İskemik inmelerin en önemli nedeni aterotrombotik olaylardır. Ateroskleroz; büyük ve orta çaplı arterleri tutan endotelyal disfonksiyon ve damar duvarı intima tabakasında lipid ve inflamatuar hücre birikimi ile karakterize, kompleks bir fenomendir. Dolaşımdaki monositler damar duvarına göç etmekte ve endotelyal hasara yol açabilecek çok sayıda sitokin ve büyüme faktörünün salınımına yol açmaktadır. Endotel hasarlanması sonucunda inflamatuar süreç aktif hale gelmektedir
1-4. Ateroskleroz inflamatuar bir hastalık olup sistemik inflamasyonun, ateroskleroz gelişiminin her safhasında rol oynadığı ispatlanmıştır.
Adipoz doku tarafından salgılanan ve birçok işlevi son yıllarda anlaşılmaya başlanan, fizyolojik olarak aktif polipeptidlerden biri olan adiponektin son zamanlarda adından sıkça söz ettiren bir adipositokin olmuş ve üzerinde çalışılmaya başlanmıştır.
Adipositlerin sadece yağ depolayan basit dokular olmayıp aynı zamanda enerji ve homeastazın kontrolü için metabolik ve inflamatuar sinyallerde önemli bir anahtar rol oynadığı saptanmıştır5. Yağ hücrelerinin dolaşıma adipositokinler olarak adlandırılan çeşitli bioaktif proteinler salgıladığı ortaya konulmuştur. Kollajen benzeri aktif bir polipeptid olan adiponektin sadece beyaz yağ dokudan adiposit diferansiyasyonu boyunca sentezlenmektedir6-8.
Deneysel çalışmalarda, adiponektinin potansiyel anti-aterojenik ve anti-inflamatuar özellikleri olduğunu belirlenmiştir9,10. İnsan aort endotel hücrelerinde yapılan çalışmalarda vasküler inflamatuar cevabı düzenleyen adhezyon moleküllerinde adiponektinin doz bağımlı bir azalmaya yol açtığı gösterilmiştir9.
Adiponektin ve iskemik inme arasındaki ilişkiyi araştıran çalışma yok denecek kadar azdır. İskemik inme oluşumunda rolü olan diğer risk faktörleri çeşitli çalışmalarda doğrulanmış, ancak “adiponektin muhtemel bir bağımsız bir risk faktörü olabilir mi?” sorusu fazla irdelenmemiştir.
Adiponektinin aterosklerotik ajanlara karşı anti-inflamatuar etkisiyle koruyucu rol oynayabileceği bazı deneysel hayvan modellerinde gösterilmiştir11. Matsuda ve ark.12 adiponektin eksikliği olan farelerin arter duvarında kateterle hasar oluşturduklarında, bu farelerin damar düz kas hücrelerinin prolifere olarak neointimal kalınlaşmaya neden olduklarını göstermişlerdir. Yine aynı farelere adiponektin sunan adenovirüsler eklendiğinde hasarlı arter duvarındaki neointimal prolifersayonun düzeldiğini belirtmişlerdir. Okamato ve ark.'nın13 yaptığı diğer bir deneysel çalışmada ise aterosklerotik adiponektin defisitli (APN-KO) farelerine adiponektin sunan adenovirüs eklendiğinde, APN-KO farelerinde artmış serum adiponektin düzeylerinin aterosklerotik lezyonların progresyonunu belirgin bir şekilde azalttığını göstermişlerdir. Hotta ve ark.14 serum adiponektin seviyesinin, koroner arter hastalığı olan diabetiklerde, koroner arter hastalığı olmayan diabetiklerden daha düşük olduğunu göstermişlerdir. Yine bu çalışmada serum adiponektin konsantrasyonlarının, serum glikozu, insülin ve trigliserid düzeyleri ile negatif korelasyon gösterdiği bildirilmiştir. Serum HDL kolestrol düzeyleri ile ise pozitif korelasyon gösterdiği belirlenmiştir.
Literatürde, iskemik inmeli hastalarda serum adiponektin düzeyini ölçen çalışmalar son derece sınırlı olup sonuçlar arasında bir uyum yoktur. Matsumoto ve ark.'nın15 iskemik serebrovasküler hastalık ile adiponektin arasındaki ilişkiyi araştıran vaka-kontrol çalışmasında adiponektin düzeyi en düşük olan grup ile en yüksek olan grup arasında, inme riski açısından bir anlamlılık saptanmamıştır. Bu iki hasta grubundan bozulmuş glikoz metabolizması olan hastalar, diabetik ve metabolik sendromlu hastalar dışlandıktan sonra bile sonuçlar değişmemiştir. Chen ve ark.'nın16 yaptıkları vaka-kontrol çalışmasında iskemik inmeli diabetik hasta grubunda serum adiponektin seviyesi, iskemik inme olmayan diabetik hasta grubuna göre anlamlı düzeyde düşük bulunmuştur. Yamamoto ve ark.'nın17 yaptığı bir çalışmada ise; serum adiponektin seviyesinin açlık kan şekeri, insülin, insülin direnci, total kolestrol, LDL-kolestrol, trigliseridler ve ürik asit ile negatif korelasyon gösterdiği bildirilmiştir. Serum adiponektin seviyesinin HDL-kolestrol ile ise pozitif korelasyon gösterdiği saptanmıştır.
Biz bu çalışmada serum adiponektin seviyesine baktığımız 50 hasta ile 30 sağlıklı kontrol grubu arasında adiponektin seviyeleri arasında istatiksel olarak anlamlı bir farklılık saptamadık (p>0.05). Nondiabetik hastalarda ortalama serum adiponektin seviyesi diabetik olan gruba göre yüksek olmasına rağmen aradaki bu fark, istatiksel olarak anlamlı değildi (p>0.05). Bu sonuçlar Matsumoto ve ark.'nın15 iskemik inmeli hastalarda yaptıkları çalışma ile uyumluydu. Fakat Chen ve ark.'nın16 yaptıkları çalışmanın sonuçları ile uyumsuzdu.
İskemik hasarlı beyin dokusunda, iskemik alan büyüklüğü ile serum adiponektin seviyesi arasındaki ilişkiyi gösteren herhangi bir literatür bilgisi mevcut değildi. Yaptığımız bu çalışmada, nöroradyolojik olarak küçük infarkt alanı olan diabetik hastalar ile nondiabetik hastalar arasında ve büyük infarkt alanı olan diabetik hastalar ile nondiabetik hastalar arasında serum adiponektin seviyeleri açısından istatiksel olarak anlamlı bir farklılık yoktu (p>0.05). Yine bizim çalışmamızda, küçük infarkt alanı olan diabetik hastalar ile büyük infarkt alanı olan nondiabetik hastalar arasında, serum adiponektin seviyeleri açısından anlamlı bir istatiksel ilişki yoktu (p>0.05). Bu durum; iskemik serebrovasküler hastalıkta iskemik alan büyüklüğünde benzer etyopatogenez sorumlu olduğu için serum adiponektin seviyesinin değişmeyebileceği yönünde bir bilgi sağlamaktadır.
Hasta grubunda serum adiponektin seviyesi ile açlık kan şekeri, insülin direnci, insülin ve HbA1c arasında negatif korelasyon vardı fakat bu istatiksel olarak anlamlı değildi (p>0.05). Yine bu grubta adi-ponektin ile total kolestrol, LDL-kolestrol, trigliserid ve HDL-kolestrol arasında korelasyon saptanmadı.
Bu çalışmada, adiponektinin akut iskemik inmeli hastalarda serum seviyelerinin normal kontrollere göre farklı olmadığı ortaya çıktı. Bu da iskemik inmede, adiponektin molekülünün etkili bir rol oynamadığı kanaatini oluşturdu. Literatür araştırmalarımıza göre, bu konuda yapılmış çalışmalar son derece sınırlı olup, araştırma sonuçları arasında bir görüş birliği bulunmamaktadır. Anti-inflamatuar ve anti-aterojenik özelliği bir çok çalışma ile gösterilmiş olan adiponektinin, en önemli nedeni aterotrombotik olaylar olan akut iskemik inmedeki etkinliğinin, daha geniş hasta gruplarında farklı çalışmalar ile ortaya konulması gerektiğini düşünmekteyiz.