Çocuklarda muayene ile saptanan tiroid nodülü sıklığı %2’dir
8. Erişkinlerde nodüllerin %5’i malign iken çocuklarda bu oran %25 gibi yüksek bir değerdedir
2,9. Ek olarak çocuklarda tanı anında lenf nodu ve uzak metastaz yapma riskinin ve tedavi sonrası nüks oranlarının erişkine göre daha fazla olması prognozun daha kötü olmasına neden olmaktadır
2. Bu sebeple çocuklarda tiroid nodüllerinin dikkatli incelenmesi, şüpheli olguların hızlı şekilde ayırt edilmesi önemlidir. Ayrıca “SEER çalışmasına göre 1973 ile 2004 yılları arasında tiroid kanser insidansında yılda %1,1’lik artış saptanmıştır
1,10. Biz de bu çalışma ile Çocuk Endokrinoloji Kliniği’nde takipli malignite şüphesi ve RET protoonkogeni saptanması nedeni ile ameliyat edilmiş hastaların geriye dönük olarak değerlendirmesini yaptık.
Tiroid kanserlerinde kız/erkek oranı 15 yaş altında 3/1 iken 15 yaş üstünde 6/1’e yükselmektedir 11,12. Bizim hastalarımızın da 15 yaş altında kız/erkek oranı 1,1/1 iken, 15 yaş üstünde 7/1’e yükselmektedir. Tiroid kanserleri adolesanlarda daha küçük yaş grubuna göre 10 kat sık görülür 13. Bizim serimizde hastaların tanı anında ortalama yaşları 12,8’dir ve bunların dördü 10 yaşından küçüktür. Bu yönden verilerimiz literatür ile benzerdir.
Vakalarımızın 11’i boyunda şişlik ve ele gelen lezyon, biri boyunda ağrı, ikisi TSH yüksekliği, ikisi çarpıntı şikayeti, biri tiroidde nodül (hashimoto nedenli takipli olan hasta) ile başvurmuştur. Benzer olarak, 120 çocuk olgunun incelendiği geriye dönük bir çalışmada tiroid kanserli olguların çoğunlukla palpe edilebilir lenf nodu ve bası semptomları ile başvurduğu bildirilmiştir 3.
Bu hasta grubunda eşlik eden tiroid hastalıkları (otoimmün tiroiditler, tiroid disgenezisi, dishormonegenez), eksternal radyasyon maruziyeti, ailede tiroid kanser öyküsü ve tiroid kanserinin sık görüldüğü genetik sendromlar sorgulanmalıdır 14. Bizim çalışmamızda hastalardan birinde ektopik tiroid dokusundan PTK gelişmiştir. Bir hasta ise öncesinde Ewing sarkomu tedavisi için boyun bölgesine RT almıştır. Papiller tiroid kanseri tanılı hastalardan ikisinde eş zamanlı hashimoto tiroiditi (%12), ikisinde graves hastalığı (%12) mevcuttur. Literatürde veriler sınırlı olmakla birlikte geriye dönük olarak yapılan bir çalışmada PTK tanılı olguların %15,6’sında hashimoto tiroiditi saptanmıştır 15.
Vakalarımızın dördünde, ailede ve hastada RET protoonkogeni pozitif olması nedeni ile profilaktik total tiroidektomi yapılmıştır. RET proto-onkogeni pozitif olan hastalarda mümkünse 5 yaşından önce profilaktik tiroidektomi düşünülmelidir 16. Bu hastalarda cerrahi MTK için elektif tedavi olmasına rağmen, hastaların yaklaşık % 80' inin tanıda uzak metastazları vardır 17. Bizim hastalarımızın ikisinin patoloji raporunda ise neoplastik C hücre hiperplazisi saptanmıştır. Ayrıca başvuru anında bu iki hastanın kalsitonin değeri ılımlı yüksek (19 ve 32 pg/ml) bulunmuştur. Genel kanı ise 100 pg/ml üzerindeki kalsitonin seviyesi MTK’yı düşündürmektedir 18.
Tiroid USG’si tiroid nodülünün taranması ve değerlendirmesinde birinci basamağı oluşturmaktadır. Çapı 1 cm’den fazla olan nodüllerin incelendiği bir çalışmada; mikrokalsifikasyon varlığının, intranodüler kanlanma artışının ve eşlik eden palpable lenf nodu varlığının malignensi açısından yüksek şüphe uyandırdığı gösterilmiştir 3,19. Bizim hastalarımızda da genel olarak USG’de maligniteyi düşündürecek, hipoekoik nodül, nodül içerisinde mikrokalsifikasyon, halo, heterojen görünüm, vaskülerite artışı, eşlik eden şüpheli lenf nodunda büyüme gibi bulgular mevcuttur. Ancak PTK tanısı konulan üç hastanın nodül çapı 1cm’den küçüktür. Daha önceki çalışmalarda da belirtildiği gibi, USG bulguları hiç biri tiroid kanserini göstermede tek başına yeterli değildir 2,14.
American Thyroid Association erişkinlerde çapı 1 cm’den küçük olan nodüllerde İİAB önermemektedir. Çocuk yaş grubunda ise tiroid volümünün yaşa göre değişmesi ve nodül boyutu tek başına anlamlı olmaması nedeni ile klinik ve radyolojik bulgulara göre karar verilmesini önermektedir 20. Özellikle aile öyküsü olan, baş-boyun bölgesine radyoterapi alan, nodül boyutlarında hızlı büyüme saptanan, eşlik eden servikal lenfadenopatisi olan ya da radyolojik olarak malignensiyi telkin eden olgularda (mikrokalsifikasyon, düzensiz sınırlar, hipoekojenite, artmış vaskülarite, eşlik eden lenf nodu varlığı), nodül çapı <1 cm olsa da İİAB önerilmektedir 9,14,20. Bizim çalışmamızda da nodül çapı 1 cm’den küçük üç hastaya İİAB’si yapılmıştır. İki hastada yetersiz sitoloji (Bethesta kategori 1), bir hastada malignite şüphesi (Bethesta kategori 5) saptanmıştır. Yetersiz sitoloji bir saptanan hastanın tekrarlanan İİAB’de malignite şüphesi (Bethesta kategori 5) saptanmıştır. Ayrıca üç hastanın da cerrahi patoloji sonucu PTK ile uyumludur. Sonuç olarak çocuklarda tiroid nodülü çapı 1 cm’den küçük olsa da yakın takip edilmelidir. Ayrıca Kaplan ve ark. İİAB’de önemi belirsiz atipi (Bethesta kateori 3) ile sonuçlanan olgularda USG sonuçlarına göre cerrahi karar verilmesini önermektedir. Serilerinde önemi belirsiz atipi saptanan hastaların %44’ünde lobektomi sonrasında patoloji sonucunda malignite saptanmıştır 21. Bizim çalışmamızda İİAB’de önemi belirsiz atipi saptanan hasta bulunmamaktadır.
Tiroid nodüllerinin değerlendirilmesinde tiroid sintigrafisi daha çok hiperfonksiyonel nodüllerin gösterilmesinde kullanılmaktadır. Hipoaktif nodül daha çok malignite riski taşırken, hiperaktif nodüllerde nadiren malignite görülür 3,22. Bizim de hiperaktif nodül saptanan bir hastamızın patoloji sonucu PTK ile uyumludur.
American Thyroid Association, 2015 yılında çocuklarda ve adolesanlarda DTK tanılı hastaların değerlendirilmesi, tedavisi ve takibi için bir kılavuz yayınlamıştır. Kılavuzda hastalar düşük risk, orta risk ve yüksek risk olarak sınıflandırılmıştır, tedavi önerileri de buna göre şekillenmiştir. Böylece hastalarda rezidü hastalık, uzak metastaz ve rekürrens önlenirken aşırı tedaviden de kaçınılmış olunmaktadır 20. Bizim hastalarımızın 4’ü (%25) düşük risk, 9’u (%56) orta risk, 3’ü (%18) yüksek risk grubunda yer almaktadır. Allison ve arkadaşlarının çalışmasında hastaların %52,5’i düşük, %25,4’ü orta, %22’si yüksek risk grubunda yer almaktadır 22. Çocuklarda tiroid nodülü ile başvuran hastalarda malignite riskinin yüksek olduğunu düşünülerek yakın takip edilmesi, olguların düşük risk döneminde saptanmasını sağlayacaktır. Bu da hastalıksız sağ kalımı arttıracaktır.
Amerika’da yayınlanan 59 hastayı kapsayan geriye dönük olarak yapılan bir çalışmada, hastaların %93,2’si PTK, % 6,8’i FTK, %9,1’i diffüz sklerozan varyant PTK tanısı almıştır 22. Taşkınlar ve arkadaşlarının Türkiye’de yaptıkları bir çalışmada, boyunda şişlik ile başvuran ve sonrasında tiroidektomi yapılan 14 hastanın geriye dönük olarak yapılan değerlendirmesinde, hastaların %50’si PTK, %14’ü FTK’ tanısı almışlardır 22. Bizim çalışmamızda da hastaların 13’ünde (%61) PTK (11’i klasik varyant, biri foliküler varyant, biri diffüz sklerozan varyant ), iki (%9) hastada FTK, bir (%5) hastada kötü diferansiye tiroid kanseri saptanmıştır. Aile öyküsü nedeni ile profilaktik tiroidektomi yapılan dört hastanın ikisinde neoplastik C hücre hiperplazi (%9), ikisinde kolloid hiperplazisi (%9) saptandı. Bunların dışında bir hastada daha tiroid kapsülü ve lenf nodu metastazı bulunan MTK (%5) saptanmıştır. Bu oranlar ile çalışmamızın verileri literatür ile benzerdir 13.
Çocuk ve adolesanlarda tiroid karsinomu sıklığının erişkinlere göre az olması ve tanı anında lokal ve bölgesel yayılımın fazla olması nedeni ile total tiroidektomi yapılacak olan hastalar daha fazla komplikasyon riski taşımaktadır 22. Bizim hastalarımızın üçünde (%14) geçici hipokalsemi ve yirmisinde (%95) kalıcı hipotiroidi gelişmiştir. Serimiz metastaz riski yüksek olan grupta olması nedeniyle, altı hastaya tiroidektomi ile beraber boyun diseksiyonu, üç hastaya da patoloji sonucu ile tekrar tamamlayıcı cerrahi yapılmıştır.
Kısıtlılıklar
Çalışmanın kısıtlılıkları arasında, olguların beş yıllık izlem verilerinin eksikliği sayılabilir. Hastaların bir kısmını takipten çıkması bir kısmının Erişkin Endokrinoloji Bölümü’ne devri, bir kısmının da tiroidektomi sonrası izleminin henüz beş yıl olmaması nedeni ile bu verilerimiz kısıtlıdır. Ayrıca üç hasta tiroidektomi yapıldıktan sonra merkezimizde takibe başladığı için verilerimizde eksiklik vardır.