Trakeobronşiyal obstrüksiyonların tedavisi; hastalığın
etyolojisi, fizyolojisi, teşhis ve tedavisinin doğru bir şekilde
değerlendirilmesi anestezist, medikal onkolog, göğüs cerrahı,
radyolog ve göğüs hastalıkları uzmanını içeren
multidisipliner bir ekip ile gerçekleştirilir. Trakeobronşiyal
obstrüksiyonun en sık endikasyonu bronkojenik
karsinomlardır
5. Benign trakeobronşiyal obstrüksiyonlar
benign tümör, posttüberküloz, wegener, relapsing
polikondiritis, deselerasyon yaralanmaları, iyatrojenik
stenozlar, yabancı cisimler, guatr ve vasküler anormallikler
gibi eksternal kompresyon sonucu görülebilir. Günümüzde
trakeobronşiyal stenozların çoğunda endobronşiyal tedavi
yöntemleri uygulanmaktadır
6. Ulus ve ark.
7
trakeobronşiyal yabancı cisim şüphesi (%43.8), tanısal amaçla
(%44.9), postoperatif dönemde atelektazi gelişen hastalarda
aspirasyon amacıyla (%8.1) ve postoperatif kontrol (%3.2)
amacıyla 912 olguya genel anestezi altında rijit bronkoskopi
uygulamışlardır. Çalışmamızda bronkoskopi endikasyonları
malignite (n=35), postentübasyon stenoz (n=8), trakeomalazi
(n=4), hemoptizi (n=4), endobronşial tüberküloz (n=2), yabancı
cisim (n=1) idi (Şekil
2).
Rijit bronkoskopi uygulamasından önce olguların
anamnezi, fizik muayenesi, laboratuvar bulguları, arter kan
gazı, EKG ve solunum fonksiyon testleri değerlendirilmelidir.
Ayrıca uygulanacak tedavi yöntemi ve komplikasyonlar
hastaya ayrıntılı olarak anlatılmalı ve yazılı onam alınmalıdır8. Preoperatif değerlendirmede hava yolu obstrüksiyonunun
derecesi önemlidir. Hava yolu açıklığının çok daraldığı
durumlarda işlem acilen yapılmalıdır, kronik obstrüksiyonlarda
ise mevcut tıbbi sorunlar tedavi edilene kadar beklenebilir.
Solunum sıkıntısı olan olgulara solunumu deprese eden
ilaçlar verilmemelidir9. Çalışmamızda hastaların hiçbirine
premedikasyon uygulanmadı. Rijit bronkoskopi planlanan
olguların monitörizasyonunda non-invaziv arter basıncı, kalp
atım hızı, EKG, SpO2 takibi genellikle yeterlidir10. Karotis
stenozu veya kardiyak riski olan olgularda hipotansiyon ve
buna bağlı serebral hipoperfüzyonu erken tespit edip önlemek
amacıyla invaziv arter basıncı takibi önemlidir6. Çalışmamızda
kardiyak riski olan tüm olgulara invaziv arter
kateterizasyonu uygulandı.
Bronkoskopi sonrası larenks ödemi nedeniyle
trakeostomi açılması gerekebilir. Bronkoskopi işleminde 1-2
mg kg-1 prednizolon tedavisi larenks ödemini azaltmak amacıyla
önerilmektedir11. Tüm olgularımıza rijit bronkoskopi
uygulamasından önce 1 mg kg-1 metilprednizolon iv uygulandı.
Bronkoskopik işlemler lokal veya genel anestezi altında
yapılabilir. Bu işlemlerin kısa sürmesi nedeniyle genel anestezide
uygulanacak anestezik ajanın ve nöromusküler
blokerin seçimi önemlidir. Kısa etki süreli, hızlı indüksiyon
ve erken derlenme sağlayan ajanlar tercih edilmelidir12.
Volatil anestezikler rijit bronkoskopinin yan girişinden uygulanabilir.
Geçmiş yıllarda uygulanan bu teknik günümüzde
sadece yenidoğan ve çocuklarda önerilmektedir. Yetişkinlerde
tercih edilen total iv anestezi uygulamasıdır. Anestezi
indüksiyonunda ASA I ve II olan olgulara propofol 1–2 mg
kg-1, ASA III olan olgulara ise etomidat 0.3–0.4 mg kg-1 iv
olarak uygulanabilir13. Propofol kısa süreli vakalarda nonkümülatif özelliği nedeniyle tercih edilen iv anesteziktir6. Anestezi idamesinde 6–10 mg kg saat-1 propofol
infüzyonu önerilmektedir14. Erol ve ark.15 30 vakalık
rijit bronkoskopi girişimlerinde anestezi indüksiyon ve idamesinde
propofol, kas gevşetici olarak süksinil kolin ve
mivakuryum kullanmışlar ve aritmi, anaflaksi, bronkospazm,
bulantı ve kusma gibi komplikasyonlara rastlamamışlardır.
Göktaş ve ark.16 30 vakalık rijit bronkoskopi uygulamalarında
anestezi indüksiyon ve idamesinde alfentanil veya
remifentanil, propofol, kas gevşetici olarak da mivakuryum
kullanmışlar ve olgularda hipotansiyon (n=7), hipertansiyon
(n=6), aritmi (n=4), bradikardi (n=3) olduğunu bildirmişlerdir.
Bizde tüm olgulara anestezi indüksiyonu ve idamesinde
propofol, kas gevşetici olarak da vekuronyum kullandık.
İşlem sırasında en sık karşılaşılan komplikasyon hızlı
desatürasyon ve CO2 retansiyonudur. Ayrıca basit solunum
yolu enfeksiyonları, bronşiyal irritasyon, bronkospazm,
pnömoni, cilt altı amfizemi, pnömotoraks, kardiyak arrest ve
hastanın kaybına kadar gidebilen komplikasyonlara yol açmaktadır17. Rijit bronkoskopi uygulamalarında artmış
katekolamin seviyesine bağlı olarak aritmi, taşikardi veya
hipertansiyon gözlenebilir. Hassas kişilerde nadiren miyokard
iskemisi ve kardiyak arrest ile sonuçlanabilir9. Caputi ve
ark.18 rijit bronkoskopi uygulanan 11000 olguluk seri
içinde 2'sinde, Hasdıraz ve ark.19 1035 olgudan 8'inde
mortalite bildirmişlerdir. Çalışmamızda girişim sırasında
hipoksi (n=23), hipertansiyon (n=19) ve taşikardi (n=13),
pnömotoraks (n=1) gözlendi, hiçbir olguda mortalite olmadı.
Bronkoskobun ana bronşlardan birine yönlendiği dönemlerde
SpO2 %90'ın altına düşünce bronkoskop karinaya kadar geri
çekildi ve %100 O2 desteği ile bilateral ventilasyon sağlandı.
Bu arada biriken sekresyonlar aspire edildi.
Günümüzde en sık kullanılan terapötik bronkoskopik
yöntemler lazer cerrahisi ve silikon stent implantasyonudur4. Trakeal kollaps ve hipoglottik darlığın erken dönemleri
ile inoperabl olgularda uygulanan endobronşiyal stentler hava
yolu açıklığını sağlamada oldukça başarılıdır20. Santral
obstrüktif lezyonların tedavisinde en sık “Dumon Silikon
Stent”leri tercih edilmektedir21. Trakeal karinanın olaya
katıldığı olgularda ise Y-silikon stentleri tercih edilir22.
Tojo ve ark.23 hayatı tehdit edici trakeobronşiyal stenozu
olan 25 hastaya genişleyebilen metal veya silikon stent uygulamışlar
ve bu stentleri trakeobronşiyal sistemin eksternal
kompresyonu ve intralüminal tümörlerinde etkili bulmuşlardır.
Wasserman ve ark.24 ileri derecede malign trakeal
obstrüksiyonu olan 10 olguya uyguladıkları silikon stent ile
sonuçların iyi olduğunu bildirmişlerdir. Çalışmamızda 7
olguya metalik covered stent, 6 olguya ise silikon Y tipi stent
kullanıldı.
Ulus ve ark.7 genel anestezi süresini ortalama 24.22
± 13.19 dk olarak bildirmişlerdir. Güven ve ark.25 ortalama
işlem süresini 32±21 (14-52) dk olarak bulmuşlardır.
Çalışmamızda genel anestezi süresi ortalama 48 (20±125) dk,
cerrahi süre ise 38 (10±115) dk olarak bulundu (Tablo 1).
Sonuç olarak, trakeal stenozların tedavisinde
bronkoskopik tedavi yöntemleri hastalar için etkili ve güvenlidir.
Anestezi açısından yeterli ventilasyon ve oksjenasyon
sağlamak en önemli konudur.