[ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]
Fırat Tıp Dergisi
[ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
Merkezimizde Yapılan Böbrek Biyopsilerinin Retrospektif İncelenmesi
Erdoğan ÖZDEMİR1, Hatice Ayşe ÖZDEMİR2, Erman ÖZDEMİR3, Pınar ÖZDEMİR4, Mustafa TİMURKAAN1, Turgay YILMAZ1, Ramazan ULU5
1Elazığ Fethi Sekin Şehir Hastanesi, İç Hastalıkları Kliniği, Elazığ, Türkiye
2Elazığ Fethi Sekin Şehir Hastanesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği, Elazığ, Türkiye
3Pendik Devlet Hastanesi, Nefroloji Kliniği, İstanbul, Türkiye
4Lütfi Kırdar Şehir Hastanesi, Nefroloji Kliniği, İstanbul, Türkiye
5Adıyaman Üniversitesi, Nerfoloji Anabilim Dalı, Adıyaman, Türkiye
Anahtar Kelimeler: Böbrek Biyopsisi, Epidemiyoloji, Glomerülonefrit, Epidemiology, Glomerulonephritis, Kidney Biopsy
Özet
Amaç: Bu çalışmada 2006- 2016 yılları arasında merkezimizde yapılan böbrek biyopsileri retrospektif olarak incelenmiş, biyopsi sonuçlarında merkezimizde en sık hangi tanılara varıldığı ve bu tanıların demografik verilerle ilişkisinin ortaya konması amaçlanmıştır.

Gereç ve Yöntem: Çalışmamıza merkezimiz arşivinden ve otomasyon sisteminden yeterli verilerine ulaşılabilen 200 hasta dahil edilmiştir.

Bulgular: Vakaların 103'ü (%51,5) erkek, 97'si (%48,5) kadındı. Ortalama biyopsi yaşı 38,8±14,1 idi. En sık biyopsi yaş aralığı 115 biyopsi ile 18-40 yaş arası olurken, sonrasında en çok biyopsi yapılan yaş 41-60 yaş arası ve en düşük sayı 61 yaş üstündekilerde 13 biyopsiydi. Merkezimizde en sık biyopsi endikasyonunun nefrotik sendrom olduğu görüldü. Nefrotik sendromu sırasıyla non-nefrotik proteinüri (%16), akut böbrek yetmezliği (%12,5), sistemik hastalığın böbrek tutulumu (%12,5), hematüri (%2,5), nefritik sendrom (%1,5) takip etmekteydi. En sık görülen renal hastalık %63 ile primer glomerülonefritler idi. Primer glomerülonefritleri %27,5 ile sekonder glomerülonefritler takip etmektey-di. Primer glomerülonefritler içinde en sık fokal segmental glomerüloskleroz, sonrasında sırasıyla membranöz glomerülonefrit, membranoproliferatif glomerülonefrit, minimal değişiklik hastalığı, IgA nefropatisi saptanmıştır. Sekonder glomerülonefritlerde ise sırasıyla amiloidozis, lupus nefriti ve diyabetik nefropati saptandı.

Sonuç: Elde ettiğimiz bulgular böbrek biyopsi endikasyonu konulan olguların demografik ve klinik özellikleri dikkate alınarak, ülkemiz şartlarında bu hastalar hakkında ileriye dönük fikir yürütmemize katkıda bulunacaktır. Perkütan böbrek biyopsisi böbreğin parankimal hastalıklarının tanısında, takip ve tedavisinde önemini korumaktadır.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Giriş
    Perkütan böbrek biyopsisi, 1951 yılında keşfedilmiş ve o zamandan beri nefroloji klinik tanı pratiğinin ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir1. Minimal invaziv ve komplikasyon oranı düşük olması nedeniyle perkütan böbrek biyopsisi ilk tercih olarak günümüzde kolaylıkla uygulanmaktadır2.

    Literatür incelendiğinde yapılan çalışmalara göre böbrek biyopsisi sonuçlarında en sık karşılaşılan patoloji glomerülonefritlerdir3. Türkiye’de yapılan çalışmalarda değişik sonuçlara varılsa da çoğunlukla en sık rastlanan patoloji yine primer glomerülonefritlerdir4. Glomerülonefritlerin histolojik tipleri coğrafi yerleşim, yaş ve etnik grup gibi çeşitli faktörlere bağlı olarak değişiklik göstermektedir5-6. Ülkemizin değişik bölgelerinde yapılan çalışmalarda da farklı sonuçlar elde edilmiştir7-8.

    Bu çalışma ile bölgemizde yapılan perkütan böbrek biyopsisi endikasyonlarını, hangi yaş aralığında yapıldığını, cinsiyete göre dağılımını, patoloji sonuçlarında en sık hangi tanılara varıldığını, bu verilerin ülke geneli ve literatürdeki diğer yayınlar ile karşılaştırmasını ve sonuçta elde edilecek bilgiler ışığında gelecekte yapılması planlanan biyopsilere faydalı olabilecek verilere ulaşmayı hedefledik.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Materyal ve Metot
    Çalışmamız merkezimiz nefroloji kliniğinde 2006-2016 yılları arasında böbrek biyopsisi yapılmış olan ve dosya kayıtları Nefroloji Bilim Dalı’nda (BD) bulunan 217 hasta üzerinde retrospektif olarak yapıldı. Onyedi hasta dosyalarında yeterli veriye ulaşılamadığı için çalışma dışı bırakıldı. Toplam 200 hasta çalışmaya dahil edildi. Hasta dosyalarına hastane otomasyonu ve arşiv aracılığı ile ulaşıldı ve her birinin;

    a) Demografik verileri (yaş, cinsiyet ve özgeçmiş),
    b) Laboratuvar bulguları (tam idrar tahlili, idrarda 24 saatlik protein ölçümü, hemogram, üre, kreatinin, GFH, albümin, total protein, AST, ALT, sodyum, potasyum, kalsiyum, klor, trigliserid, HDL, LDL, PT, APTT, INR)
    c) Biyopsi endikasyonları,
    d) Histopatolojik renal biyopsi sonuçları,
    e) Biyopsi sonrası komplikasyon gelişme durumu kaydedildi.

    Böbrek biyopsileri Nefroloji ve girişimsel radyoloji tarafından USG eşliğinde otomatik biyopsi iğneleri kullanılarak yapılmıştır. Tüm olguların biyopsi örnekleri Patoloji Ana Bilim Dalı tarafından değerlendirilmiştir. Biyopsi örnekleri ışık mikroskopu ve immünfloresan yöntemiyle incelendi. Işık mikroskopu ile glomerüller, tubüller, interstisyum ve damarlar değerlendirildi. Glomerüllerde kresent, hyalinizasyon, skleroz, periglomeruler fibrozis oluşumu, tübüler atrofi, interstisyel fibrozis ve inflamasyon, damar duvar kalınlığı incelenmiştir. İmmünfloresan yöntemi ile biyopsi ör-neklerinde IgG, IgA, IgM, C3, C1q ve fibrinojen varlı-ğı değerlendirilmiştir.

    Çalışmaya dahil olma kriterleri
    1. Nefroloji BD’da böbrek biyopsisi yapılmış yetişkin yaş grubu hastalar

    2. Dosyası Nefroloji BD’da bulunup; dosyasında yeterli klinik, laboratuvar ve patolojik bilgiler kaydedilmiş hastalar

    Çalışmaya dahil olmama kriterleri
    1.Dosyalarından yeterli klinik, laboratuvar ve patolojik bilgilerine ulaşılamayan olgular
    2. Renal kitle nedeniyle yapılan biyopsiler
    3. Çocukluk yaş grubu biyopsileri Hastaların biyopsi endikasyonları; nefritik sendrom, nefrotik sendrom, akut böbrek yetmezliği, proteinüri, hematüri ve sistemik hastalığın böbrek tutulumu olarak belirlendi.

    1)Non-nefrotik proteinüri: 150mg ile 3,5gr/24sa/1.73m2 arasında tespit edilen proteinüri miktarı olarak tanımlandı.

    2)İzole mikroskobik hematüri: Kişide üriner sistem hastalığını düşündüren herhangi bir klinik belirti olmaksızın genellikle taramalar sırasında veya başka bir sorun araştırılırken, idrarın mikroskobik incelenmesinde saptanan, her sahada 3 veya daha fazla eritrosit bulunması olarak tanımlandı.

    3) Nefrotik sendrom: Günlük 3,5 gramdan fazla proteinürinin olduğu, hipoalbüminemi, ödem, hiperlipidemi ve lipidüri ile karakterize klinik tablo olarak tanımlandı.

    4)Nefritik sendrom: Hematüri (glomerüler kaynaklı dismorfik eritrositler), azotemi, değişken derecelerde proteinüri, oligüri, ödem ve hipertansiyon ile karakteri-ze klinik tablo olarak tanımlandı.

    5)Akut böbrek yetmezliği tablosu: GFH’de kısa sürede (günler, haftalar) azalma ile karakterize klinik durum olarak belirlendi.

    6)Sistemik hastalığın böbrek tutulumu: Noninvaziv yöntemlerle tanı konulamamış sistemik hastalık ve renal tutulum bulgusu olan klinik tablolar olarak tanımlandı.

    İstatistiksel Yöntem
    Çalışmanın istatistiksel analizleri R 3.2.1 paket prog-ramında yapılmıştır. Çalışmada yer alan sürekli değiş-kenlere ait tanımlayıcı istatistikler ortalama, standart sapma, minimum ve maksimum değerleriyle, kategorik değişkenler frekans ve yüzde ile gösterilmiştir. Sürekli değişkenlerin normal dağılıma uygunluğu Shapiro Wilk testi ile incelenmiştir. Normal dağılım gösterme-yen değişkenlerin 3 ve daha fazla grup karşılaştırmalarında Kruskal Wallis testi kullanılmıştır. Kategorik değişkenlerin gruplar arası karşılaştırmalarında Pearson ki-kare testi kullanılmıştır. Çalışmadaki tüm istatistik-sel analizlerde p değeri 0,05’in altındaki karşılaştırmalar istatistiksel olarak anlamlı kabul edilmiştir.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Bulgular
    Olgulara ait demografik veriler tablo 1’de gösterilmiştir.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 1: Demografik veriler.

    Kadın-erkek ortalama yaşları arasındaki farklılık ista-tistiksel olarak anlamlı değildi (p =0,12). Tüm olgula-rın %57,5’i (n :115) kırk yaşından küçük, %36’sı (n :72) kırk ile elli dokuz yaş arasında ve %6,5’u (n :13) ise altmış yaşından büyüktü. Ortalama biyopsi yaşında yıllar arasında anlamlı farklılık saptanmadı.

    Merkezimizde en sık biyopsi endikasyonunun nefrotik sendrom (%57,5) olduğu görüldü. Nefrotik sendromu sırasıyla non-nefrotik proteinüri (%16), akut böbrek yetmezliği (%12,5), sistemik hastalığın böbrek tutulumu (%12,5), hematüri (%2,5), nefritik sendrom (%1,5) takip etmektedir.

    Nefrotik sendromla başvuran hastalarda en sık tanı membranöz nefropati (%27,5) olurken, Non-nefrotik proteinüri endikasyonuyla yapılan biyopsilerde en sık fokal segmantal glomerüloskleroz (%34) idi. Daha az sıklıkla görülen histopatolojik sonuçlar olan; Amiloidoz, akut tubuler nekroz, lupus nefriti, hipertansif nefropati, diyabetik nefropati, DİĞER başlığı altında toplanmıştır.

    Biyopsi yapılan vakaların yaşa göre ve aldığı histopatolojik tanılara göre dağılımları tablo 2 ve 3’ de gösterilmiştir.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 2: Yaşa göre biyopsi dağılımı.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 3: Endikasyonların histopatolojik tanılara göre dağılımı.

    Hastalar ayrıca primer glomerülonefritler, sekonder glomerülonefritler ve diğer majör histopatolojik gruba ayrıldı. Biyopsi sonuçlarına göre majör histolojik gruplara bakıldığında en sık renal hastalık %63 ile primer glomerülonefritlerdir (Tablo 4).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 4: Histopatolojik tip.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Tartışma
    Bulgularımız bölgemizde ortalama renal biyopsi yaşı-nın 39 olduğunu ortaya koymuştur. Ülkemizde yapılan büyük ölçekli bir çalışmada, biyopsi yapılma yaşı yak-laşık 42 olarak saptanmıştır9. Sırbistan’da ortalama biyopsi yapılma yaşı 39, Çin ve Brezilya’da 35 olarak saptanmıştır10-11-12. Yılmaz T13 tarafından Aydın ili ve çevresinde yapılmış olan bir çalışmada hastaların biyopsi yapıldığı yıldaki ortalama yaşı 50,8±16,1 yıl saptanmıştır. Bu veri Türkiye ortalamasının çok üzerinde görünmektedir. Merkezler arasındaki bu farklılığın coğrafi bölgeler arasındaki kronik hasta-lıkların yaş dağılımındaki farklılık veya merkezin bi-yopsi endikasyonları konusunda yaklaşım farkından kaynaklanabileceğini düşündürmektedir.

    Dünya genelinde yapılan çalışmalara göre böbrek biyopsisi sonuçlarında en sık karşılaşılan patoloji primer glomerülonefritlerdir3. Türkiye’de yapılan çalışma-larda literatürdeki çalışmalara göre farklı sonuçlar elde edilse de genel olarak en sık rastlanan patoloji primer glomerülonefritlerdir4.

    Çalışmamızda da en sık renal hastalık %63 ile primer glomerülonefritler saptandı. Primer glomerülonefritler %27,5 ile sekonder glomerülonefritler takip etmektey-di. Primer glomerülonefritlerde erkek cinsiyet oranı %60,2 iken sekonder glomerülonefritlerde bu oran %60,6’ydı. Ülkemizde yapılan benzer bir çalışmada en sık karşılaşılan patolojik tanılar primer ve sekonder glomerülonefrit olarak saptanmış olup primer glomerü-lonefritlerden membranöz nefropati, fokal segmental glomerüloskleroz, IgA nefropatisi; ikincil glomerüler hastalıklardan amiloidozis, lupus nefriti ve diyabetik nefropati en sık nedenler olarak saptanmıştır9.

    Çalışmamızda ise primer glomerülonefritler içinde en sık fokal segmental glomerüloskleroz, sonrasında sıra-sıyla membranöz nefropati, membranoproliferatif glo-merülonefrit, minimal değişiklik hastalığı ve IgA nef-ropatisi saptanmıştır. Sekonder glomerülonefritlerde ise sırasıyla amiloidozis, lupus nefriti ve diyabetik nefro-pati saptandı. Gürel A ve ark.14 yapmış olduğu 99 vakalık ve 3 yıllık deneyimi içeren çalışmada en sık görülen tanı membranöz nefropati olarak bildirilmiştir.

    Gül CB ve ark.15 yapmış olduğu 3858 vakanın dahil edildiği diğer bir çalışmada ise en sık rastlanan tanı IgA nefropatisi olmuştur.

    Sekonder nedenlerde sıklık diğer çalışmalarla benzer iken primer nedenler içinde farklılığın nedeni; merkezimizin IgA nefropatisi klinik ön tanısıyla takipli hastalara immünsüpresif tedavi endikasyonu olmadığında biyopsi önermemesi olabilir.

    Çalışmamızda %22 görülme oranı ile fokalsegmental glomerüloskleroz en sık primer glomerülonefrit olarak saptandı. Arabistan’da böbrek biyopsilerinin incelendi-ği tek merkezli bir çalışmada en sık gözlenen histopatolojik tanı fokal segmental glomerülosklerozdur16.

    Amerika’da yapılan iki çalışmada ise zamanla memb-ranöz nefropati tanısında azalmaya karşın, FSGS sıklı-ğında artış tespit edilmiştir17,18.

    Brezilya’da yapılmış bir çalışmada fokal segmental glomerüloskleroz nefrotik sendromlu hastalarda en sık rastlanan tanıdır ve son yıllarda subnefrotik proteinüri-de de sıklığı artmaktadır19. İspanya ve Fransa’da da fokal segmental glomerüloskleroz insidansında artma vardır20. Bu değişim genetik, sosyoekonomik veya çevresel nedenlerle ya da obeziteyle ilişkili olabilir Amerika’da tüm ırklarda fokal segmental glomerülosk-leroz sıklığının artması, genetik dışındaki faktörlerin bundan sorumlu olduğunu destekler17.

    Glomerülonefritlerin histolojik tipleri coğrafi yerleşim, yaş ve etnik grup gibi çeşitli faktörlere bağlı olarak değişiklik göstermektedir5. Ülkemizin değişik bölgelerinde yapılan çalışmalarda da farklı sonuçlar elde edilmiştir7,8.

    Çalışmamızda 18-40 yaş, 40-60 yaş ve 60 yaş üstü olacak şekilde; üç farklı yaş grubu ile histopatolojik tanılar arasında anlamlı farklılık saptanmadı. Bu hastalarda en sık biyopsi endikasyonu nefrotik sendrumdu. Türkmen A ve ark21 yapmış olduğu 4399 hastanın dahil edildiği çalışmada da en sık endikasyonun nefro-tik sendrom olduğu bildirilmiştir. Sık görülen diğer endikasyonlar akut böbrek yetmezliği ve non-nefrotik proteinüriydi. Bu veri ülkemizde ve dünyada yapılan çalışmalarla uyumludur7,10,11,13. İspanya’da 1994-1999 yılları arasında çocuk, yetişkin ve yaşlı hastaların dahil edilip 7016 biyopsinin incelendiği çalışmada, her yaş grubunda en sık biyopsi endikasyo-nu nefrotik sendrom olarak tespit edilirken, daha sonra sırası ile erişkinlerde non-nefrotik proteinüri ve hema-türi, yaşlılarda ise akut böbrek yetmezliği olup, en az görülen biyopsi endikasyonu makroskobik hematüri olmuştur22.

    Sonuç olarak; merkezimizde 10 yıl içinde yapılan böb-rek biyopsilerini retrospektif olarak incelediğimiz ça-lışmanın sonuçları, literatürde uzun süreli, çok merkez-li ve geniş biyopsi serilerini içeren çalışmalar ile uyumludur. Elde ettiğimiz bulgular böbrek biyopsi endikasyonu konulan olguların demografik ve klinik özellikleri dikkate alınarak, ülkemiz şartlarında bu hastalar hakkında ileriye dönük fikir yürütmemize katkıda bulunacaktır. Böbrek biyopsisi, primer ve sekonder glomerü-ler ve tubüler böbrek hastalıklarının tanılarının konul-ması, yeni tedavi protokollerinin geliştirilmesi, prognozlarının belirlenmesi ve dokümante edilebilmesi için halen elimizdeki en önemli tanı araçlarından birini oluşturmaktadır.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Kaynaklar

    1) Iversen P, Brun C. Aspiration biopsy of the kid-ney. Am J Med 1951; 11: 324-30.

    2) Richard JJ, John F, Jürgen F. Comprehensive Clinical Nephrology. Fifth edition 2015: 71-190.

    3) Fuiano G, Mazza G, Comi N et al. Current indica-tions for renal biopsy: a questionnaire-based sur-vey. Am J Kidney Dis 2000; 35: 448-57.

    4) Altıparmak MR, Pamuk GE, Pamuk ÖN. Primer glomerülonefritli olgularımızın özellikleri. Türk Nefroloji Diyaliz ve Transplantasyon Dergisi 2001; 10: 249-53.

    5) Iseki K, Miyasato F, Uehara H et al. Outcome study of renal biopsy patients in Okinawa, Japan. Kidney Int 2004; 66: 914-7.

    6) Briganti EM, Dowling J, Finlay M. The incidence of biopsy-proven glomerulonephritis in Australia. Nephrol Dial Transplant 2001; 16: 1364-7.

    7) Ecder SA, Kılıçaslan I, Ecder T. Beş yüz on üç böbrek biyopsisinin klinikopatolojik açıdan değerlendirilmesi. İstanbul Tıp Fakültesi Dergisi 2005; 68: 43-5.

    8) Hayriye S, Reha E, Cevat T. Van ilindeki Glome-rülonefritlerin Epidemiyolojisi: Türk Nefroloji Diyaliz ve Transplantasyon Dergisi 2005; 14: 23-5.

    9) Dede F, Akoğlu H, Doğru F. Böbrek Biyopsileri-nin Klinikopatolojik Değerlendirmesi: Tek Mer-kez Deneyimi. Turk Neph Dial Transpl 2012; 21: 167-72.

    10) Zhou F, Shen H, Chen M. The renal histopatholo-gical spectrum of patients with nephrotic syndro-me: an analysis of 1523 patients in a single Chine-se centre. Nephrol Dial Transpl 2011; 26: 3993-7.

    11) Okpechi I, Swanepoel C, Duffield M. Patterns of renal disease in Cape Town South Africa: a 10-year review of a single-centre renal biopsy data-base. Nephrol Dial Transplant 2011; 26: 1853-61.

    12) Radomir N, Pavlovic S, Stojkovic D. Renal bi-opsy registry from a single centre in Serbia: 20 years of experience. Nephrol Dial Transplant 2009; 24: 877-85.

    13) Yılmaz T. 2008-2012 Yılları arasında böbrek biyopsisi yapılan olgularımızın retrospektif değer-lendirilmesi. Tıpta Uzmanlık Tezi Aydın: Adnan Menderes Ün. İç Hast AD 2013.

    14) Gürel A, Aygen B, Düzenci D et al. Nefroloji kliniğimizin üç yıllık dönemde erişkinlerde ultrason yardımlı perkütan böbrek biyopsisi dene-yimi. Fırat Üniversitesi Sağlık Bilimleri Tıp Der-gisi 2012; 26:107-9.

    15) Gül CB, Küçük M, Öztürk S et al. Trends of pri-mary glomerular disease in Turkey: TSN-GOLD registry report. Int Urol Nephrol. 2022; 54: 2285-94.

    16) Mitwalli AH, Al Wakeel JS, Al Mohaya SS. Pat-tern of glomerular disease in Saudi Arabia. Am J Kidney Dis 1996; 27: 797-802.

    17) Braden GL, Mulhern JG, O'Shea MH. Changing incidence of glomerular diseases in adults. Am J Kidney Dis 2000; 35: 878-80.

    18) Haas M, Meehan SM, Karrison TG. Changing etiologies of unexplained adult nephrotic syndro-me: a comparison of renal biopsy findings from 1976-1979 and 1995-1997. Am J Kidney Dis 1997; 30: 621-31.

    19) Bahiense-Oliveira M, Saldanha LB, Mota EL. Primary glomerular diseases in Brazil (1979-1999): is the frequency of focal and segmental glomerulosclerosis increasing? Clin Nephrol 2004; 61: 90-7.

    20) Simon P, Ramee MP, Autuly V. Epidemiology of primary glomerular diseases in a French region. Variations according to period and age. Kidney Int 1994; 46: 1192-8.

    21) Turkmen A, Sumnu A, Cebeci E et al. Epidemio-logical features of primary glomerular disease in Turkey: a multicenter study by the Turkish Soci-ety of Nephrology Glomerular Diseases Working Group. BMC Nephrol 2020; 21: 481.

    22) Rivera F, Lopez-Gomez JM, Perez-Garcia R rep-resenting the Spanish Registry of Glomerulonephritis. Nephrol Dial Transplant 2002; 17: 1594-602.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • [ Başa Dön ] [ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
    [ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]