[ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]
Fırat Tıp Dergisi
2014, Cilt 19, Sayı 3, Sayfa(lar) 156-158
[ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
Çoklu Travma Hastasında Gelişen Yağ Embolisi Sendromu
İlker ÖNGÜÇ AYCAN1, Hüseyin TURGUT2, Abdulmenap GÜZEL1, Erdal DOĞAN1, Gönül ÖLMEZ KAVAK1
1Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı, Diyarbakır, Türkiye
2Diyarbakır Kadın Hastalıkları ve Doğum Hastanesi, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı, Diyarbakır, Türkiye
Anahtar Kelimeler: Travma, Yağ embolisi, Yoğun bakım, Trauma, Fat embolism, Intensive care
Özet
Yağ embolisi sendromu başta travmalar olmak üzere çeşitli nedenlere bağlı olarak görülen nadir bir klinik durumdur. Bu yazıda 49 yaşındaki hastada çoklu travma sonrası operasyona alınan hastanın yoğun bakım takibinde gelişen yağ embolisi sendromunu sunmayı amaçladık.
  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Olgu Sunusu
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Giriş
    Yağ embolisi özellikle kemik kırıkları ile birlikte olan travmalarda %3 ile %10 arasında bir sıklıkta görülebilmektedir1-3. Etyolojide yer alan diğer nedenler arasında yağ dokusunun bütünlüğünün bozulduğu veya dolaşıma girişinin arttığı ciddi yanıklar, diyabet, pankreatit, ortopedik cerrahi operasyonları, kan transfüzyonu, liposuction ameliyatları, kemik iliği transplantasyonu, koroner by-pass cerrahisi yer alır4,5.

    Yağ embolisi sendromu (YES)'in klinik belirti bulguları genellikle hastaneye yatış sonrası 24-72 saat sonra ortaya çıkmakla birlikte tetikleyici faktörü takip eden dakikalar içinde gelişen vakalar bildirilmektedir. Bulgular arasında en öne çıkanlar ateş, dispne, bilinç bulanıklığı, taşikardi, yaygın peteşiler ve konvülziyonlardır. Akciğer bulguları erişkin solunum sıkıntısı sendromundaki (ARDS) gibi bulgu verebilir ve pulmoner ödem, akciğer parankiminde hasarlanma oluşabilir6.

    Olgu sunumumuzda trafik kazasına bağlı çoklu travma hastasında gelişen YES nu sunarak tablonun tanı, tedavi ve takip süreçlerine dikkat çekmeyi amaçladık.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Olgu Sunusu
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Olgu Sunusu
    Kırk dokuz yaşında ASA I erkek hasta trafik kazası sonrası çoklu travma tanısıyla yatışı yapıldı. Hastada sağ femur şaft kırığı, sağ tibia şaft kırığı, fibula, sakrum kırığı, sağ ön kol çoklu kırığı (radius ve ulna), Sağ 1., 2., 3., 4. kostalarda ve sol 7. kostada kırık mevcuttu. Hasta ameliyata alınarak femur, tibia, radius ve ulnaya intramedüller çivi ile stabilizasyon uygulandı. Yoğun bakımda hastaya santral venöz kateter takıldı ve invaziv arteryel kan basıncı ölçümü yapıldı. Kan gazı sonucu normaldi. Hastanın hemogramında Hb: 8.4, Htc:29.3 olması üzerine 2 ünite eritrosit süspansiyonu, INR:1.69 olması üzerine de 2 ünite taze donmuş plazma verildi. Hastamızda hastaneye başvurudan 15 saat sonra, operasyondan sonra alındığı yoğun bakımdaki takibinde ani gelişen solunum sıkıntısı, bilinç bulanıklığı ve konvülziyonlar olması üzerine, entübe edilerek midazolam 5 mg bolus ve 3 mg/saatten infüzyon başlandı. Hastanın fizik muayenesinde vücudunda peteşiyel döküntüler ve retinasında eksüdalar mevcuttu. Kalp atım hızı (KAH) 133/dk, kan basıncı 82/36 mmHg, periferik oksijen saturasyon değeri %75 olarak kaydedildi. Kan gazı değerlendirmesinde PaO2: 54mmHg, PaCO2: 25mmHg ve posterior anterior akciğer grafisinde bazalde infiltrasyonları olan hastanın tablosu yağ embolisi olarak değerlendirildi. Akciğer tomografisi ve kranial BT çekildi, sonuçlar normal olarak rapor edildi. Hastaya postoperatif dönemde 3 gün süre ile metil-prednizolon 3*100 mg iv, %20 mannitol 4*150 ml verildi. Postoperatif 3. günde midazolam kesildi. Postoperatif 5. günde hasta ekstübe edildi. Ekstübasyondan sonra hastaya non-invaziv mekanik ventilasyon ile solunum desteği CPAP modunda 3 gün daha solunum desteği yapıldı. Ekstübasyon sonrası hastanın konuşamadığı, sol tarafta fasiyal paralizisi olduğu ve sağ tarafını kullanamadığı görüldü. Çekilen kraniyal MRI sonucu normal olarak rapor edildi.

    Hemiplejisinin olması nedeniyle hastaya postoperatif 6. günde fizik tedavi başlandı. Zamanla hastanın kas gücünde artış olduğu hemiplejisinde düzelme olduğu görüldü. Hastanın konuşmasında düzelme görüldü. 12. günde yoğun bakımdan servise alındı. 20. gününde hasta sağ tarafta hafif güçsüzlük şikayeti ile taburcu edildi. Düzenli olarak 3 günde bir fizik tedavi alan hasta taburculuktan 1 ay sonra kontrole geldi. Kontrolünde herhangi bir nörolojik sekel ve kuvvet kaybı olmadığı görüldü.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Olgu Sunusu
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Tartışma
    Yağ embolisi sendromu başta travma olmak üzere çeşitli etyolojik nedenlere bağlı olarak gelişen, genellikle tetikleyici etkenden 24 - 72 saat sonra bulgu veren bir hastalıktır. Yağ embolisinin insidansı uzun kemik kırıklarının büyüklüğü ve sayısı ile ilişkilidir. Levy ve ark.'nın7 yaptığı çalışmada masif yağ embolisi oranı çoklu travmalarda %5-10 arasında değişmektedir. Yağ embolisi sendromu hemen tüm olgularda multisistemik bir zemine sahiptir ve en sık olarak solunum sistemi, santral sinir sistemi, arteryel ve venöz sistem, göz, cilt ve üriner sistemde bulgu vermektedir. Ateş, dispne, taşikardi, takipne, öksürük, yan ağrısı, akciğer seslerinde azalma, raller, ronküsler, ajitasyon, huzursuzluk, konfüzyon, koma, ciltte özellikle de üst ekstremite ve gövdede peteşiler, retinada eksüda birikimi ve kanama odakları, idrarda azalma en sık karşılaşılan bulgulardır8. Olgumuzda solunum sistemi, santral sinir sistemi, cilt ve göz bulguları ön planda iken trombositopeni, idrarda yağ globülinleri, D-dimer yükselmesi gibi semptom ve bulgular ortaya çıkmadı.

    Yağ embolisi tanısının konulmasında klinik bulgular ile laboratuar ve radyolojik bulguların beraber değerlendirilmesi gereklidir. Tek başına tanı koyduran bir laboratuar bulgusu olmamakla birlikte arteryel kan gazında hipoksi ve hipokapni hemen her olguda görülür. Tam kan sayımında trombosit ve hematokrit değerlerinde azalma, eritrosit sedimentasyon hızında artış, parsiyel tromboplastin zamanında uzama görülebilir9. Bizim olgumuzda kan gazında hipoksi ve hipokapni mevcuttu ancak trombosit değerleri normaldi. Hastamızda meydana gelen hematokrit düşüşü hastamızda mevcut olan multiple kırıklara bağlı gelişen kan kaybına bağlı olduğunu düşündük. Parsiyel tromboplastin zamanındada uzama olması nedeniylede taze donmuş plazma verildi.

    Yağ embolisi şüphesi olan hastalarda direk radyogram yapılmalıdır. Semptomların çok belirgin olmadığı vakalarda genellikle radyogram normal olmakla birlikte semptomatik vakalarda ARDS deki gibi bazallerde yama tarzı lezyonlar ve konsolide alanlar görülür. Bilgisayarlı tomografide ise bilateral buzlu cam görünümü, interlobüler septumda kalınlaşmalar ve noduller görülebilir3. Hastamızdaki radyolojik incelemelerde akciğer grafisinde bazallerde infiltrasyon gördük ancak Akciğer ve Beyin Tomografisi ve beyin MRI görüntülemelerini normal olarak bulduk.

    Yağ embolisinin ayırıcı tanısında pulmoner tromboembolizm, kalp yetmezliği, şok akciğeri, kranyoserebral travmalar yer alır. Hastamızın yapılan akciğer BT sinde tromboemboli lehine bulgu olmaması pulmoner tromboemboliyi dışlarken, kranyel MR normal olması, kalp yetmezliği bulgularının olmaması da diğer nedenleri ekarte etmemizi sağlamıştır.

    Yağ embolisi tedavisinde asıl olan riskli hasta grubunda risk faktörlerinin ortadan kaldırılmaya çalışılmasıdır. Travmalı hastalarda erken dönemde fiksasyon-stabilizayon yapılması, mobilizasyon için uygun zamanın beklenmesi bunlardan bazılarıdır. Yes geliştikten sonra ise solunum işinin yeterli olabilmesi için mekanik ventilasyonu da içine alacak şekilde tedavi seçeneklerinin kullanımı önemlidir. Solunum zorluğu (dispne, takipne) olan hastalarda direk radyogram normal olsa bile arter kan gazı analizleri ile takip yapılmalıdır. Hedef PaO2' yi 60 mmHg civarında tutmaktır. Hastamızda PaO2 54 mmHg olması ve önlenemeyen konvülziyonlarının olması nedeniyle hasta midazolam ile uyutulup entübe edildi ve mekanik ventilatörde takip edildi.

    Yağ embolisi sendromunda profilaktik ve tedavi amaçlı düşük ve yüksek doz steroid uygulaması tartışmalıdır10-12. Hastamıza profilaksi amaçlı steroid tedavisi uygulanmamıştı ancak yağ embolisi sendromu kliniği geliştikten sonra 3*100 mg metil-prednizolon başlandı.

    YES, ARDS na göre daha iyi bir prognoza sahiptir ve mortalitesi %8 ile sınırlanabilmektedir. ARDS de ise bu oran etyolojiye bağlı olarak değişmekle birlikte %25-40 arasında değişmektedir13. Mortalitenin azaltılmasında erken tanı, cerrahi stabilizasyon, solunum/ mekanik ventilasyon desteği ve steroid tedavisi önemli rol oynamaktadır.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Olgu Sunusu
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Kaynaklar

    1) Bulger EM, Smith DG, Maier RV, et al. Fat embolism syndrome. A 10-year review. Arch Intern Med 1997; 132: 435-9.

    2) Heyneman LE, Muller NL. Pulmonary nodules in early fat embolism syndrome a case report. J Thorac Imaging 2000; 15: 71-4.

    3) Malagari K, Economopoulos N, Stoupis C, Daniil Z, Papiris S. High-resolution CT findings in mild pulmonary fat embolism. Chest 2003; 123: 1196-201.

    4) Nachtwey FJ. Fat embolism syndrome. In: Bordow RA, Moser KM, editors. Manuel of Clinical Problems in Pulmonary Medicine, Fourth editions. Boston: Little Brown Company; 1996; 301-4.

    5) Ross RM, Johnson GW. Fat embolism after liposuctions. Chest 1998; 93: 1294-5.

    6) Erdoğan M, Bilgin M, Hasdıraz L, et al. Traumatic fat embolism syndrome: Clinic analysis of cases. Erciyes Med J 2010; 32: 201-6.

    7) Levy D. The fat embolism syndrome: A review. Clin Orthop Related Res 1990; 261: 281-6.

    8) Bracco D, Favre JB, Joris R, Ravussin A. Fatal fat embolism syndrome: a case report. J Neurosurg Anesthsiol 2000; 12: 221- 4.

    9) Richards RR. Fat embolism syndrome. Can J Surg 1997; 40: 334-5.

    10) Lindequ BG, Schoeman HS, Domisse GF, Boeyens MC, Vlok AL. Fat embolism and fat embolism syndrome. A double-blind therapeutic study. J Bone Joint Surg Br 1987; 69: 128-31.

    11) Kallenbach J, Lewis M, Zaltzman M, Feldman C, Orford A, Zwi S. Low-dose corticosteroid prophylaxis against fat embolism. J Trauma 1987; 27: 1173-6.

    12) Lindeque BG, Schoeman HS, Dommisse GF, Boeyens MC, Vlok AL. Fat embolism and fat embolism syndrome. J Bone Joint Surg 1987; 69: 128-31.

    13) Wheeler AP, Bernard GR. Acute Lung Injury and the acute respiratory distress syndrome: A clinical review. Lancet 2007; 369: 1553-64.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Olgu Sunusu
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • [ Başa Dön ] [ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
    [ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]