Bu çalışmada PEG uygulanan çocuk olguların değerlendirilmesi amaçlandı. Serebral palsi olgularında yutma güçlüğü, gastroözofageal reflü, aspirasyon ve kabızlık görülebilmektedir. Bunun sonucunda serebral palsili çocuklarda malnütrisyon risk artmaktadır. Şiddetli ve uzun süreli kaba motor bozukluk ve orofaringeal disfonksiyon sonucu malnütrisyon prevalansını daha yüksek olduğu bilinmektedir
8.
Çocukların sağlıklı bir şekilde büyüme ve gelişmesi için beslenme çok önemlidir. Ağız yoluyla beslenmesi yeterli olmayan olguların uzun süreli beslenmesi için tüple beslenme son yıllarda daha çok uygulanmaya başlanmıştır9.
Çalışmada 143 PEG işlemi yapılan çocukların 83’ü (%58) erkek, 60’ını (%42) kızlardan oluşmaktaydı. Yapılan çalışmalarda PEG takılan olguların daha çok erkek çocuklardan oluştuğu bildirilmiştir2,3,7,10,11-13. Bu çalışmada erkek çocuklarının daha fazla olması literatürle uyumluydu.
Bu çalışmada PEG takılan olguların ortalama yaşı 4.8±4.6 yıl (3 ay-18yaş) saptandı. Çeşitli çalışmalarda PEG takılan çocukların yaş ortalamasının 2-6.5 yaş arasında olduğu bildirilmiştir2,3,7,11-13.
Bu çalışmada olguların 80’ine (%55.9) serebral palsi, 19’una (%13.3) spinal musküler atrofi 6’sına (%4.2) subakut sklerozan panensefalit, 23’üne (%16) metabolik hastalık ve 11’ine (%7.6) trafik kazası sonrası yetersiz beslenme nedeniyle PEG uygulanmıştı. Türkiye’de yapılan çalışmalarda PEG uygulamasının en sık nörolojik ve metabolik hastalık nedeniyle beslenme problemi olan çocuklara yapıldığı bildirilmişti2,3,10. Dünyada yapılmış çalışmalarda PEG uygulanan çocuklarda en sık endikasyonun nörolojik hastalıklar olduğu bildirilmektedir5,7-11-13. Bu çalışmada PEG en sık nörolojik ve metabolik hastalık nedeniyle uygulandı.
Bu çalışmada izlem süreci içerisinde PEG ihtiyacı kalmayan 5 (%3.5) olgunun kateteri çıkarılmıştır. Cantez ve ark.2 PEG uyguladıkları 104 olgunun sadece 3’ünün (%3) PEG ihtiyacı kalmadığı için kateterin çıkarıldığını belirtmişlerdir2. Srinivasan ve ark.14 PEG uyguladıkları 601 olgunun sadece 49’una (%8) izlem süreci içerisinde PEG ihtiyacı kalmadığı için PEG kateteri çıkartma işleminin uygulandığını belirtmişlerdir. Bir çalışmada PEG uygulanan 34 çocuğun sadece 1’inde (%3) çıkartma işlemi yapmışlardı10. Kliniğimizde PEG çıkartma işleminin az olmasının nedeni PEG olguların çoğunun kronik hastalık sürecinde olduklarından kaynaklanmaktadır.
Balonlu tüpler sedasyon ihtiyacı olmadan değiştirilebilir.
Ventriküloperitoneal şantı olan olgularda PEG uygulaması rölatif kontrendikasyon oluşturmaktadır. Bu çalışmada ventriküloperitoneal şant takılmış 3 (%2.1) olguya PEG uygulandı. Hastaların takiplerinde herhangi bir komplikasyon gözlenmedi.
Perkütan endoskopik gastrostomi kateteri takılan olguların 9’unda (%6.3) daha sonraki izlemleri sırasında ciddi gastroösefageal reflü (inatçı kusmalar) geliştiği gözlendi. Bu olgulara Nissen fundoplikasyonu işlemi uygulandı. Perkütan endoskopik gastrostomi uygulanan ve daha sonra ciddi GÖR gelişen olgularda fundoplikasyon işlemi uygulanabilir15.
Enteral beslenmede PEG uygulaması etkili ve güvenli bir yöntem olmasına rağmen hem işlem sırasında işlem sonrasında komplikasyonlar görülebilmektedir.
Perkütan endoskopik gastrostomi uygulama sonrası sellülit gelişen 3 olgu intravenöz antibiyotik tedavisi uygulandı ve şifayla taburcu edildiler.
Granülom izlenen 15 olgunun PEG bakımı %10 povidon iyot solüsyonu ile yapıldı. Gümüş nitrat çubukları ile koterizasyon yapıldı. Granülom dokusu tamamen kayboldu.
Yara enfeksiyonu saptanan 10 hastaya intravenöz antibiyotik ve lokal %10 povidon iyot solüsyonu uygulandı.
Gömülmüş tampon sendromu gelişen 2 olgu çocuk cerrahi kliniğince opere edildi.
Koca ve ark.10 yaptıkları çalışmada PEG uygulaması sonrası 6 (%17.6) peristomal granülasyon dokusu, 3 (%8.8) yerel stoma enfeksiyonu ve bir hastada gömülmüş tampon (Burried bumper) sendromu geliştiğini bildirmişlerdi. Cantez ve ark.2 PEG takılmasından sonra 13 olguda cilt enfeksiyonu, üç olguda önemli komplikasyon ve bunlardan birinin ölümle sonuçlandığını rapor etmişlerdi. Işık ve ark.7 PEG uygulaması sonrası gömüşmüş tampon (Burried bumper) sendromu, peritonit ve intraabdominal apse gibi majör komplikasyon geliştiğini bildirmişlerdi. Viktórsdttir ve ark.12 yaptıkları çalışmada PEG uygulamasına bağlı granülom ve yüzeyel deri enfeksiyonu gibi minör komplikasyon saptamışlardı. Aynı çalışmada 3 olguda peritonit, 1 olguda ösefagus rüptürü, 1 olguda gömülmüş tampon (Burried bumper) sendromu ve 1 olguda gastrostomi tüpünün duodenuma yer değiştirmesi gibi majör komplikasyon bildirmişlerdi.
Başka bir çalışmada PEG uygulanan olguların %10.3’ünde granülom, %8.3’ünde lokal enfeksiyon, %6’sında gastrostomi kaçağı ve %3.5’inde sistemik enfeksiyon ve selülit geliştiğini rapor etmişlerdi16. Canan ve ark.3 yaptığı çalışmada PEG takılan 21 olgunun 3’ünde lokal stroma enfeksiyonu ve bir olguda gastrostomi kaçağı geliştiğini bildirmişlerdi3. Dehghani ve ark.11 PEG uygulaması sonrası olguların %10.2’sinde komplikasyon geliştiği rapor etmişlerdi. Bu komplikasyonlar içinde en sık selülit olduğunu saptamışlardı.
Bizim çalışmamızdaki komplikasyonlar literatürle benzerlik göstermekteydi.
Son yıllarda kronik hastalığı olan çocuklarda PEG uygulaması uzun dönemde beslenme durumu iyileştirerek malnütrisyonu önleyebilmektedir. Bu sayede bu olguların mortalite ve morditesi azaltılabilir. Ayrıca ailelerin PEG uygulaması konusunda bilgi ve farkındalıkları artmaktadır. Sonuç olarak ağızdan 4-8 haftadan daha uzun süre beslenemeyecek çocuklarda en kısa sürede PEG takılarak enteral beslenmeye geçilmesi yaşam kalitesini ve sağ kalımı artırmaktadır. Kronik hastalığa bağlı beslenme problemi olan çocuklarda PEG uygulamasının ciddi istenmeyen etkileri olmaksızın uygulanabildiği gözlenmektedir.