Bizim olgularımızda da olduğu gibi primer piyomiyozitin etyolojisi açık değildir. Enfeksiyonun geçici bakteriyeminin bir komplikasyonu olduğuna inanılır, çünkü hastaların büyük çoğunluğunda penetran yaralanma veya aşikar bir giriş görülmeksizin gelişir
1.
Kas yapısında değişikliğe neden olan travmanın etyolojide rol alabileceği ileri sürülmüştür3. Özellikle tropikal ülkeler dışında yaşayan, 30 yaşın üzerindeki piyomiyozitli hastaların çoğunda, hastalığın temelinde immün sistemi zayıflatan durumlar vardır. Bu olgularda, genellikle şeker hastalığı, kronik böbrek yetmezliği, kronik alkolizm, kanserler, immünosüpresif ilaç kullanımı, immün yetmezlik sendromları gibi immün sistemi zayıflatan hastalıklar ve ilaç kullanımı söz konusudur2.
Bizim olgularımızdan biri 30 yaşın üzerindeydi ve o olguda da immün sisitemi zayıflatan herhangi bir hastalık veya ilaç kullanım öyküsü yoktu.
Klinik görünümünden dolayı piyomiyozit; tromboflebit, sellülit, bursit, kontüzyo, hematom, septik artrit, osteomiyelit, romatoid hastalıklar ve yumuşak doku sarkomları ile karışabilir3. İliopsoas piyomiyoziti akut apendisit ile karışabilir4. Olgularımızda da ayırıcı tanı için detaylı klinik, laboratuar ve radyolojik değerlendirme yapıldı. Düz radyografi hastaların çok azında kas enflamasyonu veya apse formasyonuna ait açıklayıcı bulgulara sahiptir5. Bilgisayarlı Tomografi’nin tipik bulguları kasta asimetrik büyüme ve kontrast madde enjeksiyonu sonrası periferik tutulumdur6. Anormal eko ve hipoekoik fokal lezyon ile hacimli kas, ara sıra internal debris ve hava kabarcıkları ultrasonografik görüntülemenin tipik bulgularıdır1. Her iki olgumuzda da literatüre uygun ultrasonografik görünüm mevcuttu. MRG piyomiyozitin tanısında çok yararlı bir görüntüleme yöntemidir, diffüz kas inflamasyonunda ve sonrasında oluşan apse formasyonunda tanısal görüntü sağlar7.
Piyomiyozitin tedavi seçimi hastalığın evresine bağlıdır. Enfeksiyonun erken evresinde diffüz inflamatuar değişiklikler yalnız antibioterapi ile etkili bir şekilde tedavi edilebilir3. Bununla birlikte apse formasyonu gelişmişse antibiyotik başlanmadan önce uygun drenaj gerektirir1. Olgularımızda da apse formasyonu geliştiği için, önce cerrahi drenaj yapıldı, sonra antibiyoterapi uygulandı. Drenaj USG veya BT kılavuzluğu altında perkutan olarak uygulanabilir8. Streptococcal piyomiyozit geniş kas nekrozu ile birliktedir ve sadece apse drenajı değil nekrotik dokuların debritmanı gerekir9. Kas nekrozundan dolayı, etkilenmiş ekstremitede fonksiyon bozukluğu veya yetmezliği söz konusu olabilmek-tedir. Ancak, olgularımızın ameliyat öncesi fizik muayene-lerinde etkilenmiş ekstremitelerindeki hareket kısıtlılığı ve fonksiyon bozukluğu, ameliyat sonrası erken ve geç dönemde, diğer sağlam ekstremiteleriyle kıyaslandığında, tamamen normale döndükleri ve sağlam ekstremiteleri ile aralarında herhangi bir fark olmadığı gözlendi.
Mikrobiyolojik değerlendirmede, karışıklığa neden olmamak için genellikle pürülan materyalin drenajının ardından antibiyotik tedavisi verilir. Bununla birlikte hasta septik tablodaysa zaman kaybetmeden antibiyotik tedavisi başlanmalıdır. Piyomiyozitli hastaların tedavisinde cloxacillin uygun bir tercihtir3.
Cloxacillin ve aminoglikozid kombinasyonu sinerjik etki yapar10. Drenaj ve intravenöz antibiyotik tedavisinin başlanmasından sonra major bir klinik düzelme olmalıdır ve eğer hasta tedaviye hızlı cevap vermiyorsa ya apse drenajı inkomplettir veya apse multifokaldir. Yedi on günlük ilk periyotta genellikle intravenöz antibiyotik verilir. Oral antibiyotiklerden genellikle birinci kuşak sefalosporinler toplam beş altı hafta verilir1.
Sonuç olarak, nadir bir klinik antite olan primer piyomiyozitin erken tanısı önemlidir; dikkatli anemnez, titiz fizik muayene ve görüntüleme yöntemlerinin akılcı kullanımı tanı için esastır ve kesin tedavinin başlangıcıdır. Pürülan materyalin tam drenajı ve uygun antibiyoterapi tedavinin başarısında anahtar rol oynar ve hastaların büyük çoğunluğunda tam düzelme sağlar.