Müköz membranlarda irritasyona yol açan formaldehitin (FA) solunum yolları (akciğer, burun), gastrointestinal sistem, göz, deri, testis ve menstrüel fonksiyonlar üzerinde toksik etkilere sahip olduğu bildirilmiştir
19, 20, 21, 22. FA nonenzimatik yolla protein, DNA, RNA ve doymamış yağ asitleri ile güçlü bir şekilde birleşme eğilimindedir. Bu birleşme, allerjik reaksiyon, sitotoksisite, genotoksisite, mutajenik ve kanserojenik etkilerin görülmesine neden olmaktadır
1, 2. Merkezi sinir sistemi formaldehitten etkilenen en önemli sistemlerden biridir. Histoloji, patoloji ve kadavra tahniti teknisyenleri, diseksiyon yapan öğrenciler ve diyaliz ünitesinde çalışan hemşirelerde mesleki olarak FA’dan etkilenmektedirler. Bu etkilenme sonucu halsizlik, baş ağrısı, hazımsızlık, denge ve uyku bozukluğu ile ruhsal durum ve hafıza bozukluklarının görüldüğü ifade edilmiştir
19, 23, 24. Ayrıca FA’nın kullanıldğı endüstriyel alanda çalışan kişilerde, aşırı yorgunluk ve susuzluk hissi, irritabilite, letarji, davranış ve duygu-durum bozukluğu gibi semptomların olması nörotoksisiteyi düşündürmektedir
4, 23.
Organizmada normal fizyolojik şartlarda veya herhangi bir patolojik olay sonucunda oluşan serbest radikaller ile bunların koruyucusu olan antioksidan savunma sistemi arasındaki dengenin serbest radikaller lehine kayması oksidatif stresi gösterir. Canlılar oksidatif hasara karşı enzimatik ve nonenzimatik antioksidan sistem ve moleküllerle korunur. Hücre seviyesinde etkili olan enzimatik antioksidan sistemler içerisinde süperoksit dismutaz (SOD), glutatyon peroksidaz (GSH-Px) yer alır 25.
Teng ve arkadaşları (26) izole sıçan hepatositlerinde yaptıkları deneysel çalışmada, FA’nın düşük konsantrasyonlarının bile oksidatif hasara yol açtığını bildirmişlerdir. Biz de yapmış olduğumuz bu çalışmada, FA’ya maruz kalmış prefrontal korteks dokusundaki SOD ve GSH-Px aktivitelerinin istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde azaldığını tespit ettik. SOD ve GSH-Px enzimlerindeki bu azalmanın, FA’nın prefrontal korteksteki antioksidan defans mekanizmasını bozarak oksidatif hasara neden olduğunu göstermektedir.
MDA lipid peroksidasyonu sonucu oluşan ürünlerden biridir ve oksidatif hasarı göstermede yaygın olarak kullanılan bir parametredir 27. Çalışmamızda da, FA uygulanan grupta MDA düzeylerinin kontrol grubuna göre anlamlı bir şekilde arttığı görülmüştür. MDA düzeyindeki bu artış, FA’nın prefrontal kortekste lipid peroksidasyonuna ve doğal olarak oksidatif hasara yol açtığını ortaya koymuştur. Benzer şekilde, Teng ve arkadaşları da sıçanlar üzerinde yaptıkları çalışmalarında FA uygulamasının lipid peroksidasyonuna neden olduğunu bildirmişlerdir 26.
Dokozaheksanoik asit (DHA), eikozapentaenoik asit (EPA) ve á-linolenik asit (ALA) omega-3 (n-3) yağ asitleri olarak bilinir. n-3 yağ asitleri balık yağında bol miktarda bulunmaktadır 12. Stone ve arkadaşları 28 ile Miyasaka arkadaşları 29 yaptıkları çalışmalarda, n-3 yağ asitlerinin antioksidan, antienflamatuar, antihipertansif özellikler içerdiğini ve bu nedenle organizma için koruyucu özellik gösterdiğini ifade etmişlerdir. Özellikle beyin, retina ve diğer nöral dokularda yoğun olarak bulunan ve hücre membranının yapısına katılan DHA, sinir sisteminin gelişiminde önemli rol oynar. DHA, aksonal yapıyı koruyarak elektriksel uyarıların düzgün olarak iletilmesine de katkıda bulunur 12, 14.
Daha önce yapılan deneysel çalışmalarda, n-3 yağ asitlerinin oksidatif hasara karşı koruyucu etkilerinin olduğu bildirilmiştir 12. Lonergan ve arkadaşları 30 sıçanlar üzerinde yapmış oldukları çalışmalarında, gama radyasyon maruziyeti ile hipokampusta oluşan nöronal hasar üzerine EPA’nın koruyucu etki gösterdiğini bildirmişlerdir. Yine Martin ve arkadaşları 31, radyasyon ve yaşa bağlı beyinde meydana gelen apoptotik değişiklikler üzerine, EPA’nın anlamlı düzeltici etkisinin olduğunu göstermişlerdir. Biyomembranlar ve hücre içi organeller membran fosfolipitlerindeki PUFA varlığı nedeniyle oksidatif ataklara duyarlıdır. PUFA hücre membranı, endoplazmik retikulum ve mitokondri gibi hayati organeller için gereklidir. Bunların yapısal bozulmaları hücresel fonksiyonlar için çok önemli sonuçlar doğurabilir. n-3 yağ asitlerinin nöronal hasara karşı olan koruyucu etkisinin mekanizması tam olarak bilinmemektedir. Ancak n-3 yağ asitlerinin, oksidatif süreç içine giren nöral dokularda azalmaya yüz tutmuş çoklu doymamış yağ asitlerinin (PUFA) yerine geçmek suretiyle koruyucu etkisini gösterdiği ileri sürülmüştür 27, 32. Çalışmamızda da, prefrontal kortekste FA maruziyetine bağlı olarak oluşan oksidatif hasarın n-3 yağ asitleri tarafından önlendiğini gösteren bulgular tespit edildi. Yani, FA maruziyeti ile birlikte n-3 yağ asitleri verilen sıçanlarda SOD ve GSH-Px enzim düzeylerinin arttığı, MDA seviyelerinin ise azaldığı görüldü.
Sonuç olarak, FA maruziyetinin prefrontal kortekste oksidatif hasara yol açtığı ve bu hasara karşın-3 yağ asitlerinin koruyucu etki gösterdiği tespit edildi.