[ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]
Fırat Tıp Dergisi
2012, Cilt 17, Sayı 1, Sayfa(lar) 057-059
[ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
Spinal Anestezi Altında Yapılan Açık Prostatektomi Sonrası Gelişen Postoperatif Deliryum: Olgu Sunumu
Meltem AYDOĞMUŞ, Barış TÜKENMEZ
Van Eğitim Araştırma Hastanesi, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Kliniği, Van, Türkiye
Anahtar Kelimeler: Deliryum, Spinal anestezi, Prostatektomi, Delirium, Spinal anesthesia, Prostatectomy
Özet
Post-operatif deliryum, vasküler ve ortopedik cerrahi gibi uzun süren prosedürler sonrasında yüksek insidansta görülür. Yüksek mortalite ve morbidite ile birlikte fonksiyonel iyileşmede gecikmeye neden olur. Deliryum için yaş, post-operatif ağrı ve uyku problemleri en önemli risk faktörleridir. Bu nedenli post-operatif analjezinin iyi düzenlenmesi ve uyku bozukluğunu düzeltilmesi deliryumun önlenmesine yardımcıdır. Genel anesteziye karşın intra-operatif rejyonel anestezinin post-operatif deliryum yapma olasılığının daha düşük olduğu önerilse de bu kesin değildir. Huzursuzluk, algılama bozukluğu ve ajitasyon benzeri semptomların kontrolünde haloperidol, droperidol gibi nöroleptikler ve benzodiazepinler kulanılmaktadır. Biz bu olguda spinal anestezi altında yapılan açık prostatektomi ve sistolitotomi sonrası gelişen post-operatif deliryumu tartışmayı amaçladık.
  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Olgu Sunusu
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Giriş
    Bedford, 1955 yılında ameliyat sonrası demans gelişen 120 yaşlı hasta rapor etmiştir. Akut postoperatif psikoz 16. yüzyıl gibi erken dönemde tanımlanmakla birlikte, ilk 1819 yılında belgelenmiştir. Geçtiğimiz yüzyıl boyunca, akut konfüzyonel durum, akut beyin sendromu, mental fonksiyon bozukluğu gibi birçok isimle eşanlamlı kullanıldı Deliryum, yaşlı cerrahi hastalarda en sık görülen nörolojik komplikasyondur, önlenmesi anestezi kalitesi açısından önemlidir. Yüksek mortalite ve morbidite ile birliktedir. Fonksiyonel iyileşmede gecikmeye neden olur. Hastanede kalma süresini uzatır ve maliyeti artırır1. Biz bu olguda spinal anestezi ile yapılan açık prostotektomi ve sistolitotomi sonrası gelişen post-operatif deliryumu tartışmayı amaçladık.
  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Olgu Sunusu
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Olgu Sunusu
    Atmış beş yaşında erkek hasta, üroloji kliniği tarafından benign prostat hipertrofisi (BPH) tanısı ile operasyona alındı. Preoperatif değerlendirmede kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) tanısı ve torakal kifoskolyozu olan hasta, göğüs hastalıkları tarafından konsülte edildi, solunum fonksiyon testi (SFT) yapılan hastaya orta derece obstrüktif ve restriktif bozukluk tanısı konuldu ve hastaya bronkodilatatör tedavi başlandı. Amerikan Anesteziyologlar Derneği’nin skorlamasına göre ASAIII olarak değerlendirildi ve bilgilendirilmiş olur alınmak kaydıyla operasyon için hazırlandı.

    Preoperatif laboratuar tetkikleri normal sınırlarda olan hasta, kan gazında pH 7.38, PaCO2 45 mmHg, PaO2 60 mmHg, HCO3 22 mEq/L, BE -1.4, SpO2 90 idi (Tablo 1). Operasyon odasına alınan hasta 3 kanallı EKG, periferik oksijen saturasyonu (SpO2) ve noninvaziv kan basıncı ile monitorize edildi. Operasyon öncesi TA 170/90 mmHg, nb 85/dk, SpO2 89 olan hastaya 3lt/dk O2 yüz maskesi ile verildi. Sol yan pozisyonda hastaya aseptik koşullar sağlandıktan sonra, L4-L5 aralığından 22 G spinal iğne ile girildi, 2,5 mL (12.5 mg) hiperbarik bupivakain verilerek spinal anestezi yapıldı. İntravenöz 1mg midazolam ile sedasyonu sağlandı. Duysal blok seviyesi pinpirik testi ile belirlendi ve seviye T6’da iken cerrahiye başlanan hastanın operasyonu 2 saat 20 dk sürdü. Hastaya intravenöz 500 mL %6 hidroksi etil nişasta, 1500 cc sodyum klorür %0.9, ile sıvı replasmanı yapıldı. Açık prostatektomi ve sistolitotomi yapılan hastada intra-operatif herhangi bir komplikasyon gelişmedi. Hemodinamik olarak stabil seyretti. Solunum sıkıntısı yaşanmadı. Derlenme odasında duysal blok L1’e ininceye kadar takip edilen hasta üroloji servisine gönderildi. Serviste göğüs hastalıkları kliniğinin önerisi ile bronkodilatatör tedaviye devam edildi. Postoperatif alınan kan gazında pH 7.36, PaCO2 47 mmHg, PaO2 64 mmHg, HCO3 25 mEq/L, BE -1.1, SpO2 89 idi (Tablo 1). Hastanın postoperatif elektrolit değerleri (sodyum, potasyum, kalsiyum ve klorür) normal sınırlarda bulundu. Yüz maskesi ile 3 lt/dk O2 verilmeye devam edildi.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 1: Hastanın kan gazı takip değerleri

    Post-operatif analjezi amacı ile spinal anestezi sona erdikten sonra intravenöz 4x500 mg parasetamol ve 1x20 mg tenoksikam kullanıldı. Serviste takip esnasında postoperatif 18. saat yoğun huzursuzluk, uykusuzluk, ajitasyon ve görsel hallusinasyonlar gelişen hastaya psikiyatri konsültasyonu yapıldı, deliryum tanısı konuldu. Hastaya kranial bilgisayarlı tomografi (BT) çekildi. Kranial BT’de seniliteye bağlı atrofi dışında patoloji saptanmadı. Tedavisinde 2x1 mg haloperidol damla oral ve 2x2.5 mg biperiden laktat intramuskuler uygulandı. 48 saat sonra semptomları gerileyen hasta 7 günlük servis takibi sonrası tam iyilik hali ile taburcu edildi.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Olgu Sunusu
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Tartışma
    Yaşlı hastaların cerrahi tedavisi için endikasyonları artmaktadır. Buna karşın, normal yaşlanma süreci ve hastalıkların neden olduğu değişiklikler, ameliyat sonrası dönemde komplikasyon gelişme olasılığını artırmaktadır. Cerrahi girişimler, yaşlı hastaların bilişsel fonksiyonlarında gerilemeye neden olur, ancak bu durum genellikle ameliyat sonrası 3-5. günlerde ameliyattan önceki düzeyine yaklaşmaktadır2.

    Geriyatrik populasyonda, kardiak ve non kardiak prosedürleri takiben en sık gelişen nörolojik komplikasyon olan deliryum, üst beyin fonksiyonlarının organik bir substrat tarafından global olarak bozulmasıdır. Vasküler ve ortopedik cerrahi gibi uzun süren cerrahi işlemler sonrasında insidansı daha sıktır. Postoperatif deliryum, hastalar için şiddetli huzursuzluk nedenidir, hastanede kalış süresini ve maliyeti artırır3-5. Bu geçici global bozukluğunun ayırt edici özellikleri, rahatsız bir uyku-uyanıklık döngüsü ile birlikte bilişsel durumda bozulma, bilinç değişikliği, değişmiş psikomotor aktivite düzeylerinin varlığıdır. Genellikle postoperatif ilk veya ikinci günde görülür, semptomlar özellikle geceleri daha kötüdür. Düşünce, algı ve bellek bozuklukları vardır. İllüzyon ve halüsinasyonlar görülür. Bu çoğu zaman hem görsel hem işitseldir. Hastalarda dağınık, tutarsız düşünme ve sanrılar görülebilir. Kısa dönem bellek bozulur. Hastalar genellikle zaman açısından dezoryantedirler. Bazen durum sessiz olabilir ve fark edilmeden geçer, bazen de depresyon ile karışabilmektedir. Deliryum sonrası ölüm oranı %20-30’dur1. Hastamızda servis takibinde ilk 18 saat O2 desteği almakla birlikte solunumsal, hemodinamik ve nörolojik açıdan stabil seyrederken, yoğun huzursuzluk, ajitasyon, anlamsız sözler sarfetme ve hiperaktivite ile birlikte görsel halüsinasyonlar görüldü. Nöroaxial anestezinin postoperatif kognitif disfonksiyon yapma olasılığının genel anesteziden daha düşük olduğu önerilse de, bu tartışmalıdır6. Yaşlı hastalarda total kalça replasmanı sonrası gelişen post-operatif kognitif fonksiyon bozukluğunu araştıran çalışmalarda seçilen anestezi yönteminin bozukluğunun deliryum insidansını ve türünü etkilemediği gösterilmiştir7,8. Biz bu hastada, obstrüktif ve restriktif akciğer hastalığı olması nedeni ile postoperatif gelişebilecek solunumsal problemler açısından rejyonel anestezinin daha güvenli olduğunu düşündük. İntra-operatif ek problem yaşanmayınca yoğun bakım ünitesinde takibine de ihtiyaç duymadık. Hastada spinal anesteziye bağlı gelişebilecek post-operatif bir komplikasyon da görülmedi.

    Cerrahi hastalarda, yaş, alkol kullanımı, düşük bazal bilişsel durum, ağır metabolik bozukluk, hipoksi, hipotansiyon ve cerrahi tipi gibi faktörler post-operatif deliryum katkıda bulunmaktadır. Anestezikler, özellikle antikolinerjik ilaçlar ve benzodiazepinlerin kullanımında deliryum riski artar5. Yaşlı hastalarda ürolojik cerrahiler sonrası gelişen deliryumu araştıran bir çalışmada, hastaların büyük bir kısmında intraoperatif hipotansiyon geliştiği ve daha önceden deliryum öyküsü olduğu gösterildi9. Morimoto ve ark.’nın10 yaptığı çalışmada ise post-operatif deliryum gelişiminde hasta faktörleri ile birlikte serebral O2 saturasyonu düşüklüğü yakın bağlantılı bulunmuştur. Hastanın yaşı, pre-operatif kana-hiroi test skorunun düşük olması ve pre-operatif düşük SpO2 seviyesi post-operative deliryum için en önemli risk faktörleri olarak bildirilmiştir. Echigoya ve ark.nın11 yaptığı bir çalışmada yaşlı hastalarda pre-operatif mevcut olan işitme kaybının, post-operatif deliryum için bir risk faktörü olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Chen ve ark.’ nın12 yaptığı, bening prostat hiperplazisi nedeni ile opere edilen yaşlı hastalarda post-operatif deliryum gelişimini etkileyen faktörleri araştıran bir çalışmada yaş, post-operatif ağrı ve uyku azlığı gibi klinik parametreler araştırılmış, çalışmaya alınan 198 hastadan 13’ünde (%6.5) post-operatif deliryum geliştiği gösterilmiştir. Bu çalışmada yaş, post-operatif ağrı ve uyku problemlerinin en önemli risk faktörü olduğu belirtilmiş, post-operatif analjezinin iyi düzenlenmesi ve uyku bozukluğunu düzeltilmesi ile deliryumun önlenebileceği önerilmiştir. Yine yapılan bir çalışmada femur boyun fraktürü nedeni ile opere edilen hastaların %62’sinde post-operatif deliryum geliştiği gösterilmiştir ki, tipik olarak bu hastaların büyük kısmı demans ve depresyonu olan hastalardı13. Bizim hastamızda post-operatif uygulanan analjezi dışında ek analjeziye ihtiyaç duyulmadı. Risk faktörlerinden ileri yaş, pre-operatif düşük SpO2 seviyesi ve sedasyon amacı ile kullandığımız intravenöz benzodiazepin mevcuttu. Operasyon sonrası hasta yakınlarından aldığımız anamnezden depresyon ve uyku bozukluğu olduğu bilgisi verildi. Hastanın demans öyküsü mevcut değildi.

    İlaç terapisi bu komplikasyonun tedavi ve önlenmesinde kompleks yaklaşımın bir parçasıdır. Huzursuzluk, algılama bozukluğu ve ajitasyon benzeri semptomların kontrolünde haloperidol, droperidol gibi nöroleptikler ve benzodiazepinler kulanılmaktadır. Bazı çalışmalarda başarılı bulunmasına karşın, risperidon benzeri atipik nöroleptiklerin postoperatif deliryum tedavisinde kullanımı ile ilgili çalışmalar henüz yeterli değildir2,3. Hastamıza verilen haloperidol semptomların gerilemesinde yeterli oldu.

    Post-operatif kognitif disfonksiyon patofizyolojisinin açıklanması için yeni çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır6. Biz özellikle pre-operatif hipoksi ve depresyonu olan geriyatrik hastaların post-operatif gelişebilecek deliryum için yakından takip edilmesinin gerekli olduğunu öngördük.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Olgu Sunusu
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Kaynaklar

    1) Parikh SS, Chung F. Postoperative delirium in the elderly. Anesth Analg 1995; 80: 1223-1232.

    2) Meral Ucuzal M, Akyolcu N. Yaşlı Hastalarda Ameliyat Sonrası Bilişsel Değişiklikler. Turkish Journal of Geriatrics 2008; 11: 119-127.

    3) Cavaliere F, D\'Ambrosio F, Volpe C, Masieri S. Postoperative delirium. Curr Drug Targets 2005; 6: 807-814.

    4) Sieber FE. Postoperative delirium in the elderly surgical patient. Anesthesiol Clin 2009; 27: 451-464.

    5) Sieber FE, Barnett SR. Preventing postoperative complications in the elderly. Anesthesiol Clin 2011; 29: 83-97.

    6) Wu CL, Hsu W, Richman JM, Raja SN. Postoperative cognitive function as an outcome of regional anesthesia and analgesia. Reg Anesth Pain Med 2004; 29: 257-268.

    7) Williams-Russo P, Sharrock NE, Mattis S, Szatrowski TP, Charlson ME. Cognitive effects after epidural vs general anesthesia in older adults. JAMA 1995; 274: 44-50.

    8) Bryson GL, Wyand A. Evidence-based clinical update: general anesthesia and the risk of delirium and postoperative cognitive dysfunction. Can J Anaesth 2006; 53: 669-677.

    9) Tognoni P, Simonato A, Robutti N et al. Preoperative risk factors for postoperative delirium (POD) after urological surgery in the elderly. Arch Gerontol Geriatr 2011; 52: 166-169.

    10) Morimoto Y, Yoshimura M, Utada K, Setoyama K, Matsumoto M, Sakabe T. Prediction of postoperative delirium after abdominal surgery in the elderly. J Anesth 2009; 23: 51-66.

    11) Echigoya Y, Kato H. Postoperative complications after femoral neck fracture in advanced elderly patients. Masui 2008; 57: 163-166.

    12) Chen ZY, Chen YH, Zhu HB, Yang SK. Clinical analysis of postoperative delirium in elderly patients with benign prostatic hyperplasia. Zhonghua Nan Ke Xue 2007; 13: 411-413.

    13) Olofsson B, Lundström M, Borssén B, Nyberg L, Gustafson Y. Delirium is associated with poor rehabilitation outcome in elderly patients treated for femoral neck fractures. Scand J Caring Sci 2005; 19: 119-127.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Olgu Sunusu
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • [ Başa Dön ] [ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
    [ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]