Çocuklarda böbrek yaralanmalarının en sık sebebleri yüksekten düşme ve trafik kazaları sonucu oluşan künt travmalardır. Kesici delici alet yaralanmaları ise daha azdır
4,5. Bizim hastalarımızın hepsi künt yaralanmalardı ve ilk sırada yüksekten düşmeye bağlıydı. Kesici delici alet ve ateşli silah yaralanmalı olgu mevcut değildi.
Renal travma sonrası hemodinamik instabilite cerrahinin esas nedenidir. Ancak cerrahi uygulama genellikle nefrektomi ile sonuçlanmaktadır1. Bizim çalışmamız da 6 hastaya hemodinamik stabilite sağlanamadığı için cerrahi uygulandı ve hepsi nefrektomi ile sonuçlandı. Cerrahi kararı vermeden önce karşı böbrekle ilgili fonksiyon ve anatomik kontroller mutlaka yapılmalıdır.
Makroskopik veya mikroskopik hematüri böbrek yaralanması için önemli bir bulgudur. Ancak hastaların yaklaşık % 38' inde hematürisiz böbrek yaralanması olabilir. Ayrıca hematürinin derecesi ile yaralanmanın ciddiyeti arasında tam bir korelasyon olmayabilir1,6. Renal pedikül yaralanması olan hastaların yaklaşık yarısında hematüri görülmeyebileceği belirtilmiştir1. Bizim çalışmamızda hastaların 17'sinde (%68) makroskopik, 2'sinde (%8) mikroskopik hematüri vardı, altısında (%24) hematüri yoktu. Böbrek lokalizasyonlarına travma almış olgularda hematüri olmasa bile US ve/veya BT ile renal travma açısından değerlendirme yapılmasının gerekli olduğu söylenebilir.
Renal travmaların tanısında başlangıçta US kullanılır. Ancak güvenilirliği sınırlıdır. US ile hematom ve ürinom tanımlanmasına rağmen parankim değerlendirmesi yetersiz kalmaktadır. Spiral BT parankimal yırtıkları, idrar kaçağını, perirenal sıvı toplanmasını, subkapsüler ve perirenal hematomları US'ye nazaran daha iyi tanımlar7. Bizim çalışmamızda tüm hastalara US yapıldı. Ancak sadece 6 olguda US tanımlayıcı iken BT hepsinde yaralanmayı tanımladı (Resim 1). Hematürisi olan ancak US negatif olgulara mutlaka renal travma açısından BT çekilmesinin tanımlama açısından gerekli olduğunu düşünüyoruz.
Yapılan çalışmada konservatif takip edilen hastalarda semptomatik urinomlarda JJ katateri ve perkütan nefrostomi uygulanmıştır8. Grade 4 olan bir hastaya JJ kateteri (Resim 2), bir hastaya perkütan nefrostomi uygulandı.
Konservatif tedavi edilen olguların uzun dönem sonuçlarında komplikasyon oranın artmadığı bildirilmektedir9. Bizim çalışmamızda hastaların ortalama 3 yıllık takiplerinde komplikasyon olmadığı görüldü.
Sonuç olarak hematüri; renal travmaların önemli bir bulgusu olmakla birlikte spesifik değildir, mutlaka ileri tetkik ile incelenmelidir. Hemodinamisi stabil olduğu sürece hastalara cerrahi müdahale yapılmamalıdır. Ürinom gelişen hastalarda perkütan nefrostomi katateri veya JJ katateri ile ürinom boşaltılmalıdır. Cerrahi müdahale gereken instabil olgularda nefrektomi ihtimalinin çok yüksek olduğu bilinmelidir.