Lateral epikondilit (tenisçi dirseği), dirsek yan ağrısının en sık nedenidir. Ancak lateral epikondilitli olguların büyük bir kısmının tenis oynamadığı da bilinen bir gerçektir
6. Çalışmamızda da sadece 7 lateral epikondilitli olgu tenis oynamaktaydı ve bunlar da lateral epikondilit bandajı uygulanarak tedavi edildi.
Lateral epikondilitin patofizyolojisi bugün hala tartışma konusudur 3. Ancak lateral epikondile yapışan el bileği ekstensörlerinin tekrarlayıcı aşırı kullanımı ve buna bağlı olarak ekstensör karpi radialis brevisin muskulotendinöz kısmının mikro yırtığı veya inflamatuar olmayan tendinozisi gibi etyolojik faktörler suçlanmaktadır 4,7. Mikrovasküler perfüzyon çalışmaları ekstensör tendonların derin kısmında azalmış vaskülaritenin olduğunu göstermiştir 7,8. Çalışma grubumuzdaki olguların çoğunda gerek mesleki, gerekse sosyal ve sportif aktivitelerden dolayı el bileği ekstensörlerinin tekrarlayıcı aşırı kullanımı söz konusuydu.
Lateral epikondilitin tanısı iyi alınmış anamnez ve klinik muayene ile rahatlıkla konulabilmektedir. Lateral epikondilin 1-2 cm distalindeki ekstensör bölgede hassasiyet, ağrı olması ve dirençli el bileği ektensiyonu veya pasif el bileği fleksiyonunda ağrının artması lateral epikondilit için tipiktir. Ancak düz radyografilerin tanıda çok az değeri vardır 2. USG değerlendirmede epikondilitli bölgede artmış kan akımı gösterilebilmekte ve özellikle steroid enjeksiyonlarında doğru yeri saptamada faydalı olabileceği belirtilmektedir 9. Biz steroid enjeksiyonu uyguladığımız olgularda böyle bir yöntemi tercih etmeyip, ağrı ve hassasiyetin en fazla olduğu noktaya steroid enjeksiyonu yaptık.
Cerrahi olmayan tedavilerle (aktivite kısıtlaması, fizik tedavi, epikondilit bandajı, lokal steroid enjeksiyonu) %75-90 oranında başarılı sonuçlar alınmaktadır 1,10-12. Çalışmamızda lokal steroid enjeksiyonu yapılan grupta %80,2 oranında başarılı sonuç elde ettik. Lateral epikondilitli olguların tedavisine konservatif yöntemlerle başlanmalıdır 3. Şikâyetlerin başlangıcından itibaren 1 yıl geçmesine rağmen konservatif tedavi yöntemlerine cevap vermeyen dirençli olgularda cerrahi tedavi uygulanabilmektedir 1. Çalışma grubumuzda, konservatif tedaviye hiç cevap vermeyen veya ağrıları hiç azalmayan olgumuz olmadığı için, hiçbir olgumuza cerrahi tedavi uygulamadık.
Epikondilit bandajları, tekrarlayıcı aktivite esnasında el bileği ektensörlerinin başlangıç noktasına binen yükü dağıtmak için tasarlanmıştır. Yapılan biyomekanik çalışmalarda, bu bandajın hem vibrasyon amplitüdünü hem de ivmeyi azaltmada etkili olduğu gösterilmiştir 13. Çalışmamızda epikondilit bandajını, özellikle enjeksiyondan korkan, steroidin lokal yan etkilerini kabul etmeyen olgulara ve tekrarlayıcı aktiviteye daha çok maruz kalan tenis oyuncularına uyguladık. Bandaj uygulanan grupta tenis oynayan yedi olguda da iyi sonuç alınması, özellikle tekrarlayıcı aktiviteye maruz kalan olgularda bandajın etkili olduğunu göstermektedir. Ancak steroid yapılan grupla karşılaştırıldığında bandajın etkinliliğinin anlamlı olarak daha kötü olduğu görüldü (p<0.05).
Lokal steroid enjeksiyonu, epikondilit tedavisinde sık olarak tercih edilen yöntemlerden biridir 14-16. Lokal steroid enjeksiyonundan sonra ağrının azaldığı veya geçtiği, fakat uzun süreli takiplerde semptomların tekrarladığı ve steroidin etkinliğinin saptanamadığı belirtilmektedir 16-18. Altay ve ark.’ları 19 tarafından yapılan bir çalışmada lateral epikondilitli bir gruba tek başına lokal anestezik (lidokain) enjeksiyonu yapılırken, diğer gruba ise lokal anestezik ile lokal steroid karışımı (lidokain+triamcinolone) yapılmış. Birinci yıl sonunda bu iki grup arasında anlamlı bir fark görülmediği tespit edilmiş. Bu çalışmalarında oldukça yüksek oranda başarı elde etmişlerdir. Lidokain enjeksiyonu ile %93.3 mükemmel sonuç alınırken, lidokain+triamcinolone enjeksiyonu ile %95 mükemmel sonuç alınmıştır. Çalışmamızda steroid enjeksiyonu yapılan grupta, birinci yıl sonunda %80.9 mükemmel sonuç alırken, epikondilit bandajı uygulanan grupta ise %45 mükemmel sonuç aldık. Steroid enjeksiyonu yaptığımız grupta birinci yıl sonunda elde ettiğimiz sonuç, Altay ve ark.’ları 19 tarafından yapılan çalışmada elde edilen sonuçtan daha kötüydü. Bunun nedeninin; steroid enjeksiyon tekniğinin farklılığından kaynaklandığına inanmaktayız. Altay ve ark.’ları 19 enjeksiyon iğnesi ile patolojik dokuya girip-çıkacak şekilde multipl geçişler ile enjeksiyon yapmışlardır. Bu enjeksiyon tekniği ile epikondilitli bölgedeki dejeneratif miksoid doku boyunca yeni kanallar oluşturarak, kanamayı artırdığını ve bunun da iyileşmede etkili olabileceği belirtilmiştir. Biz çalışmamızda epikondilitli bölgeye multipl geçişler ile enjeksiyon yapmayıp, direk olarak bir defada epikondilitli bölgeye girip enjeksiyon yaptık.
Sonuç olarak lateral epikondilitin değişik tedavi alternatifleri olduğu, ancak tedaviye konservatif yöntemlerle başlanması gerektiği konusunda yaygın görüş mevcuttur. Lokal steroid enjeksiyonu en sık kullanılan yöntemlerden biridir 14-16. Bir çok çalışma epikondilitin tedavisi konusunda farklı tedavi yöntemleri ile farklı sonuçlar bildirmektedir 11,19. Bugün için epikondilitin tedavisi ve sonuçları konusunda net bir görüş mevcut değildir. Çalışmamızda sadece lokal steroid enjeksiyonu ile epikondilit bandaj uygulamasının bir yıllık sonuçlarını değerlendirdik ve steroid enjeksiyon sonuçlarının anlamlı olarak epikondilit bandajından daha iyi olduğunu tespit ettik. Bununla birlikte tekrarlayıcı aktiviteye daha fazla maruz kalan tenis oyuncularında epikondilit bandajıyla oldukça başarılı sonuçlar elde ettik.