Protein moleküllerinin metal iyonları ile kompleks oluşturduğu bilinmektedir. Bu yöntem de çiçek görünümlü morfolojiye sahip hibrit yapılar, fosfat tamponu ile metal iyonlarının oluşturduğu yapıyla proteinlerin kompleks oluşturması esasına dayanmaktadır. Yöntemde ilk olarak birincil metal fosfat kristalleri oluşur
23,25. Bu aşamada protein molekülleri baskın olarak metal iyonları ile özellikle protein omurgasındaki amin gruplarının koordinasyonu sayesinde kompleksler oluştururlar. Oluşan bu kompleksler metal fosfat birincil kristallerin çekirdeklenme alanlarını oluşturur
24. İkincil büyüme aşamasında, protein molekülleri ve primer kristaller iri topaklar oluşturur. Metal fosfat kristallerinin kinetik olarak kontrolü agregatların yüzeyindeki bireysel metal bağlayıcı bölgelerden kaynaklanır ve bu ayrı ayrı yaprakların oluşmasına neden olur. Son aşamada anizotropik büyümeyle dallı ve çiçek görünümlü morfolojiye sahip bir yapı oluşur. Önerilen bu büyüme sürecinde, protein yaprak skafoldların oluşturulması için metal fosfat kristalleri çekirdeklenmeyi indükler ve yaprakları birbirine bağlamak için bir “tutkal” olarak görev yapar. Nano boyuttaki bu yaprak şekilli yapılar bir araya gelerek birbirine bağlanırlar ve hibrit yapıları oluştururlar
26. Bu türden materyaller son yıllarda kolay üretimleri, artmış yüzey-hacim oranı, gelişmiş enzimatik aktivite ve stabilitelerinden dolayı araştırmacılar tarafından geniş çaplı ilgi görmüştür
27.
Bu çalışmada ilk defa nadir hastalıklar arasında en sık görülen Gaucher hastalığının taramasına yönelik antikorla fonksiyonelleştirilmiş hibrit konjugat sistemleri ELISA test sisteminde kullanılmıştır. Hibrit yapı için optimum sentez koşulu belirlenerek düzgün dağılımlı çiçek morfoloji tespit edilmiştir. SEM görün-tülerinde yapraklar merkezden köken almış ve yaklaşık 3,6-6,0 μm boyutlarında çiçek morfoloji elde edilmiştir. Sentezde kullanılan antikor ve enzim miktarındaki farklılık hibrit yapının boyutunda önemli bir değişikliğe sebep olmamıştır. Antikor ve enzim içeren hibrit yapıların nano boyutlu çok sayıda yapraklardan oluş-ması ile yüzey alanı artmaktadır. Sentezlenen bu yapı-ların karakterizasyonları gerçekleştirilmiş veeş zamanlı olarak hibrit yapıların ELISA test sistemindeki kullanı-labilirlikleri de araştırılmıştır. Yapılan çok sayıda test sonucunda ELISAsisteminde en yüksek ve anlamlı sonucu veren Ab 1 (10μl)-HRP-inorganik hibrit konju-gatın karakterizasyon analiz sonuçlarına çalışmada yer verilmiştir. Sentezlenen hibrit konjugat antikor ve me-tal fosfat nanokristalleri olmak üzere iki ana bileşen içermektedir. Hibrit konjugatın EDX spektrumunda N ve Cu, P, C, O pikleri sırasıyla antikor ve Cu3(PO4)2·3H2O nanokristallerinden kaynaklanmakta-dır. EDX spektrumunda yer alan Cl elementinin varlığı ise fosfat tamponundan kaynaklanmıştır. Ab 1 (10μl)-HRP-inorganik hibrit konjugatın pik pozisyonları ve yoğunlukları JCPDS kart numarası 00-022-0548 olan Cu3(PO4)2.3H2O kristal modeli ile iyi uyum sağladığını göstermiştir. FTIR spektrumunda serbest formda ~570 cm-1 ve ~620 cm-1 ’de gözlenen O=P-O grubu frekansı hibrit edilmiş yapıda ~550-650 cm-1 ’deki frekanslarına kayma göstermiştir. Serbest antikorda yer alan peptit bağının C=O titreşimi, N-H bükülmesi ve C-N titreşimi ile amit I bandı ~1656 cm-1 ve amid II bandı ise ~1546 cm-1 da pik vermiştir. ~990 cm-1, ~1075 cm-1 ve ~1146 cm-1 ’deki bantlar P=O grubuna spesifiktir. –NH2 gru-bunun titreşim bandı serbest HRP enziminde ~1634 cm−1 iken hibrit yapıda kayma göstererek ~1400-1680 cm−1 titreşim aralığında görünmektedir. ~3000 cm-1-3400 cm-1 aralığında yer alan bantlar -CH2 ve -CH3 gruplarına aittir, serbest HRP ve antikor molekülünde bu bantlar şiddetli iken hibrit yapıda daha zayıf olarak görülmüştür. Veriler oluşturulan ELISA sisteminin analitik duyarlılığının yüksek olduğunu göstermiştir. Hibrit konjugat sistemi ile daha ucuz ve kolay ulaşıla-bilen bir sekonder antikor olan Anti-human IgG (Fab) HRP’nin kullanıldığı gelenekseltest sistemine yakın hassasiyette sonuç vermiştir.
Zhang ve ark.28 benzer yöntemle yaptıkları çalışma-da ractopamine antikoru (RACanti) kullanarak Mn3(PO4)2–protein hibrit nanokompozitleri sentezle-mişlerdir. Mn3(PO4)2@RACanti nanokompozitler, rak-topenin (RAC) tespiti için kullanılan elektrokimyasal bir biyosensörün hassas tabakası olarak kullanılmıştır. Sentezlenen Mn3(PO4)2 benzeri nano çiçeklerin yüksek kimyasal aktivite ve mükemmel elektrokimyasal performans sergilediği gösterilmiştir. Liu ve ark.29 ise yaptıkları çalışmada Streptavidin (SA)-HRP enzimini içeren hibrit yapıyı iki farklı fonksiyonda kullanabil-mek amacı ile organik-inorganik hibrit yapı sentez yöntemini kullanarak sentezlemişlerdir. Sentezlenen SA-HRP-Cu3(PO4)2 hibrit nano çiçekler biyoanalizde serbest form ile karşılaştırıldığında yüksek katalitik aktivite, stabilite ve dayanıklılık göstermiştir. Çift fonksiyonlu hibrit nano çiçekler enzim bağlı immün-sorbent analizde alfa-fetoprotein (AFP) için 78 pg/mL tespit limitine sahip ultra duyarlı bir sensör oluşturmak için kullanılmıştır. Ye ve ark.30 ise yaptıkları çalış-mada inorganik mineral posnjakit (Cu4(SO4) (OH)6·H2O) yapısını streptavidin ve HRP için nano taşıyıcı görevi görmesini sağlayarak insektisidal krista-lin (Cry) protein Cry1Ab'nin tespiti için lineer aralık 0.1-40 ng mL-1 ve tespit limiti ise 63 pg mL-1 olan immün analizde sinyal etiketi olarak kullanmışlardır.
Zeinhom ve ark.31 yaptıkları çalışmada tespit anti-koru-HRP enzim ve inorganik nano çiçek içeren nano-kompozit ile streptavidin manyetik boncuklar ve biyo-tin etiketli antikoru yakalama platformu olarak kullanarak S. Enteritidis ile inoküle edilmiş süt, peynir ve su örneklerinde S. Enteritidis tespit edebilen görsel renk üreten bir test sistemi geliştirmişlerdir. Geliştirilen test suda 1.0 CFU mL−1, süt ve peynirde ise 1.0 CFU/g algılama limiti ile S. Enteritidis’i tespit edebilmiştir.
Wei ve ark.12 ilk kez hibrit protein-inorganik nano ciçeğe enzim, antikor ve Cu3(PO4)2'yi üçlü bir şekilde immobilizasyonunu sağlamışlardır. Çalışmada çift fonksiyon kazanan yapının antikor kısmı, karşılık gelen antijeni özgül bir şekilde yakalama yeteneğini koru-muştur. Bunun yanında nano çiçek, artan enzimatik aktivite ve stabiliteye sahip olarak sinyali güçlendirmiştir. Elde edilen antikor-enzim-inorganik nano çiçek, önce Escherichia coli O157:H7 (E. coli O157:H7) tespiti için enzim-işaretli antikor olarak enzim bağlı immünosorban testinde uygulandı. Tespit limiti 60 CFU L (-1) olarak belirlenmiştir.
Yin ve ark.32 ise yaptıkları çalışmada Staphylococ-cus aureus’un tespiti için bir biyolojik hibrit nano yön-tem geliştirmişlerdir. Metodun merkezinde bir spesifik hücre duvar bağlama domain (CBD) ile HRP enzimi ve Cu3(PO4)2 inorganik hibrit nano çiçek sentezlemede kullanılmıştır. Plak anti-S. Aureus poliklonal antikoru ile kaplanmıştır üzerine CBD-HRP-Cu3(PO4)2 organik-inorganik hibrit nano çiçek ilave edilmiştir. HRP enzi-minin aktivasyonu için TMB eklenmiştir. Yöntemin, 101 ila 106 koloni oluşturan birim (CFU)/mL aralığında lineer olarak 6 CFU/mL' ye kadar olan tespit sınırlarıy-la S. aureus' u özgül olarak tespit etme kapasitesi kanıt-lanmıştır.
Bu çalışmada ise ilk defa Gaucher hastalığının tanısın-da fonksiyonel konjugat sistemi kullanılmıştır. Gele-neksel sandviç ELISA sisteminde Anti-GBA 1 konju-gatı yüksek yanıt verirken fonksiyonel konjugat siste-minde Ab 1 (10 μl)-HRP-inorganik hibrit konjugatı daha yüksek yanıt vermiştir. Klasik yöntem için Lineer analitik performans R2 >0.99 ve LOQ değeri 10 ng/mL olarak belirlenirken hibrit konjugat sisteminde ise R2 >0.99 ve LOQ değeri 12,5 ng/mL olarak belirlenmiştir. Bulgular, fonksiyonelleştirilmiş hibrit konjugat sisteminin yüksek antijen bağlama kapasitesiyle çalıştığını ve tespit limitinin ticari ELISA sistemlerine yakın olduğunu ortaya koymuştur. Çalışma sonuçları tekrarlanabilirlik ve stabilite ile ilgili ileri çalışmalara ihtiyaç duymakla birlikte organik-inorganik hibrit nano çiçek teknolojisi inovatif biyomühendislik yaklaşımları ile diagnostik alanda geleneksel ELISA sistemine yeni bir alan yaratarak işaretlenmesi zor antikorların tek basa-makta HRP enzimi ile birleştirilerek test sistemlerine dahil edilebileceği potansiyelini göstermiştir. Bu yakla-şım, biyosensör, biyotıp ve biyokatalitik süreçlere kadar çeşitli uygulamalar için umut vaat edici olarak belirlenmiştir.
“Bu çalışma Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi tarafından BBAP20F14 proje kodu ile desteklenmiştir.”