Uzun zamandır kanser etiyolojisinde rol alan faktörleri belirlemek için epidemiyolojik, deneysel ve klinik çalışmalar yapılmaktadır. 1961’de yapılan vaka kontrollü çalışmada vitamin ve süt alımının özofagus skuamoz hücreli kanser (SCC) riskini azalttığı gösterilmiştir
10. Çiğ sebze ve meyve alımı ile kanser riski azalmaktadır
11.
Retinoidler tümörlerin büyümesini ve proliferasyonunu inhibe ederler, bunu apoptozise veya diferansiyasyona neden olarak veya bunun her ikisinin kombinasyonu ile yaparlar 12. Kanser gelişimi ve düşük serum retinol konsantrasyonu arasında pozitif korelasyon olduğu gösterilmiştir 13,14. Yapılan deneysel çalışmalarda kimyasal olarak kanser oluşturulan hayvanlarda retinol yetmezliği sonucunda tümör ilerlemesinin hızlandığı gösterilmiştir. Ayrıca düşük doz vitamin A alımı oral mukozada hiperplazi ve hiperkeratozis ve skuamöz tip akciğer kanserinde artmış risk faktörüdür 15. Oral SCC’da retinoid döngüleri ile büyümenin inhibisyonu arasında korelasyon bulunduğu saptanmıştır 16. Retinoidler sıklıkla invaziv Oral SCC gelişiminde premalign mukozal lezyonlarda ve oral lökoplaki tedavisinde kullanılmaktadır 17,18.
Erken evre oral kavite SCC’da orijinal tümörün tedavisi sıklıkla yapılmaktadır fakat özofagusu da içeren üst digestif trakt ve solunum sistemindeki bazı organlarda ikinci primer tümör gelişim riski her yıl için %2-4 arasındadır 19. Baş ve boyunun erken evre kanserli hastalarında major problemlerinden biri primer tümörün küratif tedavisinden sonra üst sindirim ve solunum sisteminde ikinci primer tümörün ortaya çıkmasıdır 20. Sekondor primer tümör genellikle kötü prognoz taşır, çünkü sıklıkla kötü tanınan özofagus, akciğer veya baş boyunun zor tedavi edilen diğer bölgelerinde görülürler.
13-cis retinoik asid (13-cisRA) baş boyun kanserli hastaların küratif tedavisinde ikinci primer tümör gelişiminde koruyucu etkisi olduğu bildirilmiştir 21. İnsan epitelyal lezyonlarındaki premaligniteyi azaltırlar ve meme, karaciğer, akciğer, baş ve boyun gibi epitelyal malignitelerin küratif tedavisini takiben ikinci primer tümör gelişimini önler 22. Randomize çalışmalarda, rekürren baş boyun kanserlerinde adjuvan tedavi için 13-CRA değerlendirilmiştir, sonuçlarda tedavi grubunda ikincil primer tümör insidansını azalttığı gözlenmiştir. Evre 1-4 baş boyun kanserli RT veya cerrahi sonrası rastgele seçilen 103 hastaya 13-CRA (50-100 mg/m²/Gün) veya plasebo 1 yıl kullanılıp, ortalama 32 aylık takip sonrasında ikinci primer tümör görülme insidansı kontrol grubunda %24 iken, tedavi grubunda %4, 55 ay sonra ikinci primer tümör gelişim oranı tedavi ve kontrol grubunda sırasıyla %7 ve %33 olarak rapor edilmiştir 23. Bununla birlikte 13-CRA’ın rekürrens veya metastaz oranlarında etkisiz olduğu bildirilmiştir 24,25.
Drozdz ve ark. 26 larenks karsinomlu 22 olguluk serilerinde serum retinol, beta-karoten ve retinol bağlayıcı protein seviyelerinin nonmalign larenks hastalıkları ile kıyaslandığında daha düşük bulunduğunu saptamışlardır. Picker ve Brichler 27 baş ve boyun maligniteli 20 olguda retinol değerlerini incelemişler ve bu değerlerde kontrol grubuna göre düşme olduğunu saptamışlardır. Biz de çalışmamızda larenks kanserli hastalarda A vitamini düzeyini düşük olarak bulduk. Vitamin A düzeyi düşük olan hastaları tedavi ettik.
Larenks kanserli hastalarda vitamin A düzeyinin ölçülmesi, eksik ise tamamlanması, primer hastalığın tedavisinden sonra hastanın A vitamini yönünden zengin diyetle beslenmesi sekonder tümörlerin gelişim insidansını azaltabilir.