Paraziter hastalıklar, büyüme çağındaki çocuklar başta olmak üzere toplumun tüm kesimlerini etkilemektedir. Genellikle asemptomatik veya atipik bulgularla seyreden bağırsak parazitleri, zihinsel ve bedensel gelişme geriliği yapmasının yanı sıra, yarattığı şikayetler ile işgücü kaybına da neden olarak hem beden ve ruh sağlığı hem de ülke ekonomisi yönünden olumsuz etkilerini göstermektedirler
2,8. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde bağırsak parazitlerinin varlığı, insidansı ve prevalansı toplum sağlığı seviyesinin önemli göstergeleridir
9. 2000'li yıllarda ülkemizde sosyokültürel ve altyapı sorunlarındaki gelişmelerle birlikte raporlanan parazit sonuçlarının görülme sıklığı, kullanılan laboratuvar metoduna, örnek sayısına, aynı kişiden alınan örnek sayısına, apatojen diye kabul edilen parazitlerin çalışmaya dahil edilip edilmemesine bağlı olmak üzere; Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Hastanesi'nde %4.4
10, Uludağ Üniversite Hastanesi'nde %8.14
11, Fırat Üniversite Hastanesi'nde %17.24
12, Malatya Devlet Hastanesi'nde %7.2
13, Harran Üniversite Hastanesi'nde %34.8
14, Kahramanmaraş Üniversite Hastanesi'nde %12.1
15 oranlarında bağırsak paraziti varlığı tespit edilmiştir. Pozitiflik oranlarındaki farklılık çalışılan grupla yakından ilişkilidir.
Bizim çalışmamızda, bir yıllık sürede laboratuvarımıza başvuran hasta örneklerinin %14.91'inde bağırsak paraziti saptanmıştır. Parazit araştırılan 5453 örnek içerisinde %12.45'inde Entamoeba histolytica/dispar trofozoit/kisti, %2.15'inde Giardia intestinalis, %0.13'inde Hymenolepis nana, %0.11'inde Taenia spp., %0.04'inde Enterobius vermicularis, %0.01'inde İsospora belli, %0.01'inde Strongyloides stercoralis, %0.01'inde Trichuris trichura saptanmıştır. Çalışmanın yapıldığı hastanemizde çevre il ve ilçelerden gelen sosyo kültürel ve ekonomik olarak nispeten düşük seviyedeki olgular bulunmaktadır. Bağırsak 7 parazitlerinin insidans ve prevalansının hijyen şartları, kültür ve beslenme ile yakından ilişkili olduğu bilinmektedir. Çalışmamızda çeşitli gastrointestinal şikayetlerle başvuranlar içerisinde en sık rastlanılan parazit (%12.45) Entamoeba histolytica/dispar olmuştur. Dünyada E. histolytica sıklığının yaklaşık %10 olduğu ama %50 ya da %80'lere çıktığı yerlerinde bulunduğu bilinmektedir7. Mısır'da akut ishalle başvuran kişilerin %38'inin amibik kolitli olduğu gösterilmiştir16. Ülkemizde amipli dizanteri sıklığı bölgelere göre farklılık gösterir.
Akut ishallerde etken olma sıklığı ortalama %5-10 olarak kabul edilebilmektedir17. Güneydoğu Anadolu ve Marmara Bölgelerinde daha yaygındır. Gaziantep'te ishal şikayeti ile başvuran erişkinlerde %13, çocuklarda %11 sıklıkla gösterilmiştir18. Günümüzde halen E.histolytica'nın kesin tanısının konması büyük bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu güçlüklerin başında E.histolytica/E.dispar kist ve/veya trofozoitlerinin morfolojik olarak birbirinden ayırt edilememesi gelmektedir. Ameobiasis'in etkensel tanısında ucuzluğu ve kolay uygulanabilirliğinden dolayı en çok kullanılan, direkt inceleme yöntemidir. Ancak bu yöntemin sensitivitesinin düşük olması ve alınan sonuçlardaki hata payının fazla oluşu araştırıcıları son yıllarda direkt inceleme yönteminin yanı sıra trichrome boyama, besiyerine ekim, dışkıda E.histolytica antijeni aranması, PCR gibi yöntemlerden de yararlanmaya yöneltmiştir19.
Çalışmamızda parazit saptanan 813 olgunun %99.8'sinde tek tür, %0.02'inde birden fazla parazit türü saptanmıştır. Ülkemizde yapılmış çeşitli çalışmalar incelendiğinde parazit saptanan olguların büyük kısmının tek parazit ile daha az bir kısmının ise birden fazla parazit ile enfekte olduğu bildirilmektedir11,20.
Cinsiyet ve yaş grupları açısından sonuçlar irdelendiğinde, erkek hastalardan elde edilen örneklerin %15.10'unda, kadın hastalardan elde edilen örneklerin %14.67'sinde, çocukluk yaş grubundaki hastaların %11.04'ünde, erişkin yaş grubundakilerin %19.15'inde parazit saptanmıştır. Ülkemizde bağırsak parazitlerinin cinsiyete göre dağılımı irdelendiğinde; bazı 8 çalışmalarda erkeklerde11,20,12 bazı çalışmalarda ise bayanlarda10,6 daha yüksek oranlarda bağırsak parazitlerinin saptandığı bildirilmiştir. Parazit infeksiyon prevalansının cinsiyetle ilişkili olmayıp daha çok günlük aktivite ile ilişkili olduğu bilinmektedir.
Çalışmamızda, incelenen örnekler içerisinde aylara göre parazit saptanma oranlarına bakıldığında, Nisan (%18.66), Ağustos (%18.53), Temmuz (%17.92) ve Eylül (%17.68) ayları en sık parazit saptanan, Şubat ayı (%9.47) ise en az parazit saptanan ay olarak belirlenmiştir. Usluca ve ark.'nın20 2003-2004 yılları arasında İzmir'de yaptıkları çalışmada parazitlere en sık Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında rastlandığı bildirilmiştir. Turgay ve ark.'nın21 İzmir ve çevresinde 2009-2010 tarihlerinde yapmış oldukları çalışmada, en çok parazitin Mart ayında, en az parazitin ise Haziran ayında saptandığı görülmüştür. Toprağın parazitle kontaminasyon oranı ve parazit türlerinin sayısı mevsimin yağışlı olup olmamasına göre önemli farklılıklar gösterdiği bilinmektedir. Buna göre belirli bölgelerdeki mevsimsel değişiklikler helmint enfeksiyonları'nın ortaya çıkışını etkileyebilmektedirler. İklim koşulları, sosyokültürel ve ekonomik farklılıklar nedeniyle parazitlerin dağılımı ülkeler ve bölgeler arasında farklılık gösterebilmektedir. Bağırsak parazitlerinin mevsimlere göre dağılımı değerlendirildiğinde ülkemizde yaz ve sonbahar ayları, ilkbahar ve yaz aylarında yüksek oranda parazit saptandığını bildiren çalışmalar olduğu gibi ilkbahar ayları ve her mevsim yüksek oranlar elde edildiğini bildiren çalışmalar da mevcuttur11.
Çalışma sonuçları irdelendiği zaman parazitlerin çoğunlukla tek başına görüldüğünü söylemek mümkün olmaktadır. Çalışmamızda parazit görülme sıklığının yaz ve bazı bahar (Nisan ve Eylül) aylarında yoğunlaşması, iklim koşullarının parazit enfeksiyonlarının ortaya çıkması açısından önemini vurgulamaktadır.