[ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]
Fırat Tıp Dergisi
2007, Cilt 12, Sayı 2, Sayfa(lar) 149-150
[ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
Doğumsal Kızamıkçık Sendromu: Olgu Sunumu
Uğur DEVECİ, Filiz GÖKCAN
Elazığ Sarahatun Doğum Hastanesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları , ELAZIĞ
Anahtar Kelimeler: Konjenital kızamıkçık sendromu, morbidite, Congenital rubella syndrome, morbidity
Özet
Kızamıkçık, kronik intrauterin enfeksiyona ve fetusta hasara neden olabilen viral bir enfeksiyondur. Doğumsal kızamıkçık sendromu gelişmiş ülkelerde çok nadir görülmesine karşın gelişmekte olan ve gelişmemiş ülkelerde hala önemli bir sağlık problemi olmaya devam etmektedir. Bu yazıda olgu sunumu ile birlikte doğumsal kızamıkçık sendromunun halen önemli bir morbidite nedeni olduğunun vurgulanması amaçlandı. ©2007, Fırat Üniversitesi, Tıp Fakültesi
  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Olgu Sunusu
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Giriş
    Kızamıkçık (rubella), Togaviridae ailesi rubivirus cinsinden RNA virusu ile oluşan döküntülü bir hastalıktır. Çocuklarda ve erişkinlerde hafif seyirli bir klinik tabloya yol açar. Ancak gebelerde geçirildiği zaman fetal tüm organ ve sistemleri etkileyerek doğumsal (konjenital) kızamıkçık sendromuna yol açar. Katarakt, doğumsal kalp hastalıkları, işitme kaybı, mikrosefali gibi fiziksel bulgular ile mental ve psikomotor gerilik ile birlikte trombositopeni, kanama, purpurik deri lezyonları “ahududulu kek” görünümü, hepatosplenomegali, pnömoni ve miyokardit gibi bulgular bu sendromda görülebilir 1,2. Konjenital rubella enfeksiyonu sıklığı aşılanmanın yaygın olduğu ülkelerde 2/100.000’den daha az olarak rapor edilmektedir 3.

    Burada olgu sunumu ile birlikte doğumsal kızamıkçık sendromunun halen önemli bir morbidite nedeni olduğunun vurgulanması amaçlandı.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Olgu Sunusu
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Olgu Sunusu
    Yirmi beş yaşındaki annenin ikinci gebeliğinden zamanında sezaryan ile doğan erkek bebek doğum esnasında vücudunda yaygın döküntüleri nedeniyle yenidoğan ünitesine yatırıldı. Annenin gebelik takiplerinin yapılmadığı ve gebeliğin ilk üç ayı içerisinde döküntülü bir hastalık geçirdiği öğrenildi. Soygeçmişinde; anne-baba arasında akraba evliliği yoktu ve ailesel herhangi bir hastalık tanımlanmamaktaydı.

    Fizik muayenede vücut ağırlığı 2500 gr (3. P), boy 50 cm (50. P) ve baş çevresi 34 cm (25. P) idi. Vücudunda yaygın kahverengi mor renkte maküler döküntüler “ ahududulu kek” görünümü ve iki taraflı mikroftalmi görüldü (Şekil 1). Dinlemekle sol hemitoraksta ikinci interkostal aralıkta 3/6 şiddetinde devamlı üfürüm duyulmaktaydı. Diğer sistem muayeneleri normal bulundu.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 1: Vücutta yaygın kahverengi mor renkteki maküler döküntüler “ahududulu kek” görünümü ve iki taraflı mikroftalmi görülmektedir.

    Laboratuvar incelemelerinden tam kan sayımında hemoglobin: 17.9 gr/dl, hematokrit: %52, beyaz küre 18.000/mm3 (%85 lenfosit) ve trombosit sayısı 50.000/mm3 idi. Biyokimyasal değerleri normal bulundu. Serolojik çalışmada kızamıkçık immünglobulin M (IgM)15.57 IU/ml (0-1,2), kızamıkçık immünglobulin G (IgG) 344 IU/ml (0-1) tespit edildi. Radyolojik incelemelerinde ultrasonografik herhangi bir patoloji saptanmadı. Ekokardiyografik incelemede patent duktus arteriosus (PDA) varlığı belirlendi.

    Klinik ve laboratuvar bulgularıyla hastaya doğumsal kızamıkçık sendromu tanısı konuldu ve izlem planlandı.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Olgu Sunusu
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Tartışma
    Doğumsal kızamıkçık sendromu, transplesantal geçişli, ciddi fetal hasara neden olabilen bir infeksiyondur 1-4. Anne, gebeliğin ilk üç ayında virus ile enfekte olduğunda, virus fetusa %80-90 oranında geçmekte ve bunların önemli bir kısmında da fetopati gelişmektedir 2. Doğumsal anomalilerin ortaya çıkma olasılığının enfeksiyon gebeliğin ilk ayında geçirildiğinde %50 ve üzerinde, gebeliğin ikinci ayında %20- 30, üçüncü ve dördüncü aylarda ise %5 oranında olduğu bildirilmiştir 4.

    İntrauterin infeksiyon düşük, erken ve ölü doğum, tekli veya çoklu organ hasarlarına neden olmaktadır . En sık rastlanan bulgu düşük doğum ağırlığıdır. Mikroftalmi ile birlikte olabilen tek ya da iki taraflı katarakt, miyokardit, PDA ya da pulmoner stenoz gibi doğumsal kalp defektleri sıkça rastlanan diğer kalıcı hasarlardır 1-5. Deri bulgularından en önemlisi kahverengi mor renkteki “ahududulu kek” görünüm denilen ve sadece bazı vakalarda görülen tipik lezyonlardır . İnterstisiyel pnömoni, hepatosplenomegali, trombositopeni, anemi, hepatit diğer nadir bulgulardır 1,2. Olgumuzda görülen düşük doğum ağırlığı, mikroftalmi, PDA, deri döküntüleri (ahududulu kek görünümü) ve trombositopeni bulguları konjenital kızamıkçık sendromu tanısı ile uyumlu idi. Ayrıca annenin gebelik takiplerininin yapılmamış olması, gebelikte döküntülü bir hastalık geçirmesi ve daha önce kızamıkçık aşısı yapılmamış olması da doğumsal kızamıkçık sendromunu desteklemekteydi.

    Doğumsal kızamıkçık sendromu tanısı genelde öykü ve klinik bulguların değerlendirilmesiyle konulabilmektedir 1,2. Kesin tanı ise virüsun farengeal sıvılar, idrar, konjuktiva ya da ameliyat materyalinden (lens gibi) izole edilmesine dayanmaktadır. Ancak virus izolasyonu zor ve pahalı bir yöntem olduğu için tercih edilmemektedir. Serolojik olarak immünglobulin M pozitifliği kesin tanı için yeterlidir. Doğumsal olarak enfekte olmuş bebeklerde genelde kızamıkçık spesifik immünglobulin bulunur ve 6-12 ay vücutta kalır. Kızamıkçık virus RNA’sı PCR ile saptanabilir ancak pahalı bir yöntem olduğu için tercih edilmemektedir 2. Olgumuzda da klinik bulgularla birlikte serolojik olarak Kızamıkçık spesifik IgM pozitifliğinin saptanmasıyla doğumsal kızamıkçık sendromu tanısı doğrulandı. Olgumuzda da görüldüğü gibi multisistem anomalileri olan yenidoğanların ayırıcı tanısında doğumsal kızamıkçık sendromu da düşünülmelidir.

    Doğumsal kızamıkçık sendromunun özel bir tedavisi yoktur 1-3. Gebeliğin erken dönemlerinde saptanan infeksiyonlarda gebeliğin sonlandırılması söz konusu olabilmektedir. Amantadin veya alfa-interferon tedavide kullanılmaktadır ancak hastalarda klinik düzelme çok az olabilmekte veya hiç olmamaktadır 1. Hastalığın kesin bir tedavisi olmadığından dolayı, asıl amaç gebeleri kızamıkçık infeksiyonundan korumak olmalıdır. Bu nedenle, rutin olarak 12-15. ayda yapılan ve okul çağlarında yinelenen kızamıkkızamıkçık- kabakulak aşışının doğumsal kızamıkçık sendromu olasılığını ortadan kaldırabileceği düşünülmektedir. Ülkemiz gibi isteğe bağlı olarak kızamıkçık aşısı yapılan bazı ülkelerde rubella geçirme yaşının ileri yaşlara kaydığı ve doğumsal kızamıkçık sendromlu olgularda artış olduğu bildirilmiştir 6.

    Kızamıkçık aşısının rutin olarak yapılamadığı ülkelerde kızamıkçık enfeksiyonu önemli morbidite ve mortalite nedeni olmaya devam etmektedir. Bu nedenle doğumsal enfeksiyonun önlenmesi için kızamıkçık aşısının ulusal aşı programına dahil edilmesininin önemli bir koruyucu sağlık hizmeti olacağı düşünülebilir.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Olgu Sunusu
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Kaynaklar

    1) Atalay Y. Rubella. In: Yurdakök M, Erdem G (eds). Türk Neonatoloji Derneği Neonatoloji Kitabı. 1. Baskı, Ankara: Alp Ofset, 2004: 392-397.

    2) Cole FS. Viral infection of fetus and newborn. In: Taeusch HW, Ballard RA (eds). Avery’s Disease of the Newborn. 7. Baskı, Philadelphia: Lippincott Williams&Wilkins, 1999: 467-487.

    3) Samancı N. Konjenital İnfeksiyonlar. Dağoğlu T, Ovalı F, Samancı N. Neonatoloji 1. Baskı, İstanbul: Nobel Tıp Kitabevi, 2000: 693-695.

    4) Congenital Rubella. Report of the Committee on Infectious Disease. Red Book 2000. 25 Baskı, Northwest Point Blvd: American Academy of Pediatrics, 2000: 495-500.

    5) Yalçın I. Doğumsal Kızamıkçık. Neyzi O, Ertuğrul T. Pediatri 1. cilt 3. Baskı, İstanbul: Nobel Tıp Kitabevleri, 2002: 547-548.

    6) Panagiotopoulos T, Antoniadou I, Valassi-Adam E. Increase in congenital rubella occurrence after immunisation in Greece: Retrospective survey and systematic review. BMJ 1999; 319: 1462-1467.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Olgu Sunusu
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • [ Başa Dön ] [ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
    [ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]