[ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]
Fırat Tıp Dergisi
2021, Cilt 26, Sayı 1, Sayfa(lar) 001-007
[ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
Nonalkolik Steatohepatitli Ratlarda N-Asetilsistein, Rosiglitazon ve Etodolak’ın Tedavi Edici Etkilerinin Değerlendirilmesi
Sedat YILMAZ
Adıyaman Üniversitesi Tıp Fakültesi, Tıbbi Biyokimya Anabilim Dalı, Adıyaman, Türkiye
Anahtar Kelimeler: Alkolsüz Yağlı Karaciğer Hastalığı, Peroksizom Proliferatörleri ile Aktive Edilmiş Reseptörler-α, Malondialdehid, N-Asetilsistein, Rosiglitazon, Etodolak, Non-alcoholic Fatty Liver Disease, Peroxisome Proliferators-Activated Receptors-α, Malondialdehyde, N-Acetylcysteine, Rosiglitazone, Etodolac
Özet
Amaç: Bu çalışmanın amacı, ratlarda yüksek yağlı diyet (HFD) ile indüklenen Nonalkolik steatohepatitin (NASH) deneysel bir modelinde N-asetilsistein (NAC), Rosiglitazon (RSG) ve Etodolak (ETD) terapötik etkilerini ve peroxisome proliferators-activated receptorsα (PPARα) ile etkileşimlerini değerlendirmektir.

Gereç ve Yöntem: Sprague-Dawley erkek sıçanlar rastgele beş gruba ayrıldı: Grup 1 Standart diyet (SD) ile beslenen sıçanlar; Grup 2 HFD ile beslenen sıçanlar; Grup 3 HFD ile beslenen ve sonrasında 4 hafta boyunca NAC ile tedavi edilen sıçanlar; Grup 4 HFD ile beslenen ve sonrasında 4 hafta boyunca RSG ile tedavi edilen sıçanlar; Grup 5 yirmi hafta boyunca HFD ile beslenen ve sonrasında 4 hafta boyunca ETD ile tedavi edilen sıçanlar. Tüm grupların karaciğer malonil dialdehit (MDA), karaciğer PPAR-α expression değerlerini değerlendirdik.

Bulgular: Çalışmamızda karaciğer PPAR-α expression parametresinde ETD grubunda HFD grubuna göre anlamlı bir artma olduğu, karaciğer MDA parametresinde ETD grubunda HFD grubuna göre anlamlı bir azalma olduğu görüldü. Çalışmamızda karaciğer PPAR-α expression parametresinde NAC grubunda HFD grubuna göre anlamlı bir azalma olduğu, karaciğer MDA parametresinde NAC grubunda HFD grubuna göre anlamlı bir azalma olduğu görüldü.

Sonuç: Bu bulgular, ETD’ın NASH tedavisinde etkili bir seçenek olabileceğini, NAC’ın NASH tedavisinde daha az etkili olduğunu göstermektedir.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Giriş
    Nonalcoholic fatty liver disease (NAFLD), tüm dünyada insanların %25’inde görülür. NAFLD bu oranla dünyada en yaygın karaciğer hastalığıdır 1. Nonalkoik steatohepatit NAFLD’nin daha şiddetli formudur. NASH tedavi edilmezse karaciğer sirozu ve hepatoselüler karsinom gibi son aşama karaciğer hastalıklarına dönüşebilir 2. NASH'de, inflamasyon ve hepatosellüler hasar gelişimi mutlaka hepatik lipit birikiminden sonra başlar ancak hepatik insülin direnci hepatik lipit birikiminden önce, sonra veya birlikte başlayabilir 3.

    Obezite, insülin direnci ve tip 2 diyabet gibi çeşitli predispozan faktörler, NASH’ın patogenezi ile ilişkilidir ancak fibrozis ve kronik karaciğer hastalığına ilerlemesinin kesin mekanizması hala bilinmiyor 2. Şu anda NASH tedavisinin temel dayanağı, fiziksel aktiviteyi arttırmak ve merkezi obezite ve insülin direncini düzeltmek için yaşam tarzını değiştirmektir. Metformin ve pioglitazon gibi insülin sensitize edici ajanlar sadece kısmi veya geçici etkinlik gösterir; steatozu iyileştirilebilir ancak inflamasyon veya fibroz üzerindeki etkiler çok azdır 4. Bu nedenle, NASH'i tersine çevirmek için yeni farmakolojik yaklaşımların tanımlanması önemlidir. Peroksizom proliferatörleri ile aktive edilen reseptör familyasına ait ligand ile aktive edilen transkripsiyon faktörleri, enerji ve enflamasyon düzenlenme-sinde rol oynarlar 5. Özellikle, PPAR-α karaciğerde belirgin bir şekilde eksprese edilir, hepatik lipit katabolizmasını teşvik eder, lipogenezi baskılar ve antiinflamatuar etkilere sahiptir, bu da onu NASH için potansiyel bir tedavi mekanizması haline getirir 6,7. RSG bir tiazolidindion olarak sınıflandırılır, pankreatik adacık β-hücresi fonksiyonunu ve insülin duyarlılığını arttırarak plazma glikoz seviyelerini düşürür 8. RSG PPAR-γ'nin oldukça aktif bir agonistidir. Son zamanlarda, rosiglitazonun bazı organlarda fibrozun inhibisyonunda önemli roller oynadığı bulunmuştur 9-11. RSG’nun NASH tedavisinde etkinliğinin ve etki mekanizmasının belirlenmesi önemlidir. NAC hepatositlerde glutatyon seviyelerini arttıran bir glutatyon öncüsüdür 11. Artan glutatyon seviyeleri, sırayla, hepatosellüler hasara neden olan reaktif oksijen türlerinin üretimini sınırlar 12. NAC hücre içi oksidan-antioksidan dengesinin bozulması durumunda sıklıkla kullanılır. Oksidatif stresi azaltarak karaciğeri steatozun zararlı etkilerine karşı korur 13. NAC’in NASH tedavisinde etkinliğinin ve etki mekanizmasının belirlenmesi önemlidir. NAC NASH'i tersine çevirmek için kullanılacak yeni farmakolojik ajan olabilir. Nonsteroid antienflamatuar bir ajan olan ETD siklooksijenaz-2'yi inhibe eder 14. Retinoid X receptor α (RXRα) hücre çoğalması ve farklılaşmasının düzenlenmesinde önemli bir rol oynar. RXRα karaciğerde bol miktarda eksprese edilir ve insanlarda HBV ve HCV enfeksiyonunda hepatik steatoz ve hepatokarsinojenezde rol oynar 15,16. ETD 'ın son zamanlarda RXRα 'yı bağladığı ve prostat kanseri gelişimini inhibe ettiği bildirilmiştir 17. ETD HFD ile beslenen sıçanlarda karaciğeri fibrozise karşı koruduğu gösterilmiştir (14). ETD’ın NASH tedavisinde etkinliğinin ve etki mekanizmasının belirlenmesi önemlidir. ETD NASH'i tersine çevirmek için fibrozis önleyici yeni farmakolojik ajan olabilir. Bu çalışmanın amacı, ratlarda yüksek yağlı diyet ile indüklenen NASH’ın deneysel bir modelinde NAC, RSG ve ETD terapötik etkilerini ve PPARα ile etkileşimlerini değerlendirmektir.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Materyal ve Metot
    1. Diyetler ve ilaçlar
    SD %15 protein, %2,5 yağ, %15 selüloz, %14 kil ve %13 su içeren standart rat-basic-diet Elâzığ yem fabri-kasından satın alındı. (pelet; Bait Industry Incorporated Company, Elâzığ, Türkiye). HFD her gün 100 gr standart diyetle 25 gr tereyağı karıştırılarak kalori kaynağının %65'i yağ tarafından sağlanacak şekilde hazırlandı. Üniversite eczanesinden RSG (Rosvel) ilaçı (Sanovel İlaç Sanayi), ETD (Etol) ilaçı (Nobel Pharmaceutical Industry), NAC (Asist) ilaçı (Hüsnü Arsan Pharmaceutical Industry) satın alındı.

    2. Hayvanlar ve tedavileri
    Dicle Üniversitesi Sağlık Bilimleri Uygulama ve Araştırma Merkezi laboratuvarından 300 ± 50 g (8 haftalık) ağırlığında 36 Sprague-Dawley erkek sıçan satın alındı ve aşağıdaki gibi rastgele beş gruba (her grup için n =6 hayvan) ayrıldı: Grup 1 yirmi hafta boyunca SD ile beslenen sıçanlar; Grup 2 yirmi hafta boyunca HFD ile beslenen sıçanlar; Grup 3 yirmi hafta boyunca HFD ile beslenen ve sonrasında 4 hafta boyunca NAC ile tedavi edilen sıçanlar (intraperitoneal enjeksiyonla 100 mg/kg/gün). Grup 4 yirmi hafta boyunca HFD ile beslenen ve sonrasında 4 hafta boyunca RSG ile tedavi edilelen sıçanlar (oral gavaj ile 4 mg/kg/ gün); Grup 5 yirmi hafta boyunca HFD ile beslenen ve sonrasında 4 hafta boyunca ETD ile tedavi edilen sıçanlar (oral gavaj ile 10 mg/kg/ gün); 20 haftadan sonra, tüm gruplar 4 hafta boyunca standart diyetle beslendi. Sıçanlar 22±2 °C'de oda sıcaklığında, 12:12 saatlik aydınlık-karanlık döngüsünde tutuldu. Sıçanlar belirtilen kemirgen diyetleri ile ad libitum beslendi ve suya serbestçe erişebildi. Çalışma protokolü, hayvanların etik tedavisi ile ilgili kurallarla uyumluydu ve Dicle üniversitesi Deney Hayvanları Yerel Etik Kurulu tarafından onaylandı (No: B.30.2.DİC.1H.00.00/26).

    3. Rat ve Karaciğer ağırlıkları ve Histolojik inceleme
    Yirmidördüncü haftada, 12 saatten fazla açlık ve su yoksunluğundan sonra, sıçanlara ketamin ile anestezi uygulandı ve hassas terazi (Precisa BJ610C) tartıldı. Kan örnekleri hayvan kurban edilmeden önce kardiyak delme yoluyla toplandı. Tüm hayvanlar servikal dislokasyonla kurban edildi. Hayvanların karaciğerleri çıkarıldı ve hassas terazi (Precisa BJ610C) tartıldı. Daha sonra karaciğer dokularının bir kısmı %10 formalin ile sabitlenerek parafine içine gömüldü. Gömülü karaciğer dokularından 4 μm'lik dilimler halinde kesildi. Tüm dilimler, sırasıyla hematoksilin ve eozin (HE) ve Masson’un trikromu (Masson) ile boyandı. Beş grupta steatoz, inflamatuar infiltrasyon ve fibrozis değişiklikleri gözlendi. Steatoz, inflamasyon ve fibrozu analiz etmek için Brunt ve arkadaşlarının kriterleri kullanıldı 18.

    4. Biyokimyasal Analiz
    Kalp ponksiyonu ile toplanan kan numuneleri 3500 rpm'de 5 dakika 4 °C'de santrifüj edildi ve serumlar analiz zamanına kadar kadar -80 °C'de saklandı. Serum ALT ve AST değerleri Abbott Architect c16000 Autoanalyzer (Abbot Diagnostics, Inc., Lake Forest, IL, USA) kullanılarak analiz edildi. Karaciğer dokuları homojenleştirildi ve homojenatlar 3000 rpm'de 10 dakika 4 °C'de santrifüjlendi. Karaciğer doku sıvısı analizi gerçekleştirilinceye kadar -80 °C'de saklandı. Bu sıvıdan MDA analizi Cayman Chemical Şirket thiobarbituric acid reactive substances (TBARS) test kiti kullanılarak Shimadzu UV-160 spectrophotometer (Shimadzu, Kyoto, Japan) ile gerçekleştirdi.

    5. Western blotting ile PPAR-α ekspresyonu
    Karaciğer dokusunun gramı başına 3 ml RIPA tamponu içinde buz üzerinde sonikatör ile homojenleştirme gerçekleştirildi. Homojenat +4 °C’de 10000 rpm'de 10 dk santrifüj edilerek supernatant elde edildi. Protein konsantrasyonu Coomassie brilliant blue G-250 (Amresco Inc., Solon, OH, ABD) ile belirlendi. SDS-poliakrilamid jel içerisine 2.48 μl örnek + 7.5 μl Tris-HCl ve %0,002 bromofenol mavisi içeren yükleme tamponu ve 20.02 μl distile su ile birlikte 30 μl yükleme yapılarak elektroforez yapıldı. Bloting, bir levha jelinden bir nitroselüloz membrana (Protran nitroselüloz transfer membranına; Whatman Schleicher ve Schuell, Dassel, Almanya) proteinlerin aktarılmasıyla gerçekleştirildi. Blokaj nitroselüloz membranı bir dilue protein çözeltisi içinde (BSA-Bovin Serum Albumin) oda sıcaklığında 1 saat sallandırarak gerçekleştirildi. Nitroselüloz membran, PPAR-α'ya karşı spesifik antikorlar (Santa Cruz Biotechnology, Inc. Santa Cruz, CA; 1: 500) çözeltisinde gece boyu +4 °C sallayıcıda bekletildi. Membrana yıkama solüsyonu (TBS+ %0,1 Tween-20) eklenerek 3 kez 10 dakika sallayıcıya konup sallanarak yıkama yapıldı. İkincil antikor (antitavşan IgG peroksidaz konjugatı) belli bir oranda sulandırıldıktan sonra nitroselüloz membran üzerine döküldü ve poşet kapatılıp sallayıcıda 1 saat boyunca oda sıcaklığında inkübe edildi. Membrana yıkama solüsyonu (TBS+ %0,1 Tween-20) eklenerek 3 kez 10 dakika sallayıcıya konup sallanarak yıkama yapıldı. Eşit numune yüklemesini sağlamak için β-aktin proteini için western blot yapıldı. PPAR-α (-55 kDa) protein bantları ve X-Omat filmi (Eastman Kodak, Rochester, NY) üzerinde tarandı. Model GS-700 görüntüleme densitometresi (Bio-Rad Laboratories, Hercules, CA) ile densitometrik olarak analiz edildi.

    6. İstatistiksel analiz
    Makalede araştırdığımız PPARα parametresi için popülasyon sayısı bilinmediğinden örneklem büyüklüğü (n) Cochran WG’nin geliştirdiği formül [n =(t2*pq)/d2] ile hesaplandı. (p: İncelenen olayın görülme olasılığı, q: İncelenen olayın görülmeme olasılığı, t: Belirli serbestlik derecesinde ve saptanan yanılma düzeyinde t tablosundan bulunan teorik değer, d: Olayın görülme sıklığına göre yapılmak istenen ± sapma) 19. Örneklem büyüklüğü Cochran WG’nin formülü kullanılarak n =[(1,96)2*(0,5*0,5)]/(0,05)2 n =381 olarak hesaplandı. Analiz için SPSS 15.0 for Windows (SPSS Inc., Chicago, IL, ABD) için istatistiksel paketler kullanıldı. Sürekli değişkenler için ortalama ve standart sapma değerleri hesaplandı. Elde edilen sonuçlar %95’lik güven aralığında, anlamlılık p <0,05 düzeyinde değerlendirildi. Örneklem büyüklüğünüz parametrik analiz gereklerini karşılamadığı için tüm grupların değerlendirilmesinde nonparametrik Krusukal-Wallis H testi kullanıldı. İkili grupların değerlendirilmesinde Bonferroni düzeltmeli Mann-Whitney U testi kullanıldı. Bonferroni düzeltmesi yapılmak suretiyle, istatistik anlamlılık için kullanılacak olan p değeri (0.05/5=0.01) bulundu. p <0.01 sonucunu veren tüm ikili karşılaştırmalar (Mann-Whitney U testi sonuçları) istatistiksel olarak anlamlı derecede farklı kabul edildi.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Bulgular
    1. İlaç tedavisinin vücut ve karaciğer ağırlığı üzerindeki etkisi
    Çalışmamızdaki beş grup Sprague-Dawley erkek sıçanların vücut ve karaciğer ağırlık ortalamaları tablo 1’ de gösterildiği gibi bulundu.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 1: Tüm sıçan gruplarının vücut ve karaciğer ağırlıkları.

    3. Histopatolojik inceleme
    Çalışmamızdaki beş grup Sprague-Dawley erkek sıçanların karaciğerleri HE ile boyanarak steatosis derecelendirmesi Brunt ve arkadaşlarının kriterlerine göre yapıldı (Şekil 1).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 1: Tüm sıçan gruplarının karaciğerlerinde steatoz değerlendirmesi.

    Çalışmamızdaki beş grup Sprague-Dawley erkek sıçanların karaciğerleri Masson ile boyanarak fibrosis derecelendirmesi Brunt ve arkadaşlarının kriterlerine göre yapıldı (Şekil 2).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 2: Tüm sıçan gruplarının karaciğerlerinde fibrozis değerlendirmesi.

    Yirmi dört hafta boyunca SD ile beslenen sıçanlardan alınan karaciğer kesitleri hem steatosis hemde fibrosis açısından normal morfolojik görünümdeydi (Tablo 3). Yirmi dört hafta boyunca HFD ile beslenen sıçanlardan alınan karaciğer kesitlerinde 5 rat steatosis grade 1 evresinde, bir rat steatosis grade 2 evresinde bulunuyordu. Bu ratların 4 tanesinde stage 2 aşamasında 2 tanesinde stage 1 aşamasında fibrosis bulunuyordu (Tablo 3). Yirmi hafta boyunca HFD ile beslenen ve sonrasında 4 hafta boyunca NAC ile tedavi edilen sıçanlardan alınan karaciğer kesitlerinde 4 rat steatosis grade 1 evresinde, bir rat steatosis grade 2 evresinde, bir rat da steatosis grade 0 evresinde bulunuyordu. Bu ratların 4 tanesinde stage 1 aşamasında, bir tanesinde stage 2 aşamasında, bir tanesinde stage 0 aşamasında fibrosis bulunuyordu (Tablo 3). Yirmi hafta boyunca HFD ile beslenen ve sonrasında 4 hafta boyunca RSG ile tedavi edilen sıçanlardan alınan karaciğer kesitlerinde 5 rat steatosis grade 0 evresinde, bir rat steatosis grade 1 evresinde bulunuyordu. Bu ratların 5 tanesinde stage 0 aşamasında, bir tanesinde stage 1 aşamasında, aşamasında fibrosis bulunuyordu (Tablo 3). Yirmi hafta boyunca HFD ile beslenen ve sonrasında 4 hafta boyunca ETD ile tedavi edilen sıçanlardan alınan karaciğer kesitlerinde 5 rat steatosis grade 0 evresinde, bir rat steatosis grade 1 evresinde bulunuyordu. Bu ratların 5 tanesinde stage 0 aşamasında, bir tanesinde stage 1 aşamasında, fibrosis bulunuyordu (Tablo 3).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 2: Tüm sıçan gruplarının serum transaminazları ve karaciğer MDA ve PPAR-α değerleri.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 3: NASH olan sıçanlarda NAC, RSG, ETD'nin karaciğer histolojisi üzerine etkileri (skorlar).

    4. Farmakolojik tedavilerin PPAR-α ekspresyonu üzerine etkisi
    Çalışmamızdaki beş grup Sprague-Dawley erkek sıçanların karaciğerlerinde western blotting ile PPAR-α ekspresyonu şekil 3’ de gösterildiği gibi bulundu.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 3: Tüm sıçan gruplarının karaciğerlerinde western blotting ile PPAR-α ekspresyonları

    Çalışmamızdaki beş grup Sprague-Dawley erkek sıçanların karaciğer ağırlığı, karaciğer MDA, karaciğer PPAR-α değerleri ile serum ALT ve AST değerleri istatistiksel açıdan anlamlı bir fark olduğu bulundu (sırası ile p <0,001, p <0,001, p <0,001, p <0,001, p <0,001). Çalışmamızdaki beş grup Sprague-Dawley erkek sıçanların vücut ağırlıkların istatistiksel açıdan anlamlı bir fark bulunmadı (p =0,052). Bu çalışmaya katılan grup HFD ile group SD arasında karaciğer ağırlığı, karaciğer MDA, karaciğer PPAR-α değerleri ile serum ALT değerleri istatistiksel açıdan anlamlı bir fark olduğu bulundu (sırası ile p =0,004, p =0,004, p =0,004, p =0,004,). Çalışmamızdaki group HFD ile grup SD arasında vücut ağırlığı ve AST değerlerinde istatistiksel açıdan anlamlı bir fark bulunmadı (sırası ile p =0,013, p =0,010). Bu çalışmaya katılan group HFD ile group NAC arasında karaciğer MDA, karaciğer PPAR-α değerleri ile serum ALT ve AST değerleri istatistiksel açıdan anlamlı bir fark olduğu bulundu (sırası ile p =0,004, p =0,006, p =0,004, p =0,004). Çalışmamızdaki grup HFD ile grup NAC arasında vücut ağırlığı ve karaciğer ağırlığı istatistiksel açıdan anlamlı bir fark bulunmadı (sırası ile p =0,631, p =0,873). Bu çalışmaya katılan grup HFD ile grup RSG arasında karaciğer ağırlığı, karaciğer MDA değerleri ile serum ALT ve AST değerleri istatistiksel açıdan anlamlı bir fark olduğu bulundu (sırası ile p =0,004, p =0,003, p =0,004, p =0,004). Çalışmamızdaki grup HFD ile grup RSG arasında vücut ağırlıkları ve karaciğer PPAR-α değerlerinde istatistiksel açıdan anlamlı bir fark bulunmadı (sırası ile p =0,092, p =1,000). Bu çalışmaya katılan grup HFD ile group ETD arasında karaciğer ağırlığı, karaciğer MDA, karaciğer PPAR-α değerleri ile serum AST değerleri istatistiksel açıdan anlamlı bir fark olduğu bulundu (sırası ile p =0,004, p =0,004, p =0,006, p =0,004). Çalışmamızdaki grup HFD ile grup ETD arasında vücut ağırlığı ve serum ALT değerlerinde istatistiksel açıdan anlamlı bir fark bulunmadı (sırası ile p =0,128, p =0,037).

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Tartışma
    Çalışmamızda sıçanların 24 haftalık çalışma sonunda NAC grubunda (12,3 nmol/ml) karaciğer MDA parametresinde HFD grubuna (19 nmol/ml) göre anlamlı bir azalma olduğu görüldü. Thong-Ngam ve ark. 13, Sprague-Dawley erkek sıçanların 6 haftalık çalışma sonunda NASH + NAC20 grubu sıçanlarda (150,1 μmol/g protein) NASH grubu sıçanlara (209,9 μmol/g protein), kıyasla MDA parametresinde azalma bulmuşlardır. Çalışmamızda NAC grubu sıçanların 24 haftalık çalışma sonunda karaciğer MDA parametresinin azalması Thong-Ngam ve ark. 13, sonuçları ile benzerdir. Çalışmamızda Sprague-Dawley erkek sıçanların 24 haftalık çalışma sonunda NAC grubunda (74,2, 170) serum ALT ve AST parametrelerinde HFD grubuna (109,2, 223) göre istatistiksel anlamlı bir azalma görül-dü. Thong-Ngam ve ark. 13, Sprague-Dawley erkek sıçanların 6 haftalık çalışma sonunda NASH + NAC20 grubu sıçanlarda (25,4, 65,6) NASH grubu sıçanlara (23, 53,6), kıyasla serum ALT ve AST parametrelerinde artma bulmuşlardır. Çalışmamızda NAC grubu sıçanların 24 haftalık çalışma sonunda serum ALT ve AST parametrelerinin azalması Thong-Ngam ve ark. 13, sonuçları ile çelişmektedir. Çalışmamızda Sprague-Dawley erkek sıçanların 24 haftalık çalışma sonunda karaciğer PPAR-α parametresinde NAC grubunda (4,9 OD) ile HFD grubuna (30,6 OD) göre anlamlı bir azalma olduğu görüldü. Çalışmamızda sıçanların 24 haftalık çalışma sonunda vücut ağırlığı parametre-sinde HFD grubu (366,8g) ile NAC grubu (362,8g) arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir fark olmadığı görüldü. Çalışmamızda sıçanların 24 haftalık çalışma sonunda karaciğer ağırlığı parametresinde HFD grubu (12,7g) ile NAC grubu (12,6 g) arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir fark olmadığı görüldü. Çalışmamızda NAC grubu sıçanların 24 haftalık çalışma sonunda karaciğer PPAR-α parametresinin azalması, vücut ağırlığı ve karaciğer ağırlığı parametrelerinin HFD grubu ile farklılık göstermemesi NAC’ın NASH tedavisinde etkili bir seçenek olmadığını göstermektedir.

    Çalışmamızda sıçanların 24 haftalık çalışma sonunda karaciğer MDA parametresinde RSG grubunda (13,1 nmol/ml) ile HFD grubuna (19 nmol/ml) göre anlamlı bir azalma olduğu görüldü. Zhao ve ark. 20, Sprague-Dawley erkek sıçanların 12 haftalık çalışma sonunda Pioglitazon tedavisi grubu sıçanlarda (26,5 nmol/ mg protein) NASH grubu sıçanlara (33,5 nmol/ mg protein) göre MDA parametresinde anlamlı bir fark olmadığını bulmuşlardır. Çalışmamızda RSG grubu sıçanların 24 haftalık çalışma sonunda karaciğer MDA parametresinin azalması Zhao ve ark. 20, sonuçları ile çelişmektedir. Çalışmamızda sıçanların 24 haftalık çalışma sonunda serum ALT ve AST parametrelerinde RSG grubunda (59.1, 148) ile grup HFD grubuna (109,2, 223) göre anlamlı bir azalma görüldü. Zhao ve ark. 20, Sprague-Dawley erkek sıçanların 12 haftalık çalışma sonunda Pioglitazon tedavisi grubu sıçanlarda (77) NASH grubu sıçanlara (108,3), kıyasla serum ALT parametresinde anlamlı olarak azaldığını bulmuşlardır. Çalışmamızda RSG grubu sıçanların 24 haftalık çalışma sonunda serum ALT ve AST parametrelerinin azalması Zhao ve ark. 20, sonuçları ile benzerdir. Çalışmamızda sıçanların 24 haftalık çalışma sonunda karaciğer ağırlığı parametresinde HFD grubunda (12,7g) ile grup RSG grubuna (10,1 g) göre anlamlı bir azalma olduğu görüldü. Çalışmamızdaki HFD grubu ile RSG grubu arasında vücut ağırlıkları ve karaciğer PPAR-α değerlerinde istatistiksel açıdan anlamlı bir fark bulunmadı. Çalışmamızda RSG grubu sıçanların 24 haftalık çalışma sonunda vücut ağırlıkları ve karaciğer PPAR-α değerlerinde anlamlı bir fark olmaması RSG’nin NASH tedavisinde etkili bir seçenek olmadığını ancak karaciğer ağırlığı parametresinde anlamlı bir azalma olması RSG’nin NASH tedavisinde etkili bir seçenek olabileceğini göstermektedir. Çalışmamızda sıçanların 24 haftalık çalışma sonunda vücut ağırlığı parametresinde HFD grubu (366,8g) ile ETD grubu (348,3 g) arasında anlamlı bir fark olmadığı görüldü. Nakamura ve ark. 14, fatty liver Shionogi (FLS) fareleri 18 aylık çalışma sonunda vücut ağırlığı parametresinde kontrol (37.9), düşük doz ETD tedavi grubu (36.88), yüksek doz ETD tedavi grubu (35.56) arasında anlamlı fark bulmamışlardır. Çalışmamızda ETD grubu sıçanların 24 haftalık çalışma sonunda vücut ağırlığı parametrelerinin HFD grubu ile farklılık göstermemesi Nakamura ve ark. 14, sonuçları ile benzerdir. Çalışmamızda sıçanların 24 haftalık çalışma sonunda karaciğer ağırlığı parametresinde ETD grubunda (10,4g) HFD grubuna (12,7g) göre anlamlı bir azalma olduğu görüldü. Nakamura ve ark. (14), fatty liver Shionogi (FLS) fareleri 18 aylık çalışma sonunda karaciğer ağırlığı parametresinde kontrol, düşük doz ETD tedavi grubu, yüksek doz ETD tedavi grubu arasında anlamlı fark bulmamışlardır. Çalışmamızda ETD grubu sıçanların 24 haftalık çalışma sonunda karaciğer ağırlığı parametrelerinin HFD grubuna göre azalma göstermesi Nakamura ve ark. 14, sonuçları ile çelişmektedir. 15. Moriya ve ark. ve Tsutsumi ve ark. 15,16, RXRα hücre çoğalması ve farklılaşmasının düzenlenmesinde önemli bir rol oynadığını ve RXRα karaciğerde bol miktarda eksprese edildiğini ve insanlarda HBV ve HCV enfeksiyonunda hepatik steatoz ve hepatokarsinojenezde rol oynadığını belirtmişlerdir. Nakamura ve ark. 14, fatty liver Shionogi (FLS) fareleri 18 aylık çalışma sonunda RXRα ekspresyonunun düşük doz ETD tedavi grubunda (11,65) ve yüksek doz ETD tedavi grubunda (10,98) kontrol (27,28) grubuna göre anlamlı düşük bulmuşlardır. Çalışmamızda sıçanların 24 haftalık çalışma sonunda karaciğer PPAR-α parametresinde ETD grubunda (59,7 OD) HFD grubuna (30,6 OD) göre anlamlı bir artma olduğu görüldü. Çalışmamızda sıçanların 24 haftalık çalışma sonunda karaciğer MDA parametresinde ETD grubunda (14 nmol/ml) HFD grubuna ( (19 nmol/ml) göre anlamlı bir azalma olduğu görüldü. Çalışmamızda sıçanların 24 haftalık çalışma sonunda serum AST parametrelerinde ETD grubunda (154,2) HFD grubuna (223) göre anlamlı bir azalma görüldü. Çalışmamızda sıçanların 24 haftalık çalışma sonunda ALT parametresinde HFD grubu (109,2) ile ETD grubu (99) arasında anlamlı bir fark olmadığı görüldü. Çalışmamızda ETD grubu sıçanların 24 haftalık çalışma sonunda karaciğer PPAR-α değerlerinde, karaciğer MDA parametresinde, serum AST parametrelerinde anlamlı bir fark olması ETD’ın NASH tedavisinde etkili bir seçenek olabileceğini göstermektedir. Yirmi dört hafta boyunca HFD ile beslenen sıçanlardan alınan karaciğer kesitlerinde 5 rat steatosis grade 1 evresinde, bir rat steatosis grade 2 evresinde bulunuyordu. Bu ratların 4 tanesinde stage 2 aşamasında iki tanesinde stage 1 aşamasında fibrosis bulunuyordu. Yani HFD ile beslenen sıçanlarda beklediğimiz düzeyde steatosis ve fibrosis oluşmadığından farmakolojik ajanların tedavi edici etkisi istenilen düzeyde gözlenemedi. Bu durum çalışmamıın zayıf tarafıdır. Çalışmamızda sıçanların 24 haftalık çalışma sonunda karaciğer PPAR-α parametresinde ETD grubunda (59,7 OD) HFD grubuna (30,6 OD) göre anlamlı bir artma olduğunun görülmesi ve ETD PPAR-α üzerinde olumlu etkisi olduğunun bulunması çalışmanın önemini gösterir. Üstelik ETD grubunun PPAR-α (59,7 OD) expression değeri SD grubunun PPAR-α (59,1 OD) expression değeri ile aynı düzeyde bulunmuştur. Finansal açıklama: Bu çalışma, Dicle Üniversitesi bilimsel araştırma projeleri koordinasyonu ile TIPF-BAP 09-TF-34 numaralı proje ile desteklenmiştir.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Kaynaklar

    1) Cotter TG, Rinella M. Nonalcoholic fatty liver disease 2020: The State of the Disease. Gastroenterology 2020; 158: 1851-64.

    2) Farrell GC, Larter CZ. Nonalcoholic fatty liver disease: from steatosis to cirrhosis. Hepatology 2006; 43: S99-S112.

    3) Neuschwander-Tetri BA. Hepatic lipotoxicity and the pathogenesis of nonalcoholic steatohepatitis: the central role of nontriglyceride fatty acid metabolites. Hepatology 2010; 52: 774-88.

    4) Ratziu V, Caldwell S, Neuschwander-Tetri BA. Therapeutic trials in nonalcoholic steatohepatitis: insulin sensitizers and related methodological issues. Hepatology 2010; 52: 2206-15.

    5) Reddy JK. Nonalcoholic steatosis and steatohcpatitis. III. Peroxisomal beta-oxidation, PPAR alpha, and steatohepatitis. Am J Physiol Gasterointest Liver Physiol 2001; 281: 1333-9.

    6) Arsov T, Larter CZ, Nolan CJ et al. Adaptive failure to high-fat diet characterizes steatohepatitis in Alms1 mutant mice. Biochem Biophys Res Commun 2006; 342: 1152-9.

    7) Svegliati-Baroni G, Candelaresi C, Saccomanno S et al. A model of insulin resistance and nonalcoholic steatohepatitis in rats: role of peroxisome proliferator-activated receptor-alpha and n-3 polyunsaturated fatty acid treatment on liver injury. Am J Pathol 2006; 169: 846-60.

    8) Lingvay I. Raskin P, Szczepaniak LS. Effect of insulinmetformin HCl combination on hepatic steatosis in patients with type 2 diabetes. J Diabetes Complications 2007; 21: 137-42.

    9) Jin GY, Bok SM, Han YM et al. Effectiveness of rosiglitazone on bleomycin-induced lung fibrosis: assessed by microcomputed tomography and pathologic scores. Eur J Radiol 2012; 81: 1901-06.

    10) Samah M, El-Aidy AER, Tawfik MK, Ewais MMS. Evaluation of the antifibrotic effect of fenofibrate and rosiglitazone on bleomycin-induced pulmonary fibrosis in rats. Eur J Pharmacol 2012; 689: 186-93.

    11) Honglei Zhang H, Lin You L, Min Zhao M. Rosig-litazone attenuates paraquat-induced lung fibrosis in rats in a ppar gamma-dependent manner. Eur J Pharmacol 2019; 851: 133-43.

    12) Pastor A, Collado PS, Almar M, González-Gallego J. Antioxidant enzyme status in biliary obstructed rats: effects of N-acetylcysteine. J Hepatol 1997; 27: 363-70.

    13) Thong-Ngam D, Samuhasaneeto S, Kulaputana O, Klaikeaw N. N-acetylcysteine attenuates oxidative stress and liver pathology in rats with non-alcoholic steatohepatitis. World J Gastroenterol 2007; 13: 5127-32.

    14) Liu W, Nakamura H, Tsujimura T et al. Chemoprevention of spontaneous development of hepato-cellular carcinomas in fatty liver Shionogi mice by a cyclooxygenase-2 inhibitor. Cancer Sci 2006; 97: 768-73.

    15) Moriya K, Yotsuyanagi H, Shintani Y et al. Hepatitis C virus core protein induces hepatic steatosis in transgenic mice. J General Virol 1997; 78: 1527-31.

    16) Tsutsumi T, Suzuki T, Shimoike T et al. Interaction of hepatitis C virus core protein with retinoid X receptor alpha modulates its transcriptional activity. Hepatology 2002; 35: 937-46.

    17) Kolluri SK, Corr M, James SY et al. The R-enantiomer of the nonsteroidal antiinflammatory drug etodolac binds retinoid X receptor and induces tumor-selective apoptosis. Proc Natl Acad Sci USA 2005; 102: 2525-30.

    18) Brunt EM, Janney CG, Di Bisceglie AM, Neuschwander-Tetri BA, Bacon BR. Nonalcoholic Steatohepatitis: A Proposal for Grading and Staging the Histological Lesions. Am J Gastroenterol 1999; 94: 2467-74.

    19) Cochran, WG. Sampling Techniques. 2nd Ed., New York: John Wiley and Sons, Inc, 1963.

    20) Zhao JS, Zhu FS, Liu S, Yang C-Q, Chen X-M. Pioglitazone Ameliorates Nonalcoholic Steatohe-patitis by Down-Regulating Hepatic Nuclear Factor-Kappa B and cyclooxygenases-2 Expression in Rats. Chin Med J 2012; 125: 2316-21.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • [ Başa Dön ] [ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
    [ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]