Stabil seyreden KOAH'lı hastalarda dispne şikayetlerinin artış göstermesi ve günlük yaşam kalitesini bozacak semptomların varlığı (ateş, öksürük, balgam miktar ve pürülansında artış, mental durumda bozulma) alevlenme olarak nitelendirilir
1. Bu tablo, KOAH'lı hastanın en sık doktor ve hastaneye başvuru nedenidir
3. Yapılan çalışmalar ortalama yıllık alevlenme sayısının 1 ile 4 arasında olduğunu göstermiştir
10. Yentürk ve arkadaşlarının çalışmasında, yıllık KOAH alevlenme sayısı ortalama 1 ile 8 arasında değişmekle beraber en sık 2 olarak tespit edilmiştir
11. Çalışmamızda hastalarımızın ortalama yıllık alevlenme sayısının 1.4 olduğu saptanmıştır. Bu veri genel literatür verisi sınırları içindedir. Sayının alt sınıra yakın olmasının, hafif alevlenmelerin hastalar tarafından basit solunum yolu enfeksiyonu olarak algılanması ve alevlenme sorgulanmasında dile getirilmemesinden kaynaklandığı düşünülmektedir.
Alevlenmeler hastalığın her evresinde gözlenir. Fakat solunum fonksiyonlarının ve akciğer morfolojisinin korunmuş olduğu erken evrelerde kolay tolere edilir. Bu durumda hastalar kullanmakta olduğu stabil dönem tedavisine devam ederler. Ya da hekime başvurmadan tedavide yaptıkları modifikasyonlar ile alevlenmeyi geçirirler. Hafif alevlenmelerde genelde hastaneye yatış ihtiyacı görülmez12. Altta yatan progresif sistemik inflamasyon nedeniyle destrüksiyonu sınırlayan savunma ve tamir mekanizmaları zayıflar. Akciğer dokusunda zamanla destrüksiyon başlar. Oluşan parankim destrüksiyonu amfizemle sonuçlanır. Mevcut olan hava akımı kısıtlanması daha da artar. Klinik bulgular ve geçirilen alevlenmeler ağırlaşır. KOAH'ta hastaneye başvuru ve yatışlar artmaya başlar2. Çalışmamızın temel tezi; KOAH'ın klinik ve spirometrik ağırlığı arttıkça hastanede yatış sayı ve süresinin arttığı, amfizem paterni gelişen hastalarda bunun net olarak gözlendiği yönündedir. Çalışmamızda hastanede KOAH alevlenme nedenli toplam yatış sayısı ve toplam yatış günü sayıları ile %FEV1 ve FEV1/FVC değerleri arasında negatif ilişki saptanmıştır. Hastanede KOAH akut alevlenme nedenli yatan hastaların hiç yatmayan olgulara oranla, anlamlı derecede daha iyi %FEV1, %FVC, %PEF ve FEV1/FVC değerlerine sahip olduğu görülmüştür. Literatürde bulgularımızı destekleyen çalışmalar mevcuttur. Fan5 ve Wijnhoven13 çalışmalarında KOAH'lı hastalarda FEV1 düzeyinin, hastane yatış sıklığı ve süresini etkileyen önemli bir faktör olduğunu belirtmişlerdir. Esteban, FEV1 değerleri ile alevlenme nedenli hastanede yatış sayı ve süresini, KOAH'ta mortalite için bağımsız risk faktörü olarak saptamıştır14. Groenewagen 171 hastalık prospektif çalışmasında, ortalama FEV1 değerleri %34.6 olan ağır KOAH'lı hastaların hospitalizasyon indekslerinin ve mortalite oranlarının diğerlerine göre anlamlı derecede yüksek olduğu sonucuna varmıştır15.
KOAH'ta amfizematöz değişiklikler, hastalığın terminal döneme geçtiğinin bulgusudur16. Bu evrede hava akımı kısıtlanması, pulmoner hiperinflasyon ve gaz değişim anormallikleri mevcuttur2. Amfizemli hastalarda alevlenmeler de ağır seyreder10. Hospitalizasyon sıklığı ve mortalite yüksektir. Wong ve arkadaşları amfizem değişiklikleri gösteren ağır KOAH'lı hastaların, alevlenme nedenli hastanede yatış sayısı ve süresinde anlamlı artış olduğunu saptamıştır17. Patil ise ağır amfizemli hastaların, diğerlerine oranla daha uzun süre hastanede yattıklarını belirtmiştir18. Bir diğer çalışmada toraks BT'de amfizem değişiklikleri gösteren KOAH'lı hastaların, hastalığı daha ağır geçirdikleri ve daha çok hospitalizasyon sayı/süresine sahip oldukları gösterilmiştir19. Amfizem paternini değerlendirmede bir takım ölçümlerden yararlanılmaktadır. Göğüs ekspansasyon kapasitesi, lateral grafide retrosternal mesafenin ve sinüsleri birleştiren çizginin diyafragma kubbesine olan uzaklığının ölçümü basit fakat güvenilir ölçümler olarak bilinmektedir20-22. Bu ölçümler ışığında yaptığımız değerlendirmede, amfizem değişikliklerini yansıtan kardiyofrenik ve kostofrenik sinüs uçlarını birleştiren çizginin diyafragma en uç noktasına uzaklığı mesafesi ve göğüs ekspansasyon kapasitesi düşük, retrosternal mesafesi geniş olan hastaların daha fazla ve daha uzun hastanede yatmış olduğu belirlenmiştir. Bu veriler, amfizem değişiklikleri ile hastanede yatış ilişkisini bildiren literatür bilgisini destekler niteliktedir.
KOAH kronik ve progresif bir hastalık olması sebebiyle günlük yaşam kalitesini de olumsuz etkiler. Hastalık klinik ve fonksiyonel olarak ağırlaştıkça yaşam kalitesinin de kötüleş-tiği bilinmektedir23. Alevlenmeler ve buna bağlı hastanede yatışlar, bazalde zaten bozuk olan yaşam kalitesini daha da kötüleştirir24. Yapılan çalışmalarda KOAH'lı hastalarda sık hastaneye başvuranlarda ve hastanede uzun süre yatanlarda anksiyetenin25 arttığı ve yaşam kalitesi anketlerinin bozulduğu26 gösterilmiştir. Fan ve arkadaşları daha sık alevlenme geçiren, hastanede sık yatan, FEV1 düzeyi düşük ve yaşam kalitesi kötü olan hastaların, rehospitalizasyon riskinin daha yüksek olduğunu göstermiştir27. Bir diğer çalışmada yaşam kalitesi anketi sonuçları ile alevlenme nedenli hospitalizasyon arasında anlamlı ilişki olduğu belirtilmiştir5. Pin ve arkadaşları ise KOAH'lı hastalarda depresif hastaların depresif olmayan hastalara oranla daha sık ve daha uzun süre yattığını, depresyonun ve SGRQ skorlarının total yatış süresi ile ilişkili olduğunu göstermişlerdir28. Benzer şekilde KOAH'lı hastalarda iyi yaşam kalite skorlarının, hastaneye tekrar yatışı anlamlı derecede azalttığı bildirilmiştir6. Çalışmamızda yüksek değerin daha kötü yaşam kalitesini gösterdiği SGRQ skoru ile toplam yatış günü sayısı arasında pozitif korelasyon saptanmış, hastanede yatan olguların yatmayan olgulara oranla SGRQ skorlarının daha yüksek olduğu görülmüştür. Tüm veriler genel literatür bilgisini desteklemektedir.
Sonuç olarak; KOAH'ta hastalığın progresyonu, alevlenme nedenli hastanede yatış sıklığı ve süresini artırır. Stabil dönemde olsalar bile spirometrik, radyolojik ve antropometrik olarak hastalığın ağırlığı ve amfizem değişikliği gösterilen KOAH'lı hastalarda alevlenmelerin daha ağır geçeceği ve her an hastaneye yatış ihtiyacı belireceği unutulmamalıdır.