Ülkemizde ve dünyada yaşlı popülasyon hızla artmaktadır. 2000 yılında ülkemizde yaşlı oranı %5,3’tü (2, 5). 2014 yılında bu oran %8 olarak tespit edildi. Yaşlı nüfusun %43,6‘sını erkek nüfus, %56,4’ünü kadın nüfus oluşturdu. Doğuşta beklenen yaşam süresi ise 2013 yılında 76,3 yıl olarak bildirildi
6. Ülkemizdeki yaşlı sayısının önümüzdeki yıllarda ikiye katlanacağı ve 2050’de 12 milyonu bulacağı tahmin edilmektedir
2. Diğer bir ifade ile yaşlı nüfusun oranı %20,8 olarak bildirilmektedir
6. Yoğun bakım alanındaki gelişmeler, tedavilerde belirgin iyileşme sağlanması ve yaşlı nüfusun artışı yoğun bakımlara olan ihtiyacı da beraberinde getirmektedir
7,8. YBÜ’lerin işleyişi, hastaların takip ve tedavileri, hasta profili hakkında farklı çalışmalar olsa da, yaptığımız literatür araştırmasında özellikle ülkemizde YBÜ’ne sevki düşünülen olguların incelendiği bir çalışmaya rastlamadık. Erden ve ark.
2 yaptıkları çalışmada YB’da yatan 493 hastanın 208’inin 65 yaş üstü olduğunu bildirmişlerdir. Üçüncü basamak dahili YB hastalarının prognozunun incelendiği bir çalışmada yaş ortalamasını 55, 65 yaş üstü hasta sayısı % 38 ve kadın erkek oranı da eşit olarak bildirilmiştir
1. Tekrarlayan YBÜ yatışının değerlendirildiği bir başka çalışmada ise ilk yatışta erkek oranı %55.49, total yaş ortalaması ise 46.07 olarak bildirilmiştir
9. Bizim çalışmamızda ise YBÜ’ne sevki düşünülen hastaların çoğunluğunu 65 yaş üstü ve erkek hastalar oluşturmaktadır.
Hastanelerin yatak kapasitelerinin sadece %2-8’ini YBÜ yatakları oluşturmaktadır 4. Bunun yanında hastane harcamalarının %25 ile %40’ını YBÜ’de yapılan harcamaların oluşturması, gereksiz yatak işgali ve kaynak israfı noktasında da dikkat edilmesi gereğini gün yüzüne çıkarmaktadır 10. Bu harcamaların ne kadarının gerekli olduğu tartışmalı bir konudur. Bu YBÜ’lerinin nasıl verimli çalışacağı hususunda düşünmemiz gerektiğini bir kez daha ortaya çıkarmaktadır. Yoğun bakım ünitesine hasta kabul kararı oldukça zor bir süreçtir. Ülkemizde yoğun bakıma hasta sevk ve nakil işlemleri Sağlık Bakanlığı’nın 29/05/2013 tarih ve 28661 sayılı ‘’Yataklı Sağlık Tesislerinde Yoğun Bakım Hizmetlerinin Uygulama Usul ve Esasları’’ hakkındaki tebliği ile sürdürülmektedir. Bu tebliğin 22-(1) Maddesinin a bendinde nakillerin 112 KKM tarafından yürütüleceği, sevk ve nakil için belirlenen sağlık tesisinin hastayı kabul etmekle yükümlü olduğu belirtilmiştir. Aynı maddenin c bendinde ise ‘’Hastanın sevk gerekçesi sağlık tesisi tarafından 112 KKM’e detaylı olarak bildirilir’’ denilmektedir 11. Hasta sevklerinin 112 KKM tarafından tek elden yapılıyor olması veri aktarımında kolaylığa, zaman tasarrufuna ve iletişim problemlerinin en aza inmesine yol açmıştır. Armağan ve ark. 12 hastaneler arası sevklerde kurallara uyulup uyulmadığı hakkında 2001 yılında yaptıkları çalışmada 112 KKM aracılığı ile yapılan 44 hasta sevkinin sadece 5’inde haber verildiğini, gönderilen epikriz notunun da 14 hastada yeterli olduğunu bildirmektedirler. Bugün sevkler tamamen 112 KKM aracılığı ile yapılmakta, haber verilmeden hiçbir hasta getirilmemekte ve maksimum bilgi aktarımı sağlanmaya çalışılmaktadır. Çalışmamızda da verilen ön bilgilerin büyük oranda doğru olduğu tespit edilmiştir. Bu oldukça iyi bir gelişmedir. Ancak burada yoğun bakım hasta kabul kararının kimin tarafından verileceği ve hangi kriterlerin kullanılacağı ile ilgili net bir düzenleme bulunmamaktadır. Üniteler arası ortak bir skorlama sisteminin kullanılması değerlendirmede kolaylık sağlayabilir 7,13.
Yoğun bakım ünitesine yatış kararı yoğun bakımcı tarafından verilmelidir 11. Yoğun bakım ünitesine bir hastayı kabul kararı potansiyel yarar kavramına dayalı olmalıdır. Yoğun bakıma uygunluğu değerlendirmede dikkate alınacak faktörler tanı, hastalığın önemi, yaş, ek hastalık durumu, prognozu, fizyolojik durumu, uygun tedavi durumu, güncel tedaviye yanıtı, kardiyopulmoner arrest durumu, beklenen hayat kalitesi ve hastanın beklentisidir. Hastalar yoğun bakıma klinik durumları çok kötüleşmeden kabul edilmelidir. Bunun için hasta kabul kriterlerinin net olması, riskli olanların tespit edilerek yoğun bakıma kabulünü kolaylaştırabilir. Erişkin bir hastada havayolu tehdidinin varlığı, solunum arresti, solunum hızının >40 veya <8 nefes/dk olması, oksijen satürasyonunun <%90 ( >%50 oksijen ile), kardiyak arrest durumu, nabzın <40 veya >140 atım/dk olması, sistolik kan basıncının <90mm Hg olması, bilinç düzeyinde ani düşüş (Glasgow koma skoru düşüş >2 puan), tekrarlanan veya uzun süreli nöbetler, arteriyel karbondioksit basıncında artış ile birlikte solunum asidozu ve hastada endişeye sebebiyet veren ani durum gelişmesi yoğun bakıma transfer açısından konsulte edilmesi gereken durumlardır 14. YBÜ’den istenilen acil konsültasyonların değerlendirildiği bir çalışmada hastaların %51’ine YB endikasyonu konulduğu, bunların yalnız %26’sının kabul edildiği, %74’ünün ise başka YBÜ’lerine sevk edildiği bildirilmektedir. Bizim çalışmamızda da tarafımıza danışılan hastaların YBÜ’de yer yokluğu nedeniyle sevk edilmek istendiği anlaşılmaktadır. Reddedilen hastaların büyük çoğunluğunu yer yokluğu ve YB endikasyonunun olmaması nedeniyle olduğu tespit edilmiştir. Reddeden branşların Genel cerrahi ve Ortopedi gibi cerrahi branşlar olmasının sebebinin ise mevcut ekip ve yatak sıkıntısından kaynaklanmış olabileceği düşünüldü.
YBÜ’ne yatış tanıları incelendiğinde farklı çalışmalarda farklı oranlar bildirilmiştir. Ancak birçok çalışmada, bizim tespit ettiğimiz sonuçlara benzer olarak nörolojik sorunlar, solunumsal problemler, intoksikasyonlar ve kardiyak sorunlar ön sırada yer almaktadır9,15, 16.
Sonuç olarak sevk edilmek istenen hastaların çoğunluğunu geriyatrik hasta grubu oluşturmaktadır. Hastaların yer yokluğu nedeniyle sevk edilmeye çalışılıyor olması YB ihtiyacını ortaya çıkarmaktadır. YBÜ yatışından fayda görmeyecek hastalara uygun destek ve bakım için alternatif alanların sağlanması, üniteler arası ortak bir skorlama sisteminin kullanılması ve yatış endikasyonunun YBÜ sorumlu hekimi tarafından konulması ile YBÜ’lerin daha efektif kullanılabileceği düşünülmektedir.