[ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]
Fırat Tıp Dergisi
2022, Cilt 27, Sayı 3, Sayfa(lar) 235-241
[ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
C3 Nefriti Tedavisi Sonrası Milier Tüberküloz ve Santral Sinir Sistemi Lenfoması: Olgu Sunumu ve Literatür İncelemesi
İlyas ÖZTÜRK1, Mahmut ARMAĞAN2, İbrahim Halil BİLEN2, Burcu AKKÖK3, Emrullah Cem KESİLMEZ4, Abdulkadir Yasir BAHAR5, Mürvet YÜKSEL6, Orçun ALTUNÖREN1
1Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Nefroloji Bilim Dalı, Kahramanmaraş, Türkiye
2Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Kahramanmaraş, Türkiye
3Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, Kahramanmaraş, Türkiye
4Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Tıp Fakültesi, Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı, Kahramanmaraş, Türkiye
5Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Tıp Fakültesi, Tıbbi Patoloji Anabilim Dalı, Kahramanmaraş, Türkiye
6Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Tıp Fakültesi, Radyoloji Anabilim Dalı, Kahramanmaraş, Türkiye
Anahtar Kelimeler: C3 Nefriti, Milier Tüberküloz, Lenfoma, C3 Nephritis, Milier Tuberculosis, Lymphoma
Özet
İdiopatik Membranoproliferatif Glomerülonefrit’in nadir görülen alt tipi olan C3 glomerülopatilerin tedavisinde Kortikosteroidler ve Mikofenolat Mofetil diğer ajanlara göre daha ön plana çıkmaktadır. Glomerüler hastalıkların tedavisinde kullanılan immünsüpresif tedaviler latent tüberküloz enfeksiyonlarının aktivasyonu açısından bir tetikleyici olabilir. Her ne kadar klavuzlarda rutin olarak önerilmiyorsa da, özellikle tüberküloz enfeksiyonunun sık görüldüğü ülkelerde, hem immünsupresif tedavilerine başlamadan önce hem de sekonder sebeplerin araştırılması sırasında latent tüberküloz açısından rutin bir değerlendirme uygun olacaktır. Biz de C3 nefriti tanısıyla Kortikosteroid ve Mikofenolat Mofetil tedavisine sekonder gelişen milier tüberküloz ve eş zamanlı saptanan merkezi sinir sistemi lenfoması olgumuzu sunarak bu konuya dikkat çekmeyi amaçladık.
  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Olgu Sunusu
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Giriş
    Membranoproliferatif Glomerülonefrit (MPGN); ışık mikroskopisinde mezangial hücre artışı, endokapiller proliferasyon, glomerüler kapiller duvarda kalınlaşma ve çift kontur formasyonu ile karakterize bir glomerüler hasar paternidir. Vakaların çoğunda MPGN tipi lezyonlara neden olan hepatit B, hepatit C gibi enfeksiyonlar, bu enfeksiyonlarla ilişkili veya ilişkisiz kriyoglobulinemi, otoimmün hastalıklar ve monoklonal gammopatiler tespit edilmekte olup günümüzde idiopatik MPGN tanısı nadir bir tanıdır. Patogenezin daha iyi anlaşılmasıyla birlikte idiopatik MPGN artık C3 glomerülopatiler ve immünkompleks MPGN olarak sınıflanmakta ve C3 glomerülopatiler de elektron mikroskopisiyle ayırt edilebilen C3 nefriti ve Dens depozit hastalığı (DDD) olarak daha ileri sınıflandırmaya tabi tutulmaktadır 1. Özellikle C3 nefriti ve DDD çok nadir görülen hastalıklardır ve görülme sıklıkları 1 milyon kişide 2-3 kadardır 2,3.

    C3 nefriti tedavisinde başlıca immünsupresif ajanlar içerisinde Kortikosteroidler ve Mikofenolat mofetil (MMF) ön plana çıkmaktadır 4,5. Rituksimab gibi immünsüpresif ajanlarla tedavi sonuçlarına ait daha az veri olup alternatif kompleman yolağındaki bozukluğun tanımlandığı hastalarda plazma tedavileri ve Eculizumab (anti-c5 monoklonal antikor) denenebilir 6-8. Biz burada C3 nefriti tanısıyla metilprednizolon (MP) ve MMF tedavisine sekonder gelişen milier tüberküloz ve eş zamanlı saptanan merkezi sinir sistemi (MSS) lenfoması olgusunu sunuyoruz. Glomerüler hastalıkların tedavisinde sık kullanılan kortikosteroidler ve immünsüpresif tedavilerin latent tüberküloz enfeksiyonlarının aktivasyonu açısından bir tetikleyici olabileceği ve bu tedavilerin başlanma sürecinde, her ne kadar klavuzlarda rutin olarak önerilmiyorsa da, özellikle tüberküloz enfeksiyonunun sık görüldüğü ülkelerde, bu enfeksiyonlar açısından rutin bir değerlendirme gerekebileceğine dikkat çekmeyi amaçladık.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Olgu Sunusu
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Olgu Sunusu
    Bilinen Talasemi major tanısı dışında sistemik hastalık öyküsü olmayan 41 yaşında kadın hasta splenektomi operasyonu öncesi değerlendirildiği esnada 15 gr/gün proteinürisi olması nedeniyle Nefroloji polikliniği’ne yönlendirilmiş. Alt ekstremite ödemi dışında bir şikayeti olmayan hastanın sistolik ve diyastolik kan basınçları 140/80 mmHg idi. Fizik muayenesinde konjonktivalarda solukluk, hepatosplenomegali ve bilateral 2+ gode bırakan ödem mevcuttu. Laboratuar tetkiklerinde serum üre azotu: 23 mg/dL, serum kreatinin: 0.6 mg/dL, sodyum: 135 mmol/L, potasyum: 4.8 mmol/L, albumin: 2.1 gr/dL, total protein: 4.2 gr/dL, total kolesterol: 193 mg/dL, LDL kolesterol: 134 mg/dL, trigliserid: 164 mg/dL, Alanin transaminaz (ALT): 33 U/l, Aspartat transaminaz (AST): 21 U/l, total bilirubin: 0.59 mg/dL, direk bilirubin: 0.20 mg/dL olarak tespit edildi. 24 saatlik idrarda 16.6 gr/gün proteinüri tespit edildi. Posterolateral akciğer grafisi normal bulundu. Splenektomi materyalinde amiloidoz olmadığı, hepatomegali için yapılan karaciğer biyopsisinde sık transfüzyona sekonder hemokromatozis tespit edildiği hastanın geçmiş öyküsünden ve tetkiklerinden öğrenildi. Üriner Ultrasonografi’de böbrek boyutları normal, parankim ekojenitesi ve parankim kalınlığı doğal olarak değerlendirildi. Serum C3 düzeyi: 0.81 gr/L (normal aralık 0.9-1.8), C4 düzeyi: 0.33 gr/L (normal aralık 0.1-0.4), Antinükleer antikor (ANA): negatif, anti-dsDNA: negatif, c-ANCA (antinötrofil sitolpazmik antikor-PR3): negatif, p-ANCA (antinötrofil sitolpazmik antikor-MPO): negatif, Hepatit B surface antigen (HBsAg): negatif, anti-HCV: negatif bulundu. Serum protein elektroforezinde gamma bandı normal olarak izlendi ve monoklonal gammopati tespit edilmedi (Şekil 1).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 1: Protein elektroforez görüntüsü.

    Böbrek biyopsisinde toplam 12 glomerül izlendi. Işık mikroskopisinde nekroz ve kresent saptanmadı. Bazal membranlarda ileri derecede kalınlaşma, mezangial matrikste genişleme, mezangial sellülaritede orta derecede artış ile interstisyumda lenfosit ve plazma hücrelerini de içeren hafif derecede inflamasyon ile hafif tübüler atrofi izlendi (Resim 1).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Resim 1: Böbrek biyopsi görüntüsü.

    Kongo red ve kristal viyole ile amiloid birikimi izlenmedi. Direk immünfloresan incelemede subendotelyal ve mezangial 2+ şiddette granüler C3 birikimi saptandı. Diğer immünglobulinlerle boyanma izlenmedi. Klinik ve laboratuar tetkikleri ile sekonder sebepler dışlanan hastada böbrek biyopsisinde de C3’de granüler mezangial-subendotelyal boyanma izlenmesi nedeniyle MPGN/C3 glomerülopati tanısı konuldu. Hastaya ramipril 5 mg tb 1*1 peroral (po), metilprednizolon (MP) 64 mg/gün po ve enoksaparin 0.4 1*1 subkutan (sc) başlandı. Takiplerinde tedavinin 3. ayında pulmoner emboli gelişmesi üzerine warfarin 5 mg tb 1*1 po başlandı. Tedavinin 4. ayında kreatinin: 0.78 mg/dL, albümin: 2 gr/dL, 24 saatlik idrarda 9 gr/gün proteinüri mevcuttu. Tedavi altında pulmoner emboli gelişmesi ve albumin düzeyinde artış olmaması nedeniyle tedaviye MMF 2*1000 mg eklendi, MP dozu 48 mg’a düşürüldü. Tedaviye MMF eklendikten 1 ay sonra kreatinin: 0.80 mg/dL, albümin: 2.8 mg/dL, 24 saatlik idrarda proteinüri 2.2 gr/güne geriledi. Pretibial ödem gerileyerek eser düzeye indi. Bunun üzerine MP dozu tedrici olarak azaltılmaya devam edildi. MMF tedavisinin 3. ayında kreatinin yüksekliği ve hiponatremi olması üzerine kliniğimize yatırılan hastanın almakta olduğu ramipril kesildi. Yatışında kreatinin: 2.9 mg/dL, sodyum: 117 mEq/L, albumin: 2 gr/dL olarak tespit edildi. Posteroanterior akciğer grafisinde akciğerin tüm zonlarında hem santral hem periferde yaygın 1-2 mm çapında noduler tutulum gözlenmesi üzerine çekilen bilgisayarlı Toraks tomografi sonucu milier tüberküloz ile uyumlu bulundu (Resim 2A-B).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Resim 2A-B: Milier Tüberküloza ait akciğer grafisi ve tomografi görüntüleri.

    Hastanın sorgusunda B semptomu (kilo kaybı, ateş, gece terlemesi gibi) olmadığı öğrenildi. Aile öyküsünde abisinin askerlik sırasında tüberküloz tedavisi aldığı öğrenildi. Hastadan alınan mide açlık suyu örneklerinde Aside Rezistan Bakteri (ARB) pozitif tespit edildi. MMF kesilerek 4’lü anti-tüberküloz (İzoniazid 100 mg, Rifampisin 400 mg, Pirazinamid 2000 mg, Etambutol 1500 mg) tedavi başlandı. Yatış anında Na değeri 117 olan ve ödemi olmayan hastada tüberküloza bağlı sürrenal yetmezlik olasılığı nedeniyle MP kesilmeyip dozu 16 mg’a düşüldü. Geriye yönelik olarak böbrek biyosisi patoloji preparatları yeniden incelendiğinde granülom olmadığı görüldü. Dörtlü anti tüberküloz tedavi ile taburcu edilen hastanın bu dönemde serum kreatinin değeri 0.7 mg/dl, serum albümin 1.3 gr/dl idi. Tedavinin 2. ayı sonunda hasta yine ağır nefrotik sendrom ve böbrek fonksiyonlarında bozulma nedeniyle hastaneye yatırıldı. Yatış sırasında hastanın vital bulguları iyi olup ileri derecede bilateral pretibial ödemi mevcuttu. Serum kreatinin değeri 2.1 mg/dl, serum albümin: 1.27 gr/dl, 24 saatlik idrarda 6 gr/gün proteinürisi mevcuttu. Hastaya günde 2 defa %20 albumin infüzyonu ile birlikte 40 mg/saatten toplam 900 mg/gün Furosemid infüzyonu başlandı. C-reaktif protein değeri 2 mg/L olan hastanın enfeksiyon bulgusu yoktu. Furosemid infüzyonu ile ödemleri gerileyen ve serum kreatinin değeri 1.27 mg/dl’ye düşen hastada şuur geriliği şeklinde nörolojik tablo gelişti. MSS görüntülemesinde sağ frontal lobda paramedian yerleşimli, çevresinde hafif derecede ödem olan, T1 ve T2A’da hipointens, maksimum çapı 23 mm ölçülen santralinde milimetrik kistik-nekrotik odak izlenen, lezyon santralinde orta derecede kontrast madde tutan yer kaplayıcı lezyon izlendi (Resim 3A-B).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Resim 3A-B: Yer kaplayıcı lezyona ait MR görüntüleri.

    Kanama ekarte edildi. Difüzyon kısıtlanması gösteren lezyonda Magnetik Rezonans Spektroskopi’de (MRS) 2.3 kata varan kolin/kreatinin (Cho/Cr) oranı, N-asetil aspartat (NAA) azalması ve laktat piki saptandı. Perfüzyon görüntülemede, lezyon bazı bölgelerinde 1.2 kat (glial tm'den belirgin az ancak normal parankime göre hafif yüksek) relatif serebral kan hacmi (rCBV) değerleri göstermekteydi. Ayırıcı tanıda tüberküloz absesi ve MSS lenfoması ile uyumlu olabileceği değerlendirildi. Ayrıca her iki serebral hemisferde sağda 5'ten fazla, tüberküloz granülomu lehine değerlendirilen çok sayıda lezyon saptandı. Multidisipliner vaka toplantısı ile en büyük lezyonun eksize edilmesine ve 4’lü anti-tüberküloz tedavinin 3 aya tamamlanmasına karar verildi. Eksize edilen materyalin patolojik incelenmesinde diffüz büyük B hücreli non-Hodgkin lenfoma saptandı. Hasta hematoloji kliniğine yönlendirildi.

    Hasta kimlik bilgilerini ifşa etmeyecek şekilde vakayı sunmak için hastadan bilgilendirilmiş onam alınmıştır.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Olgu Sunusu
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Tartışma
    Bu yazımızda C3 glomerülopatisine bağlı ağır nefrotik sendromu ve talasemi major tanısı olan bir hastada immünsupresif tedavinin ciddi bir komplikasyonu olarak gelişen milier tüberküloz ve tüberküloz tedavisi sırasında MSS lenfoması saptanan bir hastayı sunduk.

    C3 glomerülopati tedavisinde etkinliği en iyi bilinen iki ilaç kortikosteroidler ve MMF’dir. Böbrek Hastalıkları Küresel Sonuçları İyileştirme Grubu (KDIGO) glomerüler hastalıkların optimal tedavileri ile ilgili 2017 yılında yaptığı Glomerüler hastalıklar tartışma konferanslarında 4,5 C3 glomerülopati tedavisinde Korti-kosteroid ile birlikte MMF ilk seçenek olarak önermektedir. Plazma tedavisi ve Rituksimab için ise spesifik bir tedavi önerisi yapılmamaktadır 4. Birçok organizasyon 9,10 anti-TNF tedavi öncesinde latent tüberkülozun rutin olarak araştırılmasını önermekle birlikte glomerüler hastalıkların tedavisi öncesinde latent tüberküloz araştırılması için rutin bir araştırma önerilmemiştir. Glomerüler hastalıkların tedavisinde immünsupresif ilaç kullanımı öncesinde hem sekonder sebeplerin araştırılması için hem de tedaviye bağlı reaktivasyon riski açısından hepatit B, hepatit C ve insan bağışıklık yetmezliği virüsü (HIV) gibi enfeksiyonlar için tarama rutin olarak yapılmaktadır. Ancak tüberküloz gibi daha nadir enfeksiyon ajanları için KDIGO klavuzlarında spesifik bir tarama önerisi mevcut değildir 11. Son yıllarda bu konu giderek önemini artırmış ve klavuzda daha fazla yer tutmaya başlamıştır. Örneğin KDIGO 2017 tartışma konferansında immünsupresif tedavi öncesinde bölgesel özellikleri göz önüne alarak tüberküloz da dahil bazı endemik enfeksiyonların da taranması bir cümle olarak yer almıştır. 12. Jefferson ve ark. 13 2018’deki derlemelerinde glomerüler hastalıkların immünsupresif ilaçlarla tedavisine başlamadan önce araştırılacak infeksiyonlar arasında latent tüberkülozun da bulunması gerektiğini belirtmişlerdir. Literatürde MMF tedavisi başlanması sonrası tüberküloz enfeksiyonu gelişen vakalar bildirilmiştir 14-16. Atasever ve ark. 17 böbrek nakli sonrası MMF ve takrolimus alan hastalarda tüberküloz gelişim sıklığı diğer immunsupresif ajanlardan daha fazla bulmuştur.

    Aslında C3 glomerülopatiler çok nadir görülen hastalıklardır ve kompleman ilişkili glomerülonefritlerin ileri ayırıcı tanısı elektron mikroskopiyle ve kanda kompleman sistemindeki defektlerin genetik analiz ile gösterilmesi yoluyla kesinleştirilebilir ancak bu testlere dünyada sadece bazı merkezlerde ulaşılabilmektedir 18.

    Bu hastada tüberkülozun tedaviye sekonder gelişmiş olma olasılığı en muhtemel senaryo olmakla birlikte diğer daha az olası senaryolar bu hastanın baştan beri tüberküloza veya lenfomaya sekonder glomerülonefrit olma olasılığıdır. C3 glomerülopatisi ışık mikroskopi bulguları olarak mebranoproliferatif tipte histolojik bulgular gösterir fakat immünfloresan incelemede sadece kompleman birikimi izlenmesi ve immünglobulin birikimi olmaması ile idiopatik immünkompleks MPGN’den ayrılır. Çeşitli bakteriyel ya da viral infeksiyonlara ve otoimmün bozukluklara sekonder MPGN tiplerinde kompleman birikiminin yanında genellikle bir veya birkaç immünglobulin de birikir ve hatta full house paterni izlenebilir 18. Post-enfeksiyoz glome-rülonefritlerde en sık görülen ajanlar stafilokok ve streptokoklar olup en sık görülen histolojik lezyonlar diffüz proliferatif ve eksudatif glomerülonefritlerdir 19. İmmünfloresan incelemede mezangial ve kapiller duvarda C3 ile %100’lere varan pozitiflik gözlenebilir ve en sık boyanan immünglobulin %65 ile Ig-G’dir. Diğer immünglobülinler de vakaların ortalama %44’ünde pozitif olabilmektedir 19. Tüberküloz enfeksiyonu ise klasik olarak böbrekleri 3 ana şekilde tutar; bunlar böbreğin direkt tüberküloz etkeni tarafından invazyonu, üriner sistem enfeksiyonu ve sekonder amiloidoz şeklinde sayılabilir 20. Bunların dışında literatürde sık olmasa da pulmoner tüberküloz ilişkili glomerülonefrit tabloları da bildirilmiştir 21-31. Membranöz GN, MPGN, Ig-A nefropatisi, Kresentik nefrit ve diffüz proliferatif nefrit şeklinde histolojik bulgularla birlikte dokuda genellikle Ig-G, M, A ve kompleman birikimi tespit edilmektedir. Tablo 1’de literatürde tüberküloz enfeksiyonu ilişkili glomerüler hastalık tablosu gelişen hastaların klinik ve patolojik özellikleri özetlenmiştir.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 1: Literatür taramasında tüberküloz ilişkili glomerüler tutulum rapor edilen vakalar ve özellikleri.

    Bizim hastamızda sadece C3 tespit edilmiş başka hiçbir immünglobulin boyanmamıştır. Tedavi öncesi akciğer grafisinde anormal bulgu saptanmamıştır. Çinde yapılan retrospektif bir çalışmada 33 Tüberküloz ilişkili glomerülonefriti olan olguların sadece yarısında Tüberküloz öyküsü olduğu ve %60’ında anormal akciğer görüntüleme bulgusu ve tüberkülin cilt testi pozitifliği olduğu gösterilmiştir. Bu rakamlar immünsupresif tedavi başlanmadan önce akciğer grafisi, saflaştırılmış protein türevi (PPD) testi ve öykü ile vakaların büyük kısmını tanıma imkanı olabileceğini göstermekle birlikte en az %40 hastada Tüberküloz düşündürecek bulgu olmayabileceğini de akılda tutmak gerektiğini göstermektedir. Bu nedenle tüberküloz ilişkili glomerulonefrit tabloları bazen yanlışlıkla primer glomerülonefrit olarak tanı alıyor olabilirler. Hatta bu hastaların bazıları kortikosteroid veya immünsüpresif tedaviler almakta ve bu da hastalık seyrini olumsuz etkileyip hayatı tehdit edecek düzeye getirebilmektedir.

    Monoklonal gammopatiye sekonder MPGN’lerde ise kappa ya da lamda’dan birisi olmak üzere (her ikisi değil) hafif zincir birikimi görülür 18. Ancak hastamızda serum protein elektroforezi normal bulunmuş, diğer sekonder sebepler ekarte edilmiş ve patolojik incelemede monoklonal hafif zincir birikimi veya immünglobulin bulunmamıştır. İstisnai olarak monoklonal gammopatilerle bağlı MPGN’lerde dokuda immünglobulinler standart immünfloresan tekniklerle boyanma göstermeyip sadece C3 birikimi görülebilmektedir 18. Bu hastalar sıklıkla C3 nefriti şeklinde yanlış tanı alabilmektedir. Laresen ve ark. (34) 2011-15 yılları arasında tanı alan 41 hastada frozen immünfloresan mikroskopi yöntemine göre parafin bloklara gömülen dokuda pronaze ile muamele sonrası özellikle Ig-G ve kappa hafif zincirin boyanma yüzdesinin %15’den %100’e, boyanma şiddetinin ise 0,8+’den 2,9+’e çıktığını göstermişlerdir. Bu teknik özellikle yeterli kortikal örnekleme yapılamayan hastalarda bir kurtarma tekniği olarak kullanılsa da belki de rutin incelemede immünglobulin saptanamayan tüm olgularda yapılması gerekmektedir.

    Sonuç olarak glomerülonefritlerin hem immünsupresif tedavilerine başlamadan önce hem de sekonder sebeplerin araştırılması sırasında, tüberküloz enfeksiyonunun da rutin olarak araştırılması ve immünsupresif tedavi öncesinde ekarte edilmesi gerekmektedir. Bu araştırma sırasında dokuda immünglobulin varlığı saptanamayan olgularda mümkünse parafin bloklara gömülen dokuda pronaz ile muamele edilerek maskelenmiş immünglobulin varlığının gösterilmeye çalışılması altta yatan muhtemel bir monoklonal gammopatinin saptanması ve doğru tanı açısından hayati öneme sahiptir.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Olgu Sunusu
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Kaynaklar

    1) Sethi S, Fervenza FC. Membranoproliferative glomerulonephritis—a new look at an old entity. N Engl J Med 2012; 366: 1119-31.

    2) Appel GB, Cook HT, Hageman G et al. Membra-noproliferative glomerulonephritis type II (dense deposit disease): an update. J Am Soc Nephrol 2005; 1392-403.

    3) Kawasaki Y, Kanno S, Ono A et al. Differences in clinical findings, pathology, and outcomes between C3 glomerulonephritis and membranopro-liferative glomerulonephritis. Pediatr Nephrol 2016; 31: 1091-9.

    4) Goodship TH, Cook HT, Fakhouri F et al. Atypical hemolytic uremic syndrome and C3 glomerulo-pathy: conclusions from a "Kidney Disease: Imp-roving Global Outcomes" (KDIGO) Controversies Conference. Kidney Int 2017; 91: 539-51.

    5) Rovin BH, Caster DJ, Cattran DC et al. Management and treatment of glomerular diseases (part 2): conclusions from a Kidney Disease: Improving Global Outcomes (KDIGO) Controversies Confe-rence. Kidney Int 2019; 95: 281-95.

    6) Nester CM, Smith RJ. Treatment options for C3 glomerulopathy. Curr Opin Nephrol Hypertens 2013; 22: 231-7.

    7) Krmar R, Holtbäck U, Linné T et al. Acute renal failure in dense deposit disease: complete recovery after combination therapy with immunosuppressant and plasma exchange. Clin Nephrol 2011; 75: 4-10.

    8) Vivarelli M, Pasini A, Emma F. Eculizumab for the treatment of dense-deposit disease. N Engl J Med 2012; 366: 1163-5.

    9) BTS recommendations for assessing risk and for managing Mycobacterium tuberculosis infection and disease in patients due to start anti-TNF-α treatment. Thorax 2005; 60: 800-5.

    10) Solovic I, Sester M, Gomez-Reino JJ et al. The risk of tuberculosis related to tumour necrosis fac-tor antagonist therapies: a TBNET consensus statement. Eur Respir J 2010; 36: 1185-206.

    11) Cattran DC, Feehally J, Cook HT et al. Kidney disease: improving global outcomes (KDIGO) glomerulonephritis work group. KDIGO clinical practice guideline for glomerulonephritis. Kidney Inter Suppl 2012; 2: 139-274.

    12) Floege J, Barbour SJ, Cattran DC et al. Management and treatment of glomerular diseases (part 1): conclusions from a Kidney Disease: Improving Global Outcomes (KDIGO) Controversies Confe-rence. Kidney Int 2019; 95: 268-80.

    13) Jefferson JA. Complications of immunosuppression in glomerular disease. Clin J Am Soc Nephrol 2018; 13: 1264-1275.

    14) Macauley P, Rapp M, Park S et al. Miliary tuberculosis presenting with meningitis in a patient trea-ted with mycophenolate for lupus nephritis: Challenges in diagnosis and review of the literature. J Investig Med High Impact Case Rep 2018; 6: 2324709618770226.

    15) Waiser J, Schötschel R, Budde K, Neumayer HH. Reactivation of tuberculosis after conversion from azathioprine to mycophenolate mofetil 16 years after renal transplantation. Am J Kidney Dis 2000; 35: E12. Doi: 10.1016/s0272-6386(00)70224-1.

    16) Mercadal L, Foltz V, Isnard-Bagnis C, Ourahma S, Deray G. Tuberculosis after conversion from azat-hioprine to mycophenolate mofetil in a long-term renal transplant recipient. Transplant Proc 2005; 37: 4241-3.

    17) Atasever A, Bacakoglu F, Toz H et al. Tuberculosis in renal transplant recipients on various immu-nosuppressive regimens. Nephrol Dial Transplant 2005; 20: 797-802. Doi: 10.1093/ndt/gfh691.

    18) Fervenza FC, Sethi S. Membranoproliferative glomerulonephritis: Classification, clinical featu-res, and diagnosis. UpToDate 2021 Apr (Cited 2021 May 7). Available from: https://www.uptodate.com/contents/membranoproliferative-glomerulonephritis-classification-clinical-features-and-diagnosis.

    19) Nasr SH, Markowitz GS, Stokes MB, Said SM, Valeri AM, D’Agati VD. Acute postinfectious glomerulonephritis in the modern era: experience with 86 adults and review of the literature. Medicine (Baltimore) 2008; 87: 21-32.

    20) Eastwood JB, Corbishley CM, Grange JM. Tuber-culosis and the kidney. J Am Soc Nephrol 2001; 12: 1307-14.

    21) Rodríguez-García JL, Fraile G, Mampaso F, Teruel JL. Pulmonary tuberculosis associated with membranous nephropathy. Nephron 1990; 55: 218-9. Doi: 10.1159/000185957.

    22) Sopeña B, Sobrado J, Javier Pérez A et al. Rapidly progressive glomerulonephritis and pulmonary tu-berculosis. Nephron 1991; 57: 251-2. Doi: 10.1159/000186268.

    23) Wen YK, Chen ML. Crescentic glomerulonephritis associated with miliary tuberculosis. Clin Nephrol 2009; 71: 310-3. Doi: 10.5414/cnp71310.

    24) Yuan Q, Sun L, Feng J et al. Lumbar tuberculosis associated with membranous nephropathy and in-terstitial nephritis. J Clin Microbiol 2010; 48: 2303-6. Doi: 10.1128/JCM.02302-09.

    25) Hsieh YP, Wen YK. Anti-glomerular basement membrane glomerulonephritis with subsequent pulmonary hemorrhage in the course of pulmonary tuberculosis. Ren Fail 2012; 34: 1177-80. Doi: 10.3109/0886022X.2012.717489.

    26) Solak Y, Gaipov A, Anil M et al. Glomerulonephritis associated with tuberculosis: a case report and literature review. Kaohsiung J Med Sci 2013; 29: 337-42. Doi: 10.1016/j.kjms.2012.10.008.

    27) Kanaji N, Kushida Y, Bandoh S et al. Membranous glomerulonephritis associated with Mycobac-terium shimoidei pulmonary infection. Am J Case Rep 2013; 14: 543-7. Doi: 10.12659/AJCR.889684.

    28) Waikhom R, Sarkar D, Bennikal M, Pandey R. Rapidly progressive glomerulonephritis in tuberculosis. Saudi J Kidney Dis Transpl 2014; 25: 872-5. Doi: 10.4103/1319-2442.135187.

    29) Shang MH, Zhu N, Hao J et al. Membranous Nephropathy Associated with Tuberculosis. Chin Med J 2016; 129: 622-3. Doi: 10.4103/0366-6999.176986.

    30) Samuel G, Storey D, Singh D, Zhou XJ. Membra-noproliferative glomerulonephritis secondary to disseminated tuberculosis after withdrawal of adalimumab. Am j Respir Crit Care Med 2017; 195:A7168.

    31) Oxley Oxland J, Ensor J, Freercks R. Tuberculosis and pauci-immune crescentic glomerulonephritis. BMJ Case Rep 2018; 2018: bcr2017221948. Doi: 10.1136/bcr-2017-221948.

    32) Malhotra KP, Chandra A, Rao N, Shukla S, Gupta A. Tuberculosis as a microbiologically proven eti-ology of membranous nephropathy and interstitial nephritis. Saudi J Kidney Dis Transpl 2019; 30: 1447-1449. Doi: 10.4103/1319-2442.275491.

    33) Sun L, Yuan Q, Feng J et al. Be alert to tuberculosis-mediated glomerulonephritis: a retrospective study. Eur J Clin Microbiol Infect Dis 2012; 31: 775-9. Doi: 10.1007/s10096-011-1374-z.

    34) Larsen CP, Boils CL, Cossey LN, Sharma SG, Walker PD. Clinicopathologic features of membranous-like glomerulopathy with masked ıgg kappa deposits. Kidney Int Rep 2016; 1: 299-305. Doi: 10.1016/j.ekir.2016.08.012.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Olgu Sunusu
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • [ Başa Dön ] [ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
    [ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]