Yüzeyel femoral arter inguinal ligament altında arteriyoskleroz nedeniyle en sık tıkanma gösteren damardır
6.
Tıkanan bölgenin proksimalinden distaline bir greft aracılığıyla yeniden akımın sağlanması en geçerli tedavi seçeneğidir. Bu girişim sırasında greft materyali olarak sıklıkla otojen safen ven ve sentetik politetrafloroetilen (PTFE) greftler kullanılmaktadır. Doğal esnek yapısı nedeniyle katlanabilirliği, enfeksiyona direnci, daha az trombojen olması, uzun süre canlılığını koruması ve elde etme kolaylığı safen ven greftinin en önemli avantajlarıdır 7,8. Yer yer skleroze segmentler nedeniyle yeterli uzunlukta çıkarılamaması, çapın 3mm'den küçük olması, anormal dilatasyon veya varikoziteler kullanımına engel durumlardır 9. PTFE greftler ise minimal düzeyde yabancı cisim reaksiyonu oluşturması ve tromboza dirençli olması nedeniyle diğer sentetik greftlerden daha iyi açıkkalım oranlarına sahiptir ve otojen safen greftine alternatif olarak sunulmaktadır 10.
Femoro-popliteal bypass uygulamalarında en önemli problem greft patensisinin uzun dönem sağlanmasıdır. Yapılan bir çalışmada 1 yıllık greft açıklığı safen grubunda %100, PTFE'de %60; beş yıllık greft açıklığı safen grubunda %69 iken, PTFE grubunda açıklık tespit edilmemiş 11. Ekstremite kurtarma amaçlı yapılan femoro-popliteal bypassların değerlendirildiği başka bir çalışmada, PTFE ile dizaltı ve dizüstü prosedürde erken primer greft açıklığı bakımından safen ven greftine benzer sonuçlar bildirilmekle beraber geç dönemde primer ve sekonder açıklık oranlarında otojen safen ven greftinin gerisinde kalınmıştır 9. Bizim çalışmamızda da otolog safen ven greftinin1 yıllık açık kalma oranları daha yüksek bulundu. Periferik vasküler hastalığı bulunan olgularda yüksek patensi oranları nedeniyle uygun hastalarda öncelikli olarak safen ven greftinin kullanılmasını ve eğer PTFE greft kullanılacaksa daha çok dizüstü pozisyonunda uygulanmasının uygun olacağı kanaatindeyiz.
Majör vasküler cerrahi girişim sonrası görülen ölümlerin %60' ı kardiyak kökenli iken, perioperatif miyokard enfarktüs mortalitesi %70 civarındadır. Cerrahi sonrası geç dönem mortalitede de en önemli neden koroner arter hastalığıdır. Periferik arter cerrahisi öncesi kardiyak açıdan asemptomatik olan olgularda kardiyak komplikasyon %2 dolaylarındadır 12. Bizim çalışmamızda preoperatif elektrokardiyografisinde iskemik değişiklikler olan ve/veya anjinası olan olgulara koroner anjiografi yapıldı ve %35.9 olguda kritik koroner arter hastalığı saptandı. Bu oranın yüksek olusunda hastalarımızda yas ortalamasının 60'ın üstünde ve erkek cinsiyetin baskın olusuyla birlikte diyabet, hipertansiyon ve sigara gibi risk faktörlerinin ön planda olması rol oynamaktadır.
Periferik arter hastalığı bulunan hastaların ileri yas ve daha çok erkek cinsiyette olmaları ve risk faktörleri açısından koroner arter hastalığı ile aynı majör riskleri taşımalarından dolayı bu hastalarda koroner arter hastalığı araştırması yapılabilir. Semptomatik hastalarda ve asemptomatik olup elektrokardiyografisinde iskemik değişiklikler olan olgulara preoperatif koroner anjiyografi, asemptomatik olup majör risk faktörlerini taşıyan olgulara ise noninvaziv testler yapılmasının gerekli olduğu düşüncesindeyiz.