Bu çalışma sonucunda 122 katılımcının somatotip ortalaması 2,23±0,62 -4,14±0,86 - 3,24±0,86 olarak (ektomorfik mezomorf) bulundu (Tablo
1). Bu bulgu literatür verileri ile desteklemektedir
2,3,13. Üç farklı yaş grubu sonuçlarını değerlendirdiğimizde ektomorfik mezomorf somatotip özelliğinin korunduğu, ancak ektomorfi komponentinde yaşla birlikte istatistiksel olarak anlamlı azalma (p<0,05) ve endomorfi ve mezomorfide istatistiksel olarak anlamlı olmasa da bir artış olduğu belirlendi (Tablo
3). Gil ve ark. 14-17 yaş grubunda yaptıkları çalışmada, 14-15 yaş genç futbolcularda bir üst takıma seçilen oyuncuların, dominant komponentinin mezomorfi ve predominant komponentin ektomorfi olduğunu bulmuşlardır. 17 yaşındaki futbolcularda ise dengeli mezomorfi
2,4- 4,8-2,4 somatotipine ulaştıkları bildirilmektedir
5. Bu sonucu futbolcuların hızlı büyüme döneminde olmaları ve düzenli spor yapmaları ile yaşıtlarına göre daha uzun ve ağır olmaları ile açıklamışlardır. Futbolcularımızın yaş ile birlikte somatotip özellikleri, yetişkin elit futbolcular için kabul edilen
2-5-2 gibi dengeli mezomorfi yada endomorfik mezomorfiye doğru bir değişim olduğu görülmektedir. Yaşları 15-17 arasında olan Türk Milli Futbol takımlarında yapılan çalışma sonuçları, uluslar arası yapılan çalışma sonuçları ile karşılaştırılmış, Türk futbolcularının mezomorfi yönünden daha düşük olduğu gösterilmiştir
6. Bizim katılımcılarımızın mezomorfi komponenti ortalama değerinin, Gil ve ark. mezomorfi değerlerinden daha düşük olduğu görülmektedir. Ülkemizde; Ankaragücü, Ankarademir spor ve Petrolofisi takımlarında 14 - 16 yaş gurubunda yapılan somatotip çalışmalarında; Ankarademirspor 1,9 - 3,4 - 3,4, Petrolofisi oyuncularında 2,4 - 3,1 - 3,1 (mezomorfi-ektomorfi) ve Ankaragücü 1,6 - 2,9 - 3,1 (mezo-ektomorfi) değerleri bildirilmiştir
7. Bu çalışmalardaki mezomorfi değerleri, bizim mezomorfi sonuçlarımıza göre daha düşük olduğu görülmektedir. Türkiye’de yapılmış bu yaş gurubu futbolcularındaki somatotip sonuçlarına göre, bu çalışmadaki oyuncuların mezomorfik özelliklerinin daha yüksek olduğunu, oysa benzer yaş guruplarında Avrupa’daki çalışma sonuçlarına göre mezomorfi özelliklerinin daha düşük olduğunu görmekteyiz.
Futbolcuların vücut kompozisyon özelliklerine bakıldığında, yaşla birlikte %yağ oranı ve VYA’nın azaldığı ve YVA’da artış olduğu saptandı. Genç erişkin futbolcuların yağ yüzdeleri %7-19 arasında değiştiği; ortalama değer olarak, %10 değeri kabul edilebileceği, çeşitli literatür çalışmalarında kabul görmektedir8,9. Bizim sonuçlarımız da bu değerler arasında bulunmaktadır. Bu sonuca göre, futbolcuların iyi antrene oldukları ve elit futbolculara özgü vücut tipine doğru şekillendiklerini söyleyebiliriz. Çalışmamızda üç farklı yaş grubunda yüzde yağ oranını incelediğimizde; 10-12 yaş grubu %yağ oranı ortalaması 12,25±3,71, 13-15 yaş grubunda %9,49±3,59 ve 16-18 yaş grubunda % 8,38±3,34 olarak bulundu (Tablo 2). Yaş büyümesi ile yağ yüzdesindeki bu azalmanın fiziksel aktivite artışına, yani futbolcuların yaş ve seviye yükselmesi ile birlikte haftalık antrenman sayısı, antrenman şiddeti ve süresinin artmasına bağlı olabileceğini düşünmekteyiz. Moreno ve ark. 2004 yılında, İspanya’da, 9-14 yaş arası haftada 1 maç ve 3 antrenman yapan futbolcu ve kontrol gruplarında yaptıkları bir çalışmada; 9, 11, 12, 13 ve 14 yaş grubu futbolcuların yağ yüzdesinin sırasıyla (%14,97), (%15,67), (%14,78), (%15,89), (%15,87) olduğunu ve bu değerlerin kontrollere göre anlamlı derecede düşük olduğunu göstermişlerdir10. Bizim değerlerimiz, Moreno ve ark. buldukları değerlerinden daha düşük olduğu dikkati çekmektedir.
Yaptığımız saha testi sonucunda 15-18 yaş arası 55 futbolcunun 4 mmol.L-1 kan laktat seviyesine denk gelen koşu hızı ortalaması 11,79±1,37 km/saat olarak belirlendi. Yaş guruplarına göre değerlendirildiğinde, 13-15 yaş grubunda koşu hızı ölçülen futbolcuların tamamı 15 yaşında idi. Bu futbolcuların koşu hızı ortalama değeri 11,16±1,16 km/saat bulundu. Buna karşın 16-18 yaş gurubundaki futbolcuların koşu hızı ortalama değeri 12,12±1,40 km/saat olarak saptandı (Tablo 4). Yaşla birlikte koşu hızlarının da yükseldiği görülmektedir. Hızlı büyüme döneminde ve düzenli antrenman yapan futbolcularda, kas kitlesindeki artış (yağsız vücut ağırlığı ve mezomorfi’de) ve %yağ oranındaki azalmayı göz önüne aldığımızda, yaşla birlikte koşu hızı ortalama değerindeki artış beklenen bir sonuçtu. Bu değer, bazı yerli ve yabancı araştırıcılar tarafından benzer yaş guruplarında yapılan testlerin sonuçları ile karşılaştırıldığında daha düşük olduğu görüldü11,12. Güner ve ark. 15-17 yaş Türkiye süper liginde bir takımın alt yapısında oynayan genç erkek futbolcularda laboratuar ortamında yaptıkları koşu bandı testi sonucuna göre, 4 mmol.L-1 kan laktat seviyesindeki koşu hızı 14,91±1,53 km/saat bulmuşlardır11. McMillan ve ark. yaş ortalaması 18,3 olan genç elit futbolcularda koşu bandı testinde, 4 mmol.L-1 kan laktat seviyesindeki koşu hızı ortalaması yarışma sezonunun başında 14,67±0,24 km/saat olduğunu bildirilmiştir12. Bu çalışmada, koşu hızı değerlerinin, diğer çalışma sonuçlarına göre düşük bulunması, katılımcıların somototip özelliği ile koşu hızı değerleri arasında anlamlı bir koreleasyon ilişkisi bulunmamasında; test protokolleri arasındaki farklılıklar ve testlerin saha ve laboratuar ortamında yapılmasının sonuçları olabileceğini düşünmekteyiz. Yapılan çalışmalarda performans değerlendirmesinin saha testleri ile yapılmasına göre laboratuar ortamında yapılması halinde; laboratuar testlerinin daha yüksek çıktığı bildirilmektedir13,14. Bu çalışmada 122 erkek futbolcunun son bir yıl içerisinde kaydedilmiş sporcu yaralanmaları oranı % 21,3 olduğu saptandı. 10-12 yaş grubunda %3,6, 13-15 yaş grubunda %25,0 ve 16-18 yaş grubunda %28,0 olarak bulundu. Sporcu yaralanması yaşayan ve yaşamayan futbolcuların somatotip komponentleri ile sportif yaralanma oranları arasında anlamlı bir korelasyon bulunmadı. Bu sonuç bize somototip özelliklerinin sportif yaralanmalarında tek başına önemli bir etken olmadığını göstermektedir. Ancak, yaralanma yaşayan oyuncuların çoğunluğu daha büyük yaş gruplarında olması, sporcu yaralanmasında, yaş ile antrenman ve maç sıklığındaki artışın etkili olduğunu söyleyebiliriz.