Korozif madde içimine bağlı özofagus ve mide yanığı
özellikle oyun çağındaki çocuklarda görülen önemli bir
sağlık sorunudur
6. Korozif maddelerin kazara içimi
için en riskli grup, çevrelerini araştırmaya meraklı olan
5 yaş altı çocuklardır
7.
Türkiye’de çocuklar tarafından yanlışlıkla içilen korozif
maddeler arasında en çok alınan kireç çözücü, tuz
ruhu, yağ çözücü ve çamaşır suyu gibi evlerde sık
kullanılan temizlik maddelerdir 8. Bizim serimizde de
en çok içilen madde kireç çözücü olup, bunu sırayla tuz
ruhu ve yağ çözücü izlemektedir. Ayrıca literatürde
bizim çalışmamızda olduğu gibi asit maddelerine bağlı
yanıklara daha sık rastlanmaktadır 9. Bölgemizde
suların kireçli olması, ailelerin sosyoekonomik ve eğitim
seviyelerinin düşük olmasına bağlı bu maddeleri
açıktan satın alarak temin etmeleri, bu bölgede en çok
kireç çözücü içimine bağlı yanık oluşumunu artırmaktadır.
Yapılan çalışmalarda, korozif madde alımı sonrası
oluşan semptomlar özofagus hasarının derecesi ve
derinliğini önceden tahmin etmek için yeterli veriler
sunmamaktadır 10. Bizim hastalarımızda korozif
madde alımından sonra ortaya çıkan semptomlar sırayla
oral ve faringeal lezyonlar, kusma ve disfaji olarak
bulundu. Endoskopi bu durumlarda lezyonun tam olarak
tanımlanmasında çok önemli bir tanı aracıdır. Ancak
endoskopinin yapılma zamanı konusunda farklı
görüşler vardır. Örneğin bazı araştırmacılar ilk 48 saat
içerisinde endoskopi yapılmasını önerirken, bazıları
korozif madde alımından sonra 10-14 gün arasında
beklenmesi gerektiğini söylemiştir 11,12. Son 15 yıl içerisinde genel olarak kabul görülen görüş 24 saat
içinde özofagoskopinin yapılmasıdır 13.
Bunun yanında semptomsuz olan hastalara özofagoskopi
yapılmasının gerekli olmadığını savunan bazı
çalışmalarda mevcuttur 14.Ancak faringeal yanığın
tam olarak göründüğü, aynı zamanda stridorda olan
olgularda erken özofagoskopi hava yolunda tıkanma
yapabileceği için kontrendikedir 15. Bizim çalışmamızda
durumu uygun olan 87 olguya endoskopi yapıldı.
Korozif özofajit tedavisinin akut döneminde uygulanacak
medikal tedaviler arasında kesin kabul gören fikirlerden
biri de antibiyotik verilmesidir. Yanık dokuda
gelişen enfeksiyonun, inflamatuar reaksiyonu alevlendirerek
darlık oluşumunu hızlandıracağı iyi bilinmektedir.
Bu nedenle korozif madde alımı ile gelen hastalara
erken dönemde antibiyotik başlanması bütün dünyada
kabul edilen bir uygulamadır 16.
Steroidler, başlangıçta uygulanan tedavi modellerinden
en çok tartışmalı olanıdır. Prednisolonun 3-6 hafta
boyunca kullanılmasının striktür oluşumunda anlamlı
bir fark oluşturmadığı bildirilirken, diğer bazı çalışmalarda
ise yoğun yüksek doz kortikosteroid kullanımının,
evre 2b ve üzerindeki özofajitlerin prognozunu
iyileştirebildiği ve darlık gelişimini önleyebileceği
savunulmuştur 17,18. Aynı zamanda sistemik steroid
ile birlikte antibiyotik kullanılması ciddi derecede
yanıklı hastalarda striktürü önlemede etkili olduğu
raporlanmıştır 19. Kliniğimizde korozif özofagus
yanığı ile başvuran hastalarda antibiyotik tedavisine ek
olarak endoskopi bulguları grade 2b ve 3 olan hastalara
sistemik steroid tedavisi uygulandı.
Korozif özofagus yanıkları sonucu ortaya çıkan darlıklarda
klasik tedavi periyodik dilatasyonlardır. Amaç,
skar dokusunun remodelizasyon döneminde lümenini
devamlı olarak açık tutabilmektedir. Eğer lümen bir yıl
devamlı açık tutulabilirse, sürenin sonunda remodelizasyon
da tamamlanmış olacağından, özofagus hasarlı
bölgesindeki skar dokusu açık lümenli olacak ve gıdaların
geçişine izin verecektir. Bizim serimizde özofagus
darlığı gelişen hastalara buji veya balonla dilatasyonu
uygulanmıştır.
Korozif özofajite bağlı darlık tedavisinde son seçenek
özofagus replasmanıdır. Özofagus kullanılamayacak
kadar tahrip olmuşsa ve daralmış özofagusun lümeni
bilinen tüm yöntemler denenmesine rağmen açık tutulamıyorsa
gastrointestinal kanalın bir başka yerinden
alınan tübüler bir yapı ile daralan kısmın devre dışı
bırakılması mümkündür. Bu amaçla kullanılabilecek
cerrahi yöntemler; kolonun farklı segmentleri kullanılarak
yapılan kolon interpozisyonu, gastrik tüp, gastrik
transpozisyon veya çocuklarda pek popüler olmamakla
birlikte jejunal transplantlardır. Kolon, peptik ülserasyona
dayanıklı olması ve marjinal damar yapısı özellikleriyle iyi bir greft olarak kabul edilir. Bu çalışmada da
4’ü bizim kliniğimizde 1 tanesi de başka bir klinikte
olmak üzere toplam 5 hastaya kolon interpozisyonu
yapılmış olup hastaların ortalama 36 aylık takiplerinde
sorun olmadığı görülmüştür.
Korozif madde içiminden sonra midede en fazla etkilenen
yer antropilorik bölgedir 20. Asidik maddelerin
mideye alkalilerden daha çok zarar verdiği bilinmekle
birlikte fazla miktarda alınan kuvvetli alkali maddelerin
de midede ciddi yanıklar yaptığı bildirilmiştir 21.
Mide mukozasındaki hasarın derecesinin içilen maddenin
miktarı, konsantrasyonu, içildiği anda midedeki
yiyecek miktarı ve pilor sfinkter tonusu etkilemektedir.
Hasarlanma bölgesi genellikle antropilorik bölge olmakla
birlikte bütün mide etkilenebilmektedir. Midenin
boş olması durumunda kuvvetli asidik maddelerin
saatler içerisinde perforasyon yapabildiği bilinmektedir.
Midenin gıdalar ile dolu olması, içilen maddenin
miktarı ve konsantrasyonuna göre perforasyon süresi
uzayabilmektedir 22. Bizim olgularımızda 4 hastada
mide perforasyonu gelişti, bunlardan 2’si kaybedildi.
.Hastaları klinik ve radyolojik olarak takibiyle bu
komplikasyonun erken dönemde tanınarak tedavi edilmesi,
mortalite ve morbiditeyi azaltacaktır 23. Korozif
madde içen çocuklarda mide perforasyonunun yanı
sıra uzun dönemde mide çıkış obstrüksiyonu gelişebileceği
bilinmektedir 24. Bizim çalışmamızda mide
çıkış obstrüksiyonu gelişen 15 hasta olup darlık gelişme
süreleri ortalama 22 gündür.
Mide çıkış obtrüksiyonlarında farklı tedavi seçenekleri
bulunmaktadır. Bazı yazarlar, mide çıkış obstrüksiyonlarındaki
ilk tedavi basamağının balon dilatasyon olduğunu
savunmaktadır 25. Rezeksiyon ameliyatları
özellikle korozif alımını takiben erken dönemde yapıldığında
ilerleyici fibrozis ve kontraksiyon ile komplike
olabilmektedir 26. Bu nedenle kliniğimizde bu hastalar
ortalama 6 haftalık takipden sonra opere edilmiştir.
Bizim serimizde 13 hastaya kısmi mide rezeksiyonu ile
birlikte Billroth I, 2 hastaya ise piloroplasti ameliyatı
yapılmış olup hastaların ortalama 3 yıllık takiplerinde
komplikasyon izlenmedi. Uzun dönemde mide karsinoma
riskini azaltması ve fizyolojiye daha uygun olması
nedeniyle, yanık dokuyu içeren parsiyel mide
rezeksiyonuyla birlikte BillrothI operasyonu daha çok
tercih edilmiştir.
Sonuç olarak özofagus ve mide yanıklarının sonuçları
göz önüne alındığında önemli bir mortalite ve morbidite
nedeni olduğu ortaya çıkmaktadır. Özellikle yağ
çözücülerin özofagusda daha fazla darlık yaptığı, dilatasyon
sürelerinin çok uzun olmak zorunda olduğu ve
gastrostomi ihtiyaçlarının daha fazla olduğu görülmüştür.
Bu nedenle hem üreticilerin hem de ailelerin bilinçlendirmesinin
önemli olduğu ve hayati değere sahip
olduğu ortaya çıkmaktadır.