D vitamini, kemiğin normal gelişim ve korunması için
önemlidir. D vitamini eksikliğinin, kalsiyum metabolizması,
osteoblastik aktivite, matriks kemikleşmesi,
kemiğin yeniden şekillenmesi ve kemik yoğunluğu
üzerine olumsuz etkileri vardır
8. D vitamini eksikliği,
yaşlılarda osteoporoz, çocuklarda raşitizm, bazı
kanserler, kardiyovasküler hastalıklar
10 ve diabetes
mellitus dahil olmak üzere birçok hastalıkla ilişkili
oldukça yaygın bir durumdur
11. D vitamininin antienflamatuar
ve bağışıklık düzenleyici etkilerinden
dolayı suboptimal D vitamini düzeylerinin potansiyel
bir mortalite belirleyicisi olduğu savunulmuştur (12).
Birçok farklı ülkeden gelen raporlar gösteriyor ki D
vitamini düzeyleri tanımlanan eşik değerlere bağlı
olarak %7 ile %80 arasında yetersizlik ve eksiklik
göstermektedir
11. Asyalılar yeterli güneşe sahip bir
bölgede yaşamalarına rağmen yeterli D vitamini düzeylerine
sahip değillerdir
10,13. Güneşe maruziyet, vitamin D alımı, yaş, adipoz doku, fiziksel aktivite gibi
faktörler 25-OH D düzeylerini etkilediği bilinmektedir.
D vitamini için tüm bunlar göz önünde tutulsa bile
bireysel bağımsız değişkenleri açıklamak zordur. Sonuç
olarak tek başına 25-OH D konsantrasyonu ile bir
hastada D vitamini yetersizliğinin klinik veya biyokimyasal
olarak risklerini değerlendirmenin zor olduğu
belirtilmiştir
5.
Güneşin zararlı etkilerinden korunmanın gerekliliği
ortaya konulduktan sonra vitamin D eksikliği tüm dünya
nüfusunu etkileyen bir sorun haline gelmiştir. Özellikle
Avustralya’da cilt kanserindeki dramatik artıştan
dolayı halk direkt güneş ışığından korunmaya başlamış
ve dolayısıyla D vitamini eksikliğinin en fazla görüldüğü
ülke haline gelmiştir14. Vitamin D eksikliği,
Hindistan, Avustralya, Brezilya’da ve dini inanışlarından
dolayı Orta Asya’da oldukça yaygındır15. Ancak
açık havada güneşe maruz kalmanın diyet ile D
vitamini alımına göre serum 25-OH D değerlerine daha
iyi yansıdığı tespit edilmiştir5.
Türkiye’de D vitamini eksikliği sıklığı çalışmalarda
%46 ile %80 arasında değişmektedir. Türkiye’deki
D vitamini eksikliğinin yüksek olmasının nedeni yaşam
tarzı, besinsel ve çevresel etkenlerdir16. Türkiye’den
Uçar ve ark.17 çalışmalarında 513 hastanın ortalama
25-OH D düzeylerini 30 ng/ml'den düşük bulmuşlar ve
20 ng/ml cut off değeri olarak alındığında hastalarda
%51.8 oranında vitamin D eksikliği, %20.7 oranında
vitamin D yetersizliği tespit etmişlerdir. Bizim çalışmamızdan
farklı olarak cinsiyetler açısından anlamlı
farklılık bulamamışlardır. Öğüş ve ark.18 Ankara'da
yapmış oldukları çalışmada, 3242 hastanın ortalama D
vitamini düzeylerini 22.80±13.27 ng/ml olarak bulurken,
hastaların %47'sinde (kadınlarda %50, erkeklerde %38) <20 ng/ml D vitamini seviyeleri bulmuşlardır.
Bizim sonuçlarımıza benzer olarak D vitamin düzeylerini
kadınlarda erkeklere göre anlamlı olarak düşük
bulmuşlardır.
Pakistan’da yapılan bir çalışmada %98.86 oranında
D vitamin eksikliği tespit edilmiş ve kadın cinsiyet, az
fiziksel aktiviteye sahip olmak, kapalı işyerinde çalışmak,
az güneş ışığına maruz kalmak, yükseköğretim ve
yüksek ekonomik düzeyi ile D hipovitaminozu arasında
bağlantı bulmuşlardır19.
Bizim çalışmamızda ise 25-OH D için ciddi yetersizlik
(<12 ng/ml) için kadınlarda oran %59, erkeklerde
%36 bulunurken, <20 ng/ml olan yetersizlik cut off
'unda ise bu oran kadınlarda %78 erkeklerde ise %73’e
yükselmektedir. Erol ve ark.20 yaptıkları çalışmada,
hastaların ortalama 25-OH D düzeylerini 10.6±6.5
ng/ml olarak bulmuşlar ve hastaların %92.2'sinde ortalama
25-OH D düzeyini 20 ng/ml'in altında tespit etmişlerdir.
Almanya’da yapılan bir çalışmada özellikle kış ve
ilkbahar aylarında 18-79 yaş arası yetişkin nüfusun
serum 25-OH D düzeylerinin 50 nmol/L'nin (<20
ng/ml) altında olduğu tespit edilmiştir4. Kanada’da
yapılan çalışmalar, 25-OH D düzeylerinin özellikle
siyahi ırkta ve yaşlılarda <75 nmol/L (<30 ng/ml) olduğunu
göstermiştir. Özellikle kış ve ilkbahar mevsimlerinde
yaklaşık 25-OH D düzeylerinin %60 ile %120
arasında mevsimsel varyasyon gösterek <50 nmol/L
(<20 ng/ml) olduğu gösterilmiştir21. İsviçre’de de
50 nmol/L(<20 ng/ml) değerini cut off olarak aldıklarında
%38 vitamin D eksikliği, 50-75 nmol/L (20-30
ng/ml) değerinde ise %36 olarak yetersizlik olduğu
bulunmuştur. Bizim çalışmamıza benzer olarak mevsimler
ile ilgili verilerden 25-OH D vitamini düzeylerinin
yaz ve sonbaharda en yüksek, kış ve ilkbahar aylarında en düşük olduğu anlaşılmıştır. Uluslararası ve
ulusal kılavuzlar D vitamini ölçümü, sınıflaması ve
değişiminde mevsimsel varyasyonlar ile ilgili önerilere
yer vermemiş olmaları şaşırtıcıdır22.
D vitamini eksikliği batı toplumlarında özellikle
yaşlılarda, yaygın bir sağlık sorunu olarak kabul edilmiştir13. Çin’de yapılan bir çalışmada bizim sonuçlara
benzer olarak yaş arttıkça hem kadınlarda hem de
erkeklerde 25-OH D düzeylerinin düştüğü ve kadınlar
da D vitamin yetersizliği (<20 ng/ml) oranı %79 ile
erkeklere göre (%64) daha sık bulunmuştur. Yaşlanma
ile deride üretilen D vitamini prekürsörü olan 7- dehidrokolesterolün
konsantrasyonunun azalması sonucunda
D vitamini üretim kapasitesi de azalır. Güneş ışığına
eşit dozlarda maruz kalan 70 yaşındaki bir kişi 20 yaşındaki
bir kişiden %75 daha az vitamin D3 üretir23.
National Institute of Health’e (NIH) göre vitamin
D eksikliği, insanlar yeterli ultraviyole radyasyonuna
maruz kalmadıkları veya yeterli şekilde gıda ile D
vitamin almadıklarında oluşur. Yüz, kollar eller, bacak
lar veya sırtın haftada en aşağı iki kez 10-15 dakika
güneş ışığına maruziyetinin optimal serum vitamin D
düzeylerini sağlayacağını belirtmişlerdir24.
Elazığ Türkiye’nin doğusunda bol güneş alan bir
bölgede olduğundan dolayı D vitamin eksikliğinin
görülmeyeceği düşünülebilir. Ancak bu çalışma Elazığ’da
yaşayan erişkinlerde başta kış mevsimi olmak
üzere tüm mevsimlerde ve başlıca kadınlarda olmak
üzere her iki cinsiyette de D vitamini yetersizlik oranlarının
ciddi boyutta olduğunu ortaya koymuştur.
Çalışmada bazı kısıtlılıklar vardır. Çalışma retrospektif
olduğundan hastaların D vitamini alıp almadığı
ve güneşe maruz kalma dereceleri bilinememektedir.
Çalışmaya dahil edilen hastaların çoğu kadınlardan
oluşmaktaydı. Sonuç olarak, hastanemize Elazığ ve
çevre illerinden başvuran hastalarda %77 oranında D
vitamini yetersizliği ve eksikliği tespit edilmiştir. İnsan
vücudunda bulunan D vitaminin %90-95’inin güneş
ışınlarının etkisi ile deride sentezlendiği bilinmesine
rağmen çeşitli nedenlerle güneş ışığından yeterince
yararlanılamadığından dolayı D vitamininden zenginleştirilmiş
yiyecekler veya D vitamini destek tedavisi
önem kazanmaktadır.