[ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]
Fırat Tıp Dergisi
2025, Cilt 30, Sayı 1, Sayfa(lar) 027-034
[ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
Yoğun Bakım Ünitesinde Takip Edilen Covid-19 Tanılı Hastaların Retrospektif İncelenmesi
Derya SEZEN, Gülsüm ALTUNTAŞ, Fethi GÜNAY, Esef BOLAT, Ahmet AKSU, İsmail DEMİREL
Fırat Üniversitesi Hastanesi, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı, Elazığ, Türkiye
Anahtar Kelimeler: Covid-19, Akut Solunumsal Yetmezlik, Mortalite, Multisistemik, Yoğun Bakım, Covid-19, Acute Respiratory Insufficiency, Mortality, Multisystemic, Intensive care
Özet
Amaç: Coronavirus Disease-19 (COVID-19), Akut Solunum Sıkıntısı Sendromu (ARDS), sepsis, septik şok, miyokardit ve çoklu organ yetmezliğine sebep olabilen multisistemik bir hastalıktır. Bu çalışmada yoğun bakımda takip edilen COVID-19 hastalarının çeşitli tedavi stratejileri ve prognozları raporlanmıştır.

Gereç ve Yöntem: COVD 19 tanısı ile yoğun bakımda takip edilen 200 hastanın verileri retrospektif olarak incelendi. Demografik özellikleri, komorbiditeleri, APACHE II ve SOFA skorları, torax tomografi bulguları, gelişen sistemik bozukluklar, yoğun bakım sürecinde aldığı özellikli tedaviler, ventilasyon stratejileri, beslenme durumları, laboratuar bulguları kaydedildi. Mortalite, taburculuk ve yoğun bakım yatış süreleri verilen özellikli tedavilere göre değerlendirildi. p <0,05 için sonuçlar istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi.

Bulgular: Hastaların 124’ü erkek, 76’sı kadındı. 200 hastanın 143’ünde mortalite gerçekleşti. Ölen hastaların yaş ortalaması (70.5 ± 14.02) yaşayanlara göre daha yüksekti (64.3±16.25). Yoğun bakımda yatış süreleri 10 (1-64) gündü. Ölen hastaların APACHE II ve SOFA skorları yaşayan hastalardan anlamlı olarak daha yüksekti. Mortalite oranı ARDS gelişen hastalarda anlamlı olarak daha yüksekti.

Sonuç: COVID-19 hastalarında gelişen sepsis, ARDS, MAS, koagülasyon bozukluğu ve böbrek yetmezliği gibi klinik durumların mortalite oranları oldukça yüksektir. Mortalitenin tahmininde LDH, SpO2, PaO2 /FiO2 oranı, CRP, D-dimer, ferritin ve laktat parametreleri değerlidir. Kolşisin, immün plazma, İVİG, anakinra ve tocilizumab gibi immünmodülatör tedavilerin mortalite üzerine etkisini değerlendirmek için hastaların uygun standardizasyonu yapılmalıdır.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Giriş
    2019 Mart ayında Dünya sağlık örgütünün Pandemi ilan etmesi ile hayatımıza giren koronavirüs pnomonisi (SARS-CoV-2); günümüzde yaygın ölüm nedenleri arasında yerini almış ve COVID-19 pnömonisi olarak isimlendirilmiştir1.

    Klinik, asemptomatik olgulardan akut solunum sıkıntısı sendromu ve çoklu organ yetmezliğine kadar değişkendir. Yaygın olarak görülen klinik bulgular, ateş, öksürük, boğaz ağrısı, yorgunluk, kas ağrıları ve nefes darlığıdır2. Hastaların bir kısmında, ilk haftanın sonunda klinik tablo pnömoni, solunum yetmezliği ve ölüme ilerleyebilmektedir. Hastalığa yakalanan olguların yaklaşık %5-10'unda yoğun bakım yatışı gerekmektedir. Hastalığın komplikasyonları arasında, akut akciğer hasarı ve akut respiratuar solunum sıkıntısı sendromu, sepitk şok ve akut böbrek yetmezliği yer almaktadır. Hastaneye yatan erişkin hastalarda mortalite %4-11 arasındadır3. Şiddetli hastalık tablosunda, nefes darlığı, oksijen saturasyon düşüklüğü ve değişken düzeyde ARDS tablosu görülmektedir. Solunum yetmezliği, septik şok ve/veya multi organ yetmezliğinin geliştiği kritik hastalık durumu ise olguların %5’lik kısmını oluşturmaktadır4. Solunum yetmezliği, hastaların bir kısmında invaziv mekanik ventilasyon ihtiyacına neden olabilmektedir. İnvaziv mekanik ventilasyona ihtiyaç duyan hastalarda mortalite % 65-%88 arasında değişmektedir ve bu oran ileri yaşla birlikte artmaktadır5. COVID-19 hastalığını tedavi etmek için yüzde yüz etkili herhangi bir ilaç bulunmamaktadır. Klinik yönetim esas olarak destekleyici tedavi, semptomların tedavisi ve solunum yetmezliğini önlemeye dayanır.

    Yoğun bakım ünitesinde bakteri, virüs ve diğer nedenlere bağlı sepsisin tanısında ve izlenmesinde kullanılabilecek pek çok biyobelirteç bulunmasına rağmen bunların hiçbiri tek başına COVID-19 hastalarının klinik takibinde rutin kullanım için yeterli duyarlılığa veya özgüllüğe sahip değildir. IL2, IL7, IL10, GCSF, IP10, MCP1, MIP1A ve TNFα dahil olmak üzere inflamatuar sitokinlerde aşırı artışın etkisi olduğu çalışmalarda gösterilmiştir6. Bu çalışmada yoğun bakımda takip edilen COVID-19 hastalarının retrospektif olarak değerlendirilmesi ve prognoza etki eden faktörlerin araştırılması amaçlanmıştır.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Materyal ve Metot
    Bu çalışma 2021/08- 06 sayılı Fırat Üniversitesi Girişimsel Olmayan Araştırmalar Etik Kurulu Başkanlığı onayı ile Fırat Üniversitesi Hastanesinde 01.06.2020-01.06.2021 tarihleri arasında tek merkezli olarak yapılmıştır.

    Çalışmaya COVID-19 tanısı ile yoğun bakımda takip edilen 200 hasta dâhil edildi. Çalışmaya alınan hastalar; PCR testi pozitif olan veya BT’de tipik COVID-19 bulguları olup klinik olarak uyumlu olduğu için COVID 19 tanısı ile takip edilen hastalardan oluşmaktaydı.

    Hastaların yoğun bakım yatışlarında yaş, cinsiyet gibi demografik verilerinin yanı sıra, ek hastalık öyküleri, sigara alışkanlıkları, başvurudaki şikâyetleri, yoğun bakım yatışındaki semptomları ve yatıştaki APACHE II ve SOFA Skorları kayıt edildi. Hastaların varsa akciğer tomografi bulguları değerlendirildi ve COVID-19 için tipik bulgular, atipik BT bulguları, indetermine bulgular ve normal BT bulguları olmak üzere sınıflandırıldı.

    Hastalarda yoğun bakım takibi süresince gelişen ARDS, Sepsis, makrofaj aktivasyon sendromu (MAS) ve böbrek yetmezliği gibi klinik tablolar kayıt edildi. Koagülasyon bozukluğu tanısı uluslararası tromboz ve hemostaz derneği - Ara rehberine (ISTH-IG) göre konuldu. Buna göre aşağıdaki bulgulardan en az ikisi varsa koagülasyon bozukluğu olarak kabul edildi.

    • Trombosit sayısı<100.000/µl
    • PT’de 3 saniye ve üzerinde uzama
    • aPTT’de 5 saniye ve üzerinde uzama
    • Fibrinojen<200 mg/dl
    • D-Dimer 2-3 kat artış

    Hastalara rutin uygulanan farmako tedavi dışında uygulanan immün plazma, intravenöz immünglobülin (İVİG), anakinra, tociluzumab, kolşisin veya kök hücre tedavisi gibi özellikli tedaviler uygulanıp uygulanmadığı kaydedildi. Hastalar tromboemboli açısından aldıkları farklı farmakotedavi ve ek tedaviler kaydedildi. Yoğun bakımda hastalara uygulanan oksijen tedavi yöntemleri (rezervuar maske, highflow oksijen tedavisi, CBAP uygulaması), self prone pozisyon uygulamaları ve invazif mekanik ventilasyon tedavisi uygulanıp uygulanmadığı değerlendirildi. Hastaların yoğun bakıma yatışı boyunca uygulanan mekanik ventilasyon stratejileri günlük değişimleri kaydedildi. Uygulanan mekanik ventilasyon modu, Ppeak değeri, tidal volüm, PEEP değeri, FiO2 ve recruitment uygulamaları kayıt altına alındı. Hastaların yoğun bakım yatışı süresince uygulanan sedasyon, analjezi ve anksiyolitik ajanlar kaydedildi. Hastaların beslenmeleri enteral (oral-nazogastrik) ve parenteral olarak kaydedildi.

    Hastaların yoğun bakım yatışları boyunca hemogram değerleri, c-reaktif protein (CRP), sedimantasyon, AST, ALT, prokalsitonin, D-dimer, laktak dehidrogenaz (LDH), laktat, troponin, ferritin, fibrinojen, SpO2, ve PaO2/FiO2 sonuçları kayıt edildi.

    Hastaların yatışı sırasında ya da yatış esnasında mevcut komplikasyonlar kaydedildi. Mortalite, taburculuk durumları ve yoğun bakım yatış süreleri verilen özellikli tedavilere göre değerlendirildi.

    İstatistiksel Analiz
    Verilerin SPSS (Statistic Package for Social Sciences, Chicago, IL, USA) 22.0 paket programı kullanılarak analiz edildi. Veriler sürekli değişkenler için ortalama ± standart sapma ve ortanca (en küçüken büyük) şeklinde, kategorik değişkenler için ise sayı ve yüzde olarak gösterildi. İki grup arasındaki sayısal değerlerin karşılaştırılmasında nomal dağılımın sağlanmadığı durumlarda Mann Whitney U testi kullanıldı. Bağımlı değişkenlerin karşılaştırılması Wilcoxon testi ile yapıldı. p <0,05 için sonuçlar istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Bulgular
    Çalışmaya 200 hasta dahil edildi. Hastaların 76’sı (%38,0) kadın, 124’ü (%62,0) erkekti ve yaş ortalaması 68,80±14,91 idi. Hastaların 124’ünde (%62,0) kardiyak hastalık, 70’inde (%35,0) diyabetes mellistus (DM), 50’sinde (%25,0) pulmoner hastalık ve 47’sinde (%23,5) kanser ya da immünolojik bir hastalık öyküsü vardı. Hastaların sigara kullanım oranı %16,5 idi. Hastaların 154’ünde (%77,0) akciğer tomografisinde COVID-19 ile uyumlu bulgular vardı. Yoğun bakıma yatışta ortanca SOFA skoru 5 (0-17), APACHE-II skoru 16 (5-37) idi (Şekil 1).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 1: APCHE ve SOFA Skorları.

    Hastaların ortanca yoğun bakımda yatış süresi 10 (1-64) gün idi ve takip sırasında 143 (%71,5) hastada mortalite gerçekleşti (Tablo 1).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 1: Demografik veriler.

    Hastaların 159’unda (%79,5) koagülasyon bozukluğu, 85’inde (%42,5) MAS, 70’inde (%35,0) sepsis, 180’inde (%90,0) ARDS ve 53’ünde (%26,5) akut böbrek yetmezliği gelişti (Şekil 2).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 2: Klinik Durumlar (%).
    ARDS: Akut Respiratuar Distres Sendorumu, MAS: Makrofaj aktivasyon sendromu, MAS: Makrofaj Aktivasyon Sendromu.

    Standart tedaviye ek olarak 69 (%34,5) hasta tocilizumab, 68 (%34,0) hasta immun plazma, 48 (%24,0) hasta kolşisin, 24 (%12,0) hasta sitokin aferez, 6 (%3,0) hasta anakinra ve 4 (%2,0) hasta İVİG tedavisi aldı. Hastaların 67’si (%33,5) rezervuar maske ile oksijen aldı, 35 (%17,5) hastada higflow oksijen tedavisi uygulandı. Yüz on yedi (%58,5) hastaya CPAP uygulanırken, 167 (%83,5) hastada mekanik ventilasyon uygulandı. Prone pozisyon 95(%47,5) hastada uygulandı. Yüz otuz bir (%65,5) hasta sedasyon, 45 (%22,5) hasta analjezik tedavi aldı. Hastaların 173’ünde (%86,5) enteral beslenme 10’unda (%5,0) paranteral beslenme uygulandı (Tablo 2).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 2: Tedavi uygulamaları.

    Ölen hastaların ortanca yaşı 73 (29-95), yaşayan hastalarınki ise 66 (22-96) idi ve ölen hastaların ortanca yaşı anlamlı olarak daha yüksekti (p =0,015). Kadınlarda mortalite oranı %67,1, erkeklerde %74,2 idi. Kadın ve erkekler arasında mortalite açısından anlamlı bir fark saptanmadı (p =0,281). Kanser veya imminlojik hastalık, DM, kardiyak hastalık, pulmoner hastalığı olanlar ve olmayanların, mortalite oranları benzerdi (p =0.210, p =0.317, p =0.592, p =0.416 ). Mortalitede sigara içenlerle içmeyenler arasında ve BT bulgusu olup olmamasına göre anlamlı bir fark saptanmadı (p =0.151, p =0.407). Ölen hastaların yoğun bakıma yatıştaki APCHE II skoru ve SOFA skoru yaşayan hastalardan anlamlı olarak daha yüksekti ( p =0,001 ve p <0,001) (Tablo 3).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 3: Demografik veriler mortalite ilişkisi.

    Mortalite oranı ARDS gelişen hastalarda anlamlı olarak daha yüksekti (p <0,001). MAS tablosu görülen hastalarda mortalite oranı %75,3, görülmeyen hastalarda ise %68,7 idi ve aradaki fark anlamlı değildi (p =0,307). Sepsis gelişen hastalarda mortalite anlamlı düzeyde yüksekti (%94,3, p <0,001). Koagülasyon bozukluğu gelişen 159 hastada mortalite oranı %77,4 idi, bu oran koagülasyon bozukluğu gelişmeyen hastalarda %48,8 idi ve aradaki fark anlamlıydı (p <0,001). Akut böbrek yetmezliği gelişen hastaların mortalite oranı %88,7 idi ve bu oran böbrek yetmezliği gelişmeyen hastalardan anlamlı olarak daha yüksekti (p =0,001) (Tablo 4).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 4: Klinik durumlar ile mortalite ilişkisi.

    Tablo 5’te ölen ve yaşayan hastaların yoğun bakım yatışının 1,7 ve 14. Günlerinde laboratuvar sonuçlarının değişimi görülmektedir.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 5: Yoğun bakım yatışının 1,7 ve 14. günlerinde ölen ve yaşayan hastalarda laboratuvar değerlerinin değişimi.

    Ölen hastalarda LDH değerinde 1,7 ve 14. günlerde anlamlı bir değişim olmazken yaşayan hastalarda 7 ve 14 günlerde LDH değeri anlamlı olarak azaldı (sırasıyla p =0,019 ve p =0,002). Lenfosit değeri ölen hastalarda 1. güne göre 7 ve 14. günlerde anlamlı olarak azaldı (p <0,001 ve p =0,002), yaşayan hastalarda anlamlı bir değişim saptanmadı (p =0,503 ve p =0,149). Yatışın 1.gününe göre hem ölen hem de yaşayan hastalarda CRP değeri 7 ve 14. günlerde anlamlı olarak azaldı (p <0,005). D-Dimer düzeyi ölen hastalarda 7. günde yatışın 1. gününe göre anlamlı olarak artış gösterdi (p <0,001). Yaşayan hastalarda D-Dimer düzeyinde anlamlı bir değişim saptanmadı (p >0,005). Ölen ve yaşayan hastalarda ferritin düzeyinde anlamlı bir değişim saptanmadı. Ölen ve yaşayan hastalarda 1,7 ve 14. Günlerde laktat değeri benzerdi (p >0,05). PaO2 /FiO2 oranı hem ölen hem de yaşayan hastalarda 7 ve 14. günlerde 1. güne göre anlamlı olarak artış gösterdi (p <0,001). Ölen hastaların yoğun bakım yatışın 1,7 ve 14. günlerde SpO2 değerleri yaşayan hastalardan anlamlı olarak daha düşüktü (sırasıyla p =0,029, p <0,001 ve p <0,001).

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Tartışma
    Son gelişmelere rağmen kesin tedavi eksikliği göz önüne alındığında, COVID-19 vakalarında erken ölüm riskini belirlemek için hızlı ve güvenilir biyo belirteçlere ihtiyaç vardır. Bu durumda tedavi yaklaşımının seçiminde zamanında ve doğru kararların alınması ve yüksek ölüm riski taşıyan hastaların erken dönemde tanınması büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmada, COVID-19 nedeniyle yoğun bakım ünitemizde takip edilen hastaların retrospektif analizi ve COVID-19 hastalığının prognozunda etkili faktörler olarak belirlenen laboratuvar parametreleri ile hastalık skorlama sistemlerinin (SOFA, APACHE II) yoğun bakım mortalitesi ile ilişkisi araştırılmıştır.

    Akut solunum yetmezliği olan hastaların takip ve tedavileri koşullar elverdiği sürece yoğun bakım ünitelerinde yapılmaktadır. Yayınlanan vaka serilerinde COVID-19’a bağlı kritik hastalığı olanlarda mortalite oranları %16 ile %78 arasında değişmektedir 7-10.

    Bizim çalışmamızda bu oran %71,5 olarak saptandı. Çalışmamızda mortalite oranın yüksek olmasının olası sebeplerinden birincisi yoğun bakıma çoğunlukla kritik hastalık grubundaki hastaların kabul edilmesi, yatıştaki APECHE skorlarının yüksek olması ve çoğunluğunun mekanik ventilasyon ihtiyacı olan hastalardan oluşuyor olması sayılabilir.

    Çalışmalar erkek cinsiyetin COVID-19’a bağlı mortalite için bir risk faktörü olduğunu göstermektedir. Bizim çalışmamızda da mortalite oranı erkeklerde yüksek bulunmuştur ancak aradaki farkın anlamlı olmamasının, çalışmaya dâhil edilen hasta sayısının nispeten düşük olmasından kaynaklandığını düşünmekteyiz.

    Yapılan çalışmalarda yaşın COVID-19 için bir risk faktörü olduğu ve artan yaşla birlikte mortalitenin arttığı gösterilmiştir11,12. Bundaki önemli etkenlerden bir tanesi yaşla birlikte komorbid hastalıkların görülme oranlarının artmasıdır. Yaş ile doğal bağışıklık arasında bir ilişki olduğu ve doğal bağışıklık ileri yaşlarda giderek azaldığından, yaşlı insanların özellikle daha fazla enfeksiyon geliştirmeye eğilimli olduğu bilinmektedir13. Ayrıca ileri yaşlarda azalan organ fonksiyonu, artan komorbiditeler ve bunlara bağlı olarak birden fazla ilaç kullanımı gibi nedenler yaşlı insanları ilaç etkileşimlerine ve hastalıklara açık hale getirmektedir14. COVID-19’un genç hasta grubunda daha hafif seyrettiği ve mortalite oranlarının daha düşük olduğu çalışmalarda gösterilmiştir. Bizim çalışımızda da ölen ve sağ kalan hastaların yaş ortalaması arasında anlamlı bir fark saptanmıştır. İleri yaş grubunda mortalitenin yüksek olması artmış komorbiditenin varlığı ve organ fonksiyonlarındaki azalma ile açıklanabilir.

    Çalışmamızda hastaların %35’inde sepsis, %90’ında ARDS tablosu gelişmiştir. MAS tablosu hastaların %42,5’inde görülmüştür. Mortalite; sepsis gelişen hastalarda % 94,3, ARDS gelişen hastalarda %78,3, MAS gelişen hastalarda %75,3, koagülasyon bozukluğu gelişen hastalarda %77,4 ve böbrek yetmezliği gelişen hastalarda ise %88,7 olarak gerçekleşmiştir. Sepsis şiddetli COVID-19'lu hastalarda yüksek oranda ölüme yol açan bir multiorgan disfonksiyonu sebebidir. Otuz iki çalışmayı içeren yakın tarihli bir sistematik derleme, COVID-19 hastalarında çeşitli organ işlev bozukluklarının ve destek ihtiyacının yaygınlığını göstermiştir. Buna göre COVID-19 ile kabul edilen yoğun bakım hastalarında solunum desteği yaşamın sürdürülmesi için gereken esas tedaviyi oluşturmaktadır. Solunum fonksiyon bozukluğu ile ölüm arasında açık bir ilişki olduğu, bununla birlikte, kardiyovasküler ve akut böbrek hasarı gibi diğer işlev bozukluklarının eşzamanlı varlığı, ölüm riskini önemli ölçüde artırdığı bildirilmiştir15.

    Yoğun bakım ünitelerinde COVID-19 bağlı ölüm nedenlerine dair sağlam veriler yoktur. ARDS'nin ölüm oranı yüksek olmasına rağmen, dirençli hipoksemiye bağlı ölümün nadir olduğu bildirilmektedir. COVID-19 hastalarında bildirilen ölüm nedenleri azdır ancak ölüm nedenleri arasında solunum yetmezliği önemli bir rol oynuyor gibi görünmektedir. Küçük çalışmalarda, hastaların %53'ünde ve %45'inde ölüm nedeni olarak solunum yetmezliği bildirilmiştir ve hastaların çok düşük bir yüzdesi şok ve çoklu organ yetmezliğinden ölmektedir16,17. Ketchem ve ark. COVID-19 hastasının ölüm nedenini değerlendirmişler ve ölümden önce en sık görülen organ disfonksiyonunun pulmoner (%81,7), nörolojik (%57,3) ve renal (%39) olduğunu göstermişler18. Ayrıca vakaların %40,2'sinde septik şok olduğunu ancak septik şokun sadece olguların %26.8'inde birincil ölüm nedeni olarak kabul edildiği bildirmişlerdir. Gupta ve ark. ise 787 COVID-19 hastanın ölüm nedenini analiz etmiş ve bunların %92.7'sinin solunum yetmezliğinden öldüğünü bulmuştur. Sonuç olarak COVID-19 hastalarında sepsis, ARDS, böbrek yetmezliği ve koagülasyon bozukluğu gibi nedenler ölüm sebebi olarak görülmektedir19. COVID-19’da mortalite çeşitli komorbid hastalıklarla ilişkilendirilmiştir. Wang ve ark.’nın yayınladığı bir meta-analizde, kardiyovasküler hastalığı olanlarda COVID-19’a bağlı ciddi hastalık riskinin 3-4 kat artmış olduğu bulunmuştur20. Hipertansiyon ve diyabetin mortalite için risk faktörleri olup olmadığı incenlemiş ancak çelişkili sonuçlara ulaşılmıştır. Bu çalışmalarda genellikle komorbidite şiddeti veya hasta yaşına göre sınıflandırma yapılmamış olması kısıtlılıklarıdır21-23.

    Bizim çalışmamızda kardiyovasküler hastalıklar en sık rastlanılan komorbidite olmakla birlikte mortalitenin kardiyovasküler hastalığı olanlarda ve olmayanlarda benzer olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca diyabet, pulmoner hastalık ve sigara kullanım öyküsüne göre mortalite oranları açısından anlamlı bir fark saptanmamıştır. Bu sonuçlar özellikle ileri yaş grubunda komorbiditelerin COVID-19 mortalitesinde bağımsız risk fark faktörü olmadığı yönündeki çalışmaları desteklemektedir.

    COVID-19'un klinik seyri, asemptomatik formlardan kritik hastalığa kadar değişkenlik gösterdiği için tanı anında genellikle seyri tahmin etmek oldukça zordur. Acil tıbbi müdahale gerektiren hastaları belirlemek ve ilişkili ölüm oranlarını tahmin etmek için mevcut bir prognostik biyobelirteç bulunmamaktadır. BT bulgularından ön tanı ve hastalığın seyrinin tahmin edilmesinde klinik olarak yararlanılmaktadır. BT skoru ile hastalık şiddeti arasındaki ilişkiyi araştıran çalışmalar yapılmıştır. Birçok çalışma, bu skor ile hastalık şiddeti arasında pozitif bir ilişki olduğunu göstermiştir24-26.

    Bu çalışmada hastaların ilk tanı veya servise yatış zamanında çekilen akciğer tomografilerini değerlendirdik ve tomografi bulgularının COVID-19 ile uyumlu olup olmamasına göre sınıflandırdık. Bu sınıflama ile mortalite arasında anlamlı bir ilişki olmadığını saptadık. Bunun iki sebeple açıklayabiliriz birincisi hastaların %77’si gibi yüksek bir oranda tipik bulgulara sahip olması, ikincisi ise tomografi bulgularının hastaların çoğunluğunda erken döneme ait olması nedeniyle ilerleyen dönemde gelişen akciğer tutulumunu doğru yansıtmamasıdır.

    SOFA ve APECHE II skorlama sistemleri, hastalığın şiddetini ve organ bozukluklarının durumunu belirlemek, prognozu tahmin etmek için kullanılır. Yapılan çalışmalarda COVID-19 hastalarında daha yüksek SOFA ve APECHE II puanlarının mortalite ile ilişkili olduğu bildirilmiştir (27-29). Bizim çalışmamızda, ölen hastaların SOFA ve APECHE II skorları sağ kalan hastalardan anlamlı olarak daha yüksek bulunmuştur.

    Çalışmamızda hayatta kalmayan hastalarda prokalsitonin düzeyinin yoğun bakıma yatışta sağ kalan hastalarla benzer olduğu ancak 7. ve 14. günlerde anlamlı olarak daha yüksek olduğu bulunmuştur. Ölen ve sağ kalan hastaların CRP düzeyleri arasında da anlamlı bir fark saptanmıştır. Bakteriyel enfeksiyonlarda olduğu gibi prokalsitonin ve CRP, hastaların klinik durumları ve diğer laboratuvar parametreleri ile birlikte değerlendirildiğinde COVID-19 virüs enfeksiyonunun prognozunun belirlenmesinde faydalı olacaktır.

    Çalışmamızda yoğun bakıma ilk yatışta ve yatışın ilk haftasında ölen ve sağ kalan hastaların lenfosit sayıları arasında anlamlı bir fark saptanmadı. Yatışın 14. gününde gününde lenfosit sayısı ölen hastalarda anlamlı olarak daha düşüktü. Ölen hastalarda yatıştan itibaren lenfosit sayısında anlamlı bir düşüş olurken sağ kalan hastalarda anlamlı bir düşüş gerçekleşmedi. Bu sonuçlar lenfosit sayısında düşüklüğün ve düşüşün mortalitenin bir göstergesi olacağını düşündürmektedir. Daha önce yapılan bir çalışmada COVID-19 tanısı konan hastalarda lenfosit yüzdelerinde bir birimlik bir artış ile mortalite riskinin %43,4 oranında azaldığı ve düşük lenfosit yüzdesinin 28 günlük mortaliteyi öngörmede etkin olduğu gösterilmiştir30.

    Çalışmamızda yoğun bakım yatışında benzer düzeyde olan PLT sayılarının ölen hastalarda 7 ve 14. günlerde anlamlı bir düşüş gösterdiği bu günlerde ölen hastalarda sağ kalanlara göre anlamlı düzeyde düşük olduğu sonucuna ulaştık. Bu sonuçlar literatürde COVID-19 pnömonisi nedeniyle ölen hastaların trombosit sayılarının hayatta kalanlara göre daha düşük olduğunu belirten birçok çalışmanın sonuçları ile uyumludur30-32.

    Çalışmamızda yoğun bakımda COVID-19’a bağlı ölen hastaların LDH düzeylerinin sağ kalan hastalardan yüksek olduğu ve sağ kalan hastalarda yoğun bakım sürecinde başlangıca göre LDH değerlerinde anlamlı bir azalma olurken ölen hastalarda anlamlı bir değişim olmadığı saptandı. Sepsisli hastalarda değişen glukoz metabolizmasının bir göstergesi olarak LDH'nin prediktif değeri araştırılmıştır. Bununla birlikte, yüksek bir LDH seviyesinin, olumsuz bir klinik sonucun bağımsız bir belirleyicisi olup olmadığı açık değildir. Çalışmamız COVID-19 hastalarında LDH değerinin mortalite ile ilişkili olduğu yönündeki sonuçları desteklemektedir. Ancak şiddetli COVID-19 hastalarında yüksek LDH düzeylerinin akciğer hasarı ve doku hasarı ile ilişkisi ve potansiyel mekanizmaları için daha detaylı çalışmalara ihtiyaç vardır.

    COVID-19'un hemostatik anormallikler ile ilişkili olduğu ve hayatta kalmayanlarda belirgin şekilde yüksek D-dimer seviyeleri gözlendiği bildirilmiştir33,34. Bizim çalışmamızda ölen ve sağ kalan hastalarda yoğun bakıma yatış ve takip eden günlerde D-dimer düzeyleri açısından anlamlı bir fark saptanmamış olup ölen hastalarda 7. gündeki yüzde değişimi daha yüksek ve anlamlıdır.

    Çalışmamızda yoğun bakımda COVID-19’a bağlı ölen hastaların LDH düzeylerinin sağ kalan hastalardan yüksek olduğu ve sağ kalan hastalarda yoğun bakım sürecinde başlangıca göre LDH değerlerinde anlamlı bir azalma olurken ölen hastalarda anlamlı bir değişim olmadığı saptandı. Sepsisli hastalarda değişen glukoz metabolizmasının bir göstergesi olarak LDH'nin prediktif değeri araştırılmıştır. Bununla birlikte, yüksek bir LDH seviyesinin, olumsuz bir klinik sonucun bağımsız bir belirleyicisi olup olmadığı açık değildir. Çalışmamız COVID-19 hastalarında LDH değerinin mortalite ile ilişkili olduğu yönündeki sonuçları desteklemektedir. Ancak şiddetli COVID-19 hastalarında yüksek LDH düzeylerinin akciğer hasarı ve doku hasarı ile ilişkisi ve potansiyel mekanizmaları için daha detaylı çalışmalara ihtiyaç vardır. COVID-19'un hemostatik anormallikler ile ilişkili olduğu ve hayatta kalmayanlarda belirgin şekilde yüksek D-dimer seviyeleri gözlendiği bildirilmiştir33,34. Bizim çalışmamızda ölen ve sağ kalan hastalarda yoğun bakıma yatış ve takip eden günlerde D-dimer düzeyleri açısından anlamlı bir fark saptanmamış olup ölen hastalarda 7. gündeki yüzde değişimi daha yüksek ve anlamlıdır.

    Ölen ve sağ kalan hastaların ALT değerleri arasında anlamlı bir fark saptanmadı. Ancak ALT değeri ölen hastalarda yükselme gösterirken, sağ kalan hastalarda anlamlı bir değişiklik görülmedi. Yoğun bakım yatışındaki AST değerleri ölen ve sağ kalan hastalarda benzer düzeyde iken ilerleyen günlerde ölen hastalarda AST değerinin anlamlı düzeyde daha yüksek olduğu saptandı. AST ve ALT düzeyleri yoğun bakım yatışında mortalitenin bir göstergesi olarak kullanılamasa da klinik seyirde yükselmesinin hastalığın şiddeti ve yüksek mortalite ile işkili olabileceği düşünülmektedir. Sonuç olarak, yoğun bakım gereksinimi olan COVID-19 hastalarının mortalitelerinin %71,5 gibi yüksek bir oranda olması; hastalarda gelişen sepsis, ARDS, MAS, koagülasyon bozukluğu ve böbrek yetmezliği gibi klinik durumlar, ileri yaş, yüksek SOFA ve APACHE II skoru, yüksek LDH, AST, ALT, CRP, prokalsitonin ve ferritin gibi biyokimyasal parametreler, düşük PaO2 /FiO2 oranı, düşük lenfosit yüzdesi ile açıklanabilmektedir. Bu parametrelerin prognozu öngörmedeki katkıları önemlidir.

    Kısıtlılıklar: Çalışmamızda kolşisin, immün plazma, İVİG, anakinra ve tocilizumab gibi immünmodülatör tedavilerin uygulandığı ve uygulanmadığı hastalardaki mortalite oranları benzerdi. Ancak çalışmamızda bu tedavileri alan ve almayan hastaların iyi bir standardizasyonun yapılmamış olması, tedavi dozları ve sürelerine ilişkin yeterli veri olmaması gibi pek çok faktörden dolayı bu tedavi ajanlarının mortaliteye etkilerinin net bir şekilde ortaya koymak mümkün görünmemektedir. Bu verilerin desteklenmesi için daha iyi planlanmış geniş kapsamlı çalışmalara ihtiyaç vardır.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Kaynaklar

    1) Richman DD, Whitley RJ, Hayden FG. Clinical Virology 4th ed Washington: ASM Press 2016.

    2) Singhal, T. A review of coronavirus disease-2019 (COVID-19). Indian J Ped 2020; 87: 281-6.

    3) Jiang F, Deng L, Zhang L, Cai Y, Cheung CW. Review of the Clinical Characteristics of Coronavirus Disease 2019 (COVID-19). J Gen Intern Med 2020; 35: 1545-9.

    4) Wu Z, McGoogan JM. Characteristics of and important lessons from the coronavirus disease 2019 (COVID-19) outbreak in China: summary of a report of 72 314 cases from the Chinese Center for Disease Control and Prevention. JAMA 2020; 323: 1239-42.

    5) Wunsch H. Mechanical Ventilation in COVID-19: Interpreting the Current Epidemiology. Am J Respirat Crit Care Med 2020; 202: 1-4.

    6) Chen N, Zhou M, Dong X et al. Epidemiological and clinical characteristics of 99 cases of 2019 novel coronavirus pneumonia in Wuhan, China: a descriptive study. Lancet 2020; 395: 507-13.

    7) Huang C, Wang Y, Li X. Clinical features of patients infected with 2019 novel coronavirus in Wuhan, China. Lancet 2020; 395: 497-506.

    8) Wang D, Hu B, Hu C et al. Clinical characteristics of 138 hospitalized patients with 2019 novel coronavirus-infected pneumonia in Wuhan, China. JAMA 2020; 323: 1061-9.

    9) Yang X, Yu Y, Xu J et al. Clinical course and outcomes of critically ill patients with SARS-CoV-2 pneumonia in Wuhan, China: a single-centered, retrospective, observational study. Lancet Resp Med 2020; 8: 475-81.

    10) Zhou F, Yu T, Du R et al. Clinical course and risk factors for mortality of adult inpatients with COVID-19 in Wuhan, China: a retrospective cohort study. Lancet 2021; 395: 1054-62.

    11) Grasselli G, Greco M, Zanella A et al. Risk factors associated with mortality among patients with COVID-19 in intensive care units in Lombardy, Italy. JAMA Int Med 2020; 180: 1345-55.

    12) Biswas M, Rahaman S, Biswa TK, Haque Z. Association of sex, age, and comorbidities with mortality in COVID-19 patients: a systematic review and meta-analysis. Intervirology 2021; 64: 36-47.

    13) Leng J, Goldstein DR. Impact of aging on viral infections. Microbes Infect 2010; 12: 1120-4.

    14) Lavan AH, Gallagher P. Predicting risk of adverse drug reactions in older adults. Ther Adv Drug Saf 2016; 7: 11-22.

    15) Serafim RB, Povoa P, Souza-Dantas V. Clinical course and outcomes of critically ill patients with COVID-19 infection: a systematic review. Clin Microbiol Infect 2021; 27: 47-54.

    16) Ruan Q, Yang K, Wang W, Jiang L, Song J. Clinical predictors of mortality due to COVID-19 based on an analysis of data of 150 patients from Wuhan, China. Intensive Care Med 2020; 46: 846-8.

    17) Contou D, Cally R, Sarfati F, Desaint P, Fraissé M. Causes and timing of death in critically ill COVID-19 patients. Critical Care 2021; 25: 79.

    18) Ketcham SW, Bolig TC, Molling DJ, Sjoding MW, Flanders SA. Causes and circumstances of death among patients hospitalized with COVID-19: A retrospective cohort study. Ann Am Thoracic Soc 2021; 18: 1076-9.

    19) Gupta S, Hayek SS, Wang W. STOP-COVID Investigators. Factors associated with death in critically ill patients with coronavirus disease 2019 in the US. JAMA Intern Med 2020; 180: 1436-47.

    20) Wang X, Fang X, Cai Z et al. Comorbid chronic diseases and acute organ injuries are strongly correlated with disease severity and mortality among COVID-19 patients: a systemic review and meta-analysis. Research (Wash DC) 2020; 2020: 2402961.

    21) Gupta S, Hayek SS, Wang W et al. Factors associated with death in critically ill patients with coronavirus disease 2019 in the US. JAMA Int Med 2021; 180: 1436-47.

    22) Grasselli G, Zangrillo A, Zanella A. COVID-19 Lombardy ICU Network. Baseline characteristics and outcomes of 1591 patients infected with SARSCoV-2 admitted to ICUs of the Lombardy Region, Italy. JAMA 2020; 323: 1574-81.

    23) Zeng H, Zhang T, He X, Du Y, Tong Y, Wang X. Impact of chronic comorbidities on progression and prognosis in patients with COVID-19: a retrospective cohort study in 1031 hospitalized cases in Wuhan. China Med Rxiv 2020; 2: 1-33.

    24) Li K, Fang Y, Li W, Pan C, Quin P. CT image visual quantitative evaluation and clinical classification of coronavirus disease (COVID-19). EurRadiol 2020; 30: 4407-16.

    25) Zhang J, Meng G, Li W, Shi B, Dong H. Relationship of chest CT score with clinical characteristics of 108 patients hospitalized with COVID-19 in Wuhan. China Resp Res 2020; 21: 1-11.

    26) Li K, Wu J, Wu F, Guo D, Chen L. The clinical and chest CT features associated with severe and critical COVID-19 pneumonia. Invest Radiol 2020; 55: 327-31.

    27) Zhou F, Yu T, Du R et al. Clinical course and risk factors for mortality of adult inpatients with COVID-19 in Wuhan, China: a retrospective cohort study. Lancet 2020; 395: 1054-62.

    28) Yang Z, Hu Q, Huang F, Xiong S, Sun Y. The prognostic value of the SOFA score in patients with COVID-19: A retrospective, observational study. Medicine 2021; 100: e26900.

    29) Kodik MS, Öztürk E, Uz İ, Özçete E, Inci Ö, Ersel M. Evaluation of mortality in ICU-hospitalized COVID-19 patients by using REMS, APACHE-II, CCI, and SOFA. Res Square 2020; 1-15

    30) Erol AT, Aşar S, Bilgin BÖ, Çukurova Z, Sabaz S. Risk factors for 28-day mortality among COVID-19 patients in an intensive care unit of a tertiary care center in Istanbul Bakırköy Tıp Dergisi 2021; 17: 100-7.

    31) Salamanna F, Maglio M, Landini MP, Fini M. Platelet functions and activities as potential hematologic parameters related to Coronavirus Disease 2019 (Covid-19). Platelets 2021; 31: 627-32.

    32) Yang X, Yang Q, Wang Y et al. Thrombocytopenia and its association with mortality in patients with COVID‐19. J Thrombos Haemostasis 2020; 18: 1469-72.

    33) Tang N, Li D, Wang X, Sun Z. Abnormal coagulation parameters are associated with poor prognosis in patients with novel coronavirus pneumonia. J Thromb Haemost 2020; 18: 844-7.

    34) Guan WJ, Ni ZY, Hu Y et al. China Medical Treatment Expert Group for C. Clinical characteristics of coronavirus disease 2019 in China. N Engl J Med 2020; 382: 1708-20.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • [ Başa Dön ] [ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
    [ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]