[ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]
Fırat Tıp Dergisi
2012, Cilt 17, Sayı 1, Sayfa(lar) 036-039
[ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
Cerrahi Teknik Seçiminin Tonsillektomi Sonrası Kanama Olasılığı Üzerine Etkisi
Zeliha KAPUSUZ1, Öner SAKALLIOĞLU2, Yeşim GÖÇMEN3, Levent SAYDAM1
1Bozok Üniversitesi, Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı, Yozgat, Türkiye
2Elazığ Eğitim Araştırma Hastanesi, Kulak Burun Boğaz Kliniği, Elazığ, Türkiye
3Bozok Üniversitesi, Biyokimya Anabilim Dalı, Yozgat, Türkiye
Anahtar Kelimeler: Tonsillektomi, Kanama, Komplikasyonlar, Tonsillectomy, Hemorrhage, Complications
Özet
Amaç: Tonsillektomi hastalarında bipolar koter ve klasik künt diseksiyon kullanımı sonrası, genel anestezi altında kontrolü gereken kanama oranlarını araştırmak.

Gereç ve Yöntem: Ocak 2008 ve şubat 2010 tarihleri arasında tonsillektomi yapılan 397 hasta retrospektif olarak değerlendirildi. Operasyon sonrasında genel anestezi altında müdahale gerektiren kanamalı olgular tespit edildi. İki farklı yöntemle yapılan tonsillektomi sonrası genel anestezi altında kontrolü gereken kanama oranları karşılaştırıldı. İstatiksel değerlendirme Ki-kare testi kullanılarak yapıldı.

Bulgular: Hastaların 222 (%55,9)'si erkek, 175 (%44,1)'i kadındı. Vakaların 59 (%14,8)'u 16 yaş üzerinde, 338 (85,2)'i 16 yaş altında idi. Yüzseksensekiz (%47,3) hastaya bipolar koter, 209 (%52,7) hastaya da künt diseksiyonla tonsillektomi yapıldı. Bipolar koterle tonsillektomi yapılan hastaların birinde (% 0,5) operasyon sonrası genel anestezi altında kanama kontrolüne gerek duyuldu. Klasik künt diseksiyonla tonsillektomi yapılan 7 (%3,3) hastada genel anestezi altında kanamaya müdahale yapıldı. Bu hastalardan dördünde (%50) postoperatif ilk gün de, diğer 4 (%50) hasta ise 7-14 günler arasında kanama ile karşılaşılmıştı. Genel anestezi altında müdahale edilen hastaların hepside 16 yaş altındaydı. İstatistiksel olarak bipolar koter ile künt diseksiyonla yapılan tonsillektomi sonrası genel anestezi altında kanamaya müdahale oranları arası anlamlı bir fark bulunamadı.

Sonuç: Çalışmamızda tonsillektomi sonrası genel anestezi altında müdahale açısından klasik künt diseksiyonla bipolar koterle diseksiyon arasında bir fark izlenmemiştir.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Giriş
    Tonsillektomi, Kulak Burun Boğaz uzmanları tarafından sık yapılan cerrahi müdahalelerden biridir. Kronik rekürren tonsillit, obstrüktif uyku apne sendromu ve peritonsiller apse en yaygın endikasyonlarındandır1. Tonsillektomi komplikasyonları arasında anesteziye bağlı gelişen komplikasyonlar, çeşitli ilaç reaksiyonları, karotid arter zedelenmesi, kanama, dehidratasyon, tonsillektomi bölgesi enfeksiyonu sayılabilir2. Bu komplikasyonlar arasında en önemlilerinden biri özellikle pediatrik yaş grubunda yaşamı tehdit eden boyutlara varabilmesi nedeniyle postoperatif kanamadır. Literatür gözden geçirildiğinde kanama oranlarının % 0-6.1 arasında bildirildiği görülmektedir3.

    Postoperatif kanama gelişmesini birçok faktörün etkilediği bildirilmektedir; bunların arasında yetersiz sıvı alımı, analjezik ve kortikositeroid kullanımı, yaş, cinsiyet, anestezi tipi, operasyon tekniği sayılabilir4-6. Tonsillektomide geleneksel tonsillektomi yöntemleri yanında yeni yöntemlerde kullanılmaktadır7. Bu çalışmada da iki farklı teknikle tonsillektomi yapılan hastaların genel anestezi altında müdahale gerektiren postoperatif kanama oranları karşılaştırıldı.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Materyal ve Metot
    Çalışmamızda 01.01.2008 ve 28.02.2010 tarihleri arasında tonsillektomi yapılan 397 hastanın kayıtları retrospektif olarak değerlendirildi. Hastalara operasyon öncesi tam kan sayımı, protrombin zamanı (PTZ), aktive parsiyel tromboplastin zamanı (aPTZ), kan grubu tayini yapıldı. Hemoglobin düzeyi 10 un altında olan ve kanama parametrelerinde bozukluk olan hastalar çalışma dışı bırakıldı. Hastalara ameliyat öncesinde antibiyoterapi (Ameliyat başlamadan ½-1 saat önce, intravenöz ya da intramusküler yoldan yetişkinlerde 1 gram çocuklarda 25-50 mg/kg'lık doz Sefazolin sodyum) uygulandı. Dehidrate olarak değerlendirilen hastalara operasyona alınmadan önce IV sıvı replasmanı yapıldı. Rastgele seçilen hastalara genel anestezi altında bipolar koterle ya da künt diseksiyonla tonsillektomi uygulandı. Klasik yöntemle yapılan ameliyatlarda oluşan kanama bağlama yöntemi kullanılarak kontrol edildi. Postoperatif olarak antibiyoterapi (erişkinlerde 12 saat arayla 500 mg, çocuklarda da 12 saat aralıklarla 15 mg/kg dozda 7 gün) ve rutin analjezi uygulaması (paresetomol şurup, Çocuklarda 3-4 defa 3 ay-1 yaş arasında ½ ölçek (60 mg) 1-4 yaş arasında 1 ölçek (120 mg) 4-8 yaş arasında 1.5-2 ölçek (180-240 mg) 8-12 yaş arasında 2 ölçek (240 mg),erişkinlerde de günde 3-4 defa 3 ölçek (360 mg) 7 gün süreyle verildi) yapıldı. Her iki grupta da post operatif kanama ortaya çıkmaması için hastaların dikkat etmesi gerekli önerileri içeren önceden hazırlanmış broşürler verildi. Hastalar rastgele seçildiği için postoperatif yiyecek travması, enfeksiyon ve dehitratasyona uğrama riskleri eşitti.

    Postoperatif tonsil lojunda kanama nedeniyle başvuran hastalarda öncelikle tonsil lojundaki pıhtılar temizlendi ve soğuk su ile gargara, pantokain-adrenalin emdirilmiş pamuk kullanılarak tampon yapılması gibi önlemlere başvuruldu. Bu uygulamalara rağmen kanaması devam eden hastalara genel anestezi altında müdahale edildi. Kanama ile gelen hastaların epikrizleri değerlendirildiğinde de verilen broşürlere uygun olarak yiyecek aldıkları yazıyordu. Hiç bir hastaya dehitratasyon ve enfeksiyon açısından ek bir tedavi verilmesi gerekmedi. Hastalara post op verilen tedaviler her iki grupta da aynıydı.

    İki farklı yöntemle tonsillektomi yapılan hastaların genel anestezi altında kontrol gerektiren kanama oranları Ki-kare testi kullanılarak karşılaştırıldı. Hastalara müdahale edildikten sonra 1 gün hastanede yatırılarak izlendi.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Bulgular
    Tonsillektomi yapılan toplam 397 hastanın 222 (%55.9)'si erkek, 175 (%44.1)'i kadın (Tablo 1) ve 59 (%14.8)'u 16 yaş üzerinde 338 (85.2)'i 16 yaş altındaydı (Tablo 2). Yüzseksensekiz (%47.3) hastada da bipolar koter tonsillektomi yapılırken 209(%52.7) hastaya da künt diseksiyonla tonsillektomi yapıldı. Operasyon sırasında ölçüm yapılmamış olmakla beraber total kanama miktarının koterle tonsillektomide diğer tekniğe oranla belirgin olarak daha az olduğu gözlemlendi. Bipolar koterle tonsillektomi yapılan hastaların birinde, künt diseksiyonla tonsillektomi yapılan hastaların ise yedisinde postoperatif dönemde genel anestezi altında kanama kontrolüne gerek duyuldu. Kanama kontrolüne gerek duyulan sekiz hastadan dördü(%50) postoperatif ilk gün de kanamıştı (Tablo 3). İlk günde kanama ile başvuran 4 olgu ‘'primer'', diğer olgular ise sekonder kanamalar olarak sınıflandı. Künt diseksiyonla opere edilen grup daha kısa sürede normal günlük yaşama dönerken ve ağrı daha azdı. Hastaların hiçbirinde kan transfüzyonuna gerek duyulmadı. Kanama kontrolü sonrasında ortalama 1 gün hastanede kalış saptandı. Hastalara müdahale edildikten sonra 1 gün hastanede yatırılarak izlendi.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 1: Tonsillektomi yapıların hastaların cinsiyetine göre dağılımı


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 2: Tonsillektomi yapıların hastaların16 yaş üstü ve altında dağılımı


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 3: Tonsillektomi sonu kanama olan hastaların yaş ve kanama zamanına göre dağılımı

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Tartışma
    Tonsillektomi ilk uygulanmaya başlandığından bu yana zaman içinde, farklı teknikler ortaya çıkmış olup ve gelişen teknoloji ile birlikte pek çok yeni cihaz bu cerrahi girişimlerde kullanılmaya başlanmıştır. Tonsillektomi yöntemleri arasında; soğuk diseksiyon tekniği, elektrocerrahi teknikleri (monopolar ve bipolar koter), hormonik skalpel tekniği, argon plazma koagülasyon tekniği, CO2 ve KPT-532 lazer teknikleri vardır. Monopolar koter uygulamasında akımı veren uç cerrahın elinde bulunan enstrüman, alan uç ise vücuda yapıştırılan plaktır. Bipolar koterde ise bu olay cerrahın elindeki enstrümanın iki ucu arasında gerçekleşir. Böylece bipolar koter uygulamasında çevre doku hasarı daha az görülür8. Hormonik skalpel tekniğinde ise kesmek ve koagüle etmek için yüksek frekansta ultrasonik titreşimlerle ortaya çıkarılan mekanik enerji ve ısı kullanılmaktadır. Ortaya çıkan ısı 50-100 santigrat derece arasındadır. Argon plazma koagülasyon tekniğinde yüksek frekansta akım, iyonize iletken argon gazı ile hedef dokuya uygulanmaktadır9.

    Parsiyel ya da subtotal tonsillektomi teknikleri (tonsillotomi) ise; giyotin (sluder) tekniği, kriyojenik tonsilletomi tekniği, lazer tonsillotomi tekniği, bipolar elektrocerrahi ile tonsillotomi tekniğidir. Kriyojenik tonsilletomi tekniğinde sıvı nitrojenin tonsil içine bir prob yardımıyla verilmesi şeklinde uygulanır7. Tonsillotomi tekniklerin önemli avantajı tonsil kapsülünün korunmasından dolayı farengeal kasların direk travmaya, sekresyon temasına ve inflamasyona maruz kalmasıdır. Tonsil redüksiyon yöntemleri ise; ablasyon ve koblasyondur.

    Tüm bu tekniklerin geliştirilmesindeki ortak amaç tonsillektomiye bağlı morbiditenin ve komplikasyonların azaltılmasıdır10. Postoperatif kanama tonsilektomi sonrasında en önemli lokal komplikasyonlardan biridir. Yapılan çalışmalara göre %0- %6 arasında değişen oranlarda karşılaşıldığı bildirilmektedir2,3. Primer kanamalar operasyondan sonraki ilk 24 saat de görülen ve daha tehlikeli olduğu bildirilen kanamalardır11. Sekonder kanamalar ise postoperatif ilk 24 saatten sonra görülmektedir12. Primer kanamalar cerrahi teknikle daha fazla ilgili iken sekonder kanamalar katı yiyecek travmalardan, tonsil yatağı enfeksiyonlarından, post operatif nonsteroidal antienflamatuar kullanımından ya da idiopatik sebeplerden kaynaklanır13-15. Küçük çocuklarda her iki kanama da hayatı tehdit edebildiğinden erken tedbir alınması gerekmektedir12. Primer kanamalar cerrahi teknikle daha fazla ilgili olduğundan kontrolünde cerrahi teknik önem taşımaktadır.

    Post operatif kanamayı ve diğer komplikasyonları azaltmak açısından farklı tonsillektomi yöntemleri önerilmektedir. Künt diseksiyonla soğuk tonsillektomi yıllardır uygulanmakta olan temel tekniktir. Zaman içinde çok farklı enstrümanların kullanıldığı yeni tonsillektomi yöntemleri geliştirilmiştir. Bu enstrümanlar arasında makas, raspa, hidrojet monopolar veya bipolar koter, bipolar koter makas, KTP/holmium laser, CO2 lazer, koagulatör aspiratör, argon plasma, ultrasonik bıçak koblasyon sayılabilir.

    Çalışmamızda iki farklı tonsillektomi tekniği en hayati komplikasyon olan postoperatif kanama riski açısından karşılaştırılarak hangisinin daha az risk taşıdığı araştırıldı. Bu konuyla ilgili Shah ve ark.16 tarafından yapılan prospektif çalışmada bipolar koter tonsillektomi sonrası kanama açısından değerlendirilen değişik yaş ve cinsiyetteki 246 hastada bipolar koterin diğer yöntemlerle kıyaslandığında daha riskli olmadığı ve bunun yanı sıra pediyatrik olgularda önemli olan peroperatif kanama miktarında da anlamlı azalma sağladığı tespit edildi. D'Agostino ve ark.17 künt diseksiyon ve bipolar diseksiyon tekniklerini operasyon süresi, intraoperatif-postoperatif kanama ve ağrı açısından karşılaştırdıkları çalışmalarında operasyon süresi bipolar tonsillektomide istatistiksel açıdan anlamlı olarak azalmışken postoperatif ağrı yakınması açısından gruplar arasında anlamlı bir farklılık bulunamadı. Post operatif kanama açısından da iki grup arasında anlamlı bir farklılık yoktu. Bir diğer çalışmada pediatrik hastalarda bipolar diyatermi ve künt diseksiyon teknikleri operasyon süresi, peroperatif kan kaybı, operasyon sonrası ağrı, normal diyete geçiş süresi, aktivite seviyesi ve komplikasyonlar açısından karşılaştırıldı. Bu çalışmada komplikasyonlar açısından iki grup arasında anlamlı bir farklılık olmadığı bildirilmiştir18. Shah ve ark.19 yaptığı çalışmada bipolar koterle tonsillektomi ve künt diseksiyon karşılaştırılmış ve, bipolar koterle tonsillektominin diğer yönteme oranla daha fazla risk taşımadığı gösterilmiştir. Bizim çalışmamızda koterle ya da künt diseksiyon tekniğiyle opere edilen 397 hasta postoperatif kanama riski açısından değerlendirildi. Post operatif kanama ortaya çıkan 8 hastadan 1 tanesi bipolar koterle opere edilmişti. Bu olguda kanama postoperatif 1. gün ortaya çıktı. Künt diseksiyon uygulanan diğer 7 kanama olgusundan 3 ü ilk günde ortaya çıktı yani primer kanamaydı. O'Leary ve ark.20 yaptıkları prospektif bir çalışmada tonsillektomide soğuk diseksiyon ve diyatermi teknikleri post operatif kanama açısından karşılaştırıldı. Anlamlı farklılık tespit edilmedi.

    Buna karşın bipolar koter ve soğuk diseksiyon yöntemini karşılaştırılan istatiksel olarak anlamlı fark olmasa da tespit edilen kanamaların elekrokoterle diseke edilen grupta geliştiği rapor edilen çalışmalarda vardır21. Diğer bir çalışmada da soğuk diseksiyonla bipolar koter diseksiyon yöntemi arasında post operatif kanama açısından anlamlı farklılık olmadığı ancak sekonder hemoraji oranlarının bipolar koterde anlamlı olarak yüksek bulunduğu belirtilmektedir22. Bizim çalışmamızda bunun aksine sekonder kanama olguları künt diseksiyon grubunda görülmüştür. Çalışmamızda ele aldığımız olgularda literatürle uyumlu oranda gelişen postoperatif kanama komplikasyonunun gerek koter gerekse de künt diseksiyon kullanılan gruplarda görülme oranları arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir fark bulunmamıştır. Bu sonuç kanama riskindeki artışın en azından incelenen bu iki farklı teknikten ziyade diğer risk faktörlerine bağlı olabileceğini düşündürmektedir.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Kaynaklar

    1) Szeremeta W, Novelly NJ, Benninger M. Postoperative bleeding in tonsillectomy patients. Ear Nose Throat J 1996; 75: 373-376.

    2) Tosun F, Karapınar U. Complıcations of tonsillectomy and adenoidectomy. Turkiye Klinikleri J Surg Med Sci 2005; 1: 26-29.

    3) Carmody D, Vamadevan T, Cooper SM. Post tonsillectomy haemorrhage. J Laryngol Otol 1982; 96: 635-638.

    4) Tisch M, Bruder M, Maier H. Risk of postoperative hemorrhage in tonsillectomy. A comparison between general anesthesia and local anesthesia. HNO 2002; 50: 230-232.

    5) Windfuhr JP, Chen YS, Remmert S. Hemorrhage following tonsillectomy and adenoidectomy in 15,218 patients. Otolaryngol Head Neck Surg 2005; 132: 281-286.

    6) Schmidt H, Schmiz A, Stasche N, et al. Surgically managed postoperative hemorrhage after tonsillectomy. Laryngorhinootologie 1996; 75: 447-454.

    7) Birkent H, Akçam M.T. Tonsillektomi ve Adenoidektomi: Geleneksel ve Yeni Teknikler. Turkiye Klinikleri J Surg Med Sci 2005; 1: 16-25.

    8) Sargi Z, Younis RT. Tonsillectomy and adenoidectomy techniques: past, present and future. ORL J Otorhinolaryngol Relat Spec 2007; 69: 331-335.

    9) Mehmet Ada Sy. Tonsillektomi Ve Adenoidektomi Yöntemleri. In: Kaya S, Ed.Tonsil. Ankara: Bilimsel Tıp Kitapevi, 2005: 230-245.

    10) Coşkun H.H. Adeno-Tonsil Hastalıklarının Cerrahi Tedavisi. Turkiye Klinikleri J Pediatr Sci Pediatrik Bilimler Dergisi (Özel) 2007; 3: 82-87.

    11) Randall DA, Hoffer. Complications oftonsillectomy and adenoidectomy. Otolaryngol Head Neck Surg 1998; 118: 61- 68.

    12) Windfuhr JP. Lethal post-tonsillectomy hemorrhage. Auris Nasus Larynx 2003; 30: 391-396.

    13) Kristensen S, Tveteras K. Post-tonsillectomy haemorrhage: a retrospective study of 1150 operations. Clin Otolaryngol 1984; 9: 347-350.

    14) Rasmussen N. Complications of tonsillectomy and adenoidectomy. Otolaryngol Clin North Am 1987; 20: 383-390.

    15) Conley SF, Ellison MD. Avoidance of primary post-tonsillectomy hemorrhage in a teaching program. Arch Otolaryngol Head Neck Surg 1999; 125: 330-333.

    16) Shah SA, Ghani R. Frequency of post-tonsillectomy haemorrhage following tonsillectomy with bipolar diathermy--an experience at Ayub Teaching Hospital, Abbottabad. J Ayub Med Coll Abbottabad 2004; 16: 38-39.

    17) D'Agostino R, Tarantino V, Calevo MG. Blunt dissection versus electronic molecular resonance bipolar dissection for tonsillectomy: operative time and intraoperative and postoperative bleeding and pain. Int J Pediatr Otorhinolaryngol 2008; 72: 1077-1084.

    18) Hesham A.Bipolar diathermy versus cold dissection in pediatric tonsillectomy. Int J Pediatr Otorhinolaryngol 2009; 73: 793-795.

    19) Shah SA, Ghani R. Evaluation of safety of bipolar diathermy tonsillectomy. J Ayub Med Coll Abbottabad 2007; 19: 94-97.

    20) O'Leary S, Vorrath J. Postoperative bleeding after diathermy and dissection tonsillectomy. Laryngoscope 2005; 115: 591-594.

    21) Haddow K, Montague ML, Hussain SS. Post-tonsillectomy haemorrhage: a prospective, randomized, controlled clinical trial of cold dissection versus bipolar diathermy dissection. J Laryngol Otol 2006; 120: 450-454.

    22) Lee MS, Montague ML, Hussain SS. Post-tonsillectomy hemorrhage: cold versus hot dissection. Otolaryngol Head Neck Surg 2004; 131: 833.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • [ Başa Dön ] [ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
    [ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]