[ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]
Fırat Tıp Dergisi
2014, Cilt 19, Sayı 3, Sayfa(lar) 145-150
[ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
Elazığ'da 2005-2012 Yılları Arasında Meydana Gelen Suda Boğulma Olgularının Retrospektif Değerlendirilmesi
Abdurrahim TÜRKOĞLU, Mehmet TOKDEMİR, Turgay BÖRK, Ferhat Turgut TUNÇEZ, Burhan YAPRAK, Mustafa ŞEN
Fırat Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Adli Tıp Anabilim Dalı, Elazığ, Türkiye
Anahtar Kelimeler: Suda boğulma, Otopsi, Kazaların önlenmesi, Drowning in water, Autopsy, Prevention of accidents
Özet
Amaç: Suda boğulmanın çeşitli tanımları bulunmaktadır. Ancak klasik olarak; daha çok su gibi sıvı bir ortamın ağız ve burnu tıkaması sonucu solunumun engellenmesi şeklinde tanımlanmaktadır. Suda boğulmalar genellikle önlenebilir olmasına rağmen kaza sonucu ölümlerin önde gelen nedenlerindendir. Her ne kadar Türkiye'nin doğusunda deniz olmasa da son yıllarda yapılan baraj gölleri nedeniyle suda boğulma olguları ile sık karşılaşılmaktadır. Bu çalışmada; Elazığ ilinde meydana gelen suda boğulmaya bağlı ölümlerin demografik özelliklerinin ortaya konularak ölüm oranlarının azaltılması için alınması gereken önlemlerin literatür eşliğinde tartışılması amaçlanmıştır.

Gereç ve Yöntem: Çalışmamızda; Elazığ'da 01.01.2005-31.12.2012 tarihleri arasında Fırat Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı tarafınca ölü muayene ve otopsisi yapılan 2.146 olgudan suda boğulma nedeniyle öldüğü belirlenen 100 (%4.6) olgu retrospektif olarak incelendi. Olgular; yaş, cinsiyet, olay yeri ve tarihi, orijin, akciğer ağırlıkları, kan alkol düzeyi, iç ve dış muayeneleri açısından değerlendirilmiştir.

Bulgular: Olguların 68'i (%68) erkek, 32'si (%32) kadın olup, yaş ortalamaları 23.6±19.1 yıldır. Olguların 56'sının (%56) 20 yaş altında olduğu görüldü. Olguların orijinlerine göre dağılımında, en sık 94'ünde (%94) kaza olup, ölümlerin 65'i (%65) yaz mevsiminde ve 62'si (%62) gölde gerçekleşmiştir.

Sonuç: Özellikle yaz aylarında sıcaklıkların artması ile birlikte etrafında Keban, Karakaya Baraj Gölü ve Hazar Gölü bulunan ilimizde çok sayıda suda boğulma vakası gerçekleşmektedir. suda boğulmaların önlenebilmesi için özellikle 20 yaş altı genç bireyler su güvenliği konusunda bilinçlendirilmeli, yaz aylarında baraj ve göl çevresinde yeterli gözetimin sağlanabileceği güvenli yüzme alanları oluşturulmalıdır.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Giriş
    Dünyada suda boğulmalar önlenebilir olmasına rağmen kaza sonucu ölümlerin önde gelen nedenlerindendir1. Dünya Sağlık Örgütü'ne göre; suda boğulmalara bağlı olarak dünya çapında yılda 388.000 ölüm olmaktadır ve bu ölümlerin %96'sı gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerde görülmektedir2. Birçok Afrika ve Orta Amerika ülkesinde suda boğulma sonucu ölüm olayı görülme sıklığı Amerika Birleşik Devletleri'nden 10 ila 20 kat daha fazladır3. Suda boğulma oranları nüfusun yoğun olduğu, deniz, göl veya nehir bulunan yerleşim yerlerinde daha sık izlenmektedir4. Suda boğulmaya bağlı ölümler tüm yaş gruplarını etkilemekle birlikte, genellikle genç nüfusta ve özellikle 30 yaş altında görülmektedir5,6.

    Suda boğulma olgularında orijin sıklıkla kaza olup, intihar orijinli ölümler ikinci sıklıkta görülmekte, cinayet orijinli ölümlere ise oldukça nadir rastlanmaktadır7. Yapılan araştırmalar suda boğulmalarda başlıca risk faktörleri olarak, cinsiyet, yaş, alkol kullanımı, düşük gelir, yetersiz eğitim, kırsalda ikamet, suya erişim durumu, iklim koşulları, riskli davranışlar (yüzme bilmeden denize girme, kurtarma ekipmanı bulundurmama vb.) ve gözetim eksikliği olduğunu bildirmişlerdir8. Özellikle yaz aylarında sıcaklıkların artması ile birlikte etrafında Keban, Karakaya Baraj Gölü ve Hazar Gölü bulunan İlimizde çok sayıda suda boğulma vakası gerçekleşmektedir.

    Bu çalışmada, etrafında çok sayıda baraj gölü ve doğal göl bulunan ve neredeyse bir ada görünümünde olan Elazığ ilinde meydana gelen suda boğulmaya bağlı ölümlerin demografik özelliklerinin ortaya konularak ölüm oranlarının azaltılması için alınması gereken önlemlerin ve suda boğulma tanısında kullanılan bulguların literatür eşliğinde tartışılması amaçlanmıştır.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Materyal ve Metot
    Elazığ ilinde meydana gelen ve 01.01.2005-31.12.2012 tarihleri arasında Fırat Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı'nda ölü muayene ve otopsisi yapılan 100 suda boğulma olgusunu tamamı çalışmaya alınmıştır. Olgulara ait otopsi raporları ile ölü muayene tutanakları retrospektif olarak incelenmiştir. Olgular; yaş, cinsiyet, olay yeri ve tarihi, orijin, akciğer ağırlıkları, kan alkol düzeyi, iç ve dış muayene açısından değerlendirilmiştir. Verilere ait tanımlayıcı istatistikler ortalama±standart sapma, sayı ve yüzde olarak tablolar halinde verilmiştir. Elde edilen veriler SPSS 17.0 (Statistical Package for Social Science) for Windows programına aktarılmıştır. Verilerin istatistiksel analizi için Pearson Chi-Square ve Independent Sample T-testi kullanılmıştır. İstatistiksel analiz sonucunda elde edilen p değeri 0.05'ten küçük ise sonuç anlamlı kabul edilmiştir.
  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Bulgular
    Fırat Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı‘nda 01 Ocak 2005-31 Aralık 2012 tarihleri arasında ölü muayene ve otopsisi yapılan 2.146 olgunun 100'ü (%4.6) suda boğulma nedeniyle ölmüş olup, olguların 68'i (%68) erkek, 32'si (%32) kadındır. Yaş ortalamaları 23,6±19,2 yaş olup, olguların yaş gruplarına göre dağılımı incelendiğinde; tüm olguların 35'inin (%35) 10-19 yaş aralığında, 56'sının (%56) 20 yaş altında olduğu görüldü. Olguların yaş grupları ve cinsiyete göre dağılımı Tablo 1'de gösterilmiştir.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 1: Olguların yaş grupları ve cinsiyete göre dağılımı.

    Olguların 94'ü (%94) kaza ve 3'ü (%3) intihar orijinli olup, 3 (%3) olguda orijinin belirlenemediği tespit edildi. Orijini intihar olduğu belirlenen 3 olgunun 2'si erkek, 1'i kadındır. İntihar eden erkeklerin yaşları 49 ve 59 olup, kadın olgunun yaşı 27'dir. 2 olgunun kışın, 1 olgunun ilkbaharda intihar ettiği belirlendi. Olguların 65'i (%65) yaz, 20'si (%20) ilkbahar, 12'si (%12) sonbahar ve 3'ü (%3) kış mevsiminde suda boğulduğu belirlendi. Ölümlerin en sık Temmuz ve Ağustos ayında meydana geldiği tespit edildi. Olguların aylara göre dağılımı Şekil 1'de görülmektedir.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 1: Olguların aylara göre dağılımı.

    Olgular en sık 40 (%40) olgu ile baraj gölünde, daha sonra bunu 22 (%22) olgu ile gölde, 16 (%16) olgu ile havuz ve su kuyusunda, 12 (%12) olgu ile sulama kanalında ve 10 (%10) olguda nehirde boğulmaların takip ettiği belirlendi. Erkeklerin %47.0'ı, kadınların ise %25.0'ı baraj gölünde boğulmuştur. Baraj gölünde boğulanların cinsiyet açısından erkekler lehine istatistiksel olarak anlamlı fark tespit edildi (x2:4.412, p: 0.036). Olguların cinsiyete göre olay yerinin dağılımı Tablo 2'de verilmiştir.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 2: Olguların cinsiyete göre olay yerinin dağılımı.

    Olguların 96'sına (%96) otopsi işlemi uygulandığı, 4'üne ölü muayenesi yapılarak defin ruhsatı verildiği saptandı.

    Olguların 63'ünde (%63) kanda alkol düzeyi ve uyutucu-uyarıcı madde bakılmış olup, 2 olguda kan alkol düzeyi 50mg/dl'nin üzerinde (106.0 mg/dl ve 85.0 mg/dl) tespit edilmiştir.

    Suda boğulmaların 21 (%21) olgu ile en sık Pazar günü meydana geldiği belirlendi. Olguların günlere göre dağılımı Şekil 2'de verilmiştir.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 2: Olguların günlere göre dağılımı.

    Olguların 44'ünde (%44) hava yollarında köpük (mantar köpüğü), 23'ünde (%23) mantar köpüğü ile beraber çamaşırcı eli-ayağı olduğu, 14 (%14) olguda suda boğulma ile ilgili dış muayene bulgusunun olmadığı belirlendi. Olgularda tespit edilen dış muayene bulguları Tablo 3'de verilmiştir.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 3: Olgularda tespit edilen dış muayene bulguları.

    Otopsisi yapılan 96 olgunun iç muayene bulguları açısından değerlendirildiğinde; Olguların 71'inde (%74.0) akciğer, karaciğer ve mide, 12'sinde (%12.5) akciğer ve karaciğer, 4'ünde (%4.2) mide ve akciğer, 3'ünde (%3.1) sadece mide, 1'inde (%1) sadece akciğer ve 5'inde (%5) çürüme ve otolize ait bulgular olduğu tespit edildi. Otopsi sırasında akciğerde paltauf lekeleri ve ödem, karaciğerde kapsül gerginliği ve parlaklık, midede ise su bulunup bulunmadığı tespit edilmeye çalışılmıştır. Tablo 4'de olgularda suda boğulmayı düşündürecek iç muayene bulgularının tespit edildiği organlar verilmiştir.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 4: Olgularda suda boğulmayı düşündürecek iç muayene bulgularının tespit edildiği organlar

    Otopsisi yapılan olgular kendi içinde değerlendirildiğinde sağ akciğer ortalama ağırlığının 538.34± 36.61 gr, sol akciğer ortalama ağırlığının ise 475.91±32.09 gr. olduğu, 18 yaş üstünde ise sağ akciğer ortalama ağırlığının 814.23 gr, sol akciğer ortalama ağırlığının ise 699.35 gr. olduğu belirlenmiştir. Yaş gruplarına göre akciğer ortalama ağırlıkları Tablo 5'de verilmiştir.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 5: Olguların yaş grupları ve ortalama akciğer ağırlıkları

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Tartışma
    Adli tıp pratiğinde sıklıkla karşımıza çıkan suda boğulma sonucu ölümler, ülkemizde yapılan çalışmalarda yerleşim yeri özelliklerine göre farklı oranlarda bildirilmiştir. Adana'da yapılan çalışmada5 tüm adli olguların %5.7'si, Eskişehir'de9 ve Diyarbakır'da yapılan çalışmada10 %3.2, Ankara'da yapılan çalışmada ise11 %2.8 olduğu bildirilmiştir. Çalışmamızda 8 yıllık dönem içerisinde otopsisi yapılan 2.146 olgunun 100'ünün (%4.6) suda boğulma nedeniyle öldüğü belirlendi. Bu da suya ulaşımın kolay olduğu bölgelerde suda boğulma olgularının daha sık olduğunu göstermektedir.

    Yapılan çalışmalar erkeklerin kızlardan daha sık suda boğulma nedeniyle öldüklerini göstermektedir. Karbeyaz ve ark'nın9 yaptığı çalışmada bu oran %77.1, Katkıcı ve ark'nın12 yaptığı çalışmada %84.3, Arslan ve ark'nın13 yaptığı çalışmada5 %84.1, İsveç'te yapılan çalışmada 17 yaş altındaki kurbanların 3'te 2'sinin erkekler, Danimarka'da yapılan çalışmada14 olguların %86'sının erkek olduğu bildirilmiştir. Çalışmamızda da literatür ile uyumlu olarak olguların %68'inin cinsiyeti erkek olarak bulunmuştur. Hem çalışmalar hem de Dünya Sağlık Örgütü verileri erkeklerin kızlardan suda boğulmalar açısından çok daha fazla risk altında olduğunu göstermektedir. Buda erkeklerin dış ortamda daha fazla bulunmaları, suya girme sıklığının fazla olması ve heyecan verici riskli davranışları daha fazla göstermeleri nedeniyle olduğu kanaatine varılmıştır.

    Yapılan çalışmalarda da Ankara'da11 %37.83'ü 0-18 yaş ve Adana'da5 %60.67'si 20 yaş altında olduğu, yurt dışında yapılan çalışmalarda; Steensberg ve ark'nın14 yaptığı çalışmada olguların %46'sı 0-14 yaşında, Kiakalayeh ve ark'nın15 yaptığı çalışmada olguların %46'sının 19 yaşından, Sheikhazadi ve ark'nın16 yaptığı çalışmada ise olguların %73.8'i 24 yaşından küçük oldukları bildirilmiştir. Yapılan diğer çalışmalarda suda boğulma sonucu ölümlerin yaklaşık yarısının 20 yaş altında olduğunu bildirmiştir17,18. Çalışmamızda ki olguların 56'sının (%56) 20 yaş altında olduğu görüldü. Adölesan dönemini içeren bu yaş grubunun kendini gösterme çabası ve cesaret gerektirici davranışları göstermeleri nedeniyle olduğu düşünülmüştür.

    Adli Tıp açısından suda boğulma olgularında kaza, intihar ve su altında cinayet şeklindeki üç olasılık geleneksel kabul edilmektedir6. Yapılan çalışmalar suda boğulma sonucu ölümlerin çoğunluğunun orjininin kaza olduğunu bildirmektedir17-20. Ülkemizde yapılan çalışmalarda; suda boğulma nedeniyle ölen olguların, Tıraşçı ve ark'nın10 yaptığı çalışmada %97.8'inin, Azmak ve ark'nın21 yaptığı çalışmada %68.1'inin, Arslan ve ark'nın5 yaptığı çalışmada ise %73.3'ü kaza orijinli olduğu, yurt dışında yapılan çalışmalarda da suda boğulmaların %80 ile %90 arasında değişen oranlarda kaza nedeniyle gerçekleştiği bildirilmektedir22,23. Çalışmamızda da literatürdeki verilere benzer şekilde olguların %94'ünün kaza sonucu öldüğü belirlenmiştir.

    Çalışmamızda ölümlerin en sık yaz ayında (%65), daha sonra ilkbaharda (%20) gerçekleştiği, en sık Temmuz ve Ağustos aylarında ölümlerin olduğu tespit edildi. Yapılan çalışmalarda da Eskişehir'de olguların %54.2'si, Adana'da %52.8'i, Ankara'da %50.4'ü yaz mevsimde suda boğulma sonucu öldüğü bildirilmiştir5,9,11. Kanada'da yapılan çalışmada24 suda boğulmaların %87'sinin ilkbahar ve yaz mevsiminde, İsveç'te yapılan 10 yıllık çalışmada13 ise suda boğulmaya bağlı ölümlerin çoğunluğu Haziran'dan Ağustos'a kadar süren yaz mevsiminde olduğu bildirilmiştir. Sudan yararlanma amacına göre suda boğulmalarda mevsimsel farklılıklar olsa da, yaz mevsiminde okulların tatil olması, serinlemek amacıyla daha çok kimsenin yüzmeyi tercih etmesi, piknik ve balık tutma gibi faaliyetlerinin daha çok bu mevsimde olması suda boğulmaların artmasına sebep olmaktadır.

    Yapılan çalışmalar suda boğulmaların çalışmanın yapıldığı yerleşim yerinin özelliğine göre farklılık olduğunu göstermektedir. Adana'da yapılan çalışmada5 olguların %61.4' sulama kanalında, %26.4'ü nehir ve baraj gölünde, Ankara'da yapılan çalışmada11 olguların %86.5'inin tatlı suda ve bunlarında %44.7'sinin baraj gölünde, %22'si derede boğulduğu, Eskişehir'de9 olguların %61.4'ü nehir ve akarsuda boğulduğu, deniz kıyısında olan yerlerde ise en sık denizde suda boğulmaların olduğu bildirilmiştir25,26. Çalışmamızda olguların en sık 40 (%40) olgu ile baraj gölünde, daha sonra bunu 22 (%22) olgu ile gölde, 16 (%16) olguda havuz ve su kuyusunda, 12 (%12) olguda sulama kanalında ve 10 (%10) olguda nehirde boğulmaların takip ettiği belirlendi. İlimizin çevresinin doğal göl ve baraj gölü ile çevrili olması ve bu bölgelerin yüzme açısından daha güvensiz olması nedeniyle en sık boğulma olguları buralarda gerçekleşmektedir.

    Suda boğulma olgularında otopsi vazgeçilmez olmakla birlikte refleks kardiyak ölüm, vazovagal stimilasyon ve laringospazm gibi çok karmaşık ölüm nedeni bulunan olgularla karşılaşılabilmektedir27. Suda bulunmuş cesetlerde otopsi kararının verilmesinde karar merci savcılık makamı olup, bu kararı verirken tıbbi bilirkişiden, olay yeri verilerinden, görgü tanıklarının ifadelerinden ve deneyimlerinden faydalanılır9. Eskişehir'de yapılan çalışmada9 suda boğulmaların %66.26'sına otopsi yapılarak defin ruhsatı verildiği bildirilmiştir. Çalışmamızdaki olguların %96'sına otopsi yapılmış olup, %4'üne ölü muayenesi ile defin ruhsatı verilmiştir. Her ne kadar savcılık makamınca çoğu zaman görgü tanığı ve ceset yakınlarının ifadeleri ölüm sebebini belirlemede yeterli görülüyor olsa da sonradan çıkabilecek şüphelerin kaldırılması için tüm olguların otopsi yapılması gerektiği kanaatindeyiz.

    Suda boğulma olguları tüm adli incelemelere rağmen gerçekten suda boğulma nedeniyle ölüp ölmediğinin sorusu her zaman kolaylıkla çözülememektedir. İç ve dış muayenede elde edilen ağız ve burunda mantar köpüğü, paltof lekeleri gibi bulgular çok değerli olmakla birlikte patognomonik kabul edilmemektedir27. İstanbul'da yapılan çalışmada28 otopsisi yapılan suda boğulma olgularının %44.3'ünde mantar köpüğü saptanmışken, olguların %80'inde solunum yollarında köpük varlığı bildirilmiştir. Bizim çalışmamızda da; dış muayenede olguların %67'sinde mantar köpüğü, iç muayenede ise %84'ünde solunum yollarında köpük belirlenmiş, dış muayenede %15 olguda suda boğulmayı destekleyecek bulgu tespit edilmemiştir. Suda boğulmalarda özellikle çürümede varsa otopside bulunacak mikroskobik ve makroskobik bulgular çok hızlı şekilde kaybolmaktadır. Her ne kadar yapılan bazı çalışmalarda27 diatom testi altın standart olarak görülse de, suda boğulmalarda tanı koyduracak spesifik bir laboratuvar bulgusu ve histopatolojik bulgu olmadığı, tanı için otopsi, histopatolojik değerlendirme, kimyasal ve toksikolojik inceleme ile olası diğer ölüm nedenlerinin dışlanması gerektiği bildirilmektedir29. Bunların yanında olay yeri incelemesi ve tanık ifadeleri gibi adli tahkikatta önem arz etmektedir.

    Akciğer ağırlıklarının sıvı aspirasyonunun söz konusu olduğu suda boğulma olgularında arttığı bilinmektedir19,20. Hadley ve Fowler30 yüksek akciğer ağırlıklarının hem sıvı aspirasyonuna hemde asfiksiye bağlı olduğunu bildirmiştir. Helsinki'de 25 yıllık dönemde suda boğulma öldüğü kararına varılan 578 olgunun incelendiği çalışmada; sadece 22 olguda akciğer ağırlıklarının 750gr'ın altında olduğu, diğer olgularda 750gr ve üzerinde olduğu bildirilmiştir31. Ankara'da yapılan çalışmada11 0-18 yaş hariç tutulduğunda sağ akciğer ortalama ağırlığının 760gr, sol akciğer ortalama ağırlığının ise 662.42gr, Yorulmaz ve ark'ının yaptığı çalışmada32 ise 20 yaş üstünde suda boğularak ölen ve başka nedenle ölen olguların akciğer ağırlıklarının karşılaştırıldıklarında, suda boğulma olgularında istatistiksel olarak anlamlı yükseklik olduğu, suda boğulma olgularında akciğer ortalama ağırlığının 1.360gr olduğunu bildirilmiştir. Katkıcı ve ark'nın12 suda boğulma olgularında yaptığı çalışmada ise erkeklerde akciğer ortalama ağırlığı 1.345gr, kadında 1.158gr olarak bildirimiştir. Çalışmamızda 18 yaş üstündeki olguların sağ akciğer ortalama ağırlığı 814.23gr, sol akciğer ortalama ağırlığı ise 699.35gr olarak bulunmuştur. Çalışmamızda akciğer ağırlıkları artmakla birlikte Yorulmaz ve Katkıcı'nın yaptığı çalışmalardan düşük bulunmuştur. Bunun sebebi ise bizim çalışmamızdaki olguların tamamı tatlı su boğulmaları iken Yorulmaz ve Katkıcı'nın İstanbul'da yaptığı çalışmalarda suda boğulmaların çoğu tuzlu suda boğulmalarıdır. Yapılan birçok çalışma tuzlu suda boğulanlarda tatlı suda boğulanlara göre akciğer ağırlıklarının daha fazla olduğunu bildirmektedir31.

    Özellikle yetişkin erkek boğulmalarının yarıya yakını alkol ile ilişkilendirilmektedir14. İsveç'te yapılan çalışmada33 olguların %22'sinde kan alkol düzeyi 50mg/dl'nin üzerinde bildirilmiştir. Çalışmamızda 2 olguda kan alkol düzeyi 50 mg/dl'nin üzerinde belirlendi. Bunun sebebi olarak; hem ülkemizde alkol kullanımının batı ülkelerine göre daha düşük olması hem de çalışmamızın ülkemizin batı bölgelerine göre daha düşük gelir seviyeli ve kültürel alışkanlıkları farklı olan Türkiye'nin doğusu ile sınırlı olmasına bağlamaktayız.

    Sonuç olarak suda boğulmaların önlenebilmesi için okul gibi kamu kurum ve kuruluşlarınca yüzme dersleri verilerek bireyler su güvenliği konusunda bilinçlendirilmeli, baraj ve göl çevresinde yeterli gözetimin sağlanabileceği güvenli yüzme alanları oluşturulmalı, su kuyusu ve sulama kanallarının etrafı çit ve barikatlar ile çevrilerek güvenli hale getirilmeli, medya aracılığı ile ebeveyn eğitimi sağlanmalıdır. Boğulma epidemiyolojisinin daha iyi anlaşılabilmesi için ulusal boyutta daha kapsamlı çalışmalar yapılması gerektiği kanaatindeyiz.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Kaynaklar

    1) Lunetta P, Smith G. S, Penttila A, Sajantila A. Unintentional drowning in Finland 1970-2000: a populational based study. International Journal of Epidemiology 2004; 33: 1053-63.

    2) World Health Organization 2012, http://www.who.int/ mediacentre/ factsheets/fs347/en/

    3) Bierens J. Handbook on Drowning: Prevention, Rescue, Treatment. Heidelberg: Springer 2012: 2102.

    4) American Academy of Pediatrics Committee on Injury, Violence and poison Prevention. Prevention of drowning in infants, children and adolescents. Pediatrics 2003; 112: 437-9.

    5) Arslan M M, Çekin N, Hilal A, Kar H. Adana'da 1997-2006 yılları arasında meydana gelen suda boğulma olgularının incelenmesi. Türkiye Klinikler J Foren Med 2008; 5: 13-18.

    6) Shetty KS, Shetty M. Epidemiology of Drowning in Mangalore, a coastal Taluk of South India. J Forensic and Legal Med 2007; 14: 410-5.

    7) Injuries and Violence Prevention: Noncommunicable Diseases and Mental Health: Fact Sheet on Drowning. World Health Organization 2003, Geneva.

    8) World Drowning Report 2007 Edition

    9) Karbeyaz K, Melez İ. E, Melez O. D, Akkaya H, Özsoy S. Eskişehir ilinde suda ölü bulunma olgularında çevresel değerlendirme ve adli yaklaşım. Adli Tıp Dergisi 2012; 1: 6-19.

    10) Tıraşçı Y, Gören S. Diyarbakır'da suda boğulma olgularının değerlendirilmesi. Dicle Tıp Dergisi 2000; 27: 139-44.

    11) Cantürk N, Cantürk G, Karbeyaz K, Özdeş T, Dağalp R, Çelik S. Ankara'da 2003- 2006 yılları arasında otopsisi yapılan suda boğulma olgularının değerlendirilmesi. Türkiye Klinikleri J Med Sci 2009; 29: 1198-205.

    12) Katkıcı U, Gümüşburun E. Increasing of total lungs weights at drowning cases. Göztepe Tıp Derg 1996; 11: 83-5.

    13) Schyllander J, Janson S, Nyberg C, Eriksson U, Ekman D. Case analyses of all children's drowning deaths occuring in Sweden 1998-2007. Scand J of Public Health 2013; 41: 174-9.

    14) Steensberg J. Epidemiology of accidental drowning in Denmark 1989-1993. Accid. Anal. and Prev. 1998; 30: 755-62.

    15) Kiaakalayeh AD, Mohammadi R, Ekman DS, Chabok SY. Unintentional drowning in Norther Iran: a population based study. Acc Analy Prev 2008; 40: 1977-81.

    16) Sheikhazadi A, Ghadyani MH. Epidemiology of Drowning in Isfahan Province, center of Iran. J Res Med Sci 2009; 14: 79-87.

    17) Gordon I, Shapiro HA, Berson SD. Deaths usually initiated by hypoxic hypoxia or anoxic anoxia. Forensic Medicine A Guide to Principles. 3ed. Edinburgh: Churchill Livingstone 1988: 115-27.

    18) Fatteh A. The diagnosis of drowning. Handbook of Forensic Patology. 1ed. Philadelphia: JB Lippincott Company 1973: 155-65.

    19) Knight B. Immersion and Drowning. Simpson's Forensic Medicine. 10ed. London: Edward Arnold; 1991: 153-9.

    20) Yorulmaz C, Çakalır C. Suda boğulma. Soysal Z, Çakalır C. Adli Tıp Cilt 1, İstanbul. 1999; 459-74.

    21) Azmak D, Erdönmez Ö, Altun G, Zeren C, Yılmaz A. Edirne ilinde otopsisi yapılan 77 asfiksi olgusunun değerlendirilmesi. Yıllık Adli Tıp Toplantıları Kitabı, Antalya 2002: 197-201.

    22) Wintemute GJ, Kraus J, Teret SP, Wright MA. The epidemiology of drowning in adulthood: implications for prevention. Am J Prevent Med 1988; 4: 343-8.

    23) Giersten JC. Drowning. In: Tedeschi CG, Eckert W, Tedeschi LG, editors. For Med 1977; 3: 1317-22.

    24) Chen Y, Mo F, Yi QL, Jiang Y, Mao Y. Unintentional injury mortality and external causes in Canada from 2001 to 2007. Chronic Dis Inj Can 2013; 33: 95-102.

    25) Tan RM. The epidemiology and prevention of drowning in Singapure. Sing Med J 2004; 45: 324-9.

    26) Nichler MA, Everett PB. Profile of drowning victims in a coastal community. J Fla Med Assoc 1989; 76: 253-6.

    27) Piette MHA, Letter EAD. Drowning: still a diffucult autopsy diagnosis. For Sci Inter 2006; 163: 1-9.

    28) Kumral B, Büyük Y, Fidancı G, ve ark. İstanbul'da otopsisi yapılmış suda boğulma sonucu ölüm olgularında diatom varlığının değerlendirilmesi. Adli Tıp Derg 2010; 5: 33-8.

    29) Di Maio VJM. Drowning. Forensic Pathology. 2. Baskı. New York CRC Press 1993; 347-65.

    30) Hadley JA, Fowler DR. Erratum to “Organ weight effects of drowning and asphyxiation on the lungs, liver, brain, heart, kidney and spleen”. For Sci Int 2003; 137: 239-46.

    31) Lunetta P, Penttila A, Sajantila A. Circumstances and macropathologic findings in 1590 consecutive cases of bodies found in water. Am J For Med Pathol 2002; 23: 371-6.

    32) Yorulmaz C, Arıcan N, Afacan I, Dokgöz H, Asirdizer M. Pleural effusion in bodies recovered from water. For Sci Int 2003; 136: 16-21.

    33) Ahim K, Saveman BI, Björnstiq U. Drowning deaths in Sweden with emphasis on the presence of alcohol and drugs- a retrospective study, 1992-2009. BMC Public Health 2013; 11: 216-18.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • [ Başa Dön ] [ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
    [ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]