyla yapılan invaziv girişimler ve süresi, TPN (total parenteral nütrisyon), enteral beslenmenin mortalite artışına katkıda bulunup bulunmadığına bakıldı. Bu parametreler açısından; ölen ve yaşayan hastalar arasınada istatistiksel farklılık saptanmadı. İnvaziv girişimsel faktörlerin mortaliteyle olan ilişkisi Tablo 2'de verildi.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 2: Mortalite ile ilişkili invaziv girişimler

    Sepsis gelişen hastaların 64'ünde (%79) solunum yetmezliği, 64'ünde (%79) nörolojik bozukluk, 23'ünde (%28.3) solid tümör, 21'inde (%25.9) böbrek yetmezliği, 18'inde (%22.2) kalp hastalığı, 3'ünde (%3.7) karaciğer yetmezliği saptandı. Altta yatan diğer hastalıklar ve organ yetmezliklerinin ayrıntıları Tablo 3'de gösterildi.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 3: Organ yetmezlikleri ve altta yatan diğer hastalıklar (ölen ve yaşayan sayı yüzde ve ölenlerle yaşayanlar arasındaki istatistiksel farklılık)

    Hastalardan 32'sine antiasit verildi. Bunlardan 18 hasta öldü. Antiasit verilmesinin istatistiksel olarak mortaliteyi artırıcı etkisinin olmadığı gözlendi (p≥0.05). Antiasit verilme süresinin mortaliteyi istatistik olarak ölen grupta artırdığı saptandı (p=0.045). 65 hastaya H2 reseptör antagonisti verildi. Bu hastaların 44'ü öldü. H2 reseptör antagonisti verilmesinin ve süresinin istatistiksel olarak mortalitede artışa yol açtığı saptandı (p≤0.05). PPI olgulardan 13 hastaya verildi. Bu hastalardan yedisi öldü. PPI verilmesi ve süresinin mortaliteyi istatistiksel olarak artırmadığı saptandı Sepsis gelişen hastaların altısına steroid uygulandı ve bunlardan beşi öldü. Steroid uygulama ve süresinin mortalitede artışa yol açmadığı saptandı.

    Sepsisli olguların 37'inin (%45.6) operasyon geçirdiği saptandı. Acil cerrahi operasyona gerek duyulanların sayısı 25 (%30.8) idi, bunlardan 18'i (%72) öldü. Acil cerrahi operasyon yapılması ve acil cerrahi operasyon sayısı mortaliteyi artırmadı. Sepsisli 81 hastadan 15'ine (%18.5) elektif cerrahi uygulandı ve bu hastalardan dokuzu (%60) öldü. Elektif cerrahi uygulaması, kan nakli, ameliyat öncesi antibiyotik profilaksisinin ve operasyonda oluşan yara türü istatistiksel olarak mortaliteyi artırmadığı saptandı (p≥0.05). Anestezi şeklinin mortaliteyi istatistiksel olarak önemli ölçüde artırdığı saptandı (p=0.00). Operasyon–mortalite ilişkisi Tablo 4'de sunuldu.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 4: Operasyon- Mortalite ilişkisi

    Pulmoner, intra-abdominal ve üriner sistem infeksiyonları YBÜ'de tüm nozokomiyal sepsis kaynaklarının 65'ini (%80.2) oluşturuyordu. Sepsis kaynakları sıklık sırasına göre 31 (%38.3) hastada pulmoner (pnomoni ve VİP), 24 (%29.7) hastada üriner, 10 (%12.4) hastada intraabdominal, 4 (%4.9) hastada kan, 4 (%4.9) hastada kateter, 4 (%4.9) hastada yumuşak doku, 1 (%1.2) hastada kardiyak kaynaklı iken, 3 (%3.7) hastada kaynağı bilinmiyordu.

    Gram negatifler %64 (52), Gram pozitifler %21 (17), funguslar %7 (5) oranında sepsise neden oldular ve %8 (7) olguda etken saptanamadı. 81 olgunun 74 'ünde (%91.4) bakteriyemi saptandı. Bunlardan 46 (%62.2) hasta öldü. Mortalite açısından bakteriyemi varlığı ölen ve yaşayan grupta farklı değildi (p=0.63). YBÜ'nde sepsisin izole edilen etkenleri Tablo 5'de görülmektedir.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 5: İzole edilen sepsis etkenleri, sayı ve yüzdesi

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Tartışma
    Sepsis, YBÜ'lerinde hayatı tehdit eden önemli bir problem olmaya devam etmektedir. Ülkemizle ilgili genel bir insidans ve ölüm oranı vermek mümkün olmasa da, özellikle YBÜ'lerinde yatan hastalar başta olmak üzere hastanede yatan hastalarda sepsis insidansı her geçen yıl artmakta ve önemli bir mortalite ve morbidite nedeni olmaya devam etmektedir1.

    YBÜ kaynaklı sepsis oranları ile ilgili olarak çeşitli çalışmalarda farklı sonuçlar bildirilmiştir. Zâhorec ve ark.nın9, yaptıkları çalışmada YBÜ'nde nozokomiyal sepsis oranı %7.9 olarak saptanmış ve bunların da %26.5'ini dahili, %73.5'ini cerrahi hastaların oluşturduğu bildirilmiştir. Finfer ve ark.10 YBÜ ile ilgili sepsis oranını %11.8 olarak saptamışlar ve bunların %75.5'ini dahili, %24.5'ini ise cerrahi hastaların oluşturduğunu bildirmişlerdir. Vincent ve ark.11 Avrupa YBÜ'lerindeki sepsis oranını %37 olarak saptamışlar ve bu hastaların %56'sının dahili YBÜ'lerindeki hastalar olduğunu bildirmişlerdir. Çalışmamızda bir yıllık sürede YBÜ'lerine kabul edilen 470 hastanın 81'inde (%17.2) hastane kaynaklı sepsis saptandı. Bu hastaların %45.6'sı cerrahi, %54.4'ü ise dahili hastalıklar nedeni ile YBÜ'ne kabul edilen hastalardı. Bu çalışmada saptanan oranlar Vincent ve ark.11 tarafından bildirilen orandan düşük olmasına rağmen diğer çalışmalarda bildirilen oranlardan yüksek olarak bulunmuştur.

    Yaş ortalaması ve yatış süresiyle sepsise bağlı mortalite arasındaki ilişkiyi araştıran çalışmalarda Colpan ve ark.12, ölen ve yaşayan sepsisli hastalarda yaş ortalamaları, ölen hastalarda (61±17.8) yaşayan hastalardan (49.1±19) anlamlı derece yüksek olduğunu, ortalama yatış süresinin ise ölen ve yaşayan gruplarda (sırasıyla 11.6±14, 10±12.3 gün) mortalite yönünden istatistiksel olarak farklı olmadığını bildirmişlerdir. Arvanitidou ve ark.13 ölen ve yaşayan sepsisli hastalarda yaş ortalamaları sırasıyla 54.1±15.9 ve 51.5±16.6 olarak bulmuş, ölen hastalarda yaş ortalamasının istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek olduğunu bildirilmişlerdir. Çalışmamızda literatürlerle uyumlu olarak yaş ortalaması ölen hastalarda yaşayan hastalara göre daha yüksek saptandı. ve ileri yaşın mortaliteyi önemli ölçüde arttıran bir etken olduğu gözlendi. Ortalama yatış süresi ölen hastalarda 16.55±11.4 gün, yaşayan hastalarda 16.4±10.5 gün idi ve yatış süresinin mortaliteyi arttırmadığı gözlendi.

    Sepsis gelişim günü ve mortaliteyle olan ilişki açısından literatürde benzer sonuçlar bildirilmiştir. Van Gestel ve ark.14 yaptıkları bir çalışmada sepsis gelişim gününü, sepsiste 12.7±1.0 gün, şiddetli sepsiste 13.3±1.1 gün, septik şokta 11.6±1.5 gün olarak bildirmişlerdir. Wichmann ve ark.15 sepsis gelişim gününü erkeklerde 13.4 gün, bayanlarda ise 9.0 gün olarak saptamışlar ve mortaliteyi arttırmadığını bildirmişlerdir. Bu çalışmada YBÜ'nde sepsis gelişim günü ortalama 14.07±19.46 idi ve mortaliteyi arttırmadığı saptandı. Gerek literatür verileri gerekse bu çalışmanın sonuçları irdelendiğinde, sepsisin genellikle YBÜ'ne kabulün ikinci haftasında daha sık görüldüğü gözlenmiştir.

    Sepsiste, APACHE II skoru arttıkça mortalitenin de arttığı bilinmektedir. Finfer ve ark.10, ortalama APACHE II skorunu ölen hastalarda 211626 olarak bildirmişlerdir. Colpan ve ark.12 ise sepsiste APACHE II skorundaki artışın mortalitedeki artışla korele olduğunu saptamışlardır. Warren ve ark.16, APACHE II skorunu ölen hastalarda 26.9±6.9, yaşayan hastalarda 23.5±5.4 olarak saptamışlar ve skor yükseldikçe mortalitenin de arttığını saptamışlardır. Çalışmamızda ise, APACHE II skoru 15 ve üzerinde olan hastaların %50'si, 20'nin üzerindeki hastaların ise %72.2'sinin öldüğü gözlendi. Özellikle APACHE II skoru 21–25 arasında olan hastalarda mortalitenin önemli ölçüde arttığı dikkati çekmektedir. Bu sonuçlar, başlangıçtaki APACHE II skorunun YBÜ'ne yatırılan hastaların prognozunu belirlemede önemli bir parametre olduğunu göstermektedir.

    İnvaziv girişimlerin uygulanması, süreleri ve sayılarının mortaliteyle ilişkisini araştıran çalışmalarda farklı sonuçlar bildirilmektedir. Colpan ve ark.12 entübasyon ve süresi, mekanik ventilasyon, enteral beslenme, santral venöz katater uygulaması ve TPN'nin mortaliteyi artırmada etkili olduğu bildirilmiştir. Annane ve ark.17, septik şoklu hastalarda yaptıkları bir çalışmada mekanik ventilasyon ve sağ kalp kateterizasyonunun mortaliteyi arttıran invaziv girişimler olduğunu belirtmişlerdir. Erbay ve ark.18 mekanik ventilasyon ve NGT uygulanmasının mortaliteyi artırmada etkili, ancak üriner kateter ve cerrahi drenlerin mortalite üzerinde etkili olmadığı bildirilmişlerdir. Çalışmamızda entübasyon, mekanik ventilasyon, üretral kateterizasyon ve nazogastrik tüp uygulamasının sepsisli hastalarda mortaliteyi artırdığı saptandı. Ancak, TPN, enteral beslenme, göğüs tüpü, açık-kapalı abdominal dren, operasyon dışı invaziv girişimlerin ise mortaliteyi arttırıcı etkisinin olmadığı gözlendi. Yine invaziv girişimlerin uygulama süresi ve uygulama sayısının mortaliteyi arttırmadığı saptandı.

    Sepsisli hastalarda organ disfonksiyonu ve altta yatan hastalık sıklığı ile bunların mortalite üzerine etkileri hakkında çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Alberti ve ark.19 sepsis saptanan olguların %46.1'inde kardiyovasküler sistem hastalığı, %75.9'unda solunum sistemi hastalığı, %77.4'ünde böbrek yetmezliği, %15.2'inde hematolojik hastalık, %50'sinde nörolojik bozukluk varlığı bildirilmiştir. Van Gestel ve ark.14 şiddetli sepsis ve sepsis olgularında sırasıyla kronik akciğer hastalığı %26 ve %25, kalp hastalığı %9 ve %8, karaciğer yetmezliği %1 ve %2, diabetes mellitus %19 ve %17, böbrek yetmezliği %10 ve %13, solid tümör %24 ve %26, kalp hastalığı öyküsü olanlar %13 ve %13 oranlarında bildirilmiştir. Arvanitidou ve ark.13, malignensi, diyabet, kronik akciğer hastalığı ve sirozun sepsiste mortaliteyi arttırmadığını bildirmişlerdir. Bu çalışmada, sepsis saptanan olguların %79'unda solunum yetmezliği, %79'unda nörolojik bozukluk, %28.3'ünde solid tümör, %25.9'unda böbrek yetmezliği saptandı. Solunum yetmezliği, böbrek yetmezliğinin mortaliteyi arttırıcı etkisinin olduğu bununla birlikte, kronik akciğer hastalığı, diabetes mellitus, karaciğer yetmezliği, nörolojik bozukluğun bu çalışmada mortaliteyi arttırmadığı saptandı. Çalışmamızda solunum yetmezliğinin mortaliteyi artırıcı etkisi saptanırken böbrek yetmezliğinin mortaliteyi artırıcı etkisi saptanmadı.

    Sağlıklı kişilerde mide kısmen sterildir. Kritik durumlarda olan hastalarda, postoperatif durumlarda ve mekanik olarak ventile edilen hastalarda stres ülserinin önlenmesi amacıyla kullanılan antiasit, PPI ve H2 reseptör antagonistleri midede aşırı bakteri çoğalmasına yol açar. Erbay ve ark.18, H2 reseptör antagonistlerinin ve diğer mide asiti baskılayıcı tedavilerin mortaliteyi artırmada etkili olmadığı bildirilmiştir. Colpan ve ark.12, sepsis olgularında steroid ve kemoterapinin mortaliteyi arttırdığını bildirmişlerdir. Çalışmamızda hastalara uygulanan ilaçlardan H2 reseptör antagonisti ve kullanım süresi dışında antiasit, proton pompa inhibitörleri (PPI), steroid ve diğer immünosüpresif ilaçların mortaliteyi arttırıcı etkisinin olmadığı saptandı.

    Sepsis olgularında cerrahi, transfüzyon ve antibiyotik profilaksisinin mortaliteye etkisi irdelendiğinde, Zâhorec ve ark.9, acil ve elektif cerrahinin sepsisli hastalarda bu faktörlerin mortaliteyi arttırmadığını bildirmişlerdir. Bununla birlikte, Alberti ve ark.20 acil ve elektif cerrahinin anlamlı bir şekilde mortaliteyi artırdığını saptamışlardır. Arvanitidou ve ark.13, cerrahinin sepsisli hastalarda mortaliteyi arttırmadığını bildirmişlerdir. Raymond ve ark.21, kan transfüzyonunun mortaliteyi artırdığını bildirmişlerdir. Bu çalışmada, sepsis olgularından %45.6'sı cerrahi operasyon geçirdi. Bu çalışmada gerek acil cerrahi gerekse elektif cerrahinin ölen sepsisli hastalarda sayısal olarak fazla olmasına rağmen istatistiksel olarak anlamlı düzeyde mortaliteyi arttırmadığı saptandı. Benzer şekilde sepsisli hastalara verilen antibiyotik profilaksisi ve transfüzyonun da mortaliteyi etkilemediği gözlendi.

    Nozokomiyal sepsis kaynaklarına yönelik yapılan çalışmalar incelendiğinde, Finfer ve ark.10, sepsis kökeni olarak pulmoner %50.3, intra-abdominal %19.3 ve kan akımı infeksiyonu %10.1 olarak bildirmişlerdir. Dettenkofer ve ark.22, sepsis kaynaklarını sırasıyla pnömoni, üriner sistem infeksiyonları ve primer bakteriyemi şeklinde saptamışlardır. Bu çalışmada nozokomiyal sepsisin en önemli üç kaynağı pulmoner %38.3, üriner sistem %29.7 ve intra-abdominal infeksiyonlar %12 olarak saptandı.

    Zâhorec ve ark.9 bir çalışmalarında sepsis etkenlerini gram negatifler %28.8, gram pozitifler %10.1, funguslar %3.3 ve polimikrobiyal %55.9 olarak bildirmişlerdir. Alberti ve ark.14, multisentrik çalışmalarında etken oranlarını gram negatifler %49.2, gram pozitifler %37.4, polimikrobiyal %33.8 ve funguslar %9.7 olarak bulmuşlar ve bakteriyeminin mortaliteyi arttırdığını bildirmişlerdir. Bu çalışmaya alınan hastalarda sepsise neden olan mikroorganizmalar sıklıkla gram negatif bakterilerdi (%64). Gram pozitifler %21, funguslar %7 oranında izole edildi ve %8 olguda etken saptanamadı. Sepsisli ölen olgularda yaşayanlara göre bakteriyemi daha sık saptanmakla birlikte, bu farklılık istatistiksel olarak anlamlı değildi.

    Sonuç olarak; YBÜ'ndeki sepsisli hastaların mortalitesini azaltmak için zorunlu olmayan durumlarda ÜK, NGT, entübasyon ve mekanik ventilasyon mümkün olduğunca uygulanmamalı ya da en kısa sürede sonlandırılmalıdır. Altta yatan hastalıklar ve organ disfonksiyonları dikkatle izlenmeli, özellikle solunum yetmezliği olan hastalar sepsis gelişimi ve mortalite açısından uyarıcı olmalıdır. Ayrıca, mide asitini baskılayıcı ilaçlar mümkün olduğunca kullanılmamalı ve zorunluluk durumunda en kısa sürede sonlandırılmalıdır. Nozokomiyal sepsis hızını minimum düzeyde tutmak, salgınları önlemek ve kontrol edebilmek için, her hastane kendi uzun dönem sürveyans planı geliştirmeli ve bunun için amaç ve hedeflerini belirlemelidir. Bu sayede, nozokomiyal sepsis risk faktörlerinin bilinmesi ile infeksiyon kontrol önlemleri rahatlıkla uygulanabilecek ve hastalığa bağlı morbidite ve mortalitenin azaltılması mümkün olabilecektir.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Kaynaklar

    1) Balk RA. Severe sepsis and septic shock. Definitions, epidemiology, and clinical manifestations Crit Care Clin 2000; 16: 179-192.

    2) Richards MJ, Edwards JR, Culver DH, et al. Nosocomial infections in medical intensive care units in the United States. Crit Care Med 1999; 27: 887-892.

    3) Spengler RF, Greenough WB, 3rd.Hospital costs and mortality attributed to nosocomial bacteremias. JAMA 1978; 240: 2455- 2458.

    4) Jarvis WR, Selected aspects of the socioeconomic impact of nosocomial infections: morbidity, mortality, cost, and prevention. Infect Control Hosp Epidemiol 1996; 17: 552-557.

    5) Pittet D, Tarara D, Wenzel RP. Nosocomial bloodstream infections in critically ill patients. Excess length of stay, extra costs, attributable mortality. JAMA 1994; 271: 1598-1601.

    6) Haley RW, Culver DH, White JW, Morgan WM, Emori TG. The nationwide nosocomial infection rate. A new need for vital statistics. Am J Epidemiol 1985; 121: 159-167.

    7) Yalçın AN, Hayran M, Unal S. Economic analysis of nosocomial infections in a Turkish university hospital. J Chemother 1997; 9: 411-414.

    8) Bone RC, Balk RA, Cerra FB, et al. Definition for sepsis and organ failure and guidelines for the use of innovatıive therapies in sepsis. Chest 1992; 101: 1644-1655.

    9) Zâhorec R, Strakovâ J, Mikula J, et al. Epidemiyology of Severe Sepsis in Intensive care Units in the Slovak Republic. Infection 2005; 33: 122-128.

    10) Finfer S, Bellomo R, Lipman J, et al. Adult-population incidence of severe sepsis in Australian and New Zealand intensive care units. Intensive Care Med 2004; 30: 589-596.

    11) Vincent JL, Sakr Y, Sprung CL, Reinhart MR, et al. Sepsis in European Intensive Care Units: Result of the SOAP Study. Crit Care Med, 2006; 34: 344-353.

    12) Colpan A, Akinci E, Erbay A, et al. Evaluation of risk factors for mortality in intensive care units: a prospective study from a referral hospital in Turkey. Am J Infect Control 2005; 33: 42-47.

    13) Arvanitidou M, Katikaridou E, Douboyas J, Tsakris A. Prognostik factors for nosocomial bacteremia outcome: a prospective study in a Greek teaching hospital. J Hosp Infect 2005: 61; 219-224

    14) Van Gestel A, Bakker J, Veraart CP, van Hout BA. Prevalence and incidence of severe sepsis in Dutch intensive care. Crit Care Med 2004; 8: 153-162.

    15) Wichmann MW, Inthorn D, Andress HJ, Scildberg FW, Incidense and mortality of severe sepsis in surgical intensive care patients: the influence of patient gender on disease process and outcome. Intensive Care Med 2000: 26; 167-172.

    16) Warren KD, Zack EJ, Elward MA, et al. Nosocomial primary bloodstream infections in intensive care unit patients in a Nonteaching Community Medical Center: A 21-Month Prospective Study. Clinical Infectious Diseases 2001; 33: 1329-1335.

    17) Annane D, Aegerter P, Jars-Guincestre MC, Guidet B; CUBRéa Network Current epidemiology of septic shock: the CUBRéa Network. Am J Respir Crit Care Med 2003; 168: 165-172.

    18) Erbay H, Yalçın NA, Serin S, et al. Nosocomial infections in intensive care unit in a Turkish university hospital: a 2-year survey. Intensive Care Med 2003; 1482-1488.

    19) Alberti C, Brun-Buisson C, Goodman S.V, et al. Epidemiyoloji of sepsis and infection in ICU patients from an international multicentre cohort study. Intensive Care Med 2002; 28: 108-121.

    20) Alberti C, Brun-Buisson C, Goodman SV, et al. Influence of systemic inflammatory response syndrome and sepsis on outcome of critically iii infected patients. Am J Respir 2003; 168: 77-84.

    21) Raymond DP, Shawn J, Cradtree DT, et al. Impact of bloodstream ınfection on outcomes among ınfected surgical ınpatient. Annal Surg 2000; 233: 549–555.

    22) Dettenkofer M, Ebner W, Els T, et al. Surveillance of nosocomial infections in a neurology intensive care unit. J Neurol 2001; 248: 959-964.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • [ Başa Dön ] [ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
    [ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]