Çalışmada TİS veya konvansiyonel yöntemle alınan servikovajinal smearlarda ASC-H, LSIL ve HSIL' de olduğu gibi, ASCUS olgularında da şiddetli displazinin mevcut olabileceği gösterildi. İstatistiksel olarak anlamlı fark. olmamakla birlikte TİS' te tespit edilen ASCUS olgularında pozitif tanı oranı daha yüksek bulundu.
Servikal smearda tespit edilen anormal servikal sitolojik bulguların varlığında kolposkopik inceleme ve sonrasında alınan biyopsi ile değerlendirme altın standart olarak kabul edilmektedir. Ancak servikal sitoloji ile histoloji arasında uyumsuzlukların olabileceği unutulmamalıdır. Belirlenen servikal displazilerin histomorfolojik sınıflaması ise takip ve tedavi açısından önemlidir. Bir çalışmada anormal servikal sitolojiye sahip olan hastaların kolposkopik incelemesinde %90.8 oranında servikal displazi varlığı gösterilmiştir. Aynı çalışmada normal servikal sitoloji saptanan hastaların biyopsi sonuçlarının histolojik incelemeleri sonucu %62.8' inde normal servikal histolojik bulgular bildirilmiştir7. (TBS) III e göre CIN 1 LSIL' e, CIN 2 ve CIN 3 ise HSIL kapsamına dahil edilmiştir. Yaptığımız çalışmada ASCUS olgusunda CIN 3, LSIL olgularında ise CIN 2, CIN 3, hatta karsinom tespit edilmesi servikal sitoloji ile histoloji arasındaki uyumsuzluğun olabileceğini desteklemektedir.
Türkiye' de servikal sitolojide epitelyal hücre anormalliği prevalansı %1,8- %8,6 arasında değişmekte ve sırası ile ASCUS %1.07, LSIL %0.3, HSIL %0.17 ve AGUS %0.08 oranında bildirilmiştir (8, 9) Bu çalışmada dış merkezlerden gönderilen hastalar nedeniyle smearda epitelyal hücre anormalliği prevalansını hesaplamadık.
Genel olarak çalışmalar incelendiğinde %39' luk oranla ASCUS en sık tespit edilen sitolojik sonuç olarak rapor edilmiştir. ASCUS' lu olguların yaklaşık olarak %10 kadarında servikal displazi ve invaziv serviks kanseri saptanmaktadır. LSIL %10-20 oranında ilerleme göstermekte, HSIL olgularının ise yaklaşık %17' sinde spontan regresyon görülmekle birlikte, %30 kadarı invaziv serviks kanserine ilerlemektedir10,11. Bir çalışmada ASCUS olgularının histopatolojik değerlendirilmesinde %9.5 oranında CIN 2-3 tanısı konmuştur12. Bizim çalışmamızda konvansiyonel smear ile saptanan ASCUS olgularında CIN 2-3 tanısı %5.4 bulunurken, TİS' te bu oran %7.6 olarak tespit edildi.
Fallani ve ark.13 ASCUS ve LSIL sitolojik tanılı olguların kolposkopi altında yapılan biyopsi histolojilerini karşılaştırmışlardır. 584 kadının 358'i ASCUS, 226'sı LSIL tanısı almıştır. ASCUS'lu olguların biyopsisinde %36.3 CIN 1, %15.7 CIN 2-3 ve İnsitu Ca, bir olguda İnvazif Ca tespit etmişlerdir. LSIL' li olguların % 67.7' si CIN 1, %20.8 CIN 2-3 ve İnsitu Ca, iki olguda da İnvazif Ca tespit etmişlerdir. Çıkan sonuçlara göre ASCUS ve LSIL sitolojik tanılı hastaların tümüne kolposkopik inceleme yapılmasını önermişlerdir.
Yaltı ve ark.14 çalışmalarında; ASCUS saptanan olguların %5.8' inde invaziv kanser saptamışlardır. Bu nedenle, smearında ASCUS tespit edilen olgularda kolposkopik biyopsi, endoservikal küretaj, gerekirse konizasyon yapılmasını önermişlerdir. Olgu sayımız az olmakla birlikte ASCUS olgularında daha ileri histopatolojik tanılar nedeniyle gerek konvansiyonel, gerekse TİS yöntemi ile alınsın ASCUS olgularına kolposkopi yapılmasını bulgularımız desteklemektedir.
Boztosun ve ark.15 konvansiyonel smear ile tespit edilen epitelyal hücre anormalliği saptanan olguların kolposkopik biyopsi sonuçlarını ASCUS= %28.5, ASC-H= %46.1, LSIL= %46.1, HSIL= %85.7, AGC= %20 pozitif yüzde oranları olarak bildirmişlerdir. Yazıcı ve ark.16 ASC-US' lu 40 olgunun 5 (%12.5)' inde CIN-1, 1 (%2.5)' inde CIN-2, 2 (%5)' sinde CIN-3 ve 1 (%2.5)' inde invaziv kanser tespit etmişlerdir. ASC-H saptanan 3 hastanın 1 (%33.3)' inde karsinoma insitu, 2 (%66.7)' sinde invaziv kanser saptamışlardır. LSIL' li 39 hastada, 28 (%71) normal patoloji, bir olguda (%2.6) karsinoma in situ saptamışlardır. HSIL saptanan 14 hastanın 4 (%28.6)' ü normal ve 5 (%35.7)' i invaziv kanser tanısı almıştır. AGUS saptanan 15 olgudan 10 (%66.7)' u normal, 3 (%20)' ü invaziv serviks kanseri tanısı almıştır. Çalışmamızda TİS' te tespit edilen ASCUS olgularında %56 pozitiflik, ASC-H' de %50, LSIL' de %66 ve HSIL' de %100 pozitiflik tespit ettik. Konvansiyonel smearda tespit edilen ASCUS olgularında %35 pozitiflik, ASC-H' de %60, LSIL' de %73 ve HSIL' de %100 pozitiflik saptadık. Her iki grupta toplam AGUS olgularının tümünde de kronik servisit bulguları mevcuttu. Çalışmamızda konvansiyonel yöntemle tespit edilen ASCUS, ASC-H ve HSIL pozitiflik oranları yukarıdaki çalışmalarda tespit edilen değerlere benzer bulundu.
Duggan ve ark.17 2288 TİS ve 2211 konvansiyonel yöntemle alınan smear sonuçlarını değerlendirmişlerdir. Normal sıklığı [normal limitler (NL) içerisinde ve benign hücresel değişiklikler] TİS' te %6 oranında daha az, anormal (veya ASCUS) sıklığı %6.8 oranında daha fazla rapor edilmiştir. TİS ve konvansiyonel kohort sonuçlarından sırasıyla 1156 (%51) ve 1291 (%58) NL, 625 (%27) ve 561 (%25) benign hücresel değişiklikler, 101 %4) ve 65 (%3) ASCUS, 21 (%1) ve 2 (%0.1) AGUS, 301 (%13) ve 224 (%10) LSIL, ve 74 (%3) ve 40 (%2) HSIL tespit etmişlerdir. LSIL veya daha yüksek anormal TİS' in %57.5 (n=266)' inde ve anormal konvansiyonel testlerin %60.9 (n=190)' unda teyid edilmiştir. Çalışmamızda TİS' te tespit edilen ASC-H ve HSIL pozitiflik değerleri birbirine yakın bulundu. Bu grupta olgu sayımız sınırlı olduğu için istatistiksel değerlendirme yapılmadı. Ancak ASCUS ve LSIL pozitiflik tanı oranlarının TİS' te yukarıdaki çalışmalara göre daha yüksek olduğu görüldü. Her iki yöntemle tespit edilen epitelyal hücre anormalliği saptanan olguların kolposkopik biyopsi sonuçları karşılaştırıldığında TİS' te ASCUS tanı pozitifliği konvansiyel yönteme göre daha yüksek bulundu. Ancak istatistiksel farklılık tespit edilmedi. Diğer tiplerde de tanı pozitiflik oranları birbirine yakın değerlerde idi.
Düşük grade lezyonlarda herhangi bir CIN tipi TİS vakalarının %70' inde, manuel tarama yapılanların %80' inde bulunmuştur. Yüksek derece oranında histoloji ile teyid edildiğinde istatistiksel olarak bir fark. görülmemiştir18. Miller ve ark. ise TİS sisteminin HSIL tanı oranlarında anlamlı bir artışa neden olduğunu fakat ASC-H tanısında benzer artışlar olduğunu bildirmişlerdir19. Bizim çalışmamızda da LSIL' de herhangi bir CIN tespit oranı konvansiyonel tarama için %70 ve TİS için % 62 oranında tespit edildi. Bu grupta da istatistiksel farklılıklar tespit edilmedi.
Sonuç olarak, gerek TİS gerekse konvansiyonel yöntemle alınsın, servikovajinal smearında epitelyal hücre anormalliği tespit edilen tüm olgular belirlenmiş olan uygun protokollere göre yönetilmelidir. ASC-H, LSIL ve HSIL' de olduğu gibi özellikle ASCUS olgularında da şiddetli displazinin olabileceği unutulmamalıdır. Bu nedenle jinekologların, konvansiyonel yöntemle epitelyal hücre anormalliği tespit edilen, özellikle de ASCUS olgularında uygun takibin ve kolposkopik incelemenin rutinin dışında bir kez daha hatırlamalarının önemli olduğunu düşünmekteyiz.