Poland sendromu, 1841 yılında Alfred Poland tarafından
tariflenmiş fakat, yayın olarak ilk defa Clarkson tarafından
1962 yılında bildirilmiştir
2. PS’in tahmini insidansı 1/20000
ile 1/32000 arasında değişmektedir. Erkeklerde daha sıklıkla
(oran, 2:1-3:1) görülmektedir
3 ve tek taraflı olguların % 75’i
sağ hemitoraksta lokalizedir
4. Perez Aznar JM ve ark.
5,
sendromun hafif formlarının hala daha yaygın olabileceğini ve sadece kadınlara ait olan her 19000 mamogramda, bir olguya
rastlandığını bildirmişlerdir. Sendromun etyolojisi kesin olarak
açıklığa kavuşmamakla birlikte patojenezinde; subklavian
arterler, vertebral arterler ve / veya diğer arter dallarında erken
embriyonik kan temininde bir kesilme olduğu varsayılmıştır
6. PS’nin sporadik konjenital bir anomali olduğu kabul
edilmekle birlikte, otozomal dominant olarak kalıtsal özelliği
olabileceği de bildirilmiştir
7 fakat, sorumlu gen haritası
henüz bulunmamıştır. PS’de genellikle unilateral tutulum
olmasına rağmen Karnak ve ark.
8, 6 yaşındaki bir kız
çocuğunda bilateral Poland anomalisini bildirmişlerdir. PS’in
klinik bulguları değişkendir ve sendromda tariflenen
anomalilerin hepsi birlikte aynı hastada bulunmayabilir. Ciddi
formları doğum sırasında görülürken, hafif formları ciddi
formlarından daha sık olmasına rağmen erişkin yaşa kadar
tanısız kalabilir. Konjenital kas agenezisi en fazla sıklıkta
pektoralis major ve minör kaslarındadır. Meme, etkilendiğinde
rudimenter olabilir (olgumuzda olduğu gibi) veya daha lateral
ve kraniyal lokalizasyonda yerleşebilir. Toraks ve üst
ekstremite anomalilerine (hemitoraks veya kostaların
hipoplazisi, skolyoz, sinbrakidaktili, brakimezofalanks, üst
ekstremite hipoplazisi gibi), çeşitli organların değişik
şekillerde etkilenmesi de eşlik edebilir. Genitoüriner defektler
ve vertebra malformasyonları en yaygın olanlarıdır
9,10.
Dekstrokardi ve kardiak deformiteler
11, endokrin anomaliler
12, melanozis
13, lösemi ve lenfomalarda
14,15 olduğu
kadar yüksek insidansda benign ve malign tümörlerin de PS ile
birlikteliği tariflenmiştir. Son yıllarda, meme hipoplazisi
bulunan PS’li hastalarda, ipsilateral meme kanseri olguları
bildirilmektedir
16-19.
PS’nin, torasik kaviteyi ve üst ekstremiteyi etkileyen
ciddi formlarının doğumda tespit edilebilir ve konstrüktif
cerrahi gerektirir. Olgumuzda olduğu gibi hafif formları ise
ciddi formlarından daha sık bulunmasına rağmen, erişkin yaşa
kadar tanısız kalabilir. Pektoral kasın konjenital yokluğu gibi
hafif formlarında çevredeki kasların kompanse etmeleri
nedeniyle, hastanın sıradan aktivitelerinde belirgin fonksiyonel
kayıp yoktur 20.
PS ile lenforetiküler malignensiler ve bazı solid
tümörlerin birlikteliğini gösteren az sayıda olgu bildirilmekle
birlikte 21,22, son birkaç yılda, hipoplazik memede malign
kitle varlığını bildiren olgular mevcuttur 16-19.
Bu sendromun hafif klinik formu olarak tek taraflı
meme veya anterior aksiller fold hipoplazisinin, olgumuzda
olduğu gibi karşımıza tek klinik bulgu olarak çıkabileceği göz
önünde bulundurulmalıdır. Hipoplazik memede meme kanseri
riski ve dolayısıyla erken teşhis nedeniyle, hasta yaşı ne olursa
olsun, meme hipoplazisi bulunan olgular dikkatli bir şekilde
incelenmeli ve kontrol altında tutulmalıdır.