[ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]
Fırat Tıp Dergisi
2013, Cilt 18, Sayı 1, Sayfa(lar) 039-043
[ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
Santral Seröz Koryoretinopatinin Optik Koherens Tomografik Paternleri
Burak TURGUT, İrfan ERGEN
Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi, Göz Hastalıkları Anabilim Dalı, Elazığ, Türkiye
Anahtar Kelimeler: Santral seröz koryoretinopati, optik koherens tomografi, Bulgu, Patern, Central serous chorioretinopathy, optical coherence tomography, finding, pattern
Özet
Amaç: Santral seröz koryoretinopati (SSKR)'li hastalarda optik koherens tomografi (OKT) bulgu ve paternlerini saptamak.

Gereç ve Yöntem: Kliniğimiz retina biriminde klinik bulgu ve fundus floresan anjiyografi ile tanı konularak takip edilen 44 SSKR hastasının 44 gözüne ait OKT bulguları geriye dönük olarak incelendi.

Bulgular: Hastaların yaşları 20 ile 52 arasında değişmekte olup yaş ortalamaları 32.4 yıl idi. Hastaların 12'i (%24) kadın, 32'sı (%76) erkekti. OKT incelemelerinde 4 olguda (%9.09) sadece retina pigment epitel dekolmanı (RPED), 4 olguda (%9.09) makula içerisinde retina pigment epiteli (RPE) düzensizlikleri, 18 olguda (%40.09) seröz makula dekolmanı (SMD), 6 olguda (%13.63) SMD ile birlikte RPED, 10 olguda (%22.72) fırçamsı kenar paterni, 2 olguda (%4.54) çadır paterni ve 2 olguda (%4.54) kistoid makula ödemi ile birlikte SMD izlendi. Hiçbir gözde koroidal neovaskülarizasyona ait anjiyografi ve OKT bulgusu saptanmadı.

Sonuç: SSKR'li hastalarda akut ve kronik evrelere ait birçok tanımlayıcı OKT bulgu ve paterni izlenebilmektedir. OKT hem hastalığın tanısında hem de tedaviye cevabın öngörülmesi ve değerlendirilmesinde faydalı bilgiler verebilir.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Giriş
    Santral seröz koryoretinopati (SSKR) sıklıkla makular bölgede nörosensöriyal retina ve/veya retina pigment epitelinin (RPE) seröz dekolmanı ile karakterize ve 3 ile 5. dekadlar arasındaki erkeklerde görülen sık bir hastalıktır1. Hastalar santral görmede bulanıklık, metamorfopsi, mikropsi ve relatif skotom ile göz hekimine başvururlar. İyi seyirli ve kendini sınırlayan bir hastalık olarak bilinse de uzun süreli takiplerde olguların %30-50’sinde tekrarlamaktadır. Akut SSKR’de seröz makula dekolmanı (SMD)’nın kendiliğinden rezolüsyonu RPE değişiklikleri ile birlikte sıktır. Tekrarlayıcı veya kronik dekolman sıklıkla RPE atrofisi, makuler dejenerasyon, foveal atrofi ve sekonder koroidal neovaskülarizasyon ile sonuçlanan yaygın retina pigment epitelyopatisi (16%) ile birliktedir ve sonuçta kalıcı görme kaybına yol açabilir2.

    SSKR’nin kesin patogenezi bilinmese de, hastalığın fokal RPE defekti ve/veya koroidal lobüler iskemi, koroidal venöz konjesyon ve koroidal vasküler hiperpermabiliteye bağlı olabileceği düşünülmektedir35. Önceki çalışmalar SSKR’nin fizyolojik stres, A tipi kişilik, glukokortikoid tedavisi, Cushing sendromu gibi endojen hiperkortizolizm yapan hastalıklar, sistemik hipertansiyon ve gebelik ile ilişkili olduğunu göstermiştir. Bu nedenle serum glukokortikoid ve/veya katekolamin düzeylerinde artışın hastalığın patogenezinde rol oynadığı düşünülmektedir1,68.

    Çeşitli teorilerde RPE ve retinanın seröz dekolmanının sebebinin artmış koroid damar geçirgenliği olduğu öne sürüldüğünden fundus floresan anjiografi (FFA) SSKR hastalarında klasik sızıntı paternlerini göstermesi ile genellikle tanı koydurucudur1,4,68.

    Optik koherens tomografi (OKT), SSKR tanısında ve takibinde yararlı, non-invaziv bir tanısal görüntüleme yöntemidir. Retinal yapının ve RPE’nin değerlendirilmesinde, makular bölgedeki seröz retinal dekolmanın saptanmasında detaylı bilgi verir9,10. Günümüzde diyabetik makula ödemi, makuler hol, epiretinal membran ve bir dizi makula hastalığında tanı amacıyla kullanılmakla birlikte bu hastalıklarda tedavinin gerekliliği, başarısı ve hastalığın prognozu hakkında öngörüler sağlanmasında da OKT kullanılabilmektedir. OKT’e dayalı bir evreleme ve dereceleme sisteminin SSKR için de kullanılabilmesi için SSKR hastalarında karşılaşılan OKT bulgularının saptanması ve yorumlanması şarttır. Bu bağlamda çalışmamızda SSKR’li hastalarda karşılaşılan OKT bulgu ve paternlerini saptamak amaçlanmıştır.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Materyal ve Metot
    Kliniğimizin Retina biriminde SSKR tanısıyla takip edilen 44 hastanın 44 gözüne ait muayene bilgileri ve OKT verileri retrospektif olarak incelendi. Tüm hastalar ETDRS kartları ile en iyi düzeltilmiş görme keskinliği ölçümü, +90 diyoptrilik nonkontaktlens ve Goldmann üç aynalı lens ile biyomikroskopik muayene, renkli fundus fotografisi, FFA ve OKT ile tam oftalmolojik muayeneye tabi tutulmuştu. Tanı tüm olgulara uygulanan FFA (Topcon 50IX, Itabashiku, Tokyo, Japonya), klinik bulgu ve oftalmoskopik bulgulara göre konulmuş olup Spektral OKT (Spectral OCT/SLO, OTI/OPKO Inc, Toronto, Kanada) ile görüntüleme de yardımcı tanı amacıyla kullanılmıştı. OKT taramaları aynı retina spesyalisti tarafından (B.T.), 6 mm uzunlukta, foveanın merkezinden geçen horizontal, vertikal ve oblik planları içeren altı radyal kesitle yapıldı ve yorumlandı. Diyabetik retinopati/makulopati, epimakular membran, üveit ve vitreomakuler traksiyon sendromu bulunan olgular, daha önceden göz içi cerrahi geçirmiş, intravitreal enjeksiyon ve/veya makuler laser fotokoagülasyon uygulanmış hastalar, görüntülemeyi etkileyebilecek kornea ve lens opasitesi bulunan hastalar ve cihazın hedef ışığını fikse edemeyen olgular çalışma kapsamı dışında bırakıldı. Çalışma Helsinki prensiplerine uygun olarak gerçekleştirildi.
  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Bulgular
    Yaşları 20- 52 arasında değişen 44 hastanın yaş ortala-maları 32.4 yıl olup hastaların 12’i (%24) kadın, 32’sı (%76) erkekti. OKT incelemelerinde 4 olguda (%9.09) sadece retina pigment epitel dekolmanı (RPED), 4 olguda (%9.09) makula içerisinde RPE düzensizlikleri, 18 olguda (%40.09) seröz makula dekolmanı (SMD), 6 olguda (%13.63) SMD ile birlikte RPED, 10 olguda (%22.72) fırçamsı kenar paterni, 2 olguda (%4.54) çadır paterni ve 2 olguda (%4.54) kistoid makula ödemi ile birlikte SMD izlendi. Hiçbir gözde koroidal neovaskülarizasyona ait anjiyografi ve OKT bulgusu saptanmadı.

    Optik koherens tomografi ile yapılan değerlendirmede foveal kontürün korunduğu nörosensoriyel makula dekolmanı (seröz makula dekolmanı=seröz makula elevasyonu) retina altında kubbe şeklinde, altında gölgelenme oluşturmayan ve RPE yansımasını bozmayan hiporeflektif boşluk olarak gözlemlendi (Resim 1A). RPE-koryokapillaris bandındaki retina iç katlarına doğru olan ve altı hiporeflektif küçük kubbelenmeler RPED olarak yorumlanırken (Resim 1B), aynı hatta yerleşmiş ama kubbelenme yapmayan altı hiperreflektif yassı tümsekçikler RPE kalınlaşması veya defekt bölgesi olarak değerlendirildi (Resim 1C, 1D).

    Fırçamsı kenar paterni makuladaki dekole nörosensöriyal retinanın dış yüzeyindeki fotoreseptör dış segment birikimlerini neden olduğu düzensizleşme ve fırçamsı tırtıklı görünüm için kullanıldı (Resim 1E).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Resim 1: Optik koherens tomografi görüntüleri. Seröz makula dekolmanı, iyi sınırlı kubbe şeklinde retina altı hiporeflektif boşluk (yıldız) görülmektedir (A). Retina pigment epitelyum dekolmanları, RPE-koryokapillaris bandındaki retina iç katlarına doğru olan ve altı hiporeflektif küçük kubbelenmeler (oklar) olarak izlenirler (B). RPE tümsekçikleri veya yumruları, RPE-koryokapillaris bandında yerleşmiş ama kubbelenme yapmayan altı hiperreflektif yassı tümsekçikler (oklar) olarak görülürler. Presipitatlar ise dekole retinanın iç kısımlarında yerleşmiş sarı-turuncu-kırmızı renkli nokta şeklindeki hiperreflektif noktalar şeklinde (beyaz halka) görülmektedir(C). Seröz makula dekolmanı (yıldız), retina pigment epitel dekolmanı (ok) ve dekole retinanın iç kısımlarında yerleşmiş hiperreflektif noktalar olarak görülen presipitatlar (beyaz halka) (D). Fırçamsı kenar paterni makuladaki dekole nörosensöriyal retinanın dış yüzeyindeki fotoreseptör dış segment birikimlerini neden olduğu düzensizleşme ve fırçamsı tırtıklı görünüm olarak (ok)izlenmektedir (E). Fotoreseptör dış segmentlerinde silinme, foveal kontürde düzleşme, RPE düzensizliği (yukarı ok) ve retina atrofisi (aşağı ok) (F).

    Ayrıca OKT’de subretinal boşlukta hiperintens granüler birikimler, fotoreseptör dış segmentlerinde silinme, foveal kontürde düzleşme, retina atrofisi ve yaygın RPE düzensizliği gibi bulgular da değerlendirildi (Resim 1F, Resim 2A, 2B).

    Optik koherens tomografide subretinal, intraretinal ve bazen dekole retinanın iç kısımlarında yerleşmiş sarı-turuncu-kırmızı renkli nokta şeklindeki hiperreflektif noktalar presipitat oluşumları olarak değerlendirildi (Resim 1C, Resim 2C).

    Dekole nörosensoriyal retinada nörosensoriyel retinayı RPE’ye birleştiren hiperreflektif bir birikinti ile birlikte aşağıya doğru olan tabanı dekole retina tarafında tepesi RPE bandına ulaşan içi dolu bir ters üçgen görüntüsü dipping (çadırlaşma) paterni olarak değerlendirildi (Resim 2D).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Resim 2: Optik koherens tomografi görüntüleri. Fotoreseptör dış segmentlerinde silinme ve RPE düzensizliği (ok) (A). Sığ seröz foveal dekolman ve yaygın RPE düzensizliği (ok) (B). Presipitat oluşumları intraretinal yerleşimli sarı-turuncu-kırmızı renkli nokta şeklindeki hiperreflektif noktalar (beyaz halkalar) olarak görülmektedir (C). Dipping (çadırlaşma) paterni dekole nörosensoriyel retinayı (yıldızlar) RPE’ye birleştiren hiperreflektif bir birikinti ile birlikte aşağıya doğru olan tabanı dekole retina tarafında tepesi RPE bandına ulaşan içi dolu bir ters üçgen görüntüsü (iki ok arası)olarak izlenir (D).

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Tartışma
    Optik koherens tomografi SSKR tanı ve takibinde oldukça yararlı olan non-invaziv bir tanısal araçtır. Tek başına bu hastalığın tanısı için yeterli olmasa da klinik bulgu ve FFA bulgularıyla birlikte SSKR tanısının konulmasına yardımcı olur. Retina ve RPE’nin değerlendirilmesinde ve makuler elevasyonun saptanmasında detaylı ve tamamlayıcı bilgi sağlar. OKT güvenilir, hızlı ve tekrarlanabilir olma özelliğine sahiptir. FFA ile karşılaştırıldığında tanıda ve aktivite değerlendirmesinde daha sensitiftir11.

    Optik koherens tomografide akut SSKR olgularında retina iç yüzeyinin göreceli olarak pürüzsüz olduğu, RPE üzerinde herhangi bir birikimin olmadığı, foveal kontörün korunduğu nörosensoriyel (=seröz) makula dekolmanı ve nörosensoriyel dekolmana eşlik eden PED’ler saptanabilir. Seröz makula dekolmanının boyutları, yüksekliği ve RPE’nin durumu hakkında elde edilen bilgiler hastanın izlenmesinde ve tedavi yanıtlarının değerlendirilmesinde büyük katkılar sağlamaktadır12. Olgularımızın yaklaşık% 40’ında SMD tek başına, %54’ünde ise PED ile birlikte gözlenmiştir. Bu olguların tümü aktif SSKR’li olgulardır.

    Seröz makula dekolmanında subretinal sıvının birikim mekanizması tam olarak bilinmemekle birlikte RPE disfonksiyonu ile koroidal hiperpermabiliteden kaynaklanabilir. Kan retina bariyerlerinin fonksiyon bozukluğunun yanısıra çevre dokular tarafından salınan ve damar geçirgenliğinde artışa neden olan endojen faktörler de bu iki antitenin patogenezinde önemli rol oynamaktadır3,4,6,8,9.

    Kronik olgularda SMD’ larında retina iç yüzeyinde düzensizleşme, RPE üstü birikimler ve çıkıntılar izlenebilir. Ayrıca özellikle altıncı haftadan sonra belirginleşen fırçamsı kenar oluşumu fotoreseptör dış segment lokalizasyonu ile uyumlu olarak izlenir. Seröz dekolmanın daha uzun süre devam ettiği olgularda uzayan fotoreseptör dış segmentlerinin zamanla subretinal boşluğa ve RPE üzerine döküldüğü ve OKT’de subretinal boşlukta hiperintens granüler birikimler olarak izlenebilir12-14. Fırçamsı kenar, retinal presipitatlar ve çadırlaşma paternleri olan hastalarımızın tümünde olgular altı aylık süreyi doldurmuşlardı. Diğer bir deyişle kronik evredeki olgulardı.

    Kronik aktif SSKR olgularında kronik SMD’nın derecesine bağlı olarak fotoreseptör dış segmentlerinde silinme, foveal kontürde düzleşme, retina atrofisi ve yaygın RPE düzensizliği saptanabilir12-14. Çalışmamızda sadece dört olgumuzda RPE düzensizliği tespit edildi. Bu olgularda RPE düzensizliklerinin kronik evreye değil geçirilmiş SSKR’e ait olabileceği şeklinde yorumlandı. Çünkü bu olgularda akut veya kronik SSKR’e ait SMD ve diğer bulgular mevcut değildi.

    Optik koherens tomografi de saptanan RPE’den subretinal alana uzanan küçük tümsek alanların FFA’daki sızıntı noktaları ile uyumlu olduğu, bu tümseklerin RPE’deki defekt, kalınlaşma veya protrüzyona bağlı olduğu ileri sürülmüş; SSKR’li hastaların %90’ında saptanabildiği, özellikle akut ve tekrarlayan SSKR olgularında daha sık ortaya çıktığı gösterilmiştir. Bu tümseklerin oftalmoskopik olarak saptanması zor olduğundan OKT bu lezyonların saptanması için çok sensitifdir. Ancak bu tümsek lezyonlar RPED ile karıştırılmamalıdır11.

    Dipping (çadırlaşma) belirtisi veya paterni ise subretinal fibrinin bulunduğu bazı akut SSKR’li olgularda gözlemlenen ve dekole nörosensoriyal retinada nörosensoriyel retinayı RPE’ye birleştiren hiperreflektif bir birikinti nedeni ile aşağıya doğru çadırlaşmadır. Dipping paterninde görülen hiperreflektif lezyonun bazı olgularda gelişen fibrinöz eksudaya bağlı olduğu ileri sürülmüştür15. Sadece kronik evredeki iki olguda saptadığımız bu bulgu hastalığın kronikleşmiş olduğunu göstermesi bakımından önem arzetmektedir. Belki de dipping belirtisi gibi kronikleşme bulgularının OKT ile saptanması tedaviye cevap için güçlü prediktörler olabilir. Ancak bunun için, tedavinin uygulandığı, uygun hasta sayılı ve kronik evredeki SSKR olgularını içeren kontrollü klinik çalışmalara gereksinim olduğu aşikardır.

    Biyomikroskopik olarak retinada çok sayıda sarı nokta şeklinde presipitatların izlendiği SSKR hastalarında OKT’de subretinal, intraretinal ve bazen dekole retinanın iç kısımlarında yerleşmiş hiperreflektif noktalar izlenmiştir. İntraretinal presipitatların fotoreseptör dış segmentlerini fagosite etmiş makrofajlar ya da protein birikintileri nedeniyle oluştuğu ileri sürülmekte olup bunların varlığının hastalığın süresi hakkında bilgi verebileceği düşünülmektedir12. Çalışmamızda SMD olan olguların sadece üçünde dekole dış nörosensorial retinada presipitatlar saptanmış olup bunlar kronik aktif olarak evrelendirilen hastalardı.

    Çalışmamızda iki olguda karşılaştığımız kistoid makula ödemi ile birlikte SMD paterninin ise kronik SSKR’li olgularda dış kan-retina bariyerine ek olarak iç kan retina bariyeri ve/veya Müller hücrelerinin de etkilenmesine bağlı olabileceği kanaatindeyiz.

    Optik koherens tomografi ile yapılan çalışmaların bazılarında, akut olgularda seröz PED gelişen alanlarda nörosensöriyel retinanın kalınlaştığı bildirilmiş17, bazılarında ise gerilemiş SSKR olgularında foveada atrofi ve görmede azalma geliştiği18, bazılarında ise fotoreseptör tabakasındaki dış retinal değişikliklerin görme kaybı ile yakından ilişkili olduğu belirtilmiştir19. Bizim çalışmamızda gözlemlediğimiz gibi literatürde de SSKR olgularında genellikle RPE tabakasının sağlam olduğu ve çok sayıda küçük PED’lerin var olduğu, PED alanlarında normal Bruch membranı/koryokapiller refle görünümünün korunduğu bildirilmektedir20.

    Montero ve Ruiz-Moreno tarafından OKT’de SSKR için iki ana patern bildirilmiştir16. Bunlardan biri, anjiografik olarak flöresan madde ile dolan ve nörosensöriyel retina altında kalan RPE yüzeyi hiperreflektif kubbeli boşluk görünümüdür. Diğeri ise RPE seviyesinden çıkıntı yapan olan küçük tümsekçikler görünümüdür. Korteksi hiperreflektif, santral kısmı daha az hiperreflektif olan bu tümseklerin anjiyografik olarak sızıntı alanlarına karşılık geldiği öne sürülmüştür21.

    Optik koherens tomografi ile SSKR olguların büyük bir kısmında retina altında noktasal dağılımlı hiperreflektif materyal birikimine ait presipitatlar saptanmış ve bunların daha önceki enflamatuvar olaya bağlı makrofajlar ve/veya, disfonksiyonel RPE nedeniyle fagosite edilemeyen rodopsin ve/veya kon dış segmentleri olabileceği ileri sürülmüştür22,23. Çalışmamızda kronik olarak sınıflandırabileceğimiz 4 olguda bu presipitasyonlar gözlenmiştir.

    Santral seröz koryoretinopati olgularındaki OKT çalışmalarında SMD olan olguların hepsinde dekolman alanındaki fotoreseptörlerin, özellikle konların dış segmentlerinin devamlılığını korunduğu gösterildiğinden akut SSKR’nin fotoreseptörlerde belirgin hasara yol açmadığını düşünülmektedir24.

    Seröz makula dekolmanlı SSKR olgularında sadece en dıştaki RPE’ni temsil eden tabakanın subretinal sıvı altında devamlı olarak izlenebildiği, üstte kalan diğer 2 tabakadan oluşan kompleksin, subretinal sıvının üstünde diffüz ve kalınlaşmış bir bant olarak görüldüğü ifade edilmektedirler14. Bizim olgu serimizde de RPE yapısının genellikle korunduğu izlenmiştir.

    Optik koherens tomografi SSKR olgularının diğer gözlerinde ise eğer aktif hastalık mevcutsa aktif döneme ait SMD, PED ve diğer bulguları gösterebildiği gibi asemptomatik karşı tarafta RPE yüzey düzensizlikleri ve yumruları, bazı gözlerde PED’ları gibi çeşitli RPE değişikliklerinin bulunduğunu gösterebilir26.

    Sonuç olarak OKT, SSKR’de olgunun akut, kronik veya tekrarlama evrelerinde olmasına bağlı olarak SMD, PED, çadırlaşma belirtisi, presipitasyon, fırçamsı kenar, RPE yumrusu gibi çeşitli paternleri gösterebilir. Bu OKT paternlerinin tanımlanması ve OKT bulgularına göre evrelemenin yapılması hastalığın tanının konulması, prognozun değerlendirilmesi ve tedavinin planlanmasında olduğu kadar, dirençli olgularda uygulanan tedavi yöntemlerinin başarısı için de önemli öngörüler sağlayabilecektir.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Kaynaklar

    1) Yannuzzi LA. Type A behavior and central serous chorioretinopathy. Retina 1987; 7: 111-31.

    2) Castro-Correia J, Countinho MF, Rosas V, et al. Long-term follow-up of central serous retinopathy in 150 patients. Doc Ophthalmol 1992; 81: 379-86.

    3) Hayashi K, Hasegawa Y, Tokoro, T. Indocyanine green angiography of central serous chorioretinopathy. Int Ophthalmol 1986; 9: 37-41.

    4) Prunte C, Flammer J. Choroidal capillary and venous congestion in central serous chorioretinopathy. Am J Ophthalmol 1996; 121: 26-34.

    5) Scheider A, Naseman JE, Lund OE. Fluorescein and indocyanine gren angiographies of central serous choriodopathy by scanning laser ophthalmoscopy. Am J Ophthalmol 1993; 115: 50-65.

    6) Haimovici R, Rumelt S, Melby J. Endocrine abnormalities in patients with central serous chorioretinopathy. Ophthalmology 2003; 110: 698–703.

    7) Eckstein MB, Spalton DJ, Holder G. Visual loss from central serous retinopathy in systemic lupus erythematosus. Br J Ophthalmol 1993; 77: 607-9.

    8) Bouzas EA, Karadimas P, Pournaras CJ. Central serous chorioretinopathy and glucocorticoids. Surv Ophthalmol 2002; 47: 431-48.

    9) Ayata A, Kar T, Ünal M, et al. Kronik santral seröz koriyore-tinopatide optik koherens tomografi ve otofloresans bulguları. Retina-Vitreus 2009; 17: 9-13.

    10) Batıoğlu F, Özmert E, Demirel S, et al. Kronik santral seröz korioretinopatide fotodinamik tedavi sonrası OCT ve fundus otoflöresans bulguları. Retina-Vitreus 2007; 15: 99-102.

    11) Montero JA. and Ruiz-Moreno JM. Optical coherence tomography characterisation of idiopathic central serous chorioretinopathy. Br J Ophthalmol 2005; 89: 562-4.

    12) Yaylacıoğlu-Tuncay F, Gürelik G. Santral Seröz Koryoretinopati Retina-Vitreus 2010; 18: 85-111.

    13) Yoko K, Iıda T, Maruko I. The optical coherence tomography– ophthalmoscope for examination of central serous chorioretinopathy wİth precipitates Retina 2008; 28: 864-9.

    14) Gupta P, Gupta V, Dogra MR, Singh R, Gupta A. Morphological changes in the retinal pigment epithelium on spectraldomain OCT in the unaffected eyes with idiopathic central serous chorio retinopathy. Int Ophthalmol 2010; 30: 175-81.

    15) Hussain N, Baskar A, Ram LM, Das T. Optical coherence tomographic pattern of fluorescein angiographic leakage site in acute central serous chorioretinopathy. Clinical and Experimental Ophthalmology 2006; 34: 137-40.

    16) Gelişken Ö, Yalçınbayır Ö. Santral Seröz Koryoretinopatide Optik Koherens Tomografi Bulguları. Turkiye Klinikleri J Ophthalmol-Special Topics 2010; 3: 45-51.

    17) Iida T, Hagimura N, Sato T, Kishi S. Evaluation of central serous chorio retinopathy with optical coherence tomography. Am J Ophthalmol 2000; 129: 16-20.

    18) Wang MS, Sander B, Larsen M. Retinal atrophy in idiopathic central serous chorioretinopathy. Am J Ophthalmol 2002; 133: 787-93.

    19) Piccolino FC, de la Longrais RR, Ravera G, et al. The foveal photoreceptor layer and visualacuity loss in central serous chorioretinopathy. Am J Ophthalmol 2005; 139: 87-99.

    20) Fujimoto H, Gomi F, Wakabayashi T, et al. Morphologic changes in acute central serous chorioretinopathy evaluated by fourier-domain optical coherence tomography. Ophthalmology 2008; 115: 1494-500.

    21) Montero JA, Ruiz-Moreno JM. Optical coherence tomography characte risation of idiopathic central serous chorio retinopathy. Br J Ophthalmol 2005; 89: 562-4.

    22) Ahlers C, Geitzenauer W, Stock G, et al. Alterations of intraretinal layers in acute central serous chorioretinopathy. Acta Ophthalmol 2009; 87: 511-6.

    23) Wang M, Munch IC, Has ler PW, Prün te C, Lar sen M. Central serous chorioretinopathy. Acta Ophthalmol 2008: 86: 126-45.

    24) Ojima Y, Hangai M, Sasahara M, et al. Three-dimensional imaging of the foveal photoreceptor layer in central serous chorioretinopathy using highspeed optical coherence tomography. Ophthalmo logy 2007; 114: 2197-207.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • [ Başa Dön ] [ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
    [ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]