İzole brakidaktili el ve ayak parmak kemiklerinin şekil ve
boyutunda değişikliklerle karakterizedir. Etkilenen bireyler
arasında fenotipik varyasyon gösteren otozomal dominant
geçişli bir iskelet anomalisidir
2. Olgumuzda el ve ayak
parmaklarındaki bulgular dışında herhangi bir kemik anomalisi
olmaması ve bu duruma yol açabilecek metabolik bir neden
saptanmaması nedeniyle izole brakidaktili tanısı konuldu.
İzole brakidaktili ilk olarak 1951'te Julia Bell tarafından
fenotipik olarak karakteristik parmak ve kemik tutulumuna
göre sınıflandırılmıştır3. Bu sınıflandırmaya göre
brakidaktili; parmakların orta falankslarındaki kısalık A tipi,
el ve ayak başparmaklarında deformite ile birlikte olan, parmakların orta ve distal falankslarının yokluğu veya kısalığı B
tipi, 2. ve 3. parmağın orta ve proksimal falankslarının kısalığı,
proksimal falankslarında hipersegmentasyon ve 2. parmağın
unlar deviasyonu C tipi, el ve ayak 1. parmak distal
falankslarının kısa ve geniş olması D tipi, bir veya daha fazla
metakarp ve metatars kısalığı E tipi olarak tanımlanan 5 genel
tipe ayrılmıştır. Daha sonraki yıllarda Temtamy ve McKusick
tarafından bu sınıflama modifiye edilmiş ancak genel hatları
değişmemiştir4. Olgumuzda, diğer parmak anomalileri ile
birlikte hipersegmentasyon olması ve hipersegmentasyonun
sadece C tipinde tanımlanmış olması nedeniyle olguya
brakidaktili C tipi tanısı konuldu.
Brakidaktili C tipi, otozomal dominant geçişli olup, genin
etkilenme derecesine göre değişik varyasyonlar göstermekte
ve bu nedenle de bireyden bireye değişik bulgularla
karşımıza çıkmaktadır. Genin tam olarak etkilenmediği durumda;
elde orta falanksta ve 1. metakarpta kısalık, 2. parmak
proksimal falanks tabanının radyal yüzünde uzama ile sınırlı
bulgular gözlenirken, genin tamamı etkilendiğinde; elde orta
falankslarda kısalık, 2. ve 3. parmak proksimal falankslarda
kısalık, 2. parmak proksimal falanks tabanının radyal yüzünde
uzama ve buna bağlı yamuk şeklinde epifiz, 2. ve 3. parmağın
metakarpafalangeal ekleminde unlar deviasyon, 2. ve
3. parmaklarda hipersegmentasyon, 5. parmakta klinodaktili
gibi çeşitli bulgularla kendini gösterebilmektedir5. Bunlar
dışında literatürde brakidaktili C tipi tanısı olan bir olguda,
bir elde 2. ve 3. parmak falankslarında klasik radyografik
bulgular olmasına rağmen, diğer elde farklı olarak 2. ve 3.
parmakların proksimal falankslarının melek görünümünde
oldukları bildirilmiştir6. Bu olgunun daha önceki yıllarda
çekilen el grafileri incelendiğinde, diğer el ile karşılaştırıldığında
bu falanksların ossifikasyonunda belirgin bir gecikme
olduğu fark edilmiş ve melek görünümünde falanksların buna
bağlı geliştiği belirtilmiştir6. Olgumuzda ise elde saptamış
olduğumuz bulguların genin tam olarak etkilendiği durumda
ortaya çıkan bulgularla benzer olduğu görülmektedir.
Brakidaktili tüm bireylerde çeşitlilik göstermesine rağmen
el tutulumu baskın bir özelliktir. Ancak el tutulumu
dışında nadiren iskelet sisteminin diğer elemanları da etkilenebilmektedir.
Literatürde el tutulumu ile birlikte boyda
kısalık, omuz displazisi, vertebralarda kamalaşma radyoulnar,
humeroulnar anomaliler, Madelung deformitesi, epifizyel
değişiklikler7,8,9, ayak parmak anomalileri ve fasiyal
anomaliler10 bildirilmiştir. Olgumuzda başparmaklar hariç
diğer tüm parmakların orta falankslarında kısalık ve her iki
ayak 1. metatars distalinde mediale deviasyon mevcuttu.
Brakidaktilide kemiklerin etkilenme derecesine bağlı olarak,
nadir de olsa cerrahi tedavi gerekebilmektedir. Viseral
tutulum olmaması nedeniyle, tanı konulduktan sonra ileri
incelemeye gerek görülmemektedir. Laboratuar, fizik muayene
ve radyografik bulgular sonucunda izole brakidaktili tanısı
konulabilmektedir ve radyografik olarak saptanan hipersegmentasyon
C tipi için karakteristik bir bulgudur.