Çalışmamızda laparoskopik kelesistektomide preemptif analjezi amacıyla intraperitoneal ropivakain uygulamasının, postoperatif ağrı skorlarını düşürdüğünü ve total morfin tüketimini azalttığını saptadık. Ancak preemptif analjezi amacıyla ketamin uygulamasının etkisiz olduğunu saptadık.
Çalışmamızda, santral sensitizasyonun önlenmesi için hem lokal anestezikler ile periferik blokaj sağlayarak nosiseptif impulsların santral iletimini engellemeyi hem de ketamin ile NMDA reseptör antagonizmasını sağlayarak santral sensitizasyonun önlenmesi amacını taşıdık. Bu iki yöntemin birbirine üstünlüğü olup olmadığını ve/veya birlikte kullanılmalarının sinerjistik etkisinin olup olmadığını araştırmış olduk. Böyle bir araştırma için laparoskopik kolesistektomi operasyonunun, minimal invaziv ve doku hasarının çok olmadığı bir girişim olması, olguların operasyon sürelerinin benzer olması ve ameliyat tekniğinin standart olması nedeniyle araştırmamız için uygun bir model oluşturduğunu düşündük.
Çalışmamızda analjezik teknik olarak; intraperitoneal teknik seçmiş olmamızın nedeni; bu metodun pek çok araştırıcı tarafından laparoskopik kolesistektomide postoperatif ağrıyı kontrol etmede etkin olduğunun gösterilmesi 10-14, minimal risk taşıyan non-invaziv bir teknik oluşu ve oldukça kolay uygulanışıdır. Araştırmamızda lokal anestezik olarak 40 ml %0.5’lik ropivakain kullandık. Çünkü kullanılan volüm, cerrahi işlem alanını kapsayacak geniş bir alana püskürtülmektedir. Ayrıca bu volüm ve dozda ropivakainin (100 mg) intraperitoneal uygulanan 300 mg /40 ml ropivakaine benzer analjezi oluşturduğu ve farmakokinetik olarak yüksek doza göre anlamlı derecede düşük plazma ilaç konsantrasyonun yol açtığı gösterilmiştir 15.
Pasqualucci ve ark.ları 12 intraperitoneal yoldan uygulanacak lokal anesteziğin uygulama zamanının postoperatif analjezi için oldukça önemli olduğunu bildirmişlerdir. Zira araştırıcılar, cerrahi işlemden önce ve/veya sonra intraperitoneal lokal anestezik uygulamasının kontrol grubuna göre postoperatif ağrı yoğunluğunda ve analjezik tüketiminde azalmaya yol açtığını ancak preoperatif grupta bu azalmanın daha belirgin olduğunu bildirmişlerdir. Araştırıcılar, posterior boynuzdaki nöronal sensitizasyonu azaltmak için en uygun zamanlamanın nosiseptif stimulus oluşmadan önce lokal anestezik vermek olduğu gerçeğini de teyit etmişlerdir. Bu nedenle çalışmamızda lokal anesteziği operasyon öncesi uyguladık.
Moiniche ve ark.ları 9 tarafından yapılmış metaanalizde, laparoskopik cerrahide lokal anestezik infiltrasyonunun postoperatif analjezi üzerine etkinliği araştırılmıştır. Bu çalışma sonucunda, laparoskopik kolesistektomi ameliyatlarında intraperitoneal lokal anestezik uygulamasının postoperatif analjezi sağlamada etkinliği ile ilgili çok kesin sonuçlar olmadığını ve randomize kontrollü çalışmalarda ki farklı sonuçların nedenini açıklamanın zor olduğunu bildirmişlerdir. Bu çalışmada, negatif ve pozitif sonuç çıkan çalışmalarda, uygulanan dozlar, CO2 insuflasyon basıncı gibi bazı değişkenler benzer olduğu halde değişik sonuçlar çıktığı bildirilmiştir. Sonuç olarak araştırıcılar intraperitoneal lokal anestezik uygulamasının postoperatif analjezi üzerine bir miktar etkili olabileceği sonucuna varmışlardır.
Cerrahi travmaya bağlı olarak spinal kordda meydana gelen değişikliklerin NMDA reseptörleri aracılığı ile meydana geldiğinin anlaşılması ile NMDA reseptör antagonistlerinin iyi bir preemptif ajan olabileceği düşünülmeye başlanmıştır. Çalışmamızda, ketaminin preemptif analjezik etkinliğini de araştırdık. Ketaminin lokal anestezikler ile birlikte kullanılması direkt olarak ketaminin preemptif analjezik etkinliğini yansıtmayacağı için çalışma gruplarımızdan birinde de sadece bolus ketamin uyguladık.
Çalışmamızda ketamin dozu daha önceki çalışmalar referans alınarak seçilmiştir. Ketaminin 0.15 mg/kg dozda gönüllülerde yanığa bağlı sekonder hiperaljeziyi minimal yan etkiyle birlikte azalttığı gösterilmiştir 16. Başka bir çalışmada da bolus doz olarak uygulanan 0.15 mg/kg ketaminin kolesistektomiden sonraki ağrı skorlarını ve analjezik ihtiyacını azalttığı gösterilmiştir 17.
Daha önce yapılmış çalışmalarda ketaminin lokal anestezik ilaçların etkilerini potansiyalize ettiği gösterilmiştir 7. Bu nedenle çalışmamızda ketaminin dengeli analjezinin bir parçası olarak etkinliğini de araştırdık.
Nitekim, Papaziogas ve ark. larının 18 yaptığı araştırmada, laparoskopik kolesistektomiden sonra analjezi sağlama amacıyla preinsizyonel ketamin kullanımının lokal olarak infiltre edilen ropivakain ile kombine edilmesinin analjezik etkinliği araştırılmıştır. Bu amaçla olgular, plasebo, preinsizyonel %1’lik 20 cc ropivakain injekte edilen grup ve 1 mg/kg ketamin ve lokal anestezik infiltrasyonunun kombine edildiği 3 gruba ayrılmıştır. Çalışma sonucunda kombine grup postoperatif dönemde en iyi analjezi sağlayan grup olmuştur. Yine bir başka çalışmada lokal anesteziklere, opioidlere veya öbür analjeziklere ilave olarak tek doz iv 1 mg/kg ketamin eklenmesinin postoperatif ağrı kontrolünü artıracağı bildirilmiştir 19.
Bell ve ark.ları 20 tarafından yapılan meta-analizde; akut postoperatif ağrıda perioperatif ketamin kullanımının etkinliği ve yan etkileri sistematik olarak araştırılmıştır. Araştırma sonucunda, ketaminin postoperatif ilk 24 saatteki morfin ihtiyacını ve postoperatif bulantı ve kusmayı azalttığı sonucuna varılmıştır. Ancak araştırıcılar meta-analize dahil edilen makalelerin heterojenitesi ( farklı cerrahi prosedürler, uygulama yolları ve dozlar) nedeniyle spesifik bir doz veya uygulama yolu önerilemeyeceğini bildirmişlerdir.
Mathisen ve ark.larının 21 yaptığı çalışmada ise, iv yoldan verilen R-ketaminin pre-emptif analjezik etkinliği laparoskopik kolesistektomi operasyonu geçirecek olan hasta grubunda araştırılmıştır. Gruplara 1 mg/kg R- ketamin insizyon öncesi veya cerrahi işlem bittikten sonra verilmiştir. Plasebo grubu ile karşılaştırıldığında preoperatif verilen dozun analjezik veya preemptif etkinliğinin olmadığı sonucuna varmışlardır. Ancak Launo ve ark.ları (22), laparoskopik kolesistektomi operasyonu geçirecek hasta grubunda preemptif ketamin (0.7 mg/kg, iv) veya tramadolün etkinliğini karşılaştırmışlardır. Sonuç olarak preemptif düşük doz ketaminin yeterli postoperatif analjezi sağladığını ve tramadolün etkinliğini artırdığı sonucuna varmışlardır.
Laparoskopik cerrahide postoperatif analjezi amacıyla iv ketamin uygulanması veya intraperitoneal lokal anestezik uygulamasının etkinliğiyle ilgili değişik sonuçlar elde edilmiştir 9,20. Laparoskopik kolesistektomide ağrının etiyolojisi komplekstir. Bu prosedürde abdominal duvar yapısının hasarlanması, visseral travmanın ve inflamasyonun varlığı ve bunun yanında CO2 insuflasyonuna bağlı peritoneal iritasyon ağrısı vardır. Ayrıca yapılan prospektif, randomize çalışmalardaki klinik uygulamaların çeşitliliği, uygulanan ilaçların, dozlarının, uygulama yerlerinin, yapılan karşılaştırmaların ve ağrıyı değerlendirmelerin farklılığı değişik sonuçların elde edilmesine yol açıyor olabilir. Bizim çalışmamızda intraperitoneal lokal anestezik uygulamasının etkili olduğunu ancak ketamin uygulamasının ve/veya lokal anestezik ile kombine edilmesinin etkisiz olduğu sonucuna vardık.
Laparoskopik kolesistektomide ağrının parietal veya visseral orijinli olması tedavi modalitelerini etkileyebilir. Visseral ağrı ağırlıklı olarak organlardan, parietal ağrı ise trokarların giriş yerinden kaynaklanmaktadır. Bizim çalışmamızın limitasyonlarından biri ağrının natürünü ( insizyonal veya derin intraabdominal ağrı) araştırmamamızdır. Ayrıca çalışmamızda sadece plasebo verilen grubun olmayışı yalnızca ıv ketamin verdiğimiz grubumuzu karşılaştırma imkanını sınırlandırmaktadır.
Çalışmamızda postoperatif dönemde ketamine ait bir yan etki gözlemlemedik. Bunun nedeninin, ketaminin indüksiyon sonrası bolus doz şeklinde uygulanmış olması olabilir. Launo ve ark. ları 22 tarafından yapılan çalışmada postoperatif dönemde, %25 olguda nistagmus, %10 olguda hallusinasyon, %10 olguda psikomotor eksitasyon, %7.5 olguda fotofobi gözlenmiştir. Ancak bu çalışmada ketamin cerrahi işlemin bitiş aşamasında (safra kesesi çıkarılırken) intravenöz olarak uygulanmıştır. Bu durum yan etkilerin sıklığını artırabilir. Ilkjaer ve ark. larının 23 çalışmasında ise ketamin genel anestezi indüksiyonunda sonra 10 mg iv olarak uygulanmış ve bunu operasyonda sonra 48 saat devam edecek şekilde 10 mg/saat ketamin infüzyonu takip etmiştir. Bu çalışmada yan etki açısından, ketamin grubunda plasebo gurubuna göre sedasyonda anlamlı artışa rastlanmış, öbür yan etkiler bakımından ise plasebo gurubundan farklılık bulunmamıştır.
Sonuç olarak; intraperitoneal ropivakain enjeksiyonu postoperatif ağrı skorlarını ve TMT’ni anlamlı derecede azaltmaktadır ve bunun intravenöz ketamin ile kombine edilmesi ek bir fayda sağlamamaktadır.