Araknoid kistler intrakraniyal kitlelerin yaklaşık %1’ ini
oluşturan, araknoid tabaka ile devamlılık gösteren, sıklıkla
ekstraaksiyel bölgede dura ile beyin arasında, düzgün sınırlı,
BOS ile aynı sinyal ve dansite özellikleri gösteren,
kalsifikasyon içermeyen ve kontrast madde tutmayan benign
lezyonlardır
2. Nadir olarak komplike oldukları zaman içeriği
ksantokromik, proteinöz veya hemorajik özellikte olabilir
3.
En sık konjenital orjinlidirler ancak inflamatuvar veya
travmatik nedenlere bağlı olarak ta gelişebilirler
4,5.
Genellikle erken yaşlarda semptom verirler ve bunlar ya kistin
direkt kitle etkisine veya kompresyon etkisi ile gelişebilecek hidrosefaliye bağlı klinik semptomlar olup yaşla birlikte
semptom verme insidansı azalır hatta bazı dev araknoid kistler
asemptomatik olup genellikle insidental olarak tespit edilirler
6. Yenidoğanda nörolojik prognozu tahmin etmek güçtür.
Ancak erken yaşta tanı alma, gebelik ile birlikte boyut artışı ve
boyutun 15 mm den fazla olması kötü prognoz kriterleridir
7.
En sık orta kraniyal fossada silvian fissür komşuluğunda
olmak üzere (%43), daha az sıklıkla serebellopontin köşede,
serebral konveksitede, suprasellar bölgede, kuadrigeminal
sisternde, interhemisferik fissürde, koroidal fissürde ve
retroserebellar bölgede yerleşirler
2. Tedavide genellikle
cerrahi olarak kist çıkarılır ya da shunt desteği sağlanır. Çok
nadir olarak spontan regresyon da bildirilmiştir
8. Fetal
serebral US de tanımlanan izole araknoid kiste yaklaşım ise
konservatif olmalıdır
9.
Araknoid kistler; US’ de anoekoik, düzgün sınırlı,
posteriorda akustik güçlenmesi olan, renkli doppler US’ de
kanlanma izlenmeyen, kistik intraserebral kitle olarak
karşımıza çıkarlar. Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRI)
US’ de izlenen bulguları tamamlayıcı ve doğrulayıcı görev
görür. Radyolojik görüntüleme olguların çoğunda tanısal değer
taşımaktadır 2.
Sonuç olarak olguların erken tanınması ileride
gelişebilecek nörolojik sekellerin önlenmesi açısından oldukça
değerlidir. Dolayısı ile prenatal US’ de tanımlanan intrakranial
kistik yapılarda ayırıcı tanıya giren diğer patolojiler gözden
geçirilmeli eşlik edebilecek konjenital anomaliler açısından ek
tetkikler istenilmelidir. Pratikte US bulguları yeterli olmakla
birlikte gereğinde MRI ile tanı desteklenmelidir.