Ansefalitler; ani ateş, baş ağrısı, fokal nörolojik bulgular, konvülsiyonlar ve bilinç bozukluğu ile karakterize bir tablo şeklinde seyreder. Birçok etken meningoansefalit oluşturmakla birlikte viral etyolojide en sık karşılaşılan etken HSV-1’dir. HSE’nin erken belirti ve bulguları genellikle nonspesifik olup başlangıç bulguları yüksek ateş (%89), bilinç değişikliği (%96), baş ağrısı (%78), kişilik değişiklikleri (%61), epileptik nöbetler (%38), disfazi (%51), hemiparezi (%36) ve papil ödemidir (%14). Buna karşın meningeal iritasyon bulguları ise belirgin değildir
13. Sunulan olgu; ateş, başağrısı gibi nonspesifik yakınmalarla başvurmuş ardından bilinç bulanıklığı ve konvülsiyon gibi nörolojik belirtiler gelişmiştir.
HSV infeksiyonu sıklıkla fokal ansefalit oluşturmakla birlikte nadiren diffüz veya fokal olmayan ansefalite yol açar4. Seçici olarak frontal ve temporal lobları tutar. Ödem, nekroz ve hemoraji ile karakterize nekrotizan ansefalite oluşturur14,15. Literatürle uyumlu olarak hastaya tedavinin birinci ayında çekilen MRG’sinde sağda daha belirgin olmak üzere bilateral frontotemporopariatal bölgede gri-beyaz cevherin tutulduğu, peteşiyal kanama alanlarının izlendiği ve ödem bulgusu olarak yaygın kontraslanmanın olduğu ansefalit bulguları rapor edilmiştir.
Tanıda BOS’da PCR ile HSV-DNA’nın tespiti altın standart olmakla birlikte BT ve MRG, BOS analizi ve EEG bulguları da tanıyı destekler. PCR, tedavi başlangıcından sonraki ilk haftada %95’in üzerinde duyarlılık ve özgüllüğe sahiptir. Eğer PCR sonucu negatif ise aralıklı olarak test yenilenmelidir3. EEG’de karakteristik olarak düzenli aralıklarla gelen diken-dalga kompleksi infeksiyonun tanısında yardımcı olur4,16. Bu olguda BOS PCR’ında HSV DNA pozitif olarak bulundu. Benzer şekilde olguya yapılan EEG incelemesinde beyin biyoelektrik aktivitesinde yavaşlama ve subkortikal alandan kaynaklanan diken dalga kompleksi mevcuttu.
HSE’den şüphelenilen hastalarda erken asiklovir tedavisi kognitif fonksiyonların düzelmesini hızlandırarak mortaliteyi önemli derecede düşürmektedir. Tedaviye en iyi cevabın, tedavi başlangıcında nörolojik hasarın en az olduğu olgular olduğu bildirilmiştir4. HSE’li hastaların uzun süreli takiplerinde; major nörolojik problemlerin eşlik ettiği belirgin düşkünlük, mental retardasyon, körlük ve spastik quadriparezisi oluşabilir16. Bu olguda erken dönemde asiklovir tedavisi başlanmasına karşın, hastalığın başlangıcında hastalık seyrinin ağır seyretmesi hastada, spastik quadriparezi, afazinin ve mental bozukluğun eşlik ettiği ağır nörolojik sekeller gelişti.
BT ve MRG’da, enfeksiyona bağlı olarak özellikle temporal ve frontal bölgenin etkilenmesi HSV tip 1 için karakteristiktir16. HSE sonrası kistik ansefalomalazi çok nadir görülen bir durumdur17. Ansefalomalazi, her iki beyin yarısını etkileyebilen kistik kavite ve gliozisle karakterize yıkıcı bir olaydır11. Ansefalomalazi sıklıkla fokal veya yaygın olarak beynin beslenmesinin bozulması sonucunda ortaya çıkar. Beynin beslenmesini bozan emboli, trombüs, vazospasm gibi etkenlere bağlı enfarktlarda beyindeki hasar fokal olma eğilimindedir. Trombotik veya embolik enfarkt sonucu ortaya çıkan ansefalomalazinin dağılımı majör bir arter boyuncadır ve genellikle orta serebral arter sulama alanı etkilenir12. Menenjitlerde enfeksiyonun yerleşim yerine bağlı olarak hipoksiye maruz kalan bölgelerde enfarktlar izlenir. Ansefalomalazi tanısı radyolojik olarak beyin parankim alanlarında gliozisle birlikte multipl kavitelerin görülmesiyle konur. Olgularda klinik olarak konvulsiyon, mental motor retardasyon ve nörolojik defisitler izlenir11,12. Gaber ve Eshiett17, 55 yaşındaki bir bayan hastada HSE sonrasında MRG’de temporal ve frontal bölgede gliozisle birlikte şiddetli ansefalomalazinin varlığını rapor etmişlerdir. Hastamızda tedavinin tamamlandığı üçüncü ay sonrasında yukarıda bahsedilen ağır sekelleri içeren klinik bulgularla birlikte MRG’de; sağ temporal lobu tamamen tutan, sol temporal lob anterior insular korteksi de içine alan kistik ansefalomalazik alanların izlendi.
HSE’li hastalarda, başlangıçta ağır nörolojik bulguların varlığı tedaviye erken başlansa dahi hastalığın ağır seyretmesine ve yaygın ansefalomalaziye kadar giden ağır mental ve nörolojik sekellerin ortaya çıkmasına neden olabilir. Ancak HSE’den şüphelenilen hastalarda nörolojik bulgular ortaya çıkmadan asiklovir tedavisinin başlanması, sunulan olgunun dikkat çekici komplikasyonu olan kistik ansefalomalazi gibi son derece nadir gözlenen sekellerin ortaya çıkmasını engelleyebilir.