Farklı karyotiplere sahip (45,X mozaik veya bir markır kromozomlu hastalarda) UTS hastalarında önceki raporlar Y kromozomunun veya Y kökenli dizilerin varlığının %4-61 arasında değiştiğini göstermektedir. Canto ve arkadaşları 3 UTS’li hastada yaptıkları çalışmada hastalardan 2’sinde SRY gen mutasyonunu tespit etmişlerdir. Tüm 3 hastada endokrinolojik çalışmalarla hipergonodotropik hipogonadizim varlığını bulmuşlardır
4. Olgumuz hem hipergonodotropik hipogonadizim varlığı hemde rudimenter bir uterusun varlığı açısından Canto ve arkadaşlarının olgularıyla benzeşmektedir. Dişiye yakın bir fenotipe sahip olan olguda, dış genitalyada virilizasyon olmamasına rağmen olguda göğüs gelişimi mevcut değildir. Bu fenotipin oluşumunda en önemli etkenlerden biri SRY geninin delesyona uğramış olması veya genin fonksiyon kaybına neden olan bir mutasyona sahip olmasıdır. UTS’li hastalarda SRY gen pozitifliğinin ortaya konması için yapılan pek çok çalışmada farklı oranlar tespit edilmiştir. UTS’li dişi fenotipine sahip olan olgularda SRY gen pozitifliği oranı oldukça düşüktür. Held ve arkadaşları 91 hastada yaptıkları çalışmada markır kromozoma sahip 8 hastada SRY geninin varlığını tespit etmişlerdir
6. Medlej ve arkadaşları 40 hastada yaptıkları çalışmada 1 hastada SRY geninin varlığını bulmuşlardır
7. Kocova ve arkadaşları 18 hastada yaptıkları çalışmada 6 hastada SRY pozitifliğini saptamışlardır
8. Ancak 3 çalışma grubu da SRY gen mutasyonlarını taramamışlardır. Olguda SRY gen pozitifliğinin ortaya koymak için yapılan FISH çalışmasında kullanılan SRY probu için sinyal görülememiştir. Bu, olguda SRY gen bölgesinin delesyona uğramış olduğunu göstermektedir. Farelerde yapılan çalışmalarda farklı genotipe sahip farelerde aynı SRY gen mutasyonunun farklı fenotipler ortaya çıkardığı bulunmuştur. Cameron ve Sinclair farklı genetik altyapılı bireylerde, gendeki aynı mutasyonun SRY aktivitesini azaltarak testis gelişimini engelleyebileceğini ileri sürmüşlerdir
9. Bu SRY gen pozitifliğinin UTS hastalarında fenotipin belirlenmesinde etkili olmayabileceğini göstermektedir.
Hastada Y kromozom mozaikliği %73’dür. UTS olgularında periferik kanda bu derecede yüksek bir mozaiklik oranına literatürde rastlanmamıştır.
UTS hastalarında bir Y kromozomunun varlığında gonadoblastom veya disgerminom gelişme riski %10-%20’dir 10. Bu nedenle hastaya kesin tanı konduktan sonra hastanın derhal genetik danışmanlığa yönlendirilmesi ve gonadoblastom veya diğer tümöral gelişimler hakkında bilgilendirilmesi gerekmektedir. Olgunun yaşı 30 olmasına rağmen gonadoblastom gelişimi saptanmamıştır. Page Y pozitif dişi fenotipine sahip bireylerde kanser gelişme riski açısından Y kromozomu üzerinde bir gonadoblastom (GBY) geninin var olabileceğini ileri sürmüştür 11. GBY lokusu tam olarak lokalize edilmemesine rağmen aday genler tanımlanmıştır 12. GBY lokusu tam olarak lokalize edilinceye kadar Y kromozom kökenli dizilere sahip UTS’li hastalarda disgenetik gonadların uzaklaştırılması gerekmektedir. Sonuç olarak UTS hastalarında SRY gen pozitifliği ve mutasyonlarının FISH veya moleküler genetik yöntemlerle belirlenmesi gerekmektedir. PZR, UTS olgularında Y kromozom materyalinin tespitinde oldukça duyarlı bir yöntemdir. 1000 hücrede 1 Y kromozom materyalini tespit edebilir 13. Olgunun genetik danışmanlık ve tedavi süreci hala devam etmektedir. Gonadoblastom riskinin elimine edilmesi için, disgenetik gonadların uzaklaştırılması konusunda hasta bilgilendirilmiştir.