Teratomlar üç germ tabakasından (endoderm, mezoderm,
ektoderm) köken alan tümörlerdir. Matür teratomlar
tipik olarak fibröz veya miksoid stroma içerisinde
kas, kemik, kıkırdak, nöral doku, tiroid dokusu,
skuamöz epitelyum, bronş epiteli veya intestinal duvar
gibi çeşitli erişkin dokuları içerir. Böbrek teratom ve
diğer germ hücreli tümörler için yaygın yerleşim yerlerinden
biridir
1. Retroperitoneal bölgedeki germ hücre
tümörleri genellikle çocukluk çağında görülür
2.
Yetişkinlerde retroperitoneal yerleşimli primer teratomlar
nadir olarak rastlanır
3,4. Bu bölgedeki teratomlar
sıklıkla testis veya over kaynaklı germ hücre tümörlerine
ikincil olarak gelişir
5. Bu lezyonlar yetişkinlerde
en çok sol böbrek üst pol komşuluğunda görülür
3.
Olgumuzda sağ böbrek üst pol komşuluğundaydı.
Matür kistik teratomlar nadir olarak malignleşir.
Over kaynaklı lezyonlarda bu oran % 1-2'dir6. Tezel
ve arkadaşları literatürde 1935-1995 yılları arasında
malign transformasyon gösteren 10 olgu tanımlandığını
yayınladılar7. Yetişkinlerde retroperitoneal yerleşimli
teratomlarda % 25.8 oranında maligniteye rastlanabilir3. Retroperitoneal bölgedeki teratomlar genellikle
testis veya over kaynaklı germ hücre tümörlerine ikincil
olarak gelişir. Primer retroperitoneal teratomların
nasıl geliştiği henüz tam olarak açıklanabilmiş değildir.
Retroperitoneal lezyonlar klinik olarak çok belirti
vermeyeceği gibi ağrıya neden olabilir. Genellikle
büyük boyutlara ulaşıncaya kadar semptom vermeyebilir.
Rutin kontroller esnasında veya başka bir şikayetle
başvurduğunda tesadüfen saptanır. Hastayı doktora
götüren kitleye bağlı olarak ortaya çıkan ağrı, kusma,
kabızlık gibi yakınmalar bazen de intestinal veya üriner
obstrüksiyonlardır. Olgumuzda nonspesifik karın ağrısı
ve halsizlik şikayetleri vardı. Retroperitoneal lezyonu
olan hastalarda ayırıcı tanıda germ hücre tümörleri
akılda tutulmalı ve ameliyat öncesi dönemde buna
yönelik çalışmalar yapılmalıdır8.
Radyolojik görüntüleme yöntemleri sayesinde retroperitoneal
kitlenin köken aldığı organ, yayıldığı dokular,
kitlenin natürü, yerleşim yeri saptanabilir. Neoplastik
kitlelerde biyopsi ve patolojik inceleme kesin
tanının konulmasını sağlar.Tedavisi cerrahidir. Operasyon
laparaskopik ya da açık ameliyat şeklinde yapılabilir.
Bu olguda açık cerrahi tekniği uygulandı. Ameliyat
sonrası takiplerinde renal infarkt gelişen hasta konservatif
olarak tedavi edildi. Matür kistik teratomların
komplikasyonları arasında torsiyon, rüptür, enfeksiyon
ve kansere dönüşüm yeralır. En sık karşılaşılan komplikasyonu
torsiyondur. Torsiyon ve spontan rüptür
olgularda % 3-7 oranında görülür ve bunların da %
15'inde akut kimyasal peritonit oluşur9.
Sonuç olarak, retroperitoneal kitlelerin ayırıcı tanısında,
diğer yöntemlerle tanı konulamamış, atipik
yakınmaları olan olgularda teratomların akla getirilmesi
gerekir.