Karın ultrasonografinin (USG) yaygın olarak kullanılmasının
sonucu olarak, safra kesesi poliplerinin insidental olarak
saptanmasında artış görülmektedir
6. Populasyonun yaklaşık
%5'inde görülmekte ve %3-8 vakada safra kesesi kanseri
için premalign lezyon olabilmektedir
7. Son zamanlarda
safra kesesi poliplerinin tedavisine ultrasonografik olarak
polipin çapının saptanması ile karar verilmektedir. Bir
cm'den büyük polipler malign dönüşüm riskinden dolayı
kolesistektomi ile tedavi edilirken; 1 cm'den küçük polipler
klinik ve tekrarlayan USG ile takip edilir. USG'nin yanlış
pozitif (%6-43) oranlarından dolayı, standart dışı tedavi
uygulanma olasılığı da literatürde vurgulanmaktadır
8.
Ayırım için endoskopik USG (EUS), bilgisayarlı tomografi
ve PET'den faydalanabileceği belirtilmektedir
9. Yapılan
bazı çalışmalarda EUS inceleme ile yüksek frekanslarda (7,5-
12 MHz) daha nitelikli görüntü (saplı ya da sapsız oluşu,
yüzey özellikleri, mikrokistlerin varlığı, ekojenite) sağladığından,
gerçek histolojik bulgular ile belirgin korelasyon
saptanmıştır. Bu özellikleri normal USG ile saptamak oldukça
güçtür. Belirgin olmayan safra kesesi lezyonlarında,
malignite potansiyelini saptamada EUS'nin standart tetkik
olduğu vurgulanmıştır
9,10.
EUS ile yapılan bir çalışmada neoplastik lezyonların
(adenom ve karsinom) tespiti açısından, 1cm' den küçük
polipoid lezyonlarda %50, 1 cm'den büyük polipoid lezyonlarda
ise %88,3 oranında histopatoloji ile uyumlu bulgular
tespit dilmiş11. Sunmuş olduğumuz olgu klinik semptom
veren safra kesesi polipi olgusuydu. Literatürde belirtilen risk
faktörleri açısından ( hastanın 50 yaşında olması ve polipin
çapının 1cm olması) sınırda vaka olmasından dolayı tartışma
için iyi bir örnek teşkil etmekteydi. Hastada klinik olarak
semptom varlığından dolayı operasyon kararı kolay alınmış
oldu. Klinik semptom olmaması durumunda da USG bulgularına
dayanarak operasyon kararı alınmış olacaktı. Hastaya
başarılı bir şekilde laparoskopik kolesistektomi uygulandı.
Literatürde de belirtildiği gibi USG bulgularının şüpheli
olmaması durumunda da hastaya ayrıntılı bilgi verilerek
ameliyat kararının ona göre alınmasının daha uygun olacağı
kanaatindeyiz. Genel olarak, polipin 1 cm'den büyük olması
ve 50 yaş üzeri olmak malignite için en önemli risk faktörleri
olarak kabul edilmektedir. Birlikte taş olması ve tek polip
olması diğer önemli risk faktörleridir6,12. Safra kesesi
polipi olan ve cerrahi düşünülen hastalarda bu özellikler göz
önünde bulundurulmalıdır. Özellikle semptomatik hastaların
kolesistektomiden fayda görmeleri cerrahi için diğer
endikasyonu oluşturmaktadır. Laparoskopik kolesistektomi
halen cerrahi tedavi seçeneği olarak devam etmekle birlikte,
malignite ihtimali olan 2 cm'den büyük poliplerde trokar yeri
yayılımını önlemek için açık cerrahi ve frozen inceleme
tavsiye edilmektedir13. Özellikle taşla birlikte olmayan
1cm'den küçük multipl poliplerin benign olduğu, malign
dönüşüm riskinin çok düşük olduğu ve bu nedenlerden dolayı
bu tür vakaların 3-6 aylık periyotlarla USG ile takibi önerilmektedir8,14.
Ultrasonografik incelemede safra kesesi adenomyomu
malign polipler ile karışabileceğinden ayırıcı tanıda akla
gelmelidir.